Gerekircilik ve Nedensellik

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
GEREKİRCİLİK VE NEDENSELLİK

«Gerçek bir sebep (neden), kendisiyle sonucu arasında zorunlu bir ilinti görülen sebeptir.» Bu deyişte, Fontenelle'in keskin zekâsını ve veciz üslûbunu bulmak ve tanımak mümkündür. Fontenelle'in nedensellik kavramı, fenomenlerin birbiriyle ilintili olması açısından, gerekirciliğe yaklaşır. Bu ilinti, eldeki sonuçtan öncüllere doğru yönelen tümevarımdan çıkarılmıştır.

Bilimsel metotta, bu tümevarımı, açık ve ispatlayıcı tümdengelim izleyecektir. Ama önemli olan, sonuçtan hareket ederek araştırmaya girişen tümevarımsa, sebep’in taşıdığı önem nedir? Sebep aranırken, sadece öncüllerle veya daha önceki sonuçlarla karşılaşılır. Burada, sebep diye bir şey yoktur; nedensel diye adlandırılan zincirleme gelişmede, sebep'e rastlanmaz. Felsefenin kutsal temellerinden biri olan bu nedensellik ilkesi her ne olursa olsun, sebebin her zaman, sonuç olarak ortaya çıktığı görülür.

Gerekirciliği nesnel açıdan incelediğimiz zaman, nedensellik meselesinin kendiliğinden kaybolduğunu görürüz. Fenomenler arasındaki karşılıklı bağımlılık, sebep ile sonuç arasındaki bağıntıdan çıkamaz: «Bu bağıntı, karşılıklı bağımlılığı belirten bir gramer bildirimidir» (M. Boll).

Nitekim, bütün Latin dillerinde, başlangıç ve kaynak anlamında bir kelimeyle karşılanan «nedensellik» kavramının birçok bilgin ve filozof tarafından tahmin etmek anlamında kullanılan gerekircilikle eşanlamlı hale gelmesi, sadece bir deyim karışıklığından ötürü değil midir? Tahmin etmek veya öngörü nedir? Bu kelime çeşitli anlam taşır: tahmin, geleceği bilme, önceden kestirme, yöneltme, bir amaç gütme v.b.

Hemen belirtelim ki, uzaktan herhangi bir eyleme girişmeksizin hemen tahmin etmek, klasik anlamda, gerekirci bir görüştür. Ama hemen ve araya fasıla koymadan önceden görmek, aslında tahmin etmek değildir. Tahmin etmenin içine ereklik düşüncesinin bir nebzesi bile sızsa, bu kavram, ereklik anlayışına bürünür ve amaççı, normatif bir anlam alır. Bununla birlikte, deney yapan bilginin zihninde, tahmin ile işlemler zincirlemesinin birbirine nasıl karıştığı tasavvur edilebilir. Çünkü bilgin, işlemler zincirlemesinin sonucunu, geleceğin bir mıknatıs gibi çekici etki yapmasına bağlar.

İncelemesinin tümdengelimli safhasında, fenomenleri, zaman boyunca izlemek eğiliminde olduğu halde, deneyimin gerekirciliği, bir sezgi ve bir tümevarım olarak ortaya çıkar; bu, araştırmanın psikolojik evresidir. Hattâ işlemleri yapan araştırıcının tahmini, hafızasının, hafızası da, görüşünün etkisindedir. Deneyleriyle normal ve akli düzeni kavradığı için, binlerce kere doğrulanmış olan bu deneyle o anda yaptığı deneylemeyi karşılaştırır.

Bununla birlikte, önceden görme hayali, öngörme fikrine her zaman uygun düşmez. Geleceği, hafızamızın arkayı gösteren aynasından görebiliriz ancak. Nitekim, hatırlama gücünden tamamen yoksun kalmış bir beynin, herhangi bir şey tasarlayabileceği ve özellikle bir şeyi önceden görüp tahmin edebileceği söylenemez.
 
Top