• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Osmanlıcada ''Z''ile başlayan kelimelerin anlamları

arz-ı hal

şşşşştttttttt
Özel üye
ZURAR
Keskin bir taş.
ZURBA
f. Zorba. Bir işi zorla yaptıran. * Kuvvetli, güçlü.
ZURBAYÂNE
f. Zorbalıkla, zorbacasına.
ZURBAZ
(Bak: Zorbaz)
ZURHANE
f. Spor salonu.
ZURK
Yonca içinde biten yaban otu.
ZURKÂR
f. Zorlayan.
ZURMEND
f. Güçlü, kuvvetli.
ZURU'
(Zar'. C.) İnek ve benzeri hayvanların memeleri.
ZURUB
Kısa boylu, şişman ve etli kimse.
ZURUF
(Zarf. C.) Zarflar. Kablar.
ZU'RUR
Yaramaz huylu kişi. * Kızılcık yemişi.
ZUTT
Zencilerden bir kabile.
ZUYUC
Meyletmek, yönelmek, eğilmek.
ZUYUF
(Zayf. C.) Misafirler. Geçici olarak duranlar.
ZÛ-ZENEB
Kuyruklu. Kuyruğu olan.
ZÜ-
Sâhip, mâlik mânasına gelir ve birleşik kelimeler yapılır.
ZÜAF
Ağu. Zehir.
ZÜAF
Tez, acele, hızlı seri.
ZÜBAB
Şom. Şer, kötülük. Kovmak, uzaklaştırmak.
ZÜBAB(E)
Sinek.
ZÜBAD
Bir ot cinsi.
ZÜBALE
Mum. Kandil fitili.
ZÜBANA
Yılan boynuzu. * Akrebin kuyruğu ucundaki dikeni.
ZÜBBAD
Değersiz şey. * Kaymak.
ZÜBD
Tereyağı, kaymak.
ZÜBDE
(C.: Zübüd) Netice, sonuç, hülâsa. * Bir şeyin en mühim kısmı. * Kaymak. * Her nesnenin iyisi ve hâlisi.
ZÜBDE-İ KEMÂL
Kemâlin en ileri derecesi.
ZÜBDE-İ MAKAL
Sözün özü.
ZÜBDÎ
Tereyağıyla ilgili, tereyağına ait. Tereyağlı cisimler.
ZÜBED
(Zebed. C.) Köpükler. * (Zübde. C.) Özler, özetler, zübdeler, neticeler.
ZÜBEH
Bir ot.
ZÜBEYR
(Zübür. den) Yazılı küçük şey.
ZÜBEYR BİN AVVAM (R.A.)
Sahabe-i Kiramdan ve Aşere-i Mübeşşeredendir. Erkeklerin beşincisi olarak onbeş yaşında iken İslâmiyeti kabul etti. Resül-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ı muhafaza için ilk kılıç çekenlerdendir. Bütün gazalarda bulunup çok yara aldı. Mısır'ın Fethinde bulundu. Çok zengin olduğu hâlde bütün varını İslâmiyete fedâ etti. Namaz kılarken şehid edildi (Hi: 67). Namazını Hz. Ali (Radıyallahü anh) kıldırdı.
ZÜBRE
(C.: Züber) Büyük demir parçası. (Örs mânasına da gelir.)
ZÜBUL
Sararıp solma. Buruşma. * Pejmürdelik.
ZÜBUL-YAFTE
f. Gübrelenip kuvvetlenmiş olan.
ZÜBUR
(Zibr. C.) Mektuplar. Kitaplar.
ZÜBÜR
(Zebur. C.) Kitaplar. Mektuplar.
ZÜBYE
(C.: Zübâ) Tepe.
ZÜCAC(E)
Cam, şişe, sırça.
ZÜCACÎ
Camcı, şişeci, sırçacı.
ZÜCACİYYE
Cam veya sırçadan yapılı kaplar.
ZÜCAL
Oyuncu güvercin.
