• Merhaba Ziyaretçi.
    "Minimalist Fotoğraflar" konulu fotoğraf oylaması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Oylamaya katılmanızı bekliyoruz...

Ask Mektuplari

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Güzel bir film tadındaydı yaşadıklarımız. Ve bu film üç bölümden oluşuyordu.
Birinci ve ikinci bölümün ardından üçüncü yani son bölümü oynuyoruz
birlikte. Başrol oyuncuları ise sen ve ben.
Defalarca bulup kaybettim seni. Ve artık yorgunum. Seninle bu oyunu daha
fazla sürdüremeyeceğim. Her yaşadığımız anda ben bu anı yaşadım demek
istemiyorum. Çünkü hep aynı şeyleri yaşatıyorsun bana. Önce geliyorsun
hiçbir şey olmamış gibi hayatımın tam ortasında duruyor sonra yine hiçbir
şey olmamış gibi kenara çekiliyorsun. Olan yine bana oluyor. Tam unutmuşken
yada alışmışken yalnızlığına, küllenirken yüreğimde sevdam birden kor haline
geliyor. Ve inan bu acı terk edişinden daha çok acıtıyor canımı.
Hayatımda üç kez aşkla karşılaştım. Birincisi çocukluktu, ikincisi gençlik,
üçüncüsü ve son olanı ise sendin. Neydi beni sana bu denli bağlayan
bilmiyorum. Yokluğunda hayatıma girmek isteyen, hayatım, geleceğim olmak
isteyen insanlar çıktı. Hiç birisine karşı bir şeyler hissetmedim. Çünkü tüm
ruhumla seni seviyordum. Çünkü damarlarımda kan yerine sen dolaşıyordun.
Yokluğunda neler yaşamış neler umut etmiştim. Umudumu hiç kaybetmeden
bekledim seni, olurda bir gün dönersin diye. Ama senin dönüşlerin hep
hayatın bana sunduğu oyunmuş. Ve ben artık bu oyundan çekiliyorum.
Sen fırtınalı günler yaşarken beni sığınılacak bir liman olarak gördün.
Fırtına dinene kadar sığınıp sonra yine yoluna devam edecektin. Ve öyle de
oldu. Neden bilmiyorum senin hakkında ne düşünürsem hep haklı çıkıyorum.
Keşke haklı çıkmasam diyorum ama sen beni hiç yanıltmıyorsun. Kurulmuş bir
zamanımız var bizim. O süreyi aşınca tüm sihir bozuluyor ve her şey eski
halini almaya başlıyor. Sen bir tarafa ben bir tarafa.
Bir gün yine kendini yalnız ve mutsuz hissedersen ve kendi kendine neden ben
diye sorma. Çünkü Allah hiç kimseye hak etmediği acıları yaşatmaz. Dilerim
ki o duyguları hissetmezsin. O duygular ki insanı yaşamdan koparan,
soğutan, soyutlayan. Zamanla alışılıyor elbet herşeye. Ben farklı bir insan
olduğum için ve her türlü acıyı yaşadığım için çok uzun sürüyor unutmam. Ama
alışıyorum.
Uçurumun kenarında gibiyim. Bir adım ileri atsam dipsiz boşlukta yok olup
gideceğim. Bir adım geri atarsam önümde iki yol; birinci yol yaşam, ikinci
yol ise ileri adım atmam ile aynı. Ve ben şimdi geri adım atarak iki seçenek
sunuyorum sana tercih senin. Ya gel yaşat beni ya da bırak yalnızlığının
boşluğuna.
Seni kaybetmekten öyle çok korkuyorum ki bu korkular işkenceye dönüşüyor.
Gecelerde daha bir artıyor bu can yakmalar. Uykularım kaçıyor uyuyamıyorum.
Nasıl bu hale geldiğime inanamıyorum. Oysa hiç pişman değilim seni
sevdiğim için.
Ne çok yaş aktı bu gözlerden uğruna. Ne hıçkırıklara şahit oldu evimin
duvarları. Karanlıkta ağladım hep. Çünkü kendimden bile saklamaya
çalışıyordum gözyaşlarımı.
Şimdi hayatın bana sunduğu bu sınavı da bitirdim. Belki geçtim belki de
kaldım ama her şeyi yaşadım ve yaşattın. Her şey için, küçük de olsa bu
mutluluğu yaşattığın için teşekkür ederim
Ben seni hep sevdim ve hep bekleyeceğim olurda sende beni seversin diye.
 
