Güzel bir film tadındaydı yaşadıklarımız. Ve bu film üç bölümden oluşuyordu.
Birinci ve ikinci bölümün ardından üçüncü yani son bölümü oynuyoruz
birlikte. Başrol oyuncuları ise sen ve ben.
Defalarca bulup kaybettim seni. Ve artık yorgunum. Seninle bu oyunu daha
fazla sürdüremeyeceğim. Her yaşadığımız anda ben bu anı yaşadım demek
istemiyorum. Çünkü hep aynı şeyleri yaşatıyorsun bana. Önce geliyorsun
hiçbir şey olmamış gibi hayatımın tam ortasında duruyor sonra yine hiçbir
şey olmamış gibi kenara çekiliyorsun. Olan yine bana oluyor. Tam unutmuşken
yada alışmışken yalnızlığına, küllenirken yüreğimde sevdam birden kor haline
geliyor. Ve inan bu acı terk edişinden daha çok acıtıyor canımı.
Hayatımda üç kez aşkla karşılaştım. Birincisi çocukluktu, ikincisi gençlik,
üçüncüsü ve son olanı ise sendin. Neydi beni sana bu denli bağlayan
bilmiyorum. Yokluğunda hayatıma girmek isteyen, hayatım, geleceğim olmak
isteyen insanlar çıktı. Hiç birisine karşı bir şeyler hissetmedim. Çünkü tüm
ruhumla seni seviyordum. Çünkü damarlarımda kan yerine sen dolaşıyordun.
Yokluğunda neler yaşamış neler umut etmiştim. Umudumu hiç kaybetmeden
bekledim seni, olurda bir gün dönersin diye. Ama senin dönüşlerin hep
hayatın bana sunduğu oyunmuş. Ve ben artık bu oyundan çekiliyorum.
Sen fırtınalı günler yaşarken beni sığınılacak bir liman olarak gördün.
Fırtına dinene kadar sığınıp sonra yine yoluna devam edecektin. Ve öyle de
oldu. Neden bilmiyorum senin hakkında ne düşünürsem hep haklı çıkıyorum.
Keşke haklı çıkmasam diyorum ama sen beni hiç yanıltmıyorsun. Kurulmuş bir
zamanımız var bizim. O süreyi aşınca tüm sihir bozuluyor ve her şey eski
halini almaya başlıyor. Sen bir tarafa ben bir tarafa.
Bir gün yine kendini yalnız ve mutsuz hissedersen ve kendi kendine neden ben
diye sorma. Çünkü Allah hiç kimseye hak etmediği acıları yaşatmaz. Dilerim
ki o duyguları hissetmezsin. O duygular ki insanı yaşamdan koparan,
soğutan, soyutlayan. Zamanla alışılıyor elbet herşeye. Ben farklı bir insan
olduğum için ve her türlü acıyı yaşadığım için çok uzun sürüyor unutmam. Ama
alışıyorum.
Uçurumun kenarında gibiyim. Bir adım ileri atsam dipsiz boşlukta yok olup
gideceğim. Bir adım geri atarsam önümde iki yol; birinci yol yaşam, ikinci
yol ise ileri adım atmam ile aynı. Ve ben şimdi geri adım atarak iki seçenek
sunuyorum sana tercih senin. Ya gel yaşat beni ya da bırak yalnızlığının
boşluğuna.
Seni kaybetmekten öyle çok korkuyorum ki bu korkular işkenceye dönüşüyor.
Gecelerde daha bir artıyor bu can yakmalar. Uykularım kaçıyor uyuyamıyorum.
Nasıl bu hale geldiğime inanamıyorum. Oysa hiç pişman değilim seni
sevdiğim için.
Ne çok yaş aktı bu gözlerden uğruna. Ne hıçkırıklara şahit oldu evimin
duvarları. Karanlıkta ağladım hep. Çünkü kendimden bile saklamaya
çalışıyordum gözyaşlarımı.
Şimdi hayatın bana sunduğu bu sınavı da bitirdim. Belki geçtim belki de
kaldım ama her şeyi yaşadım ve yaşattın. Her şey için, küçük de olsa bu
mutluluğu yaşattığın için teşekkür ederim
Ben seni hep sevdim ve hep bekleyeceğim olurda sende beni seversin diye.
