• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

02- Adıyaman

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
ADIYAMAN İÇMELERİ

Çelikhan İçmesi (Çelikhan)
Çelikhan İlçesi’nin 23 km. kuzeydoğusundadır. Bu kaynağın mide, bağırsak, karaciğer, safra kesesi hastalıkları ile böbrek taşı düşürme ve sağlıklı zayıflama için faydalı olduğu söylenmektedir.

Besni İçmesi (Besni)
Besni İlçesinin 6 km. kuzeydoğusundadır. Bu içmenin suyu böbrek taşlarına, kronik kabızlık, bağırsak ve mide iltihapları tedavisinde faydalı olduğu söylenmektedir.

Kotur İçmesi
Adıyaman’a 25 km. uzaklıkta ve kuzeybatısındadır. Akçalı köyüne 5 km. mesafede şifalı bir soğuk su içmesidir. Bu su bazı mide ve bağırsak hastalıklarına iyi gelmektedir.
 

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Adıyaman Anıt ve Kaya Mezarları

Malpınarı Kaya Yazıtı (Merkez)
Adıyaman’a 35 km. uzaklıkta Fırlaz Köyü’nün güneyindeki Göksu Nehri’nin kenarında bulunan Geç Hitit Dönemine ait çivi yazılı bir kitabedir. MÖ.900-600 yıllarına tarihlenen bu kitabe, 182x85 cm. ölçüsünde 9 satır halinde doğal bir kaya yüzeyinin üzerine yazılmıştır.

Arsemia Anıtı (Kahta)
00003116.jpg

Kahta Çayı’nın doğusunda, eski Kahta Kalesinin karşısında bulunan Kommegene Krallığının yazlık başkenti Arsemeia’da bulunan bir anıttır.

MÖ.II.yüzyılın başlarında Kommegenelerin atası sayılan Arsemeia’nın güneydeki tören yolu üzerinde bulunan kabartma stelde Antiochos ile mitolojik tanrılardan Herakles’in el sıkışma sahnesi tasvir edilmiştir. Bunun üzerinde de Grekçe bir yazıt bulunmaktadır.

Bu kabartmanın bulunduğu yerde çok sayıda heykel parçası ile kraliçe ve Antiochos’un büstleri bulunmuştur. Aynı zamanda stelin önünde Anadolu’nun en büyük Grekçe yazıtlarından biri vardır. Bu yazıtın bulunduğu yerden başlayan ve 158 m. derinliğe inen bir de tünel yer almaktadır.

Haydaran Kaya Kabartması
Adıyaman’ın 15 m. kuzeydoğusundaki Taşgedik Köyü’nde bir mağara içerisinde kayalara yapılmış bir kabartma bulunmaktadır. Bu kabartma 2.00x1.00 ölçüsünde olup, bir kadın ve bir de erkek figürü tasvir edilmiştir. Her ikisinin arasında da ışık saçan bir yıldız görülmektedir.

Turuş Kaya Mezarları
Adıyaman’a 40 km. uzaklıkta, Adıyaman-Şanlıurfa karayolunun 1 km. batısında yer alan Turuş Kaya Mezarları Roma dönemine tarihlendirilmiştir. Kayalara oyularak yapılan mezarlara zeminden 10-13 basamakla inildikten sonra ulaşılır. Bu mezarların duvarlarında ve kapı girişlerinde çeşitli figürleri içeren kabartmalar bulunmaktadır.
 

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
ADIYAMAN KİLİSESİ

St.Paul Kilisesi (Merkez)
00003093.jpg


Adıyaman Mara Mahallesi’nde bulunan St.Paul Süryani Kilisesi’nin, üzerindeki yazıttan 1905 tarihinde yapıldığı belirtilmişse de mimarisi ve mimari elemanları XVIII.yüzyıla ait olduğunu göstermektedir. Günümüzde Süryani cemaati tarafından kullanıldığı gibi, Kültür Bakanlığı tarafından eski eser olarak tescil edilmiş bir kilisedir.
 

