Türkiye'de Dünden Bugüne Gülmece Dergileri

sovalye

Aktif
Başlangıç

Türkiye'de gülmece dergilerinin geçmişi yaklaşık 140 sene öncesine dayanmaktadır.

1870 yılında Diyojen dergisi ile başlayan gülmece dergileri serüveni, daha sonra Hayal, Kahkaha, Geveze, Çaylak; ardından Güleryüz, Aydede, Akbaba, Marko Paşa, Tef ve Gır Gır, Fırt, Ustura, Hıbır, Leman, Limon, Penguen, Uykusuz, Lombak, L-Manyak, Çarşaf ve diğer birçok dergiyle devam etti.

Bu yazı dizisinde Türkiye'de çıkan gülmece dergileri tanıtılacaktır.

Güven ANKARA
 

sovalye

Aktif
Diyojen Gülmece Dergisi

Gerçek anlamda ilk Türk gülmece(mizah) dergisi olan Diyojen, 23 Aralık 1869'da Ermeni kökenli Teodor Kasap tarafından çıkarıldı. Kadroda Namık Kemal de vardı.

"Gölge etme başka ihsan istemem" sloganıyla haftada üç gün yayınlanmak üzere çıkarılan dergi adını ikibin yıl önce Sinop'ta doğmuş ünlü filozof Diyojen'den almıştı.

Türkçe yayımından önce bir süre Fransızca, Rumca çıkan, Ermenice olarak da yayınlanan ve Türkiye'de modern mizahın ilk örneklerinin yayınlandığı dergi; Ali Bey, Ebüzziya Tevfik ve Namık Kemal'in imzasız yazılarına yer verdi.

1873 yılına kadar çıkan, bu arada üç kez geçici olarak kapatılan Diyojen, siyasal içerikli mizah yazıları nedeniyle 9 Ocak 1873 günlü 183. sayısıyla birlikte yayımına son verdi.




* * * * * * *
Teodor KASAP Kimdir?


Gazeteci, yazar.

1835 yılında Kayseri'de doğdu.

Kuruçeşme Rum Okulu'nda(İstanbul) öğrenimini sürdürdü. Bir Fransız subayının yardımıyla Fransa'ya gitti (1856). Paris'te öğrenim gördü.

İstanbul'a dönünce gazeteciliğe başladı, ilk Türk mizah gazetesi Diyojen'i çıkardı (1870-1873). Âli Bey, Recaizade Ekrem ve Namık kemal'in yazılarıyla gazete, dönemin ilgiyle izlenen muhalefet organlarından biri oldu.

Diyojen kapatılınca Çıngıraklı tatar, o da kapatılınca Hayal ve İstikbal adlı gazeteleri çıkardı. Yazılarından ötürü hapse mahkûm edildi (1877), Avrupa'ya kaçtı. Birkaç yıl sonra bağışlandı, ölümüne değin mabeyn kütüphanecisi olarak sarayda görevlendirildi. Tanzimat dönemindeki tiyatro çalışmalarını destekledi, Türk tiyatrosunun yerli kaynaklardan yararlanması gerektiğini savundu.

Pinti hamit (1875), İşkilli Memo (1874), Para Mesleği (1875) adlı Moliére uyarlamaları yanında Lükresya Borçiya adlı bir oyunu vardır. Alexandre Dumas Pére'den Monte-Kristo (1871) çevirisi de ilk roman çevirilerindendir.

Teodor Kasap 1905 yılında İstanbul'da yaşama veda etti.

(karikaturculerdernegi.org)
 

sovalye

Aktif
Akbaba Haftalık Siyasal Gülmece Dergisi

Yusuf Ziya Ortaç tarafından çıkarıldı.
Orhan Seyfi Orhon'un da kuruluşta katkısı oldu.

İlk sayısı 7 Aralık 1922 tarihinde yayımlanan "Akbaba" 208 sayı çıktıktan sonra kapandı.
1933’te yeni harflerle tekrar yayımlanmaya başladı.

1923-1955 yılları arasında iktidardaki Cumhuriyet Halk Partisi’nden yana bir çizgi izleyen dergi, Serbest Fırka, Demokrat Parti gibi muhalefet partilerine karşı çıktığı dönemlerde okur desteğini yitirdiğinden, yayımına ara vermek zorunda kaldı (1931-1933, 1950-1951 arası).

"Akbaba"nın içeriği; eleştiri yazıları, tiyatro oyunları, fıkralar, rüya tabirleri, genç fırçalar köşesi ve karikatürlerden oluşuyordu. Derginin arka kapağında yabancı karikatüristlerin eserleri yer alıyor, bu köşenin adı derginin ilk yıllarında "Ecnebi karikatürleri" iken, sonraki yıllarda "Dünya karikatürleri"'ne dönüşüyordu.

