• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Beyza Alioğlu Yazıları.

Papatya

V.I.P
V.I.P


tWw9w.jpg


BİLMİYORSUN


Dilimi hüzne boğduğum
Sensiz o kadar yârsız kaldı ki yaralarım ;
Hüküm giydirdim ayrılığa
Uğramasın bana
Uğramasın yanıma . . .

Sineme çektiklerim tek tek biçildiler . . .
Gündüzlerim gecelerimden bir bir çekildiler.
Nakış nakış işlenen yüreğin,
Milâdımdı gözlerin,
Ya sevdan;
Ben hep ona sustum,
Ben hep ona mesken tuttum.

Elim varmıyor anılarımı ayıklamaya
Aklıma doluyorsun,
Sen oluyorum pare pare,
Bilmiyorsun .
Bahar bile hasretleniyor sana
Prangalar çekiyorum üzerime
Kimseler karışmasın, dokunmasın bana

Seni yaşatıyorum içimde gizli gizli
İşte öyle seviyorum seni
Sen kokuyor rüyalar
Sen oluyor sokaklar
ve
Sen giriyorsun kapımdan içeri her gün
Bilmiyorsun,

Küf kokan anıları serpiştiriyorum yalnızlığıma,
Hiç olmazsa diyorum, hiç olmazsa onlar var yanımda ...
Yine adın geliyor aklıma ...
Yine sen oluyor heryer bir anda
Kâh gülümsüyor lâl olan çatlamış dudaklarım,
Kâh bir hıçkırığa karışıyor gözyaşlarım ...
Bilmiyorsun ...

Ben her nefeste can veriyor,
Her kelâmda seni sıkıyorum kafama
Bir şiir gibi ...
Ömrümü ömrüne veriyorum
Rahman'a el açıyor, seni aminliyorum gönlüme ...
Sen'le kayboluyorum ...
Sana ağlıyorum ...
Bir sana mağlub oluyor, bir sana kederleniyorum ...
Seni bağışlıyorum kendime,
Sen, ben davasını bir kenara koyuyorum...
Ve bir kalbin içine '' biz '' yazıyorum ...
Sen
Bilmiyorsun ...

Beyza Alioğlu


 

Papatya

V.I.P
V.I.P


46gcN.jpg


SENSİZLİK ÇEKİYORUM YÂR

S’oluyorsun Yâr,



Yüreğimde c’an veriyorsun.

Gözlerin yetmiyor ayrılığı kurtarmaya,

Bir yabancı gibi gidiyor,



Kayboluyorsun.




Sana kurulan dünyaları yıkıyorsun
Sessizce kaçıyorsun düşlerimden,
Arkana bile bakmadan.
Bir sevgiyi çok görüyorsun bana


Düşüyorsun Yâr.




Ah o gözlerin…




Sert bir rüzgâr gibi işliyor içime içten içe

Titriyor bedenim, sarsılıyorum.

Yalan hayallere seni bırakıyorum Yâr.

Acım benim olsun, sevda benim,

Gün benim olsun, geceler zaten hep benim.

Ben ayrılıkların kader mahkûmu,

Hep yalnızlığa mı müebbetliyim?

Bir ömre bir c’an sığdırdım Yâr.

Adın geçti kelâmlarımı unuttum.

Gönlün değdi gönlüme adımı unuttum.

Kendimden geçtim de, senden öteye gidemedim.

Kara gölgeler çöküyor ömrüme Yâr.

İçim üşüyor.

Aklım firar,

Düşünceler firar.




Anlıyor musun?


Sensizlik çekiyorum Yâr!


 

Papatya

V.I.P
V.I.P


2qEjT.jpg



HÜZNÜN MUHAMMED'İ YANI



Aşk'a hizmet eden ömrümü yoluna feda ettiğim yanım,
Kelimelerin anlamsızlaştığı, gözyaşlarının mesken tuttuğu tarifsiz a'nım...

Sana yazılmış onca söz arasından, binlerce kelâma dökülen kuvvetin,

Kudretinin altında boynu bükülüyor ümmetinin.



Zerrelerime kadar işleyen günahlarım yakıyor bedenimi,

Acizlikten çırpınıyor, arsızlıktan boğuluyoruz Efendim.

Adının geçtiği hangi cümle beğenilmemiştir ki,

Sonu sen olan vuslat,

Nasıl olurda hasretle beklenmezdi Sevgili!