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
ADIYAMAN SİVİL MİMARİ ÖRNEKLERİ

00183071.jpg


Adıyaman Sivil Mimari örnekleri çoğunlukla iki katlı olup, mimari elemanlar olarak yöresel kalker taşlarından yararlanılmıştır. Bazı örneklerde de taştan birinci katların üzerine ahşap uygulanmıştır. Alt katlarda mutfak, kiler, çamaşırhane gibi bölümlere yer verilmiş, avluya açık olan üst katlarda da günlük yaşam ve yatak odaları yer almaktadır.

Bu evler dışa açık dikdörtgen pencerelerle aydınlatılmıştır. Bu pencerelerin büyük çoğunluğu yuvarlak, yayvan kemerlidir. Bazı odalarda, özellikle kapı girişlerinin üzerinde konsollara dayalı dışa doğru şahnişler yerleştirilmiştir. Kalker taşının ağırlıklı kullanıldığı köşeler, kemerler ve sütunlarla da dış cepheler hareketlendirilmiş olup, taş işçiliği ön plandadır.

Evlerin çoğunda, alt ve üst katlarda farklı planlar uygulanmıştır. Çoğu evin kışlık ve yazlık olarak odalarının ayrıldığı, batı duvarlarına ocakların yerleştirildiği, yazlık odaların pencerelerinde cam ve kepengin olmadığı dikkati çekmektedir.

Bazı evlerde tavan süslemelerine önem verilmiş, ahşap göbekler birbiri içerisine girmiş bitkisel motifler sıkça uygulanmıştır. Ayrıca kapı pencere ve dolap kapaklarında da ahşap işçiliği gözlenmektedir.


00003123.jpg


Evlerin üst örtüleri çoğunlukla topraktan ve düz damlıdır. Bununla beraber ikinci katları ahşap olan evlerde çatıya yer verilmiştir. Bu evlerin bazılarında kitabeler yer almaktadır. Bazı örneklerde antik kent kalıntılarından faydalanıldığı görülmektedir.

Adıyaman evleri daha çok Samsat ilçesinde yoğunlaşmıştır. Bu evler XIX.yüzyıldan kalmıştır. Belli başlıları Kadir Aslan Evi (1835-1836), Mustafa Kuran’ın Tepeköy’deki evi (XIX.yüzyıl sonu), Nazif Toprak’ın Fırat Nehri’ne bakan tepe üzerindeki XIX.yüzyılda yapılan evi, Nazif Satıcı’nın Tepeönü’ndeki evidir.
 

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
ADIYAMAN DİKİLİTAŞLARI

Karakuş Tepesi’ndeki Dikili Taşlar (Kahta)
00003109.jpg


Cendere Köprüsü’nün yanına Karakuş Tepesi’ndeki yuvarlak sütunlar köprünün yerini belli etmek amacı ile dikilmiştir. Günümüze bu sütunlardan yalnızca kuzey girişindeki iki, güney girişinde de bir tek sütun gelebilmiştir. Yuvarlak yontma taşların üst üste konulmasından oluşan bu sütunlar 10 metre yüksekliğinde ve 2 metre çapındadır.

Köprünün ilk yapılışında burada 4 sütun olduğu, Kommegena Kralının dört oğlundan biri öldüğünde bu sütunlardan birinin yıktırıldığı söylenmektedir. Bir başka iddiaya göre de Semtimus Severius (MS.192-211) Samsat’ta karargah kuran XVI.Roma lejyonu tarafından korinth başlıklı bu sütunlar yaptırılmıştır. Septimus Severius karısı Julia Domna, oğulları Caracalla ve Geta'ya bu sütunları adamış, daha sonra Caracalla İmparator olunca Geta adına diktirilen sütun yıktırılmıştır.