Yine sabah ezanında uyandım. Duvarlara yaslanıp beni izleyen karanlık ve dün geceden beri yüreğimde konaklayan puslu yalnızlık vardı odamda.. Sessizlik ve sensizliğin içinde suskunluğa bürünmüştü benliğim. Anlamsız girdabın içinde küflü çığlıkların esiri oluyordum.Üzerimdeki battaniyeyi aralayıp ezanı dinlerken seni aradım karanlığın içinde. Seni ve sesini özlemiştim. Gülüşlerini, yüreğini arıyordum gözlerimin mavi denizlerinde. Bulamıyordum sevdaya dair bir nefes. Gözüm bir an cep telefonumu aramıştı.Hala tek bir cevapsız çağrı bile yoktu. Bir cevapsız cağrıya bile razıydım oysa. Yoktu , yoktu işte... Derin sessizliğin içine bıraktım gözyaşlarımı. Islanan kirpiklerimi yine duvarlar silecekti anlaşılan. Yine yorgun gecenin ayazlarda hırpalanmış sabahına uyanacaktım.Off isyanlar yine gebe kalacaktı yüreğimde. Sevdanın içinde yalnızlığa düşecektim yine..Her iki yanı ateşe verilmiş bir mektup gibi yalnızlığın içinde külleniyordu yüreğim....
Ben seni özlemiştim. Dudaklarımın suyu özlediği gibi gözlerini özlüyor, kuru toprağın yağmuru beklediği gibi ılık nefesini bekliyordum. Zaman hala en son konuştuğumuz gecede kalmıştı sanki..Herşeyi ertelemiş senin dudaklarından dökülecek birkaç satıra bırakmıştım kendimi . Sesini, nefesini özlüyordum ; tenini değil..Gözlerini görmek değil; yüreğinin beyazlığında gülümseyen ılık nefesine doğru akmalıydım. Sen yoktun ve herşey karanlıktı..Sesinle aydınlanacak bir kaç cümleye bile razıydım..Tek bir cümle, tek bir satır...Sadece senin ve benim olduğum umut kokan cümleleri özlemiştim..
Hiçbir şeye aldırış etmeden çölün ortasında susuz kalmış göçebe gibi senin hasretini içiyordum. Severken özlemin ateşinde kavruluyordum. Yoktun yine, severken bile özlüyordum seni.Özlemin aldı başını ve nice boşluklar açtı yüreğimde. İsminin geçmediği cümlelerim hep kuraktı. Sesinin çınlatmadığım odam ise karanlığa düşmüş yetim bir cığlıktı. Dalından koparılmış cicek gibi mahzun, yılları devirmiş bir çınar gibi suskundu yüreğim. Nefesini özlüyordum. İçine delicesine çekip iki dudağının arasından hayata ödül diye bıraktığın ılık nefesini arıyordum . Tek bir kelimeden kurulmuş sevdana hasrettim ben. Tek nefesine, tek cümlene hasrettim..
Güneşin avuçlarında eriyen bir buz parçası gibi yavaş yavaş ölüyordum. Oysa ben senin gözlerinde ölmeliydim.Varlığında son bulmalıydı dizlerim.Yapayalnız ölmek istemiyordum. Benin senin gözlerinin çarmıhına gerilip kuru toprağa cansuyu diye kanlarımı sermeliyim.. Yalnızlığın ve karanlığın yollarında yitip gidiyorum. İçimdeki kılcaldamarlar hasretindeki ızdıraba yenik düşüyordu. Oysa senin gözlerin olmalıydı darağacım. Oysa senin yüreğin olmalıydı ayaklarıma ölüm diye sürdüğüm kör bıçağım.. Senin dudaklarına büzülüp senin varlığından kuvvet alıp methiyeler düzmeliyim Azrail` e. Ölümü senin kollarında onur bilmeliydim..Ben senin gözlerinde ölmeliydim....
Kıyısız sahiller gibi yetim, mevsimsiz baharlar gibi öksüzüm sen yokken. Biliyorum sende delicesine seviyorsun beni..Ben de seviyorum seni ama anla ne olur gün geçtikçe içimdeki hasretinin kor alevleri büyüyor. Ben hasretten, seni kaybetmekten değil; karanlığı solurken varlığında ölememekten korkuyorum. Satırlarımı sana sitem diye alma ne olur. Sadece seni özleminin yangınıyla kapına düşüyorum.. Gün geçtikçe büyüyor içimde anlamsız çığlıklar. Üzerimde kalıyor suskun karanlıklar. Geceler devriliyor gözlerime. Altında kalıp ölmekten değil; senin omuzlarından kanatlanıp gözlerinin darağacında ölememekten korkuyorum...
Şimdi zamanı hasretine kurup sabaha ve güneşe kapatacağım gözlerimi. Ve sesini duymadan, nefesini ciğerlerimde solumadabn gözlerinin darağaçlarında hazır bekleteceğim yüreğimi...Metruk zemheriyi sırtlanıp sensiz gecen saatlerin öcünü almak için yalınayak tüm karanlıkları ezeceğim. Yumruklarımı sıkıp karanlığın içinde gözlerini hatırlatan, senin sıcaklığını anlatan birşeyler arayacağım içimde. Bulacağım elbet...Ama sesini duyamamanın soğukluğu içinde yatak bildiğim kaldırım taşlarına sarılacağım. Hasretini üzerime bir battaniye gibi serip seni bekleyeceğim kimliksiz satırların yorgun ağıtlarında. Ve korkularıma sıcak sesinle cevap vereceğin günü iple çekeceğim..
Darağacına astığım hasretini gözlerindeki ışıkla, karanlık uykulara emanet diye bıraktığım üşüyen tenimi sesindeki sıcaklıkla gecenin dar vaktinde uyandırmak dileğimle..Yoksa yüreğini yolla nefesimi hayattan kesecek kör bıçağım olsun sevgin.Yoksa gözlerini yolla daracağım olsun kirpiklerin..Yolla ki, senin kollarında ölmeyi yüreğim onur bilsin..
 