Derginin yazarları arasında Osman Celal Kaygılı, İbrahim Alaattin Gövsa, Ercüment Ekrem Talu, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz ve Muzaffer İzgü bulunuyordu. Çizerleri arasında ise Münif Fehim, Zeki Beyner, Fethi Develioğlu, Ali Ulvi, Ramiz, Nemci Rıza, Cafer Zorlu ve Semih Balcıoğlu vardı. "Akbaba"da yayınlanan karikatürler resim sanatına daha yakındı.

"Akbaba"da, günümüzün mizah dergilerindeki çok kareli, bant karikatürlerden çok, bir veya iki kareden oluşan ve tam sayfa yayınlanan karikatürlere rastlanıyordu. Ayrıca karikatürlerde konuşma balonunun yerine genellikle alt yazı kullanılıyordu.

Günümüz karikatüristlerinin ustalarının ustalarını yetiştiren "Akbaba", yayın hayatı boyunca genç yazar ve çizerlere okul vazifesi gördü.

Kurucusu Yusuf Ziya Ortaç’ın 11 Mart 1967’de ölümünden sonra Ergin Ortaç tarafından devam ettirilen "Akbaba", 28 Aralık 1977’de kapandı. "Akbaba", kendi alanında Türkiye’nin en uzun soluklu yayın organı oldu.





**********
Yusuf Ziya ORTAÇ kimdir?


Şair, yazar, edebiyat öğretmeni.

1895 yılında İstanbul'da doğdu.

İstanbul Vefa İdadisi'ni bitirdi.
1915'te Darülfünun-ı Osmani'nin (İstanbul Üniversitesi) açtığı yeterlilik sınavını kazanarak edebiyat öğretmeni oldu. Çeşitli okullarda dersler verdi.

Orhan Seyfi Orhon'la birlikte çıkardığı "Akbaba" mizah dergisini ölümüne değin yayınladı.

1946-1954 arasında Ordu milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bulundu.

Şiire aruzla başladı. Ziya Gökalp'in etkisiyle hece ölçüsünü benimsedi, bu türün başarılı örneklerini verdi. "Hecenin Beş Şairi" grubunun üyesi ve öncülerinden biri olarak ünlendi. Şiirleri "Türk Yurdu", "Servet-i Fünun" ve "Büyük Mecmua"da yayınlandı.

"Akbaba" dergisinde akıcı bir dille, rahat okunur bir tarzda yazdığı fıkralarında siyasal mizahın özgün örneklerini verdi. Şiir ve gülmece yazılarının yanısıra roman, öykü ve oyunlar da yazdı.

Yusuf Ziya Ortaç, 11 Mart 1967 günü İstanbul'da yaşama veda etti.

(karikaturculerdernegi.org)
 

sovalye

Aktif
Salata Gülmece Dergisi

1972 yılında Süavi Sualp'in yönetiminde "Sinirleri dinlendiren, sovanlı, neşeli,deterjanlı,pansumanlı tek dergidir" sloganıyla Cuma günleri çıkmaya başladı.

Sahipliğini Turgut Sagıroğlu'nun yaptığı dergi, genç nesili hedef okur kitlesi olarak değerlendiren bir sunuşa sahipti.

Göreceli de olsa başarı grafiği iyi düzeydeki "Salata", gülmeceyi ve güldürmeceyi ele alıp kullandı. Çizgi romanlar ise bu derginin vazgeçilmezleriydi.

Suavi Sualp'in anlık, içgüdüsel ancak çok keskin gözlem yetenekleriyle desteklenmiş gülmece anlayışı; gülmeceyi belli kesimlerin uygulama ve hareketlerinden değil de, toplumu oluşturan halkın bizatihi kendisinden yola çıkarak, kenar mahalle insanının küçümsenerek tanımlanan insan tipine mercek tutuyordu.

"Gırgır"ın 1972'deki çıkışından 2 ay kadar önce "Salata"yı çıkaran Suavi Süalp'in gülmece mantığının başlangıç dönemindeki "Gırgır"ı yani bir yerde Oğuz Aral'ı etkilediği çok açıktı. Zaten "Gırgır"ın çıktığı dönemdeki en büyük rakibi "Salata" oldu. Ve Oğuz Aral, Suavi Süalp'i de 1973'te "Gırgır"a transfer ederek bu rekabeti bitirdi.






**********
Suavi SÜALP kimdir ?


Karikatürist, gülmece yazarı.