Sesönk Dikilitaşı (Besni)
00003110.jpg


Besni İlçesinin 33 km. güneydoğusundaki Kızıldağ üzerinde Kommegene Kralı II.Mithridates tarafından yaptırılan anıt mezar, 10 metre yüksekliğinde 3 çift sütun ile çevrelenmiştir. Bu sütunlar üzerinde kadın, erkek ve aslan kabartmaları bulunmaktadır.

Karakuş Tümülüsü Dikilitaşları (Kadınlar Anıt Mezarı) (Kahta)
00003111.jpg


Nemrut Dağı Milli parkı’nın güneybatısında bulunan Karakuş Tümülüsünü Kommegene Kralı II. Mithridates annesi İsas adına yaptırmıştır. Bu anıt mezar 21 metre yüksekliğinde taşların yığılması ile oluşturulmuştur. Bu anıt mezar MÖ.I.yüzyılın sonlarına tarihlendirilmektedir. Tümülüsün kuzey, güney ve doğusunda 9 metre yüksekliğinde 4 sütun bulunmaktadır. Bu sütunların üzerine aslan, boğa ve kartal heykelleri yerleştirilmiştir.

Bu tümülüs aynı zamanda Nemrut Dağı, Milli Park Koruma Alanı’nın giriş noktasıdır.
 

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
ADIYAMAN TÜRBELERİ

Abuzer Gaffari Türbesi (Merkez)
Adıyaman’ın 5 km. doğusundaki Ziyaret Köyü’nün hemen girişindedir.Sahabeden Abuzer Gaffari’nin türbesi olup, kitabesinde 1136 tarihi yazılıdır. Sultan IV.Murat Bağdat seferi dönüşünde bu türbenin yapılmasını istemiştir. Yanında küçük bir de mescidi bulunmaktadır.

Şam ile Medine arasındaki Rebze Köyü’nde de aynı isimde bir türbe daha bulunmaktadır. Bu türbeler aynı kişiye ait ise bunlardan birisinin Makam olduğu sanılmaktadır.

Arslan Paşa Türbesi (Samsat)
Türbenin yazıtı bulunmadığından yapım tarihi ve kime ait olduğu kesinlik kazanamamıştır. Yapı üslubundan XIX.yüzyıla ait olduğu sanılmaktadır. Kalker taşından kare planlı bir türbe olup, üzeri bir kubbe ile örtülmüştür.

Hacı Hasan Türbesi (Samsat)
Türbenin kitabesi bulunmadığından yapım tarihi ile Hacı Hasan’ın kimliği bilinmemektedir. Türbe 4.72x4.72 ölçüsünde kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülmüştür. Kubbeyi taşıyan kemer ayakları sonraki yıllarda duvar ile örülmüş ve yapı özelliğini kaybetmiştir.

Hacı Yusuf Türbesi (Kahta)
Kahta İlçesinde Hacı Yusuf Köyü’ndedir. Nakşibendi tarikatından Hacı Yusuf’un türbesidir. XIII.yüzyılın ikinci yarısına ait olan türbe 4,95x4,95 ölçüsünde kare planlıdır. Dört yanı kemerli olup, dışa açıktır.

Hasan-Mekki Türbesi (Merkez)
Hacı Ömer Mahallesi’nde bulunmaktadır. Halife Ömer döneminde buraya yapılan Arap akınları sırasında ölen Hasan Mekki’ye ait olduğu söylenmektedir. Yapı mimari yönden bir özellik taşımamaktadır.

Mahmud-ı Ensari Türbesi (Merkez)
Adıyaman’ın 7 km. doğusundaki Akdağ’ın yüksek bir tepesinde bulunmaktadır.Bağdat seferi dönüşünde Sultan IV.Murat’ın emri ile sahabeden Mahmud-ı Ensari adına yapılmıştır. Giriş kapısı üzerinde 1126 tarihli onarım kitabesi bulunmaktadır.

