Charles Bukowski'den Alıntılar

_nehir_

Schrödinger'in Kedisi ♕
Özel üye
Özgür ruhlar enderdir, ama gördüm mü bilirsin,
- en basitinden onlarla veya yanındayken, iyi, çok iyi hissedersin.


En iyi insanlar henüz tanımadıklarındır.


Bazen hepimiz bir filme hapsolmuşuz hissine kapılıyorum.
Repliklerimizi biliyoruz, nereye doğru yürüyeceğimizi biliyoruz, nasıl oynayacağımızı biliyoruz, sadece kamera yok.
Yine de çıkamıyoruz filmin içinden.
Ve film kötü.


Sahip olduğunuz her şey bir bavula sığmalı; o zaman zihniniz özgür olabilir.


Saklanabileceğim, saklanıp hiçbir şey yapmak zorunda kalmayacağım bir yer istiyordum. Bir şey olma düşüncesi beni korkutmakla kalmıyor, hasta ediyordu. Avukat, danışman, mühendis veya benzer bir şey olmayı düşünmek bile olanaksızdı benim için. Evlenmek, çocuk sahibi olmak, aile kurumunun kafesine girmek. Her sabah aynı işe gidip akşam dönmek. Olanaksızdı. Aile pikniklerine katılmak, Noel, 4 Temmuz, İşçi Bayramı, anneler günü. Bu tür şeylere katlanmak için mi dünyaya geliyorduk?


Saatin alarmı var asla kullanmam. İnsanın düzenini içgüdüleri belirler. Geri zekalı adamın teki bana para veriyor diye kalkacak değilim. Bedenim ne isterse o olur. O, şimdilik bir birayı tercih ediyor. Evet sabahtan başlıyorum. Alkolik ölsem ne yazar? Hiç değilse kafam iyi giderim.


Hayatın kurallarını değiştirebilecek kadar güçlü değilim, ama kurallara boyun eğmeyecek kadar güçlüyüm.


Bir keresinde bir akıl hastanesine gittim, ziyaret için. Oradaki hastalardan biri tanıdı beni. “Charles Bukowski’sin sen, değil mi?” diye sordu. Kitaplarımı okumuştu. Bu yüzden oradaydı belki.


-Acı katlanılmaz hal aldığında yapılacak üç şey olduğunu öğrendim- sarhoş ol, kendini öldür ya da gül. Ben genellikle sarhoş olur ve gülerim..


Güzellik diye bir şey yok, özellikle insan yüzünde. fizyonomi dediğimiz şey. Hatlar arası uyum söz konusudur, matematikseldir. Burun fazla göze batmasın, yanlar modaya uygun olsun, kulak memeleri fazla iri olmasın, saçlar uzun. Genellemelerden oluşmuş bir serap. Kimileri bazı yüzleri harikulade bulur, ama gerçekte, son kertede, değillerdir. Sıfıra eşitlenmiş cebirsel bir denklem. "Gerçek güzellik", tabii ki, kişilikte yatar. Kaşların biçiminde değil. Pek çok kadın bana beni harikulade bulduklarını söylemiştir. oysa benim yüzüme bakmak bir kase çorbaya bakmaktan farksızdır.


Sorun seçimlerini hep iki kötü arasında yapmak zorunda kalmandaydı ve seçimin ne olursa olsun bir parçanı daha kesiyorlardı. Kesecek bir şey kalmayana dek. İnsanların çoğu yirmi beş yaşında mahvolmuştur. Araba süren, yemek yiyen, çocuk sahibi olan, kendilerine en çok benzeyen başkan adayına oy vermek gibi her şeyi yapılabilecek en kötü şekilde yapan g*tlerden oluşmuş bir toplum. İlgi duymuyordum. Hiçbir şeye ilgi duymuyordum. Nasıl kaçabileceğime dair hiçbir fikrim yoktu. Diğerleri yaşamdan tat alıyorlardı hiç olmazsa. Benim anlamadığım bir şeyi anlamışlardı sanki. Bende bir eksiklik vardı belki de. Mümkündü. Sık sık aşağılık duygusuna kapılırdım. Onlardan uzak olmak istiyordum. Gidecek yerim yoktu ama. İntihar? Tanrım, çaba gerektiriyordu. Beş yıl uyumak istiyordum ama izin vermezlerdi…


…ve birden, bir kez daha hayatlarımızın geri zekalıların elinde olduğunu görüyoruz. Bombalar patlayabilir, bombalar hiç patlamayabilir…


Hiç yalnız hissetmedim kendimi. Bir odada tek başıma kaldım, intiharın eşiğinde. Kendimi çok kötü hissettiğim oldu, ama hiçbir zaman birinin odaya girip kendimi daha iyi hissetmemi sağlayacağını düşünmedim ya da birkaç kişinin. Başka bir deyişle, yalnızlık beni hiçbir zaman rahatsız etmemiştir, çünkü yalnız kalmaya doyamam. Ben kendimi insan dolu bir odada ya da tezahürat yapan seyircilerle dolu bir tribünde en yalnız hissederim. Ibsen'den bir alıntı yapacağım: "En güçlü insanlar genellikle yalnızdır." Hiçbir zaman içimden, "şuh bir sarışın içeri girip beni düzecek, ta*aklarımı ovacak ve kendimi daha iyi hissedeceğim," diye geçirmedim. Hayır, onun hiçbir yararı olmaz. İnsanları bilirsin, "Hey, Cuma akşamı, ne yapacağız? Burada kös kös oturacak mıyız?" Evet, kesinlikle. Çünkü yok dışarıda bir şey. Aptallık sadece. Aptal insanlarla fingirdeyen aptal insanlar. Geceye koşa koşa çıkmak gibi bir ihtiyaç içinde olmadım hiçbir zaman. Barlarda gizlendim, çünkü fabrikalarda gizlenmek istemiyordum. Hepsi bu. Milyonlarca insan adına özür dilerim, ama ben kendimi hiçbir zaman yalnız hissetmedim. Kendimden hoşnudum. Bildiğim en iyi eğlence kendimim. Biraz daha şarap içelim!"