1926 yılında İstanbul, Üsküdar'da doğdu.
Babası Kurtuluş Savaşı gazilerinden Arif Hikmet Bey'dir.

Haydarpaşa lisesinden sonra İDGSA afiş bölümüne devam etti.
1948'da Akademiyi terk edip askere gittikten sonra sünnetlerde saz takımlarında kanun çalmak, Babıali'de grafikerlik, Karagözcülük gibi pek çok işte çalıştı.

İlk yazıları 1954'de "Tef" dergisinde çıktı.
1959'da kendisinin yazıp çizdiği "Çapkın Hırsız" çizgi roman dergisini çıkardı. "Dolmuş", "Gölge", "Karakedi", "Taş", "Pardon", "Akbaba" dergilerinde çalıştı.

1972 yılında Türk mizahında bir dönüm noktası olan "Salata" dergisini çıkardı.

Suavi Sualp'in bir karikatürü

Daha sonra "Gırgır", "Çarşaf" ve "Atmaca" dergilerinde çalıştı.
1968'de Üç Maymun Kabare tiyatrosuna "Aç Koynunu Ben Geldim" oyununu yazdı. Daha sonra Nejat Uygur, Gazanfer Özcan ve Muammer Karaca kabare tiyatrolarına 20'den fazla oyun yazdı.

Süalp pek çok Türk filminin senaryosunu yazdı.

Süalp'in "Zavallı Behçet", "Meşhur Rezaletler" ve "Gene İyi Dayandık" adlı üç kitabı vardır.

Getirdiği yeni gülmece anlayışıyla Türkiye'de absürd gülmecenin öncüsü oldu. Ancak yaşamı boyunca geçim sıkıntısı çekti, değeri fazla anlaşılamadı.

Suavi Sualp, 14 Nisan 1981 günü yaşama veda etti.

(güven ankara tarafından minidev.com, cizgidiyari.com, tr.wikipedia.org kaynakları kullanılarak hazırlanmıştır.)
 

sovalye

Aktif
Gırgır Gülmece Dergisi

I.Dönem:
Oğuz Aral yönetiminde 1972'den 1989'a kadar Türkiye'nin en çok satan haftalık kült gülmece dergisi oldu.

26 Ağustos 1972 tarihinde yayınlanmaya başlayan ve gündeme/politikaya dair güldürürken düşündüren ince bir gülmece anlayışını sergileyen Gırgır dergisinin temel sloganı; "Can sıkıntısını, aşk yarasını, karı koca kavgasını, şip şak keser. Her derde devadır, Gırgır da gırgır." idi.

Dergi, Batı taklitçiliğini devam ettirmek yerine, gülmeceyi yerelleştirdi ve gündelik hayatı, olabildiğince yalın bir hâlde mizahın konusu hâline getirdi.

Tirajını 300.000'e(kimi kaynaklara göre 500.000'e...) yükselterek Mad ve Crocodile'den sonra Avrupa'nın(yine kimi kaynaklara göre dünyanın...) 3. büyük gülmece dergisi haline gelen Gırgır, günümüzün ünlü gülmece ustalarının da çoğunu ortaya çıkardı.

Bunların arasında İsmet Çelik, Nuri Kurtcebe, Engin Ergönültaş, İlban Ertem, İrfan Sayar, Necdet Şen, Suat Gönülay, Gürcan Özkan, Cevat Özer, Atilla Atalay, Latif Demirci, Sarkis Paçacı, Hasan Kaçan, Bülent Morgök,Galip Tekin,Mehmet Çağçağ, Metin Üstündağ, Can Barslan, Uğur Durak, Behiç Pek, Cihan Demirci, Mehmet Polat, Mim Uykusuz, Özden Öğrük, Ramize Erer, Gani Müjde, Tuncay Akgün, Birol Bayram, İlhan Özsoy, Bülent Arabacıoğlu sayılabilir.

1960'lar boyunca düşüş gösteren gülmece dergiciliğine büyük bir ivme kazandıran Gırgır'ın bir dönemin gülmece anlayışı üzerinde büyük etkisi oldu. Daha sonra çıkan Fırt, Deli, Hıbır, Mikrop,Limon, Leman, Öküz, Hayvan, Penguen dergileri Gırgır örneğini temel alarak geliştiler.

17 yıllık uzun soluklu ve oldukça ilginç bir serüven yaşayan dergi, 1972'de tipik bir salon dergisi olarak çıktığı bu yolculuğu 1975'lerden 1980'lere kadar oldukça sıkı sayılabilecek bir muhalif çizgiyle götürmüş, 1980-1983 arasında ülkede varolan sıkıyönetim ortamında bu muhalif politik tavrı rahatça sürdürememiş ancak 1983 sonlarından başlayarak aynı çizgiye geri dönmüştür, ta ki 1989 sonunda Oğuz Aral'ın elinden alınacağı sürece dek...