Mehmet Gazi Paşa Türbesi (Samsat)
Samsat’ın Tepeönü Köyü’nde bulunan türbe XIX.yüzyılda yapılmıştır. 4.50x4.50 ölçüsünde kare planlı kubbeli bir türbedir. Türbenin dört yanında sivri kemerler üzerine kubbe oturtulmuştur.

Sefan Türbesi (Samsat)
Samsat İlçesinin Birik Köyü’ndedir. Hicretin 17.yılında Ermeni Savaşlarında şehit düşen Sefan isimli bir kişiye aittir. Türbeyi sonraki yıllarda Mehmet Ali Efendi yaptırmıştır.

Şeyh Abdurrahman Erzincani Türbesi (Merkez)
Adıyaman’ın 7 km. kuzeyinde İndere (Zey) Köyü’nde bulunan türbe, söylentiye göre Sultan IV.Murat Bağdat seferine giderken bu köyde konaklamış, Şeyh Abdurrahman Erzincani ordunun beslenmesi ve bakımını üstlenmiştir. Padişah bu işi ne ile karşılayacağını merak etmiş, çok az yiyecek ve arpa ile büyük bir orduyu beslediğini görünce Ondan Bağdat’ın alınması için dua etmesini istemiştir. Bağdat seferi dönüşünde aynı köye uğrayan padişah şeyhin öldüğünü öğrenince türbesinin yapılmasını istemiştir.

Abdurrahman Erzincani, aslen Erzincanlı olup, Adıyaman’a yerleşmiş bir velidir. Türbesinde kendisinden başka eşi ve kızının sandukası bulunmaktadır.

Zeynel Abidin Türbesi (Merkez)
Adıyaman’ın 15 km. doğusunda bulunan Zeynel Abidin’in Hz. Ali’nin torunu olduğu bilinmektedir. Türbenin ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir.
 

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Adıyaman Kalesi (Merkez)
00003096.jpg

Adıyaman’ın ortasındaki yığma tepe üzerindeki bu kaleyi VII.yüzyıl ortalarında Bizans saldırılarına karşı koymak amacıyla Emevi komutanı Mansur İbn-i Cavana yaptırmıştır. Kaleye komutan Hısn-ı Mansur ismi verilmiştir. Bu kale sonradan Adıyaman kentinin oluşmasına neden olmuştur. VIII.yüzyılın sonlarına doğru da Harun-ür Reşit tarafından onarılmıştır. Günümüze oldukça harap ve yıkık bir durumda gelebilmiştir.

Adıyaman Kalesi ile ilgili bir efsaneye göre; kalenin orta yerinde bir mil çevresinde dönen bir köşk varmış. Bu köşkte Arap kumandanının kızı kaleyi kuşatan Türk kumandanını görmüş ve ona aşık olmuştur. Kumandana haber göndererek kendisi ile evlenmeyi kabul ettiği takdirde kalenin anahtarını vereceğini söylemiştir.

Bir gece Türk kumandanının yanına kaçmış ve ona elbiselerinin içerisindeki bir şeyin kendisini rahatsız ettiğini söylemiştir. Elbiselerini çıkardığında bir kuru yaprağın vücudunu zedelediği görülmüştür. Kumandan “Baban seni kuru bir yapraktan dahi sakınır yetiştirdiği halde kendisine ihanet ettin. Kim bilir bize ne türlü ihanetler yaparsın”, diyerek kızı öldürtür. Bundan sonra da kaleyi ve şehri ele geçirir.

Besni Kalesi (Besni)
Besni ilçesindeki bu kalenin Hititlerden kaldığı sanılmaktadır. Timur’un Anadolu’yu işgali sırasında, 1400’lerde Timur’luların eline geçmiş, Yavuz Sultan Selim 1516’da bu kaleyi ele geçirmiş ve onarmıştır. Günümüze harap durumda ulaşabilmiştir.