Önemlidir.. Tembellik etmeyi bilmek lazım. İşin özü tempodur. Yaptığından tamamen uzaklaşıp doğru zamanda mola almazsan her şeyi kaybedersin. İster aktör ol, ister ev kadını, fark etmez. Doruk noktalarının arasında hiçbir şey yapmadığın boşluklar olmalı. Yatağa uzanıp tavanı seyret, bu çok çok önemlidir. Hiçbir şey yapmamak, çok çok önemli. Ve bu çağdaş toplumda kaç kişi yapıyor bunu? Çok az. Bu yüzden herkes kaçık, saldırgan, öfke ve nefret dolu.


Yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı kaldırımlar
Ve yine yan yana yürümeyelim diye dar kafalıydı insanlar
Ve sırf dardı diye kafalar düşünmeyi bırakıp sevmeyi denedik,
Sarılmak yakar bizi deyip aşkı hep uzaktan sevdik...


bir mavi kuş var yüreğimde
çıkmaya can atan
ama zekiyim, sadece
geceleri izin veriyorum çıkmasına,
herkes yattıktan sonra.
orada olduğunu biliyorum, derim
ona, kederlenme
artık.


En iyilerimizin sonu genellikle kendi ellerinden olur
sırf uzaklaşmak için,
ve geride kalanlar
birinin onlardan
uzaklaşmayı neden isteyebileceğini
bir türlü tam olarak anlayamazlar.


Bazıları hiç delirmez
Ne korkunç hayat sürüyorlardır
Allah bilir


Zordur benimle yürümek.
Bunu benimle yola çıkanlar bilir
Hepsi yarı yolda gittiler.
Suç kimde (?)
Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor.
Yapacak bir şey yok.
Suçum var mı ?
Tabi ki var.
Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam...


Onu; sana tüm yaptıklarına rağmen affedebilirsin
Zor olan onu affettiğin için kendini affedebilmektir.


Bir adam varmış.
Bir adam daha varmış.
Bir tane daha varmış.
Şaka yaptım şaka !
Ne arar bu devirde bu kadar adam...


Seçimini zekice yapmak yarılamaktır
Zafere giden yolu; diğer yarısı kayıtsızlıkla fethedilir.
Bir yanda istediğin her şeyi söyleyebilirsin,
Öte yanda mecbur değilsin.

Ben bir şekilde ikisini de yapmayı becerdim.

Bu yüzden
Benimle bir sorununuz varsa size aittir.


İnsanların, senin hakkında ne düşündüklerini önemsemeyerek, ömrünü uzatabilirsin mesela.


Basit erkek, bütün bayanlara güzelsin demeyi tercih eder. Basit kadın buna inanır, zor kadın güler ve geçer. Hayat devam eder.


Tünele girdiğinizde dikkat edin dostlarım, umut sandığınız ışık tren farı olabilir.


Üzülme evlat; kaybettim sandıkların, kurtulduklarındır belki.


Zaman unutturmaz dostlarım, sadece uyuşturur.


Dostumsan yanımda, düşmanımsan karşımda ol. Ortada bir yerde isen; benden uzak ol...


Bir insanı sevmek mümkün mü sence? İyi tanımadığınız biri ise belki. Ben insanları pencereden seyretmeyi severim...


Eğer iki kişi arasında kalıyorsanız; ikinciyi seçin. Çünkü birinciyi gerçekten sevseydiniz, ikincisi olmazdı.


Bir insanı neyin yiyip bitirdiğini asla bilemezsiniz. Belli bir kafa durumuna gelmişseniz en basit şeyler bile korkunç problemlere dönüşebilirler ve en kötü endişe/korku/acı yorgunluğu, açıklayamadığın, anlayamadığın, aklına bile gelmeyendir.


Siz dünyayı kurtarın , ben de nasıl kurtardığınızı yazayım.
 

_nehir_

Schrödinger'in Kedisi ♕
Özel üye
7sjrFsI.png
 

_nehir_

Schrödinger'in Kedisi ♕
Özel üye
Âşık olmadığıma, bu dünyada mutlu olmadığıma memnundum.
Hiçbir şeyle barışık olmamayı seviyordum.
Âşık insanlar genellikle alıngan ve tehlikeli olurlar.
Perspektiflerini ve mizah durumlarını yitirirler. Sinirli, kafadan çatlak olurlar.
Hatta katil bile olabilirler.

Charles Bukowski - Kadınlar'dan
 

_nehir_

Schrödinger'in Kedisi ♕
Özel üye
“Delilik mi? Neden olmasın? Ne delilik değildir ki? Yaşam delilik değil mi? Kurulmuş oyuncaklar gibiyiz. Birkaç kez kuruluyoruz, bitince güle güle ve ortaklıkta dolanıp varsayımlarda bulunur, planlar yapar, valiler seçer, çimlerimizi biçeriz. Delilik tabi ki. Ne, delilik değildir.”
 
Top