ZÜCC
(C.: Zicce-Zicâc) Süngü arkasının demiri. * Dirsek kenarı. * Ok demiri.
ZÜCLE
(C.: Zücül) İnsanlardan bir taife.
ZÜCUR
(Zecr. C.) Yasak etmeler, mâni olmalar, önlemeler. Zorlamalar. Eziyetler. Kovmalar.
ZÜFF
(Züfâf) : Az, kalil.
ZÜFFE
Bölük, zümre.
ZÜFR
Ulu kişi, seyyid.
ZÜFRE
(C.: Zeferât) Kükremek. Gürlemek. * Nefesi içeri çekip göğsünü öttürmek. * Gam, tasa. * Atın orta yeri.
ZÜFYAN
Rüzgârın şiddetle esip sürüp götürmesi.
ZÜHA'
Miktar.
ZÜHAL
Satürn Gezegeni.
ZÜHAR
Zorla içi geçmek. * şiddetle teneffüs etmek.
ZÜHBAN
(Zühub) (Zeheb. C.) Altınlar.
ZÜHD
Dünyaya rağbet etmemek. Nefsâni zevk ve arzudan kendini çekerek ibâdete vermek.
ZÜHDÎ
Zühde ait ve müteallik. Zühde dair.
ZÜHDİYYE
Fls: Çilecilik. Eziyet ve sıkıntılara katlanarak mânevi terakki sahibi olmağa çalışmak.
ZÜHD-Ü KALB
Kalben dünyaya değil, Allah rızasına müteveccih olmak. Kalbin dünya alâkalarından kesilmesi.
ZÜHEYR
Küçük çiçek. Çiçekcik.
ZÜHLUK
(C.: Zehâlik) Semiz,besili, şişman.
ZÜHM
İçyağı.
ZÜHME
(C.: Zühem) Çirkin koku. * Kedinin kuyruğu altında toplanan misk.
ZÜHRE
Çoban yıldızı. Sabah yıldızı. Târık. Venüs. Kervan kıran. Çulpan. Güneşten ikinci derecede uzak olan ve sair seyyarelerden daha parlak olan yıldızlar. * Berraklık, safilik.
ZÜHREVÎ
Frengi ve bel soğukluğu gibi hastalıklar.
ZÜHRUF
(Bak: Zuhruf) Yaldızlı zinet.
ZÜHUB
(Zeheb. C.) Altınlar.
ZÜHUK
Bitip tükenme, mahvolma, yok olma. Hükümsüz kalma.
ZÜHUL
Gafil olmak, gaflette bulunmak. Meşgul olmak.
ZÜHUL
Uzak olmak, yerinden gitmek. Uzaklaşmak.
ZÜHUL
Unutmak veya bir işi geciktirmek. Elde olmayan bir sebeple bir işi geciktirmek. Yanılmak. Kasden unutur gibi olmak.
ZÜHUL
(Zahl. C.) Düşmanlıklar. Adâvetler. Öç ve intikamlar.
ZÜHUMET
Yağlılık.
ZÜHUR
(Su) çok olmak. * (Irmak) su ile dolu olmak. * Büyük ve uzun olmak.
ZÜHUR
(C.: Ezhâr) Darlık zamanı için saklanıp biriktirilen şey.
ZÜHUR
Parlaklık. Parıldama. Zühuret. * Çiçekler. Ezhar.
ZÜHURET
Parlaklık, parıldama.
ZÜKA'
Güneş.
ZÜKA'
Üveyik kuşunun sesi.
ZÜKA'
Nakit.
ZÜKAE
Malı çok olan, zengin.
ZÜKAK
(C.: Zekâk-Ezikka) Sokak. * Üveyik kuşunun sesi. * Ses, avaz, sadâ.
ZÜKAM
Nezle.
ZÜKE
Hışım, gadap, hiddet, öfke. * Üzüntü, gam, tasa.
ZÜKK
Üveyik kuşunun yavrusu.