Kahta Kalesi (Kahta)
Kahta’nın 20 km. kuzeyinde Eski Kahta Köyü (Kocahisar) yakınındadır. Kahta Çayına hakim kayalık bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Hititlerden kalma bir kale olup, MÖ.IX.yüzyılda yapılmıştır. Eski Hitit metinlerinde bu kalenin ismi geçmektedir. Yavuz Sultan Selim zamanında 1516’da ele geçirilmiş, Sultan I.Mahmut tarafından da onarılmıştır.

Bugünkü kale meydanında bu kaleden arta kalan bir cami kalıntısı, hamam, iki su sarnıcı, kral sarayı ve diğer bina kalıntıları bulunmaktadır. Kaleden Kahta Çayına inen 400 m.uzunluğunda kayalar oyularak yapılmış merdivenli bir yol vardır. BU yolun yapılış amacı kalenin kuşatıldığı sırada su gereksiniminin bu yolla sağlanmasıdır.

Theresa Cille ve Profesör Dörner’in burada yaptıkları kazılarda büyük boyda kabartmalar ele geçirilmiştir. Ayrıca Anadolu’daki yazılı kayaların en büyüğü de kalenin güney yamacındadır. Buradaki Grekçe yazıtta Kommegene Devletinin başkenti Arsemia, Kral Antiochos’un aile seceresi, siyasi amaçları ve dinsel inançları yazılıdır. Ayrıca I. Antiochos’un babası Kommagene Kralı I.Mithridates’in burada gömülü olduğu ve onuruna her ay törenler düzenlendiği bu yazıttan öğrenilmektedir.

Keysun Kalesi (Besni)
Besni İlçesinin güneyindeki Çakırhöyük (Keysun) bucağında, geniş bir ovanın ortasında bulunan kalenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Günümüze surlarından birkaç parça gelebilmiştir. Tarih boyunca ova ortasında bulunduğundan ötürü bir çok kez yakılıp yıkılmış, sık sık da el değiştirmiştir. Kalenin çevresindeki Ovene ve Tavas isimli su kaynakları ünlüdür.

Samsat Kalesi (Samsat)
Samsat’ta bir höyük üzerindeki bu kale Hititler döneminden kalmıştır. Yapılan değişikliklerle Roma döneminde de kullanılmıştır.

S.Müller, E.Meeyer ve F.Sardient burada kazı yapmış, bu kazılar sonucunda; surlar, su kemerleri, su kanalları ile mozaik döşemeli saray kalıntıları ortaya çıkarılmıştır.


Yeni Kale (Kahta)
00003094.jpg

Yeni Kale, Kocahisar (Eski Kahta Köyü) yakınında Kommagene Krallığı tarafından yapılmıştır. Yakınındaki Arsemia ile birlikte kullanılan kale Romalılar ve Memluklar tarafından onarılmış, bazı ekler yapılarak kullanılmıştır.

F.Dörner 1970’li yıllarda burada bir kazı ve onarım çalışması yapmış, kale içerisindeki camiyi, zindanı, su yollarını ortaya çıkarmıştır. Ayrıca burada kitabeler bulunmuştur. Kaleden Nymphois’e inen su yolunun 80 m. uzunluğunda bir tünelle Arsemeia ile bağlantısı olduğu ortaya çıkarılmıştır.

Derik Kalesi (Sincik)
Cendere Köprüsü’nden Sincik İlçesi Datgeli Köyü’nün yakınında 1.400 m. yüksekliğindeki bir tepe üzerinde kurulmuştur. Kalenin MS.70’lerde Romalılar tarafından yapıldığı ve uzun süreli kullanıldığı bilinmektedir. Kalenin içerisinde büyük bir mabet bulunduğundan ötürü kutsal bir alan olarak kabul edilmiş ve çevresinde yaşayanlarca ziyaret edilmiştir. Kutsal bölge olarak kabul edilen bu kalenin yakınında Kommegene krallarının Temenos kalıntıları bulunmaktadır.

