Herkes Sevdiği İle Birlikte Olur...

MaraL

Üye
Sahabe-i Kiram‘dan Sevbân [r.a], bir gün mahzun ve boynu bükük bir vaziyette Allah Resûlü‘nün [s.a.v] huzuruna girdi. Resûl-i Kibriya Efendimiz [s.a.v],

“Neyin var senin?“diye sordu. Sevban,

“Ey Allah‘ın Resulü! Ben sizi nefsimden, çocuklarımdan, ailemden ve malımdan daha çok seviyorum. Evimde otururken sizi hatırlıyorum. Duramıyorum, hasretinizden ölecek gibi oluyorum. Derhal koşup sizi görmeye geliyorum“ dedi ve ağladı. Resûlullah Efendimiz [s.a.v] niçin ağladığını sordu, Sevban [r.a] şöyle dertlendi:

“Sizin ve benim vefat edeceğimizi düşündüm. Siz ahirette peygamberler ile yüksek makamlarda bulunursunuz, ben cennete girsem bile, aşağı makamlarda bulunurum, sizi göremem, bunun için ağlıyorum“ dedi. Efendimiz [s.a.v] sükût buyurdu. Biraz sonra, Cebrail [a.s] şu ayeti indirdi:


“Kim Allah‘a ve Resûlü‘ne itaat ederse işte onlar ahirette Allah‘ın kendilerine özel ihsanlarda bulunduğu peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihlerle beraber olacaktır. Onlar ne güzel arkadaştır. Bu Allah‘tan bir ihsandır. Her şeyi bilici olarak Allah kafidir.“ [Nisa 4/70.]

Bunun üzerine Efendimiz [s.a.v] ona,

“Müjde sana, sevin‘“ buyurdu. [Said b. Mansûr, Sünen, nr. 661; Süyûti, ed-Dürrü‘l-Mensûr, 2/588-589; Taberânî, el-Kebir, nr. 12559; Heysemi, ez-Zevâid, 7/7.]


KISSADAN DERSLER

Sevgi iki türlüdür. Biri, insan fıtratının tabii meyli, diğeri de irade ve tercihi ile olur. iradeye dayanan sevgi amel hükmündedir. Sonucu ya rahmet ya da azaptır.

İnsan, fıtratının uyduğu, kalbinin ısındığı, ruhunun kaynaştığı kimseleri sever. Bu sevgi bir aynadır. İnsana kalbini, niyetini ve fıtratını gösterir.

İyileri seven kimse temiz fıtratlı, güzel kalpli, iyi niyetlidir. Kâfir, zâlim ve fâsıkları seven ise onların safında ve yolundadır. Bu sevgi ölene kadar devam ederse, sevenleri ahirette birleştirir. İyiler cennette, kötüler azap içinde birbiriyle buluşur.

Sofilerden birisi şöyle anlatır:

“Rüyamda Hz. Peygamber‘i [s.a.v] gördüm; etrafında bir grup fakir derviş vardı. O sırada gökten iki melek indi; birisinin elinde leğen, diğerinin elinde ise bir ibrik vardı. Melek leğeni Hz. Peygamber‘in [s.a.v] önüne koydu, Efendimiz ellerini yıkadı; sonra meleklere emretti, leğeni diğerlerinin önüne getirdiler, hepsi ellerini yıkadı. Sonra leğeni benim önüme koydu. Meleklerin birisi diğerine,

“Bunun eline dökme, çünkü bu onlardan değil!“ dedi. Ben,

“Ya Resûlellah, sizden rivayet edilen bir hadiste, siz,

“Kişisevdikleriyle beraberdir!“buyurmadınız mı?“ dedim. Efendimiz [s.a.v],

“Evet, öyle söyledim“ buyurdu. O zaman Ben,

“Ben sizi ve bu fakirleri seviyorum!“ dedim; bunun üzerine Hz. Peygamber [s.a.v],

“Onun eline de dök, o da onlardandır!“ buyurdu.“ [Kuşeyrî, Kuşeyrî Risalesi, s. 715 [Semerkand, 2005].]







Ateşin Yakmadığı Aşık
Dilaver Selvi
 
Top