Bir yıl üç yüz altmış beş gün bitti.

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri

2022'ye merhaba dediğimiz bugünlerde yeni yılın ilk İlişki Durumu sayfasında eski yılbaşı akşamlarını anıyoruz.

Bir yıl üç yüz altmış beş gün bitti.
Bir yıl üç yüz altmış beş gün başlıyor…
Yeni bir yıl, yeni umutlar, geçmiş hesapların yüzleşmesi, gelecek planların takvimi…
Sen de hazırsan gelebilirsin artık 2019.

ÇAM AĞACI
Annem fırındaki kurabiyelerini çıkarırken ben kuruyemişleri küçük tabaklara servis ediyordum özenle. Eşe dosta sabahtan haber verilmişti ama çat kapı misafirlerini de düşünmüş, fazladan tabak ve çatallar masanın kenarında nöbete bırakılmıştı. Kuaför trafiğini öğlene kadar bitirmiş, günler öncesinden aldığımız küçük hediyeleri tek tek paketlemiştik. Tombalalar hazırlanmış, çekirdek ve Colaların olduğu sehpanın kenarına dizilmişti. Hangi kanalı izleyeceğimizi tartışmış, hiçbirini beğenmezsek programların karışık kasetlerimizi hazır etmiştik teybin içinde. Gece yarısına doğru geri sayımımızı yapacak, saatler on ikiyi gösterdiğinde birbirimize sarılacak ve bir yıl daha birlikte olabilmek ümidiyle yine yeniden “hoş geldin” diyecektik hayatlarımıza.
Yine en yüksek tansiyonuyla, heyecanıyla geliyordu yeni yıl. Yine çok şey bekliyorduk ondan. Geride bıraktığımız yıl gibi olmamalıydı. O bize bazı kötülükler yaşatmıştı. Üzüntü ve pişmanlıklarla geçmemeliydi bu yıl. Yeni yıla bizim yapamadığımız her şeyi görev olarak atadıktan sonra bekleyecektik. Hayallerimiz gerçek olmazsa hakkında çok kötü konuşacaktık.
O yıl ilk defa kocaman bir çam ağacı almıştık. Kadıköy’den eve taksiyle dönebilecek kadar kocamandı hem de. Çok para vermiştik. Aylar öncesinden biriktirmeye başladığım harçlıklarımla ödemiştik. Çocukluk işte, seviyor böyle ışıklı, renkli olayları. Çam ağacının da büyük misyonu vardı bizim için. Ağaç olması ve kutsal olmasından değil, yılbaşı ağacı sıfatından hiç değil, ışıkları falan da olmasa olurdu. Yılbaşı ağacı demek hediyeler demekti. Hediyesi vardır yeni bir yılın ve bu nedenle önemlidir yılbaşı geceleri.
Hediyesiyle gelsin de, nasıl gelirse gelsindi…
Çok heyecanından mı, çok sevdiğimden mi bilmem, yüzümde Kadıköy’de başlayan, sanki dünyanın tüm sevinçlerini ben yaşadım ifadesi Acıbadem’e geldiğimizde bitti. Taksiden herkes inmişti. Taksiden her şey indirilmişti. Çam ağacım yoktu! Arka koltukta, bagajda… Çam ağacım bizimle gelememişti…
Birkaç saat yaşadığım mutluluk şimdi korkunç bir hayal kırıklığı olmuştu. Geri de dönemezdik, dönsek yılbaşı üzeri ana baba günü olan Kadıköy’den bir kayıpla daha eve geri gelebilirdik. O anda yeni yıl bütün anlam ve önemini yitirmişti benim için. Bundan sonra kim istiyorsa çok sevinebilirdi. Ben asla sevmeyecektim bu yılı.
Çocukken çok ağladığım anılardan biri olarak kaldı o çam ağacı. Çok üzüldüm, mutsuz oldum diye annem küçük bir tane daha almıştı kırtasiyeden ama küçüktü işte. Onun gibi değildi. Süslemeye yardım etmedim. Annem hiç bozmadı keyfini, özenle devam etti. Ağaca her eklediği süste “hadi gel bak sen seversin süslemeyi” dedi ama ayaklarım gitmedi.
Daha gelmeden çam ağacımı aldığı için benim için bitmişti yeni yıl.

Yıllar yıllar sonra ağladığımız bambaşka yeni yıllar oldu.
Üzüntünün dozu arttı.
Gidip de gelmeyenler oldu, gidip de gelemeyenler gibi…
Ölenler oldu, yeni doğanlar oldu, büyüdükçe zorlaştı yeni gelen her yıl.
Bir çam ağacı için dünyanın başıma yıkıldığı günleri özledim.
En güzel yeni yılmış çam ağacımın gittiği yıl. Sonra herkes biraz kötülüğü öğrendi…


İYİ GEL

Yaş aldıkça zamandan telaşı da yavaşlamaya başladı yılbaşı sofralarının. Hep bir arada olabilmenin mutluluğu, sofradan eksilen tabak sayılarıyla sekteye uğradı. Kimi çok işi olduğundan yetişemedi, kimi yeni yıla yeni sevgilisiyle girmek istedi, kimiyle küskünlük oldu, kimi de istese de katılamadı. Yine de her yılbaşı gecesi hazır edildi soframız. Annem özeninden, heyecanından bir şey kaybetmese de yaşlandığını kabul etti.

Eski yılbaşı sofraları da eski bayramlar gibi yalnız bırakıldı…

Büyüdükçe büyüyen dertlerimizle çok yeni yıl bıraktık arkamızda. Bazılarını çam ağacını kaybedenler gibi sevmedik. Bazılarını “ne güzeldi be!” diye hatırlarız hala. Kayıplarımız olduğu kadar, kazandıklarımız da oldu. Yeni aşklar, yeni dostluklar, biten aşklar, ölenler, kalanlar, yolları ayrılan arkadaşlıklar…

Sen neler yaşadın geçen yıl?
Pişman mısın?
Affetmeyi öğrendin mi?
Sevdiğini söyledin mi?

Sırası gelmişken ben de yeni yıl dileğimi bırakayım buraya,

İyi gel…

Yazan: Tuğba Badal
 
Top