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri...

Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar, hayata ve insanlara merhamet duyarlar, ama hayatı onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşayamazlar....

Aşk işaretiyle doğanlar yaşarken dünyaya talip olamazlar... bilirler ki ne isteseler, neyi alsalar, neyi kazansalar aşkın dışındaki hiçbir şey avutmaz onları, teselli etmez....

Gönüllü sürgündür onlar....Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere.

Kopup geldikleri ışığa olan inançları ne kadar büyükse, içlerindeki acıda o kadar derindir.... Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri. Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...

Kalplerinde aşk işaretleriyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerden...Yorulur kendisini anlatamamaktan... Sevgilim der, sevgilim, ama, sevgilim dediği yanında değildir, bilir..

Bazı günler insan soluksuz kalır, içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır.O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün, sevgili diye bütün yanlışlarına, bütün kaçışlarına, kendine yaptığını ihanetlere sarılır... İnsan bir kere içindeki aşktan umudu kesmeye görsün, her şey olmak, her yere yetişmek için bu hayata düşer...

Her şey olduğunu, her yere yetiştiğini sandığı anda ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır... Daha az acı çekiyordur artık...Ama artık daha mutsuzdur eskisinden...Daha mutsuzdur, o ışığı acı çekerek özlediği günlerden....
 
SANA OLAN SEVGİMİN BİR TARİFİ

Her şeyde onu görebilmek değil mi sevmek. Yola baktığında bu yol bir şekilde kıvrıla kıvrıla onun camının altından geçiyor diyebilmek değil mi_? Yıldızları seyrederken oda bu yıldıza bakıyordur diye o yıldızı aşkla izlemek bu değil mi_? İşte ben sende bunu yaşıyorum. Sesinin tonunda, titremesinde seni görüyorum. Zaten en güzel sevmek dediğin bu değil mi_? İnsanlar bakıyorum diyorlar ama yanındakini göremiyor ben bakıyorum; Cizre' de bir camı, camdan görülen güzeli SENİ görüyorum...
Rüzgâr oluyor savruluyorum, her savrulduğum yerde ben seni buluyorum. Mesafe neyi değiştirir. Ben seni istediğim her an görüyorum. Elini tutmasam da, kalp atışlarımda senin sesini dinliyorum, aynada gözlerimin parıltısında gözlerindeki ışığı yakalıyorum. Nefes alınca senin kokunu duyuyorum sanki...
Rüzgâr bile dayanamıyor sana olan özlemime seni alıp getiriyor bana. Gecenin ayazında çıkıyorum mont giymeden bir polar alıyorum üstüme birde senin sevgini üşümüyorum. Çünkü senin sevgin ısıtıyor iliklerime kadar…
Çok büyük kazalar geçirdim ama Allah’ a şükür dimdik ayaktayım. Ama her çınar gibi beni de yıkacak olaylar ve kişiler var bunlardan biride sensin senin bir damla gözyaşın senin bir anlık mutsuzluğun beni köklerime kadar sarsar…
Dün bir gül gördüm sanki güllerin arasında bağırıyordu sanki ben en güzelim diye. O gülü aldım hani güzel görsün de utansın diye sana gönderecektim. Utanıp solsun senin gibi güzeli görünce diye. Ama o gece soldu o gül. Neden biliyor musun sana olan duygularımın güzelliği kuruttu onu. Ya birde senin yanına yollasaydım ne olacaktı çatlardı yapraklarına kadar herhalde…
O gülü sana yollayamam artık. Çünkü solgun gülün altından neler çıkar yanında güzel bir not ile. Manalı ve güzel olurdu değil mi_? Ama sen onun solgun oluşuna bile kıyamaz üzülürsün…
Unutma her insanı olduğu gibi senide sevenler var. Sevenler olmasa da en azından iyi yönünden bak BEN varım…
 