Efendim,

Seni bilmeden yürüyor iki ayaklı cesetler.

Bilselerdi diyorsun, bilselerdi yapmazlardı...

Hâlâ secde etmiyor alınlar,

Seni duymuyor kulaklar.



Gül sultanım, canım...

Biliyorum sana layık değil bu şiirler,

Tüm bu sözcükler yetmez seni anlatmaya,

Tarif edilseydi tüm bu duygular,

Aşıklar aşık, maşuklar maşuk olmayı beceremezdi.

Bizim çeyizimiz şefaatindir Ey Nebi!



Yüreğinde ümmetini barındıranım.

Ben seni anmadan bu yalan âleme katlanamam.

Öz'üm harmanlanıyor Aşk'ınla

Rûkü haliyle secdeye varıyor ruhum,

Soluğum çıkmıyor, nefesim bile yetmiyor,

Sen olmadan olmuyor Efendim....

Anlamlandıransın hayatımı,

Oysa her şeyin mânâsı,

Seni yaşamaya çalışmak çabası.





Bir gün,

Bir gün buluşursak Efendim.

İşte o zaman,

Şehadet bir başka güzel akacak dudaklarımdan.

Sen bana bir başka kokacaksın Gül Sultanım.

Aşkın bir başka yakacak aciz bedenimi,

Ruhum kemiklerimin arasından çoşkuyla ayrılacak,

Sana daha yakın olabilmek için.



Bağrımdan boğazıma düğümlenen taşlara yol olacaksın Efendim,

Senin bastığın adıma yer olacak gönlüm.

Fırtınalar kopacak yüreklerde, oluk oluk ıslanan gözlere

Yaş olacak mısraların Ya Nebi!

Diyâr diyâr dolansam ufku,

İki cümlenin yakasını bir araya geritiripte

Seni anlatamam Efendim.



Seni ötmeyen bülbül varsın havalanmasın gökyüzünden,

Sen kokmayan gül yeşermesin yerinden,

Seni bilmeyen gün varsın doğmasın geceden.

Seni bilmeyen dil konuşmasın!

Eğer sana varmayacaksa yollar,

Varsın uzansın uçurumlara ...



Ey Sevgili!

Hüznüme üşüşen aminlerin tecellisini

Dualarıma k'atıyorum.

Salavatla,

Sûkutu giydiriyorum ömrüme!





Beyza ALİOĞLU



 

Papatya

V.I.P
V.I.P


QiyBn.jpg


KAÇ SUSKUNLUĞUM BİR 'SEN' EDER Kİ?


Toplayıp anıları, yaşananları,
Tozlanmış, küflenmiş cümlelerimin arasından
Çırpınan yüreğimi alıp gidesim var.
Noktası konmamış acıların vuslatına varmak,
Hasreti gönül sıcaklığıyla harmanlamaya çalışmak.

Baştan aşağı sen kokan satırlardan dizeler yazmak
Kolay iş değil Sevgili!
Hüznü yamalı tuttuğum dilim bile
Senden gayrı heceye hüküm vermezken,
Söyle,
Nasıl olur da sensiz bir ömre kurban giderim?

İçinden çıkamadığım bu hâle ses olacak sustuklarım,
Feryadına figânına sarılan isyanları toplayıp,
Acıyı yüreklere saran, mahşer- i bir zindan gözlerin,
Ya çek çıkar onları içimden,
Ya da öldür beni kendine yeniden.
Yeniden...

Suskunluğum bile sana susuyorken,
Gözlerimdeki yaş sana akıyorken,
Yaradan bile seni veriyorken gönlüme,
Neden,
Gülüşlerin gönlüme baharı getirmesin ki?

Sızım sızım işlenen duâlarıma, karışsa âminlerin,
Birlikte sussak geceye- gündüze,
Varlık âleminde değil, gönül âleminde buluşsa ellerimiz..
Aşk ehlî yürekler gibi.
Sustukça sevsek,
Sevdikçe sussak...



 

Papatya

V.I.P
V.I.P


51CWl.jpg



ZAT-I AŞK



Aşk'ı yüreğinde barındıran her kelâma selam olsun.

Kimi zaman tesirini bulamasak ta cümlelerimizin, Rabbim yolunu bulduruyor kalemlerimizin. Tercümesini dahi bilmediğimiz iç yangını yaşıyor cümlelerimiz. Bir tufandır gidiyoruz, bilmem belki de adını bile bilmiyoruz. Aşk diyorum; hava, su, toprak kimi zaman kordan ateş, kimi zaman ulaşılmaz bir 'nefes' kimine ' nefis'...