Birinci ve ikinci bölümün ardından üçüncü yani son bölümü oynuyoruz
birlikte. Başrol oyuncuları ise sen ve ben.
Defalarca bulup kaybettim seni. Ve artık yorgunum. Seninle bu oyunu daha
fazla sürdüremeyeceğim. Her yaşadığımız anda ben bu anı yaşadım demek
istemiyorum. Çünkü hep aynı şeyleri yaşatıyorsun bana. Önce geliyorsun
hiçbir şey olmamış gibi hayatımın tam ortasında duruyor sonra yine hiçbir
şey olmamış gibi kenara çekiliyorsun. Olan yine bana oluyor. Tam unutmuşken
yada alışmışken yalnızlığına, küllenirken yüreğimde sevdam birden kor haline
geliyor. Ve inan bu acı terk edişinden daha çok acıtıyor canımı.
Hayatımda üç kez aşkla karşılaştım. Birincisi çocukluktu, ikincisi gençlik,
üçüncüsü ve son olanı ise sendin. Neydi beni sana bu denli bağlayan
bilmiyorum. Yokluğunda hayatıma girmek isteyen, hayatım, geleceğim olmak
isteyen insanlar çıktı. Hiç birisine karşı bir şeyler hissetmedim. Çünkü tüm
ruhumla seni seviyordum. Çünkü damarlarımda kan yerine sen dolaşıyordun.
Yokluğunda neler yaşamış neler umut etmiştim. Umudumu hiç kaybetmeden
bekledim seni, olurda bir gün dönersin diye. Ama senin dönüşlerin hep
hayatın bana sunduğu oyunmuş. Ve ben artık bu oyundan çekiliyorum.
Sen fırtınalı günler yaşarken beni sığınılacak bir liman olarak gördün.
Fırtına dinene kadar sığınıp sonra yine yoluna devam edecektin. Ve öyle de
oldu. Neden bilmiyorum senin hakkında ne düşünürsem hep haklı çıkıyorum.
Keşke haklı çıkmasam diyorum ama sen beni hiç yanıltmıyorsun. Kurulmuş bir
zamanımız var bizim. O süreyi aşınca tüm sihir bozuluyor ve her şey eski
halini almaya başlıyor. Sen bir tarafa ben bir tarafa.
Bir gün yine kendini yalnız ve mutsuz hissedersen ve kendi kendine neden ben
diye sorma. Çünkü Allah hiç kimseye hak etmediği acıları yaşatmaz. Dilerim
ki o duyguları hissetmezsin. O duygular ki insanı yaşamdan koparan,
soğutan, soyutlayan. Zamanla alışılıyor elbet herşeye. Ben farklı bir insan
olduğum için ve her türlü acıyı yaşadığım için çok uzun sürüyor unutmam. Ama
alışıyorum.
Uçurumun kenarında gibiyim. Bir adım ileri atsam dipsiz boşlukta yok olup
gideceğim. Bir adım geri atarsam önümde iki yol; birinci yol yaşam, ikinci
yol ise ileri adım atmam ile aynı. Ve ben şimdi geri adım atarak iki seçenek
sunuyorum sana tercih senin. Ya gel yaşat beni ya da bırak yalnızlığının
boşluğuna.
Seni kaybetmekten öyle çok korkuyorum ki bu korkular işkenceye dönüşüyor.
Gecelerde daha bir artıyor bu can yakmalar. Uykularım kaçıyor uyuyamıyorum.
Nasıl bu hale geldiğime inanamıyorum. Oysa hiç pişman değilim seni
sevdiğim için.
Ne çok yaş aktı bu gözlerden uğruna. Ne hıçkırıklara şahit oldu evimin
duvarları. Karanlıkta ağladım hep. Çünkü kendimden bile saklamaya
çalışıyordum gözyaşlarımı.
Şimdi hayatın bana sunduğu bu sınavı da bitirdim. Belki geçtim belki de
kaldım ama her şeyi yaşadım ve yaşattın. Her şey için, küçük de olsa bu
mutluluğu yaşattığın için teşekkür ederim
Ben seni hep sevdim ve hep bekleyeceğim olurda sende beni seversin diye.