Sevgilim

Sen gideli kaç saat oldu ? Kaç gün geçti, kaç hafta..? Saymadım.. Bana yüzyıllar geçmiş gibi geliyor. Son anda sen giderken gözlerinin buğusunu bıraktın.. Şimdi sis içinde bütün dünya. Çiçekler gözyaşlarımı içti, sen onları kırağı sanırsın, çiy sanırsın.. oysa hepsi benim gözyaşlarımla ıslak..

Sevgilim özlüyorum seni.. Bir balta indirildi, içimden bir ağaç köküyle devrildi. Gözlerimden akan yaştan belli değil mi, içim kanıyor. Özlem bir bulut gibi sarıyor beni, kuşatıyor . Seni sevmek bir sonsuzluk gibi büyüyor içimde. Haftanın her gününe, geçen her saate senin adını verdim. Senin adınla başlıyor mevsimler, yıllar sen varsan içinde, geçerli...

Özlem bir yağmur gibi yağıyor üstüme. Damlalar yüreğime vuruyor. Gecenin karanlığında bir başınayım.Uykularım bölük pörçük. Bütün rüyalarımda sen.. gözlerim kapanır kapanmaz gözlerin yaklaşıyor. Sonra bir rüzgar alıp seni, benden uzaklara götürüyor.

Geceler boyu sabahlayıp uğruna, boşluğa düştüğüm sevdiğim, bir tanem, gözbebeğim.. Yüreğimden mühürlendim sana.. Şiirler havalanıyor kuşlar gibi, şarkılar ağlıyor yokluğuna.. Sevgilim hayatı sende buldum ben, tükenirsem sen tüketirsin beni.

Yoksun, gittin, tek başına koydun... Bu nasıl bir özlemdir, kendi gövdem ateşten bir gömlek.. yanıyorum..Yetti artık, yetiş n'olur dayanamıyorum.
 
Gecenin karanlığı bana o kadar şey düşündürüyor ki; anlatamam. Hatalarım, pişmanlıklarım, düşünceler içinde savaş veriyorum. Bir de özlemlerim var tabi.. Benim özlemim geleceğim ve geleceğimin içindeki sen. Ama farklı şeyler yazıyoruz. (Sen ve Ben)

Evet bana göre çok büyük bir aşk yaşıyoruz. Fakat beraberinde korkular var. Hani çok değer verdiğin bir şey olur ve sen ona özen gösterirsin. Adeta varlığın, bütün huzurun ona bağlıdır. Bir süre sonra ona bir şey olduğunda ise artık hayatının bittiğini düşünürsün. Ben daha önce yaşadım bunları sevgili! Acısı çok büyük... Seni kaybetmeyi düşündüğümde de aynı acıyı çekiyorum. Artık anladın mı seni ne kadar büyük bir aşkla sevdiğimi?

Baksana bu sessizlik, bu karanlık, bir de sensizlik neler yazdırıyor bana.. Öyle şeyler var ki içimde.. Bunu ben bile bilmiyorum. İçimde bir şeyler korkutuyor belki de beni.. Beynimi tırmalıyor artık yaşadıklarım. Dünya böyle bütün hızıyla dönüyor. Ne kadar bize yavaş gelse de..
 
Çok Zor Aşkım


Seni düşündüğüm an bitiyor sorunlar,
Sana sarıldığım an başlıyor güzel anlar,
Ve sen yanımdayken kıskanıyor bizi bütün sevdalar

Yanımda yoksun ya;çaresizim
Saçımıda toplamadım bugün;acıyor içim,
Bliyorsun,sensziliğe alışık değilim,
Harap oldum,çok bitkin halim...