Gözlerin günâha dokunmadan, kalplerin Aşk'a bulandığı noktadır: Allah. Aşk derken beşere duyulan nefsâni duygular bestesi gelmesin akıllarımıza. Rabb'e giden yolun adıdır Aşk. Aşk yazdırır, yine Aşk ağlatır, aşk’tan ağlanır.

İllâ cümle mühendisi olacak suretler belirmez elimizdekini. Bir insanın içine düştü mü tercümesi bilinmeyen zindan karanlık. Darlık ehliyle yoğuran koca bir zindanlık. Varsın alsın benliğimizi ki, özümüze işlesin acımasız ayrılık. Tuttuğumuz söz oruçlarının yeminlerini kim bilir hangi yangında bozduk? Kim bilir hangi yalan ayrılığa ağladı gözlerimiz…

Varlık evrenin yokluğu yaşayan nesneler oluyoruz bir anda, tebessüm ki çok uzaklarda kimi zaman.

Unutuyoruz tabiata hükmedenin, yüreklerimize de hükmettiğini…

Unutuyoruz evrende var olan her şeyin sebeplerinin sonuçlarının da olduğunu…

Yine unutuyoruz O’na ulaşmanın aşk’tan geçtiğini.

Geceler gündüzleri hoyratça yırtarken, vazgeçilmezler arasında neyi kaybetmişiz ki aramaya korkar olmuş ellerimiz, anmaya korkar olmuş dudaklarımız.

Kalem tutmayı unutmayan ellerimiz… Her gün Allah’ı zikreden bir yüreğimiz olsun.

Hoş bakalım Zat- ı Aşk’larımıza…

En güzele emanet olmak duasıyla.

Vesselam.


 

Papatya

V.I.P
V.I.P


gcYcg.jpg



YALNIZLIĞIMIN ADI SEN



Susturulmuş hecelerimin ortasına yıldırım gibi düşüyor gözlerin,
İçinde kıvrandığım bir yol bile bulamadığım hüznüme çare,
Bakışlarında tecelli eden acının hırçın yalnızlığı.
Bırakıp gittiğin günden beri solgun bakar gözlerim.
Nice hazanları barındıran yüreğim
Yoksul,
Kimsesiz bir dilenci gibi şu aralar
Sana satır satır Aşk'ı yazmak varken
Şimdi isyan dolu cümleler
Niye?

Şerha şerha yarılan ayrılık peydâh olurken geceden
Yokluğunun kimsesizliğini yaşamak
Niye?

Boğazımda düğümlenirken sen,
Gönlüme türkü olmak varken,
Dillere şarkı olmak
Niye?

Kalbimin bağına seni sarmak varken,
Yara olup, kanatmak
Niye?

Cümle âleme Aşk olmaktansa,
Koca bir hiç olmak
Niye?

Gülüşlerinle ömrüme baharı getirmek varken,
Yokluğunun azabında kışı yaşamak
Niye?

Lisânımın yabancılaştığı, karşı koyamadığım sevgin varken,
El olup gitmek
Niye?

Yağmalanmış tüm şiirlerime koca bir sen olmak varken,
Yangın olup yakmak
Niye?

Tuttuğum onca söz orucu senleyken,
Yeminleri bozmak
Niye?

Sana bel bağlayan tüm adımlarıma inat,
Birbirine giren sözlerimi çözmek varken
Bu kaçış
Niye?

Seçilmiş ızdırabımın adı belliyken fakirliğimde senden,
Yoksulluğumda,
Yoksunluğumda…


 

Papatya

V.I.P
V.I.P


ojt0A.jpg



Ve Aşk Kalbe D'okundu



Kalana Aşk, gidene Aşk, aşığa Aşk, maşuğa Aşk...
Bir çok yazıya ve gönle Aşk. Bende yazmalıydım Aşk'a bir kaç satır , belki bir anlık belki de zamanlık. Mazlumun sinesine düşen gamzedir Aşk, içten içe eritendir. Göz kapaklarının kirpiklerle karışıp ıslanmasına meyillidir Aşk.

