Elif--Paulo COELHO

dderya

kOkOşŞ
V.I.P
Paulo Coelho'nun diğer kitaplarından farklı olarak bu sefer başkahraman olarak kendisini görüyoruz. Coelho, bir süredir kendi iç yolculuğuna ara vermiş ve Tanrı’dan da uzaklaşmaya başlamış olduğundan kendisine neyin iyi geleceğini düşünür. Burada ilginç bir sohbet geçer. Dünyaca ünlü yazar Paulo Coelho, önceki hayatlarından olduğunu düşündüğü rüyalar görmeye başlamıştır ve bu rüyalar onun birilerine kötülük yaptığını, affedilmediği için de ruhunun özgür kalamadığını göstermektedir. Yakın arkadaşı J. ona uzun bir yolculuğa çıkmasını, aradığı cevapları bu yolculukta bulacağını söyler.

Paulo Coelho, kendisi ve editörü ile birlikte yakın arkadaşlarına Transsibirya yolculuğu için bilet alır. 9288 kilometrelik bu yolun kendisine aradığı cevapları vereceğine inanan Coelho, yolculuğa başlamadan Hilal adında bir Türk kızı ile karşılaşır.

İnatçı Türk kızı Hilal, ısrarla Paulo Coelho’ya derdine derman olacağını söylemektedir. Bunu ispatlamanın tek yolu da yolculuklarına bir kişilik bilet daha almalarıdır. Kızdan etkilenen Yazar çaresiz bu teklifi kabul eder.

Hilal’de ilginç bir şeyler vardır. Kız, durmadan Coelho’ya birbirlerini uzun süredir tanıdıklarını söylemektedir. Sonunda Hilal ve Paulo Coelho, trenin kompartımanlarından birinde yalnız kaldıklarında birbirleriyle bakışırlar ve o anda her şey bambaşka bir hal alır. Bu iki kişi daha önceden tanışmış, beraber bir zamanı yaşamış ancak ayrı düşmüştür. Elif adı verilen bu özel enerji alanında birbirini bulan bu ruhlar, şimdi bir araya gelmelerinin nedenlerini bulacak ve çözeceklerdir.

Paulo Coelho, Hilal ile birlikte Elif’e girerek önceki hayatlarını ziyaret ederler ve Hilali nereden tanıdığını öğrenirler. Paulo Coelho, engizisyonun hakim olduğu zamanlarda suçsuz yere ölmelerine göz yumduğu sekiz kadının affına muhtaçtır. Hilal de o kadınlardan biridir.

Hikayenin geri kalanı kitapta saklı.
 

_nehir_

Schrödinger'in Kedisi ♕
Özel üye
Kitaptan Alıntılar:

"Doğduğumuz andan ölen kadar hayatımız sürekli bir yolculuktur. Manzara değişir, insanlar değişir, ihtiyaçlar değişir, ama tren hep ileri gider. Hayat bir trendir, tren istasyonu değil. Seninkine yolculuk değil ülke değiştirmek denir, ki o da bambaşka bir şeydir."


"Konforlu hayatından çık ve kendi krallığını ara."


"Çocuksu bir coşkuyla kendimden geçtiğim o an topu topu beş dakika sürmüş olmalıydı, fakat bütün ayrıntıları, bütün sesleri, bütün kokuları özümsemiştim. Sonradan hiçbirini hatırlayamayacaktım, fakat bu o kadar önemli değildi. Neticede zaman ileri ya da geri sarabileceğimiz bir kaset değildir.
Bunu başkalarına anlatacağını aklından çıkar. Zaman, şu andır. Tadını çıkar."


"Seni seviyorum. Seni seviyorum çünkü dünyadaki bütün aşklar aynı göle akan farklı ırmaklar gibidir. O gölde kavuştuktan sonra hepsi tek bir aşk olur, yağmur bereketiyle toğrağa yağar.

Seni geçtiğin her yerde bitkilere, ormanlara hayat veren bir nehir gibi seviyorum. Seni susayana su veren, insanları istedikleri menzile ulaştıran bir nehir gibi seviyorum.

Çağlayanlarda başka hızda koşacağını anlamış, çukurlarda dinlenmeyi öğrenmiş bir nehir gibi seviyorum seni. Seni seviyorum çünkü hepimiz aynı yerde, bizi hala suyuyla besleyen aynı kaynaktan doğduk. O yüzden zayıf düştüğümüzde tek ilacımız biraz beklemektir. Elbet bahar gelir, kış karları eriyip bize taptaze bir enerji verir.

Bir dağın başından yapayalnız yola çıkan cılız bir su gibi seviyorum seni; o su giderek büyür, önüne çıkan başka sularla birleşir, ta ki hedefine giden yoldaki bütün engelleri yıkacak hale gelene kadar.

O yüzden sevgini içime alıyor, sana da sevgimi veriyorum. Bir erkeğin bir kadına, bir babanın kızına, Tanrı’nın tüm yarattıklarına duyduğu sevgi değil bu. Tıpkı niye o yollardan geçtiğini anlamadan hedefine koşan bir nehir gibi, ismi ve açıklaması olmayan bir sevgi. Alacağı da vereceği de olmayan, sadece varlığını hissettiren bir sevgi. Asla senin olmayacağım, asla benim olmayacaksın, ama yine de söyleyebilirim: Seni seviyorum, seni seviyorum, seni seviyorum."


"Bugün beni bir nehir gibi sevdiğini söylemiştin. Ben de şimdi sana diyorum ki seni Chopin’in müziği gibi seviyorum. Basit ve derin, göllerin suları gibi mavi ve…
Müzik kendini anlatır. Söze gerek yok."
 
Top