1989 sonunda 'Gölge Adam' lakaplı Ertuğurul Akbay'ın adeta bir darbeyle satın alması ve yazar çizerlerinin protestosuyla sonun başlangıcı sürecine giren derginin kadrosundan toplu kopuşlar başladı. Bu kopuşların ardından Gırgır, bir süre daha yayın hayatına devam etti, ancak daha sonra tirajı mum gibi eriyip yok oldu.

İkinci Dönem:
Gırgır, efsaneyi devam ettirmeye çalışan Rıdvan Bağış'ın genel yayın yönetmenliğinde ve kadrosunda; Abdülkadir Tamer, Seyfi Şahin, Mehmet İnan, Erdoğan Oğultekin, Rıdvan Bağış, Anıl Gürak, Güven Bilge gibi adlarla ve yenilenmiş mizanpajı ile Mart 2008'de geri döndü ve her cuma okurlarına ulaşmaya başladı.

Gırgır geleneğini devam ettirmek arzu ve isteği ile yola çıkan bu adlar, eskiden olduğu gibi yine güldürürken düşündüren ve toplumun önünde yürüyen bir yayın anlayışı ile Gırgır'ı layık olduğu yere taşıyabilme anlayışı içinde olacaklarını duyurdular.






**********
Oğuz ARAL kimdir?


1936 yılında İstanbul Silivri'de doğdu.

Davutpaşa Lisesi'ni bitirdi.
İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin üçüncü sınıfından ayrıldı.

1950'den sonra çeşitli dergi ve gazetelerde karikatür çizmeye başladı.
Güncel, halkın anlayabileceği basite indirgenmiş bir karikatür anlayışına önem veren Aral, kendi gülmece görüşü ve doğrultusunda birçok karikatürcü yetiştirdi.

Gırgır Gülmece Dergisi'nin kurucusu ve yöneticisi olan Aral, daha sonra Avni dergisini çıkardı. Aral, Gırgır dergisinin tirajını 500 bin adedin üzerine çıkararak, dünyanın üçüncü büyük gülmece dergisi durumuna getirdi.

Avanak Avni tiplemesinin yaratıcısı olan Oğuz Aral, Hayk Mammer, Köstebek Hüsnü, Utanmaz Adam ve Vites Mahmut gibi tiplemeleriyle de tanınıyordu.

Karikatürleri ve 'Huysuz İhtiyar' başlığı altında yazıları ölümüne kadar Hürriyet gazetesinde yayınlanan Aral'ın, tiyatro, müzik ve sinema konularında da çalışmaları bulunmaktadır.

Anadolu'nun çeşitli yerlerinde pandomim gösterileri sergileyen Aral, Koca Yusuf (1966), Direkler Arası (1967), Bu Şehri İstanbul (1968), Ağustos Böceği ile Karınca (1971) adında çizgi filmleriyle de Türk çizgi film sektöründe önemli bir yere sahiptir.

Karikatürist Tekin Aral ile yazar İnci Aral'ın ağabeyi olan Oğuz Aral 26 Temmuz 2004 günü Bodrum'da yaşama veda etti.

(derlemedir)
 

sovalye

Aktif
Fırt Gülmece Dergisi

Yayın hayatına Mart 1976'da atılan, Tekin Aral editörlüğündeki haftalık gülmece dergisidir.

İsim babası, karikatürist Ferit Öngören'dir.

Boyutu "Gırgır"dan daha ufak olduğu ve bir çırpıda okunup bittiği için "Fırt" adını aldı.

Mizah dünyamıza "yavrunuzun sayfası" kavramını da kazandırmış olan "Fırt" dergisi, o dönemde "Gırgır" dergisiyle aynı kadroyu ve mekânı kullanarak çıkartılıyordu.

Derginin Tekin Aral dışındaki ilk çizeri, o sıralar "Gırgır"da da çizmeye başlamış olan Necdet Şen'dir. Daha sonra kadroya katılan Altan Erbulak (çizer), Halit Kıvanç (yazar), Müjdat Gezen ve Uğur Dündar (fıkra-fotoroman) "Fırt"ı kardeş dergi "Gırgır"dan kısmen farklı, magazinel bir kulvara soktu.