Sosuzluktur, ilelebet var olmaktır yürekte Aşk. Aşk tenden vazgeçmektir, yüreğe dokunmaktır. Mısraların arasından kendine yer bulmaktır, aramaktır, ulaşmaktır. Neye ulaşacağını ve ne olmayacağını, neyi bulacağını bilmektir Aşk.
Aşkı ne karşı cinse sığdırmak ne de tarife uygun yazmak mümkün değildir. Sırılsıklam olmaktır Aşk, anmaktır, k'anmaktır...

Agâhtır yürek sahibine, el açmaktır, yakarmanın adıdır Aşk. Sebepsizce ağlamaktır köşede Aşk. Geceler bile meyillidir uykuları deşmeye, sessizliktir, susmaktır Aşk.
Mekana, zamana sığmamaktır Aşk, hüznü yakıştırmaktır gönle. Aşk; mütebessim yazgıya kader olmaktır.
Aşk, alnı secdeye değdirmeden önce yüreği teslimiyetle Yaradana eğdirmekti.
-ve Aşk;
Hz. İbrahim'in Haceriydi, Sâresiydi. Hz. Eyüp'ün sabrı, Hz. Yakub'un gözyaşıydı. Hz. Ali'nin kılıcıydı Aşk, Hz. Fatıma'nın gözlerinde saklıydı Aşk.
Aşk Hz. Musa'nın Rabbine ulaşmasıydı... -'' Seni nerede bulurum?, Allah ' Aşkımdan hüzünlenen kalplerde'' -
Aşk Enes b. Malik'in Efendimize (s.a.v)'a duyduğu saygı, beslediği sevgiydi.
Aşk Hz. Hacer'in koşması,
Hz. İsmal'in ağlamasıydı, zemzemi bulmaktı, susamaktı, suydu Aşk.
Aşk Hz.Muhammed (s.a.v)'ın ümmetine duyduğu şefkâtıydi, merhametiydi.

Aşk ulaşmaktır, aşmaktır.
Aşkın dili dua'dır.
Sevgiliye yazılmış mektuptur Aşk. Bir bir dokunmaktır iç yangınlarına sözcüklerle. Yakarıştır Aşk.
Hissetmektir, görmeden sevmek, teslimiyetle kabullenmektir Aşk. Sırdır Aşk. Gizliliktir. Aşk korku değil sevmektir.
Mühürlenmektir Aşk.

İlmek ilmek işlemektir, usta misâli, nakkaş misâli bağlanmaktır Aşk.

Aşk; yalnızlıktır, münzevîdir.
Aşk; kaybolmaktır.
Aşk; bercestedir,latifdir.
Aşk; unutmamaktır.
Aşk; zifiri gecelerde yakarmaktır, içlendikçe gönül darlığını İnşirâh'la buluşturmaktır.
-ve Aşk ait olmamaktır O'ndan başkasına...
İmandır,
İnanmaktır,
Aşk.


Beyza ALİOĞLU


 

Papatya

V.I.P
V.I.P

TRFrP.jpg


MAVİ'YE SÖYLENMEMİŞLER!


- I -

Sanırım yolda karşılaştık seninle belki de gökyüzünde rast geldim sana. Israrcı bakışlarımla hapsettim belki de seni gözlerimin karelerine. İşte öyle denk düştün gönlüme.

Zehir Zemberek gecelerin ardından yağmur sonrası baktığımda ellerine, is kokusuyla ıslanmışlığın verdiği hazza yenik düşerken ritmi bozulmuş kalbim. Rotası sen olan mavilikte, fora verdiğim yelkenleri, kasırgayla alabora eden yüreğin; satır arasına sıkışmış bir kelimede gizlediğim adın gibi bir köşede esmeyi beklemekte.

Bir duâ'sın bende...
Beş vakit buluştuğum Sevgili'den 5 kere seni istemek mavice...
Sır olmuş bir gizemle, pejmürde hâyâllere esrarengiz bir bakış atıyorum belki de ziyana gelecek bir ömre vebâli ağır bir Aşk'ı yüklüyorum. Kim bilir...
Olsun yine de beklerim.

Hani şimdi sen varsın ya Mavi,
Düştüğüm zindandan çıktım, Aşk'ın tefsiri oldum. Kendimi garip bir yolda, aldanmışlığın ve kaybolmuşluğun acımasız yüzüne dem vuruken buldum. Kıyamet bildiğim sensizlik kelimesini lügâtımdan sileli de çok oldu. Sen bilmeden çok tavaf ettim gönül kâbeni.
Ve yine sen bilmeden Bismillâh sürdüm hüznüme, gözlerinin zemzemiyle yıkadım kekremsi ömrümü.
Bu şehir bir yerlerde beni anlatsa da sana,
Çok köşe başı yalnızlığı çektiğimi, sise karşısan, ayaza çalan ellerimi söylememiştir. Alfabenin en berceste ünlüleriyle yanyana gelmiş adın. Söyledikçe bir âhenge kapılmaktayım.

