Büyüklerimiz anlatırdı önceden öğretmenler hatrı sayılır aydın insanlarmış, çünkü sayıları azmış. Şimdi şehir merkezlerinde bir sürü okul bir sürü başarılı başarısız öğretmen var ve Kelebek'in de söylediği gibi insanlar okumaya olan güven ve inançlarını yitirmeye başladılar. "mezun olsam ne olacak? Diplomalı işsiz!" diye düşünmeye başladı gençler, haksız da değiller bir bakıma..
Hızla geçen zaman pek çok güzellik ve kolaylık getirirken bir çok şeyi de koparıyor bizden aslında. Bugün hala doğuda öğretmensiz çocuklar biliyorum ki öğretmene hasretler ve kavuşsalar aynı saygıyı gösterecekler, fakat aileleri tarafından belkide istemediği alanlarda zorla okutulmaya çalışan, sürekli olarak baskılar içinde yetişen, öğretmen sıkıntısı çekmemiş öğrenciler doğal olarak öğretmenlerine de saygılarını yitiriyorlar. Bu durumda etkili olan bir diğer konu ise, toplumun bilime karşı sergilediği tutum bence. Bilginin kutsallığına ne kadar inanılırsa bilginin kaynağı olarak görülen öğretmenler de bi o kadar kutsal görülür, fakat şöyle bir şey var ki günümüzde bilgiye ulaşmak çok da zor değil artık.. Nasıl desem, insanlar doymuş gibiler öğrenmeye, merak etmiyorlar artık biraz da. Sanki buraya kadar gelen teknolojinin veya kültürün ilerisi yok gibi daha iyisi yapılamazmış gibi bir yargı da yok değil bazı insanlarca.
Nitekim biz öğretmenler olarak işimize bakalım, olmamızı istedikleri gibi değil, olmayı düşlediğimiz ideal öğretmen profilimizden vazgeçmeyelim. Toplumda bu denli yanlış yollara sapmış biçare öğrenciler farkında olmadan bizi beklerken bizler asla öğretmenlik değerini yitiriyor diyerek vazgeçmeyelim