Gerger Kalesi (Gerger)
00003095.jpg

Gerger ilçesinin güneyindeki Oymaklı (Nefsi Gerger) Köyü yakınındadır. Aynı zamanda Berber Kalesi olarak da tanınan, sarp bir kayalık üzerindeki Orta Çağ’dan kalma bu kale, günümüze son derece iyi bir durumda gelmiştir.

Hitit döneminde yapıldığı sanılan kalenin, MÖ.II.yüzyılda Kommegenelerin soyundan Arsemes tarafından kurulduğu iddia edilmektedir. Kale aşağı ve yukarı kale olmak üzere iki bölümden, blok taşlardan meydana gelmiştir. Kalenin batı surlarında Kral Samos’a ait bir kabartma bulunmaktadır. Arap akınları sırasında Arapların eline geçen kalenin içerisine cami, dükkanlar ve su sarnıçları yapılmıştır.
 

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Girik Tepe / Adıyaman

Girik Tepe, Adıyaman il merkezinin güneyinde, Karababa Dağı'nın kuzeybatısında, Bebek Köyü'nün 3,3 km. güneybatısına düşen bir höyüktür. Fırat Vadisi'ne uzanan dar bir vadinin kuzey kesiminde yer almaktadır.

Araştırmalar
Höyük, 1985-88 yılları arasında S. R. Blaylock başkanlığında yürütülen Adıyaman Yüzey Araştırması'nda saptanmıştır. Söz konusu araştırma, Aşağı Fırat Araştırmaları'nı tamamlamak üzere, Atatürk Barajı su toplama sahası içinde kalacak arkeolojik yerleşmeleri tespit etmek amacıyla yapılmıştır.

Tabakalanma
Araştırma sonuçlarına ilişkin yayımlarda sadece Neolitik Çağ buluntularından söz edilmektedir.

Buluntular
Çanak çömlek buluntuları el yapımı, yüzey rengi devetüyü, çoğu bol saman, az ölçüde iri kum katkılı hamurlu, iyi fırınlanmamış maldır. Bir kısmı açıklanmıştır. En sık görülen biçimler dar ağızlı kaplardır. Yatay dar tutamakları vardır. Bu tip malın benzerlerine Kumartepe ve Sürük Mevkii neolitik yerleşmelerinde rastlanmaktadır.

Yüzey toplamalarında az sayıda yontmataş alet ve artıkları ele geçmiştir. Dikkati çeken parçalar üç dilgi uç ve yongadır. Az sayıda buluntu ele geçmiş olmasına karşın yerleşmedeki yontmataş endüstrisi Gritille ve Kumartepe örneklerine benzetilmektedir.

Tarihlendirme konusunda kesin bir bilgi verilmemiş olmakla birlikte gerek çanak çömlek, gerek yontmataş buluntularına bakılarak yerleşmenin Çanak Çömlekli Neolitik Çağ yerleşmesi olduğu, Gritille ve Kumartepe Geç Neolitik Çağı ile ilişkilendirilebileceği ileri sürülmektedir.
 

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Gritille / Adıyaman

Gritille, Adıyaman’ın Samsat ilçesinin 7 km. kuzeydoğusunda bulunan bir höyüktür. Diğer adı Tille olan höyük, Atatürk Baraj Gölü suları altında kalmadan önce Kovanoluk (Biriman) Mahallesi’nin 3 km. kuzeydoğusundaydı. Baraj gölü altında kalmadan önce Fırat kıyısında bulunuyordu. Höyüğü oluşturan tepenin doğu kesimi nehir erozyonu tarafından zaten aşındırılmıştı. Yerleşim için oldukça uygun koşullara sahiptir. Batı kesimi tarım yapılabilecek geniş düzlüklere açılır. Nehir kenarında yazın bile soğuk su alınabilecek iki pınar vardır. Ağaçlıklı ırmak kenarı bol odun sağlar. Nehir üzerindeki adalarda yazın bile yeşil ot bulunabilmektedir. Üstelik bölgede oldukça iyi durumda çakmak taşı kaynakları vardır. Kazı çalışmalarından elde edilen taşınabilir buluntular Adıyaman Müzesi’nde sergilenmektedir.