Arafta gezinen, onca sensizliği susarak geçtim ben. Yarım bıraktığım sözlerin içinden çıkarttığım eski günleri yakacak kadar vaktim de olmadı. Bir romana konu olacak kadar sevmişliğin, sevilmişliğin özlemiyle kâleme heyecanla sarılsamda, gördüğüm tek renk sendin; Mavi...

Hâlsiz düşmüş cümlelerin başını okşuyor gibi bakıyorsun, içinde tutsak kaldığım mavi...
Senle olma ihtimali, kurduğum düşünceler, uyududuğumda gördüğüm rüyâlar bile massmavi...

Nice gidişler biriktirirken, yanlızlığı alafrangalaştırmak, umudu yok sayıp, zamansız peydâh olan ayrılıklara karşı geçip 'dur' demeli ağız!
Kaç şiir hakkı barındırdık ki ömrümüzde, kalanlara Râhmet olsun!
Genzime kadar doldurduğum mavilikte, sende ısrarcı olan yanım;
Mürekkep yolunu kaybetmiş, kelâmlarımın ardı sıra sen...
Hadi!
Harflerimden tut da, sürükle beni kendine!
Bir şiirlik canım vardı o da sende kaldı
Mavi!

Beyza ALİOĞLU

 

Papatya

V.I.P
V.I.P


cBJVg.jpg



HELÂLLEŞELİM



Kimi geçmişimize,
Kimi geleceğimize yazık ettik.

Bazen gözyaşlarımıza bazen boş yere savurduğumuz gülüşlerimize…

Fikrimize bile yazık ettik. Çok aldanmışız âleme geçen zamana yazık ettik. Bin bir türlü cevheri barındıran kitaba yazık etmişiz. Acımasızca her şeyi unutmuşuz, unutup yaşadıkça yaşayıp, dibine vurmuşuz hayatın.

Herkesin yüreğinde farklı duâlar, herkesin adımlarında gizlenen farklı ruhlar var. Aslında hepimiz 'kader' denen yolu izleyen fanileriz o kadar. Perdelenmiş ardı sıra gölgelenmiş isteklerimizin arasında kıvranan iç çekişlerimiz... Samimiyet yoksunluğu çeken yanımız var bu aralar.
Yol bilmez, iz bilmez cümlelerimiz yine savrulur, hemen yiğitleşiriz, kabarır kanatlarımız;
-evet, o biz'iz...
Bizi yorgun düşüren biz'iz.
Heyt be bize!
Biz neymişiz?
Beşer mi? Aşar mı?
Yoksa
Şaşar mı?
…
Aciz mi?

Hayır… Kim kabul eder ki acizliği şu vakitte? Üslubu düzgün olmayan cümlelerimin ağzına fermuar çekiyorum. Çekiyorum diyorum çünkü bencillik var parmak uçlarıma kadar sinemde. Biz’lik var ya işte o bizlik… Ah o ne melun şeydir ki dudaklarıma bırak gelmeyi yanından bile geçmiyor. “Ben” varken “bizi” kim görür ki…

Görmeyen gözlerimiz varken, içimizdeki soyut öğelerle varlığımızı anlamamız da zor. Eee zor da yok mu çaresi, yolu yordamı?

Aaa… Olmaz mı efendim. Yeter ki gelmek isteyin, bilmek, sevmek, öğrenmek, akıllanmak, adam olmak isteyin. İsteyin, isteyelim.

Yazık ettiklerimizin affını isteyelim. Umarsızca savuşturduğumuz zamanı isteyelim ki gelebileceği mümkün olmayan geçmişe ağlamaktansa geleceğe mum yakacak, yüreğimizi ışıtacak sıcaklığı isteyelim.

Kaybettiklerimizi değil, artık kazanmayı ve elde etmeyi isteyelim.
Üstü kapalı amin demektense duâlara, secdelerde hıçkırıklarda haykırmayı isteyelim.
Diyebilseydik;

'' Secdegâh'ıma düşürdüğüm yaşları tespih taneleri gibi dokudum ömrümün AŞK kokan yanına, layık mıyım diye sızlandığım sancılarıma HAKK yâr!''

