19 Mayıs, Türk ulusunun uyanışının başladığı büyük gündür!.. Büyük önder Atatürk’ün Anadolu topraklarına adım attığı gün!..
Osmanlı İmparatorluğu‘nun düşman devletler tarafından işgal edildiği zor günlerdir, o günler… Milletin bağımsızlık savaşı verdiği ama milli beraberlik sağlanamadığı için işgalin hız kazandığı günler…
Büyük önder Atatürk, milletin bütünlüğünü korumak, milli egemenliği sağlamak için 16 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru ile İstanbul’dan Anadolu’ya hareket eder. 19 Mayıs 1919’da Samsun‘a ayak basar! O’nun halkına ve özellikle de gençlere güveni tamdır. İşte o gün, ulusun bağımsızlığını ilan etmek için verilen büyük mücadele, Kurtuluş Savaşı başlamıştır.
Büyük bir savaş verilir. İçten ve dıştan düşmanlar tarafından kuşatılmış olan vatan toprakları kurtarılır. 23 Nisan 1920’de egemenliğin sahibi olan millet için Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulur. 29 Ekim 1923’te de Cumhuriyet ilan edilir.
İsterseniz gençliğe ne kadar güvendiğini dile getiren Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni hatırlayalım…
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927
İşte bu da gençliğin Atatürk’e cevabı;
İstikbalde, hiçbir kuvvet yolumuzdan döndüremeyecektir. Bizler, bütün hızımızı senden, milli tarihimizden ve ruhumuzdaki sönmez insan ateşinden alıyoruz. Senin kurduğun temeller üzerinde attığımız her adım sağlam, yaptığımız her hamle şuurludur. En kıymetli emanetin olan Türk istiklal ve cumhuriyeti, mevcudiyetimizin esası olarak, eğilmez başların, bükülmez kolların, yenilmez Türk evlatlarının elinde ilelebet yaşayacak ve nesilden nesile devredilecek. Bu mukaddes emanete yönelen dâhili ve harici bütün tecavüzler, iman dolu göğsümüze çarparak parçalanacaktır.
İstiklal ve cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar en modern silahlarla mücehhez olarak, en kuvvetli ordularla üzerimize saldırsalar dahi, milli şuurumuzu ve yenilmez Türk gücünün zerresini bile sarsamayacaklardır. Çünkü istiklal ve cumhuriyetimize kastedenler, karşılarında beş bin yıllık şerefli Türk tarihinin yılmaz evlatlarını, cumhuriyeti ve inkılâplarının feyizli ve imanlı gençlerini bulacaklardır.
Evet, hiçbir zaman unutmamamız gereken vatan bütünlüğü ve milli egemenliğin önemi olmalı. Milli bayramlar, bunun için coşkuyla kutlanmaya devam edilmeli!..
Osmanlı İmparatorluğu‘nun düşman devletler tarafından işgal edildiği zor günlerdir, o günler… Milletin bağımsızlık savaşı verdiği ama milli beraberlik sağlanamadığı için işgalin hız kazandığı günler…
Büyük önder Atatürk, milletin bütünlüğünü korumak, milli egemenliği sağlamak için 16 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru ile İstanbul’dan Anadolu’ya hareket eder. 19 Mayıs 1919’da Samsun‘a ayak basar! O’nun halkına ve özellikle de gençlere güveni tamdır. İşte o gün, ulusun bağımsızlığını ilan etmek için verilen büyük mücadele, Kurtuluş Savaşı başlamıştır.
Büyük bir savaş verilir. İçten ve dıştan düşmanlar tarafından kuşatılmış olan vatan toprakları kurtarılır. 23 Nisan 1920’de egemenliğin sahibi olan millet için Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulur. 29 Ekim 1923’te de Cumhuriyet ilan edilir.
Atatürk, tüm bu mücadele sırasında gücünü hep gençlikten almıştır. Onlara çok güvenmiştir. Bir söyleşisi sırasında doğduğu gün kabul ettiği 19 Mayıs’ı bayram olarak Türk gençliğine armağan etmiştir.
20 haziran 1938 tarihli kanunla 19 Mayıs “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanmaya başlanmıştır. 1981 yılından itibaren de “Ben 19 Mayıs’ta doğdum” diyen Atatürk için “Atatürk’ü Anma Bayramı” olarak kutlanmaktadır.İsterseniz gençliğe ne kadar güvendiğini dile getiren Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni hatırlayalım…
Atatürk’ün Gençliğe HitabesiEy Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927
İşte bu da gençliğin Atatürk’e cevabı;
EY BÜYÜK ATA!
Varlığımızın en mukaddes temeli olan, Türk istiklalinin ve Türk Cumhuriyeti’nin ebedi bekçileriyiz. Bu karar, sarsılmaz irademizin değişmez ifadesidir.İstikbalde, hiçbir kuvvet yolumuzdan döndüremeyecektir. Bizler, bütün hızımızı senden, milli tarihimizden ve ruhumuzdaki sönmez insan ateşinden alıyoruz. Senin kurduğun temeller üzerinde attığımız her adım sağlam, yaptığımız her hamle şuurludur. En kıymetli emanetin olan Türk istiklal ve cumhuriyeti, mevcudiyetimizin esası olarak, eğilmez başların, bükülmez kolların, yenilmez Türk evlatlarının elinde ilelebet yaşayacak ve nesilden nesile devredilecek. Bu mukaddes emanete yönelen dâhili ve harici bütün tecavüzler, iman dolu göğsümüze çarparak parçalanacaktır.
İstiklal ve cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar en modern silahlarla mücehhez olarak, en kuvvetli ordularla üzerimize saldırsalar dahi, milli şuurumuzu ve yenilmez Türk gücünün zerresini bile sarsamayacaklardır. Çünkü istiklal ve cumhuriyetimize kastedenler, karşılarında beş bin yıllık şerefli Türk tarihinin yılmaz evlatlarını, cumhuriyeti ve inkılâplarının feyizli ve imanlı gençlerini bulacaklardır.
EY TÜRK’ÜN BÜYÜK ATASI!
İstikbal ve Cumhuriyeti korumak mecburiyeti hâsıl olursa içinde bulunacağımız ahval ve şerait ne olursa olsun, kudret ve cesaretimizi damarlarımızdaki asil kandan alarak, bütün engelleri aşıp, her güçlüğü yenmek azmindeyiz.TÜRK GENÇLİĞİNİN ANDI
Türk gençliği olarak özgürlüğün, bağımsızlığın, egemenliğin, Cumhuriyetin ve devrimlerinin (inkılâplarının) yılmaz bekçileriyiz. Her zaman, her yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize namus ve şeref sözü verip, kendimizi büyük Türk Milleti’ne adarız.Evet, hiçbir zaman unutmamamız gereken vatan bütünlüğü ve milli egemenliğin önemi olmalı. Milli bayramlar, bunun için coşkuyla kutlanmaya devam edilmeli!..