ZÜKME
Kişinin son çocuğu. * Çocuk doğarken çıkan ses. * Ağır ve can sıkıcı kimse.
ZÜKR
Kalbdeki fikir, düşünce.
ZÜKRAN
(Zeker. C.) Erkekler.
ZÜKRE
Peklik. * Keskinlik.
ZÜKRE
şarap konulan küçük tuluk.
ZÜKUN
(Zekan. C.) Yüzün alt uçları. Çeneler.
ZÜKUR
(Zeker. C.) Erkekler.
ZÜKURET
Erkeklik.
ZÜ-L CELAL
Celâl sahibi, Allah (C.C.) Azamet, kibriyâ, izzet ve heybet sahibi Cenâb-ı Hak. (C.C.)
ZÜ-L CELAL
Celal sâhibi.
ZÜ-L CEMAL
Cemâl, lütuf, rahmet ve güzellik sâhibi Allah. (C.C.)
ZÜ-L CENAH
Çok cihetli, çok taraflı, her yana gidebilir.
ZÜ-L CENAHEYN
İki taraflı. Çitf kanatlı. * Hem dünya hem âhirete âit. Zâhiri ve bâtıni bilgisi geniş olan kimse. İki mânevi yol takib eden. İki ayrı meharet sahibi.
ZÜ-L ECNİHA
Kısım kısım, Çok taraflı, çok kanatlı.
ZÜ-L FİKAR
(Zülfekar) Resül-ü Ekrem (A.S.M.) zamanında bir kâfire âit kılıç iken Hz. Peygamber (A.S.M.) Bedir Muharebesinde Hz. Ali'ye (R.A.) verdiği ve ucu iki kısma ayrılan meşhur kılıç.(Mecâzen, şimdiki devirde Hz. Peygamber (A.S.M.) ve Kur'an-ı Kerim hakkında inkâra ve şüpheye düşenleri ilmen, aklen ikna edip, mânen küfrü kesen Risale-i Nur Külliyatından çok mühim bir eserin ismidir. Bu kitapta üç yüzden ziyade, râvileri ile birlikte hadis-i şerifler nakledilerek Kur'an-ı Kerim'in mu'cizeliği ve Resül-ü Ekrem'in (A.S.M.) hak peygamber olduğu isbat ve beyan edilmiştir.)
ZÜ-L KARNEYN
İki boynuzlu. Kur'ân-ı Kerim'de adı geçen ve Peygamber olup olmadığı tam bilinmeyen büyük bir hükümdar ismi. İki zülüflü yahut da şark ve garbın hakimi olduğu için böyle denilir. Eski Yemen Padişahlarından birisidir. Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm zamanında bulunup Hazret-i Hızır'dan ders almıştır. Bazıları yanlış olarak bunu İskender-i Rumî ile karıştırır. İskender-i Rumî Milâddan 300 sene evvel yaşamış ve Aristo'dan ders almıştır. Yemen'li İskender'e İskender-i Kebir de denir. (Bak: Karn)
ZÜ-L KAVAFİ
İkiden fazla kafiyeli nazım şekli.
ZÜ-L YEDEYN
İki elliler, insanlar.
ZÜLAKA
(Bak: Zelâka)
ZÜLÂL
Saf, berrak, tatlı, hafif, güzel, soğuk su. * Yumurta akı.
ZÜLÂLÎ
(Zülâliyye) Yumurta akı özelliğinde olan maddeler. Yumurta akına benziyen.
ZÜLÂL-İ VASL
Sevdiğine, muhabbet ettiğine kavuşmanın neticesi hâsıl olan tatlılık ve sürur.
ZÜLAM
Parasız, züğürt.
ZÜLEF
(Zülfe. C.) Gecenin gündüze yakın saatleri. * Yakınlık. * Rütbe. Menzile.
ZÜLENKATA
Zeker. * Kısa boylu kişi.
ZÜLF
(Zülüf). f. Yüzün iki yanından sarkan saç lülesi.
ZÜLFA
Yakınlık, yaklaşma.
 
Top