Genede arada gözlerim gülüyor,
Çünkü gülüşünü hatırlıyor,
Anlatmak istiyorsevgisini anlatamıyor,
Sensizlik büyük cesaret çekilmiyor...

Ağlamak,gülmek,yanmak,
En büyük zorluklara dayanmak,
Zor da olsa aşkı yaşatmak,
Çok zor aşık olanı anlamak..
 
Şimdi nerelerdesin? Bu sefer yazdıklarımın, yüreğimin acısının adresi yok! Satırları yazmakta bile zorlanıyorum. Sen gideli kelime haznem daraldı. Tek başıma kaldım buralarda...
Ansızın dalıyorum, sürekli yollara bakıyorum ve işin acı tarafı gelmeyeceğini de çok iyi biliyorum. Ah Sevgili! Çok hayallerimiz vardı. Hayata dair, aşka dair, ikimizin kaybettiklerine dair. Yazık! Hayallerimiz yarıda bile kalmadı.. Şimdi de mi kadere atılacak suç? "Kaderde var mı?" diyerek!

Sen yoksun ama ben gene sana yazıyorum her günün ardından(!)
Gözyaşlarımı, aşkımı, özlemimi yazıyorum ve sevgili her zamanki gibi seni özlemle bekliyorum. Bensiz üzülme olduğun yerlerde; çünkü ben seni yüreğimde taşıyorum, sensizken bile...

Kimseye söylemiyorum seni sevdiğimi sana bile (!) Çünkü içimde yaşıyorum seni, sen de beni... Bizim aşkımızın kuralı da bu, baştan beri belli..

Ah Sevgili(!) Özledim be seni.. Geleceksin biliyorum ve sabırla bekliyorum. Çünkü seni ölümsüz bir aşkla seviyorum.
 
Alışsaydım farklı olurdum inan, alışsaydım sensizliğe daha mutlu olurdum.Amadeğilim, yanıyor içim.Ve hiçbir yağmur söndüremiyor bu yangını... Bir umut bekliyorum kendi kendine sönsün diye. Ah anlasaydın beni, ah bilseydin seni ne kadar çok sevdiğimi.Şimdi yanan, yüreğim değil aşk ateşi olurdu.Vazğeçtim beklemekten gelmeyeceksin. Ne acı bir gerçek.Kimi koyayım yerine kiminle avutayım kendimi? Kimi sen sayayımda sarılayım boynuna? kimin dudaklarını öpeyim? kimin elerinin sıcaklığını hissedeyim?Bukdar acımasız olmamalıydın yar,Ben seni böyle tanımamıştım çünkü.Kocaman bir yüreğin vardı ben o yürekte oldugum için şanslıydım.Çok seviyordunbeni yada ben ÖYLE SANARDIM. Hiç bitmeycek diye düşünürdüm, öyle ya büyüktü bizim aşkımız, özeldi.Hayatta iyi yada kötü ne varsa hep birlikte paylaşacaktık, birbirimiz için yaşayacaktık.BAŞKALARI İLE MUTLU OLMA İHTİMALİ AKLIMIZDAN BİLE GEÇMEZDİ. Yolumuzu aşkımız aydınlatacak biz o yolda yürüyecektik hiç durmadan.
Derken, seni kendine bağlayan o yürek koyboldu birden... şimdi yüreğinin yerinde bir taş var, yoksa bu kadar vurdumduymaz olamazdın... her giden bahanesini yaratır her giden acımasızdır, ama sana konduramıyorum bunu.Kimbilir, belkide sensizliğe kendime konduramıyorumdur. Bu yüzdendirhaykırışım.Alışılmıyor, sensizlik kabullenilecek bir şey değil. Acım büyüyor bu yüzden. Her acı geçer biliyorum ama niye bu kadar uzun sürdü bu sefer. niye yarı ölü gibiyim hala? Her şeyde seni arıyorum lanet olsun...Madem gidecektin söylemeliydin bana sensizliğe nasıl dayanılacağını. İnsanın yüreğinin yarasını atıp gitmesi mümkün değilki ben yapamıyorum sen yap hadi. Son kez gel yanıma, çıkar yüreğimi yerinden ve al götür nereye istersen. At bir kenara öyle kalsın...
Yok yok, kendi kendinede sönmeyecek bu yangın. Ben yaşadıkça yanmaya devam edecek içten içten. En azından bir tesellim var... bundan böyle hiç kimse yani bir yangın başlatamayacak yüreğimde,bir daha yaralayamıyacak beni. Acım o kadar derinki, kimse bir daha ACITAMIYACAK İÇİMİ....
_________________
 
Geri
Top