Kazılar
Ü. Serdaroğlu başkanlığındaki bir ekip tarafından 1975 yılında saptanmıştır. Atatürk Barajı gölü altında kalacak olan kültür varlıklarının belirlenmesi için uygulamaya konulan Aşağı Fırat Projesi kapsamında İstanbul Üniversitesi Pretohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı’ndan oluşan bir ekip tarafından 1977 yılında kazılmıştır. Kazı başkanlığını Prof. Dr. Mehmet Celal Özdoğan yapmıştır. Daha sonra 1981 - 1984 yıllarında ABD Kuzey Kaliforniya Üniversitesi adına Richard S. Ellis başkanlığında kazılar yapılmıştır. Bölgede ilk yerleşim Erken Neolitik Çağ’da (MÖ 7.000.-6.000) gerçekleşmiş, bir süre sonra MÖ 3 bin yılına kadar terk edilmiştir. Daha sonra İlk Tunç Çağı yerleşimi yer almıştır. (MÖ 3 bin- 2 bin) Bu boşluktan sonra Helenistik Dönem ve Roma Dönemlerinde iskan görmüştür. (MS 1.000-1.250) Ortaçağ’da da bir kale inşa edilmiştir. Bununla birlikte R. Ellis, MÖ 900-600 arasında bir Demir Çağı yerleşiminin de olabileceğini gösteren bulgular olduğunu belirtmektedir.

Buluntular
Kazı alanında bulunan mühürler Jemdet Nasr Kültürü içinde değerlendirilmiştir. Ellis, çömleklere mühür basılmasının Suriye ve Filistin’de rastlanan bir gelenek olduğunu belirtmektedir.
Çalışmalar boyunca iki mezar bulunmuştur. Yetişkin bir kadına ait mezarda gömüt armağanı yoktur. Diğer mezar bir kız, bir erkek çocuğa aittir. Birbirine dönük olarak gömülmüşler ve yanlarına bir deniz kabuğu ile kuvartz bir ok ucu bırakılmıştır.
 

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Hayaz Höyük / Adıyaman

Hayaz Höyük, Adıyaman ilinin Samsat ilçesine bağlı Hayaz köyü yakınında bulunan arkeolojik bir yerleşmedir. Samsat ilçesinin 17 km. güneyinde bulunan köy ve höyük daha sonra Atatürk Baraj Gölü suları altında kalmıştır. Göl oluşmadan önce Fırat ile onun bir kolu olan Kalburcu Çayı’nın birleştiği noktada bulunmakta idi.

Kazılar
Höyük, Aşağı Fırat Havzası Yüzey Araştırması Projesi kapsamındaki çalışmalar sırasında 1975 yılında Prof. Dr. Ümit Serdaroğlu ve ekibi tarafından keşfedilmiştir. Prof. Dr. Mehmet Celal Özdoğan başkanlığında İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı öğretim üyelerinden oluşan bir kazı ekibi, 1977 yılında yüzey çalışması yapmıştır. Daha sonra 1979-1983 yılları arasında (1982 yılı hariç) sürekli kazı çalışmaları yapılmıştır. Hollanda Tarih ve Arkeoloji Enstitüsü’nün girişimiyle Jacob Roodenberg başkanlığındaki kazılar, o tarihlerde yolun köye kadar ulaşmaması nedeniyle büyük güçlükler içinde sürdürüldü.