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyur ki: "sizden herkes, ihtiyaçlarının tamamını Rabbinden istesin, hatta kopan ayakkabı bağına varıncaya kadar istesin.."
Her şeyi açıklayan gönül nameleri, Rahmani bir sıfatla gözlerimizin önündeyken, neyi aforoz edeceğiz ömrümüzden?

Âlem benlikte dürülmüşken, sessiz ve yarım kalan cümleleri ALLAH'a ısmarladık. Yolu açık olsun âminlere kavuşamayan duâların.

Cânınız mı acıyor;
ALLAH'a sığının,
bolca duâ edin
ve
NAMAZ kılın!

-basitleşmiş bir hayattansa mânâ ikliminde boğulası bir vuslatı beklemek daha güzel.
Geride bırakıp, süngerleştirdiklerimizi küflenmekten kurtarıp, bir silkelesek neleri, kimleri göreceğiz... Belki de yeni gönüller inşa edeceğiz küçücük bir tebessümden. Buruklaşmış lisânlara, hüzünlü sayfalar değil, ALLAH'ın d'okunduğu yüreklere, dokunaklı karakterler bırakmak ümidiyle...
İki kelime arasında sıkışıp kalmaktansa çokça bağışlanmayı, affı istemek.
Azrail(a.s) kapıya dayanmadan, ruh bedenden ayrılmadan.
Yazık etmeden,
Helâlleşelim…

Beyza ALİOĞLU

 

Papatya

V.I.P
V.I.P


MAVİ'YE SÖYLENMEMİŞLER! II


Bir martının sesiyle uyandım sabaha, gözlerim okyanus gibi gökyüzünde dolanmaya başladı, evet seni buldum Mavi!
Yine senle kucaklaştım, hiç oralı değilsin hani...
Seni yazmak tüm mecâzi sıfatları alt üst etmek gibiydi
Bugünde şiirlerin nasibine ‘sen’ düştün Mavi!

Yalnızlığın ciğerlerime kadar işlemesiyle sarıldığım duman kokusuna hâyâlini fısıldarken yakalıyorum kendimi Mavi!
Nice sağır sessizliklerimin ardına saklanan bakışlarının gölgesinde uçurduğum umud rüzgârları kalabalığa karışmış, kaybolmuş...

Sırrım'dın Mavi!
Adım'dın,
Günümdün,
Suyumdun Mavi!

Öyle eksikken ben, tamamlayan sen!
Rafine bir sancıyla nöbet tutarken geceye, ölmekle yanmak arası olan gözlerini çekip alıyorum içimden. Hüzne râm hâliyle intikâl ederken keder, kışın ayazına bıraktığım yönünü bilmez hâlde koşan ben!
Ruhumun senden alacağı var Mavi!

Soluğunu kestiğimiz bu Aşk'ta gün yüzüne çıkaramadıklarımı dar ağacında sallandıran hâlsiz susuşların...
Hiçliğime aldırış etmeyen kente vedâ mısralarını sıralarken, köhne dizelerin arasından bir tebessümle kaldırıyorum başımı.
Günâhı boynuna sevdanın, bir gün ah'ı Mavi!

Şaşkın dudaklarımın ucundan adın fırlıyor yine, yılların kederini üstlenmişken, izbeleşmiş ömrüme bir gülüşlük 'sen' yeter.
Nabzı düşüyor düşüncelerimin gidişlerini biriktirdiğimden beri.
Hüzün adres değiştirmiyor Mavi,
Yüzün yine yaralıyor...
Ellerimdeki ince çizgiler bile kimsesizliğimi yüzüme yüzüme vururken,
Biliyorum;
Bu serkeş hâlimin bir köşede yorgun düşeceğini,
Ve biliyorum;
Bağı dolanmış gönlümün ilmeği sende Mavi!

Sırılsıklam bir özleme teğet geçerken hasret dolu sözlerim.
Ve meyilliyken gece düşlerimi deşmeye,
Kirpiklerimin arasından gizliden gizliye akan dizeler yüreğimin bağrına batıyor.
Yine hangi hüznü barındırıyor bakışların Mavi?
Ve and olsun ki güne;
Sen gittin gideli.
Benim gurbetim hiç değişmedi Mavi!

Beyza ALİOĞLU

 
Top