"Tarzan", "Kalamiti Jane", "Superman" gibi batı kaynaklı popüler kültür ikonlarından yararlanarak tiraj yakalama çabasına giren "Fırt" hiçbir zaman "Gırgır"ın satış başarısını yakalayamadı. Ama Behiç Pek ve Latif Demirci'nin yazıp çizdiği "Tarzan"a sonradan eklemlenen "Arap Kadri" tiplemesi, bu çizgi banta yerel bir boyut kazandırdı.

1980'li yılların sonunda, kardeş dergi "Gırgır"la birlikte Web Ofset grubunun patronu Haldun Simavi tarafından gazeteci Ertuğrul Akbay'a devredilen dergi, Aral kardeşlerin kontrolünden çıktı.

Bir süre yayın hayatına eski telif işlerin basımı ve bilinen kalitesinden uzak yeni ekip ile giden "Fırt" daha sonra kapandı.





**********
Tekin ARAL kimdir?


1941 yılında İstanbul'da doğdu.

Çizgilerdeki yeteneğini, ortaöğrenim yıllarında karikatürle keşfeden Tekin Aral, ilk deneyimini 1956 yılında "Dolmuş" dergisinde yayımlanan karikatürüyle edindi.

Ardından "Tef", "Karikatür", "Taş" gibi dergilerde çizgileri çıktı. "Vatan", "Yeni Sabah", "Akşam" ve "Yeni Tanin" gazetelerinde çizer olarak çalışan Tekin Aral, kardeşi Oğuz Aral ile birlikte Türkiye'de ilk çizgi film çalışmalarını yapanlar arasında yer aldı.

1968 yılında "Günaydın"" gazetesinde çalışmaya başladı. Bu süreçte yine Oğuz Aral'la birlikte "Gırgır" dergisinin oluşumunda yer aldıktan sonra, 1976 yılında "Fırt"ı çıkardı. Yarattığı "Arap Kadri" tiplemesi ilgi gördü.
Karikatürcü bir kuşağın yetişmesinde büyük rol oynadı.

Tekin Aral, 20 Nisan 1999 günü İstanbul'da yaşama veda etti.
 

sovalye

Aktif
Avni Gülmece Dergisi

Oğuz Aral, efsane dergi "Gırgır"ın tepeden inme el değiştirmesinden sonra 1990 yılında, gülmece dergisine sahip olmayan Sabah grubu ile anlaşarak, içlerinde kardeşi Tekin Aral ve M.K. Perker, Halil Yıldırım, Galip Tekin gibi adların da olduğu dar bir kadroyla "Avni Gülmece Dergisi"ni çıkarmaya başladı.

Ancak, günlerce basına konu olan "Gırgır" operasyonundan mağlup çıkan Oğuz Aral'ın artık çevresinde zirvedeki dönemden pek fazla isim kalmamış, "Limon" ve "Hıbır" güçlü isimleri transfer etmişti.

Ayrıca, artık piyasada "Gırgır"dan başka bir çok dergi vardı; ve dergilerin satışı düşmekte, gülmece dergileri de çok fazla okunmamaktaydı.

"Gırgır"ı yaratan Oğuz Aral'ın yeni dergisi "Avni" de tutunamadı ve 1996 yılında kapandı.





*****
Avanak Avni kimdir?


Avanak Avni, karikatürist Oğuz Aral’ın ofis-boy olarak çalışan Rıza Külegeç adlı çocuktan esinlenerek "Gırgır" sayfalarında yarattığı bir çizgi kahramandır.

Tipik bir gecekondu mahallesi çocuğu olan Avni hep ezilir ama hiç boyun eğmez.
Bazen hileyle, bazen kurnazlıkla, bazen boyun eğer görünerek hakkını korumaya çalışır.

Başlangıçta büyüktür Avni. Ezik, aptal ama kurnaz, sarışın ve kısa boyludur. Halk tarafından tutulur.

Ne var ki, Oğuz Aral ondan sıkılır ve doğal gelişimi tersine çevirerek onu üç buçuk-dört yaşlarında bir çocuğa dönüştürür.

Halk; “mugu”, “dıgıl”, “gııı” gibi sözcüklerle konuşan küçük Avni’yi daha çok sever. Yaratıcısının dile getirdiği gibi “Küçük Avni, büyük Avni’yi yener”.

Avni, 70’li yıllarda "Gırgır" dergisinin büyük satış rakamlarına ulaşması ile popüler olmuş ve ünü Türkiye sınırlarını aşmış; Güney Afrika’daki ırkçı olaylara, Meksika’da ise ABD emperyalizme karşı bir sembol olmuştur. Fransa’da AB anayasasına karşı çıkan guruplar da Avanak Avni tipini kullanmışlardır. Avni ODTÜ’de bazı guruplar tarafından da siyasal bir eylemde kullanılmıştı.
 
Top