Türkiye cumhuriyetinin son günleri

Mavi Gül

ѕση_¢ıqℓıк
Özel üye
Başbakan Erdoğan AKP 3. Olağan Genel Kurulunda yaptığı konuşmada Cumhuriyetin son günlerini yaşadığımızı ilan etti.

Bir yandan Lozan Antlaşmasıyla çözümlenmiş olan azınlıklar sorununu, yeniden yaratırken Saidi Nursi’yi de Yunus Emre, Mevlana gibi Anadolu’yu Anadolu yapan değerlerle birlikte andı.

Bediüzzaman Saidi Kürdi, 31 Mart Vakasının hazırlayıcılarından, Volkan gazetesi yazarı ve İttihadı Muhammedi Fırkasının kurucularındandı . Cumhuriyet döneminde Saidi Nursi adını kullanmaya başlamıştı. (Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasi Partiler) Saidi Nursi, Devrim yasalarına ve Cumhuriyet’e karşı faaliyetlerinden dolayı genç Türkiye Cumhuriyeti’nin soluğunu sürekli ensesinde hissetmiş, en son da Isparta’ya sürgün gitmişti.

Adnan Menderes, 29 Mayıs 1950 tarihinde TBMM kürsüsünden hükümet programını okurken, Türk devrimini, “millete mal olmuş” ve “millete mal olmamış” olmak üzere ikiye ayırdı. Ona göre laiklik millete mal olmamıştı.

Meclis çoğunluğu onlardaydı. İsterlerse, Türk Devrimini toptan kaldırabilecek güçleri olduğunu düşünüyorlardı.

Menderes’in Hükümet Programını okumasından sonra Bediüzzaman Saidi Nursi kendini bir kuş gibi hür hissetmeye başladı. Artık karışanı, görüşeni yoktu. Hapishanelerden de, sürgünlerden de kurtulmuştu. Demokrat Parti iktidarı; Türkiye Cumhuriyeti ile Saidi Nursi’nin arasına girmiş, Cumhuriyet’in eli, Bediüzzaman Saidi Nursi’nin yakasına yapışamaz olmuştu.

Bediüzzaman Saidi Nursi, evvelce el altından çoğalttırıp dağıttırdığı “risaleler” ini özgürce bastırıp dağıttırır oldu. Bu şekilde,genç Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk insanının aklını ve vicdanını özgürleştirme çabalarının önü kesilmiş, “karşı devrim” sürecinde önemli bir aşama daha kaydedilmişti.

Bu “karşı devrim” süreci ancak, 27 Mayıs 1960 yılında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, Demokrat Parti iktidarına son vermesiyle kesintiye uğratılabilecekti…

Tarih; ibret almak isteyenlere Türkiye Cumhuriyetini yıkmak isteyenlerin sonunu göstermişti.

Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanı

Türkiye Cumhuriyetinin en büyük düşmanı kim sorusunun yanıtı, Saidi Nursi’dir. Çünkü:

Saidi Nursi’ye göre,

“Milliyet tamamen dini bir bağdır, İslam Birliği, ümmet halinde bu yoldan gerçekleşebilir” (Münazarat)

Saidi Nursi’ye göre:

“Osmanlılık, İslam sınırları içinde Türkiye’nin ve Türklerin siyasi şekli kabul edilir” (Münazarat)


Saidi Nursi’ye göre:

” Kur’anla mürtedane (Kur’anı hiçe sayan) mutlak istibdada, cumhuriyet;

mutlak din sapıklığına, rejim;

mutlak sefahate (zevk ve eğlenceye düşkünlük), medeniyet;

keyfi cebre (zor kullanma) kanun adı verilerek

Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş” tur. (Risale-i Nur)

Saidi Nursi’ye göre:

“Türkiye Cumhuriyeti yalnız İslam’a değil, ahlaka da aykırı bir yapı” dır. (Risale-i Nur)

Saidi Nursi’ye göre:

Türkiye Cumhuriyeti, “Camileri mihrapsız, köyleri imamsız, şeyhleri hırkasız, müritleri başsız bırakmış” tır. (Risale-i Nur)

Başbakan Erdoğan AKP 3. Olağan Genel Kurulunda yaptığı konuşmasında Saidi Nursi’ye itibarını iade etmiştir. AKP iktidarının, Türkiye Cumhuriyeti ile tarikatların arasına girdiğini ilan etmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk insanının aklını ve vicdanını özgürleştirme çabalarının önü bir kez daha kesilmiştir.

Bundan sonraki aşama, tarikatların toplum hayatına açıktan müdahale eden sivil toplum kuruluşları haline getirilmesidir.

Başbakan Erdoğan konuşmasında, Türkiye Cumhuriyeti’nin ortadan kaldırılmasında son aşamaya gelindiğini dünyaya ilan etmiştir.
 
Top