M
misafir
Ziyaretçi
Peygamber Efendimiz ( s.a.s.) yediden yetmişe her yaşta ve her meslekteki kişilere sicak bir alaka göstermiş, insanlar arasindaki ayricaliklari ortadan kaldirmiş, oluşturdugu yeni toplumda herkese hakkini vermiştir. Müslümanlari her gün daha mutlu, daha müreffeh bir hayat seviyesine ulaştirmak onun en başta gelen çabalari arasindadir. Mü’minlerin birbirlerini şefkatle bagrina basmasi, samimi bir sevgi ile birbirlerini sevmeleri, bir binanin tuglalari gibi birlik içinde kenetlenmeleri, sikintida ve neş’ede, darlıkta ve bollukta değişmeyen bir tesanüt hissiyle birbirlerini kucaklamaları ve desteklemeleri, birbirlerine haset etmemeleri, kin beslememeleri, gururdan kibirden kaçınmaları gösterişten uzak durmaları, mahviyetli davranmaları onun başlıca tavsiyeleri arasındadır. Şunu kesinlikle söyleyebilir ki, Peygamberimiz ( s.a.s.)’in toplum ilişkilerine hakim kilmayi istedigi prensipler “ adalet, şefkat merhamet, müsamaha, cömertlik ve yardimlaşmadir...” gibi yüksek faziletlerdir.
Peygamberimiz ( s.a.s.), Yoksullara çok yakınlık gösterir; zenginlere, mağrur olmamalarını, sahip oldukları maddi başarıların fakirlerin emeklerinin eseri olduğunu söylüyordu; “ Alnının teri kurumadan işçiye ücretini ödeyiniz!” diyerek Müslüman işverenlere talimat veriyordu. Işçilere de yaptiklari işi en saglam bir şekilde yapmalarini tembih ediyordu. Bir gün üst başlarinda yoksul olduklari anlaşilan bir gurup insan, Peygamberimiz ( s.a.s.) ziyarete gelmişti. Bu durumdan müteessir olan Peygamberimiz ( s.a.s.) derhal ashabini harekete geçirdi ve yoksul kimselere gereken yardimin yapilmasini sagladi.
Toplumla ilişkilerde hitabet, konuşma önemlidir. Peygamberimiz ( s.a.s.) konuştugu zaman agir agir, tane tane konuşurdu. O konuşurken söylenileni anlamamak mümkün degil. Dinleyenler adeta anlattiklari ezberleyebilirlerdi. Hitap ettigi kişiler sayica az olsun çok olsun konuşmasinda sade, zarif, tabii ve samimi bir üsluba sahipti.
Davetlere mümkün mertebe katilir, her firsatta insanlarin içine girer, onlarla iç içe, her konuda sohbet ederdi. Nitekim ashabtan Zeyd bin Sabit Hazretleri: “ Peygamberimiz ( s.a.s.)’in toplum içine katılarak çeşitli konularda sahabesi ile sohbet ettiğini” belirtiyor. Katıldığı davetlerde sırf arpa ekmeği ve hurma bile olsa onu şevkle yer ve ev sahibine herhangi bir sıkıntı vermezdi.
Peygamberimiz ( s.a.s.) sık sık çarşıya pazara çıkar, dükkanlara uğrar, bazen ölçüyü tartıyı eline alarak nasıl tartılıp ölçülmesi gerektiğini esnafa gösterir, alışverişte dürüst olmalarını tavsiye eder, üretici ve tüketicinin aldanmadan alışveriş yapmalarını sağlardı.
Her müşkili olan kişi endişesizce Peygamberimiz ( s.a.s.)’in huzuruna girer, sorusunu sorar, cevabını alırdı. Hastalarla ilgilenir, geçmiş olsun der, ağır ise telkinde bulunur, cenaze gider, yakınlarına taziye verir, teselli ederdi. Komşuyu düşünmek imanın bir gereği idi. Peygamberimiz ( s.a.s.), tabiatındaki yüksek nezaketin bir eseri olarak kadınlara da son derece nazik davranırdı, kadınlara ait meseleleri daha ziyade zevceleri vasıtasıyla öğretirdi.
Peygamberimiz ( s.a.s.), Yoksullara çok yakınlık gösterir; zenginlere, mağrur olmamalarını, sahip oldukları maddi başarıların fakirlerin emeklerinin eseri olduğunu söylüyordu; “ Alnının teri kurumadan işçiye ücretini ödeyiniz!” diyerek Müslüman işverenlere talimat veriyordu. Işçilere de yaptiklari işi en saglam bir şekilde yapmalarini tembih ediyordu. Bir gün üst başlarinda yoksul olduklari anlaşilan bir gurup insan, Peygamberimiz ( s.a.s.) ziyarete gelmişti. Bu durumdan müteessir olan Peygamberimiz ( s.a.s.) derhal ashabini harekete geçirdi ve yoksul kimselere gereken yardimin yapilmasini sagladi.
Toplumla ilişkilerde hitabet, konuşma önemlidir. Peygamberimiz ( s.a.s.) konuştugu zaman agir agir, tane tane konuşurdu. O konuşurken söylenileni anlamamak mümkün degil. Dinleyenler adeta anlattiklari ezberleyebilirlerdi. Hitap ettigi kişiler sayica az olsun çok olsun konuşmasinda sade, zarif, tabii ve samimi bir üsluba sahipti.
Davetlere mümkün mertebe katilir, her firsatta insanlarin içine girer, onlarla iç içe, her konuda sohbet ederdi. Nitekim ashabtan Zeyd bin Sabit Hazretleri: “ Peygamberimiz ( s.a.s.)’in toplum içine katılarak çeşitli konularda sahabesi ile sohbet ettiğini” belirtiyor. Katıldığı davetlerde sırf arpa ekmeği ve hurma bile olsa onu şevkle yer ve ev sahibine herhangi bir sıkıntı vermezdi.
Peygamberimiz ( s.a.s.) sık sık çarşıya pazara çıkar, dükkanlara uğrar, bazen ölçüyü tartıyı eline alarak nasıl tartılıp ölçülmesi gerektiğini esnafa gösterir, alışverişte dürüst olmalarını tavsiye eder, üretici ve tüketicinin aldanmadan alışveriş yapmalarını sağlardı.
Her müşkili olan kişi endişesizce Peygamberimiz ( s.a.s.)’in huzuruna girer, sorusunu sorar, cevabını alırdı. Hastalarla ilgilenir, geçmiş olsun der, ağır ise telkinde bulunur, cenaze gider, yakınlarına taziye verir, teselli ederdi. Komşuyu düşünmek imanın bir gereği idi. Peygamberimiz ( s.a.s.), tabiatındaki yüksek nezaketin bir eseri olarak kadınlara da son derece nazik davranırdı, kadınlara ait meseleleri daha ziyade zevceleri vasıtasıyla öğretirdi.