Komutanım Ben Şehit Miyim?-E.Tümgeneral Alaettin Parmaksız

KıRMıZı

TeK BaşıNa CUMHURİYET
V.I.P
BİR ŞEHİDİN HAYKIRIŞI
Nedeni tam olarak çözülmese de her insan birçok rüya görür, kimi sevinç doludur. İnsan uyandığı zaman rüyada olduğunu anlar ve kaybettiği hayalleri için üzülür. Bazen de rüya bir kabusa döner, Allah’ım bu gerçek olamaz der, bir vesile ile bu kabustan çıktığında bile bir süre etkisinde kurtulamaz, yatakta kımıldamadan donmuş gibi kalır. Neden sonra ya rabbim sana şükürler olsun bu kabus gerçek değil rüya imiş der.
Ben de böyle bir rüya gördüm. Tam da Hakkari Milletvekili Esat Canan ’ın Amerikan Büyükelçiliği’nde Güneydoğu’nun da şehitleri var dediğinin iddia edildiği gün.
Yine Hakkari ’deydim karşıma Onbaşı Ergün Ünlü geldi. Onbaşı Ünlü 29 Eylül 1990 yılında Hakkari kuzeyinde Ördekli Jandarma Karakoluna yapılan bir saldırıda kahramanca çarpışırken kalbinden vurulup şehit olmuştu. Kendisi benim emir komutayı aldıktan sonraki ilk şahidimdi. Kars’ın Arpaçay ilçesi Aralık nahiyesindendi. Şehidin ailesine bu kadar acı bir haberi nasıl vereceğimi bilemiyordum. Aralık Jandarma Karakoluna telefon ederek bana ailesinden birini karakola çağırmalarını istedim, ancak bu kişi annesi veya babası olmasın dedim. Çünkü bu acı haberi doğrudan onlara verecek gücü kendimde bulamıyordum.
Gecenin saat 02:00 ’a doğru karakoldan beni aradılar ve şehidin amcasını çağırdıklarını söylediler. Telefonu aldım ancak ne söyleyeceğimi bilemiyordum. Daha doğrusu acı haberi söyleme cesaretini kendimde bulamıyordum. Onbaşı Ünlü ’nün ne kadar kahramanca çarpıştığını anlatmaya çalışıyordum. Şehidin amcası “Komutanım üzülme başınız sağolsun, biz onu bugünler için yetiştirdik” diye beni teselli etmeye başladığında yanaklarıma gözlerimden süzülen yaşları küçük çocukların yaptığı gibi koluma silmiştim. Allah’ım ben kimlerin çocuklarına komuta ediyorum,onların haklarını nasıl öderim diye düşünürken şehidimin amcası hala bir şeyler söylüyor ve beni teselli ediyordu.
17 yıl sonra şehit Onbaşı Ünlü yine karşımdaydı. Ancak kalbinde kan sızıyordu. “Komutanım ben şehit miyim?” diye soruyordu.
Doktor nerde diye bağırmak istedim sesim çıkmıyordu. Yaralısın, vurulmuşsun, hemen tedavi olman gerekiyor diye çırpınıyordum ama ne hareket edebiliyorum ne de sesim çıkıyordu. Kalbinden şehidin al kanı bir pınar gibi üniformasının üzerinden botlarına doğru sızıyordu, ama o dimdik ayaktaydı. ‘Komutanım ben şehit miyim?’ diyordu.

Toprakları toprak yapan üstündeki kandır.
Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.

Ben bu toprakların vatan kalması için öldüm. Eline silah alıp dağa çıkan, çoluk çocuk demeden herkesi öldüren teröristler şehitse, ben neyim diyordu.
Ülkemi sevdim, milletimi sevdim, bayrağımı sevdim, onun için can dediniz canımı verdim, kan dediniz kanımı verdim. Şehitler ölmez dediniz biz şimdi ölüyoruz vatan bölünmez dediniz şimdi vatan bölünüyor. Komutanım ben niye öldüm? Şehit kim? Gazi kim? Ben şehit miyim diye soruyordu?
Şehidin kanı akmaya devam ediyordu. Allah’ım şimdi kanı tükenecek ve ölecek onu kurtarmalıyım diye düşünmeme rağmen ne hareket edebiliyor ne de ses çıkarabiliyordum.
O devam ediyordu. Cumhuriyetin başkentinde birileri barışı arıyormuş, tıpkı 1991’deki parti kongresinde hani Türk Bayrağının indirildiği terörist başının fotoğraflarının asıldığı ve kimsenin ses çıkarmadığı bir kongre yapılmıştı ya, şimdi ne barışı anlayamıyorum. Barış çok güzel bir kelime de, savaş kiminle yoksa PKK’mı? Anlamıyorum sen komutansın anlat bana, anlat diyordu.
Sonra yayınladıkları bildirideki “Kürt sorunu şiddet ve terörizm sorunu olarak adlandırılmaktan vazgeçilmelidir” birinci maddeyi şöyle mi anlıyorsunuz? PKK sorunu şiddet ve terörizm sorunu olarak adlandırılmaktan vazgeçilmelidir. Kürt sorunu ve PKK sorunu bir ve beraber mi tutulmalıdır?
Eğer öyleyse; köyleri basan, yolları kesen, ocakları dağıtan, köprüleri havaya uçuran, askerlere pusu kuran, okulların kapanmasına sebep olan, tayin alan öğretmenleri öldüren, ormanları yakan teröristleri, şiddet ve terörizm sorunu olarak adlandırmayacaksınız da, “KOMUTANIM BEN NİYE ÖLDÜM?” söyle bana “BEN ŞEHİT MİYİM?” diyordu.
“Bizlere vatanım, bayrağım, onurum” diye ezberlettiniz. “Canımızı istediniz canımızı verdik, kanımızı istediniz kanımızı verdik ama Ankara da hiç komutanlarımızın sesi çıkmıyor komutanım. Ne olur söyleyin ben şehit miyim? Şehit kim? Gazi kim? Ben şehit miyim?”

“Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı
Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı
Verme dünyaları aslanda bu cennet vatanı” dediniz size inandık güvendik.
Bu cennet vatanı vermemek, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünü savunmak için biz kefensiz yatarken bebek katilleri şehitse biz kimiz komutanım? Şehit kim? Gazi kim? Anlat bana ne olur anlat bana diyordu.
Onu kalbinden süzülen al kanı bütün vücudu kaplıyor ben cevap vermedikçe yüzü daha bir mahzunlaşıyor fısıldarcasına devam ediyordu konuşmasına, herkesi anlayabilirim, ama beni vatan diye onur diye savaştıran sizleri anlayamıyorum. Omuzlarınızdaki yıldızlarınız gökyüzündekinden daha parlak olsun, alev alev ışık saçsın diye bekliyorum ama inan ki suskunluğunuzu anlamıyorum. Bebek katilleri şehitse ben kimim, ne olur söyle bana şehit kim? Gazi kim?
Sonra arkamızdan şiirler yazdınız

Bin yıllık çınarların dalları gibi
Soylu arıların balları gibi
Sancağın solmayan alları gibi
Kanları ile karılarak gittiler
Bayraklara sarılarak gittiler
Yerde güneş gökte dolunaydılar
Dünyamızdan yıldız yıldız kaydılar
Yurt için ölmeyi şeref saydılar
Kartal kartal süzülerek gittiler
Hudutları çizerek gittiler

Evet komutanım bizler yurt için ölmeyi şeref saydık ve bayraklara sarılarak gittik, ama ülkemde olanları anlamıyorum. Bizim köydeki okulda bunları anlatmadılar. Siz çok okudunuz, komutansınız ne olur anlatın bana. Bir komutanımız nasıl öyle adamlarla yemek yer, terör örgütünü koruyan bir devletin oyalamalarına nasıl alet olur. Ben onbaşıyım anlamıyorum siz subaysınız neden ülkemin her köşesinde onların sesi çıkıyor ne olur anlatın bana.
Başbakanımız Diyarbakır’da geçmişte devletin hata yaptığını belirterek özür diledi. Biz bu vatan için canımızı vermekle ne yaptık? Anlat ne olur sen komutansın anlat bana, ben anlamıyorum diyordu.
Türk olmak suç muydu komutanım? Neden Türkiyelilik saçmalığına millet ses çıkarmadı anlamıyorum? Ülkemi sevmek, milletimi sevmek, bayrağımı sevmek ulusumun dünya uluslar ailesi içinde en yükseklerde olmasını düşlemek ve onun için çalışmak neden vatan hainliği oluyor anlamıyorum. Milliyetçiler neden vatan haini ne olur anlat bana, sen komutansın bilmen lazım, ben milliyetçiyim bu millet için öldüm şimdi ben şehit miyim? Vatan haini mi? Ne olur anlat bana diyordu.
Anlat bana… anlat ben şehit miyim? Şehit kim? Gazi kim? Ne olur anlat da rahat yatayım diyordu.
Eşimin yoğun şekilde sarsması ile uyandım ne oluyor kabus mu görüyorsun seni uyandırmak için uğraşıyorum acayip sesler çıkarıyorsun diyerek beni sarsıyordu. Kendime gelmek için bir süre bekledim vücudum taş kesilmişti. Eşimin bütün ısrarlarına rağmen hiç birşey anlatmadım.yüzümü yastığa gömdüm tıpkı 17 sene önce olduğu gibi sessizce ağladım….



E.TÜMGENERAL ALAETTİN PARMAKSIZ'IN KOMUTANANIM BEN ŞEHİT MİYİM? kitabından alıntıdır.
 

alona_34

Üye
Teşekkürler paylaşım için. Heleki bu dönemde etkilenmemek mümkün değil. Şehitlerimizin ruhu şad olsun. Alalh'ın rahmeti üzerlerine olsun.
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
]BİR ŞEHİDİN HAYKIRIŞI

Bin yıllık çınarların dalları gibi
Soylu arıların balları gibi
Sancağın solmayan alları gibi
Kanları ile karılarak gittiler
Bayraklara sarılarak gittiler
Yerde güneş gökte dolunaydılar
Dünyamızdan yıldız yıldız kaydılar
Yurt için ölmeyi şeref saydılar
Kartal kartal süzülerek gittiler
Hudutları çizerek gittiler


Paylasim icin cok tesekkürler :(( hergun biraz daha mutlu olacagimiza tam tersi oluyor hergun agliyoruz ...
 

Top