Tabakalanma
Kazılarda dört ana tabaka belirlenmiştir. En üstteki 1. tabaka Bizans ve Ortaçağ, 2. tabaka Orta Tunç Çağı - Demir Çağı, 3. tabaka İlk Tunç Çağı III. ve II. Evreleri, en alttaki 4. tabaka ise Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ olarak tanımlanmıştır.

Buluntular

Neolitik Çağ buluntuları
Neolitik Çağ kalıntıları iki evre olarak görülmektedir. İlk evre 7 X 12 metrelik bir alanı kapsamakta ve kireç taşı yığıntıları olarak görünmektedir. İkinci evre ise 8 X 15 metrelik bir alandır. Kazı alanının doğu yarısını oluşturan neolitik tabakalardaki en önemli buluntu, çok sayıda yontma taş artıklarıdır. Ok uçları, orak bıçaklar, deliciler gibi çok sayıda çakmak taşı malzeme bulunmuştur. Obsidiyen malzeme çok azdır. Günümüzde Kalburcu Çayı yamaçlarında, höyükten 3 km. mesafeden itibaren bolca çakmaktaşı bulunmaktadır. Böylece höyükteki işliklerin çakmak taşı kaynağı yönünden bir güçlüğü olmadığı ortadadır. Tüm bunlardan neolitik katmanların çok uzun bir süre yontma işliği olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Ancak bu kesimde mimari herhangi bir yapıya rastlanmamış olması nedeniyle buranın yerleşimin hemen dışında yer aldığı düşünülmektedir. Yerleşimin günümüzdeki köyün altında bulunması muhtemel görünmektedir.

İlk Tunç Çağı buluntuları
İlk tunç Çağı katmanlarındaki hayvan kemikleri buluntularına göre yerleşmedeki halkın evcil koyun, keçi, domuz ve sığır eti yedikleri düşünülmektedir. Av hayvanlarına ait kemik buluntusu pek yoktur.

Gömüt olarak buluntular iki toprak mezarla bir ön odalı oda mezardır. Toprak mezarlara ölüler, ana rahmindeki gibi kıvrık (hocker) gömülmüştür. Gömüt hediyesi olarak taş palet ve bakır kefen iğneleri bulunmuştur. Mezar odasında 12 iskelet bulunmuştur. Buradaki gömüt hediyeleri görece oldukça zengindir. Bakır ve tunç kefen iğneleri, beş bakır bilezik, kolye için kullanılan taş ve deniz hayvanı kabukları ve 40 çeşitli türden kap-kacak mezara konulmuştur.

İlk Tunç Çağı ve Kalkolitik Çağ tabakalarında yapılan çalışmalarda beklenmedik bir dizi buluntu ortaya çıkmıştır. Bu tabakalarda da Neolitik Çağ’ın yontma taş aletlerinin bulunması bir karışıklık yaratmaktadır. Bu durum, Neolitik tabakaların, Kalkolitik yapılanış sırasında tahribatı ve karışması olarak yorumlanmıştır. Kalkolitik tabakalardaki yapılar, kazı alanının doğu yarısında Neolitik tabakalara oturmuştur ve batı yarısında Neolitik tabakalar yoktur. İlk Tunç Çağı ve Kalkolitik Çağ insanları, ellerinin altındaki bu aletleri kullanma yoluna gitmiş olmalılar. Bu yüzden kazı yerinde Tunç ve Kalkolitik Çağa özgü taş aletler bulunmamaktadır.

Neolitik yerleşimden sonra höyüğün terk edilmiş olması, sadece işlik ve mezarlık olarak kullanılmış olması öngörülmektedir. Höyükte buna rağmen koyun ve keçi kemiklerinin bulunması, gömü yapıldıktan sonra bu hayvanların kurban edildiğini göstermektedir. Antik Mezopotamya inancında keçi kurban etmenin ölüyü kötülüklerden koruduğu inancı vardır. Ayrıca ölü gömme ritüelleri yönünden Hayaz Höyük’le Titriş Höyük, Lidar Höyük, Gedikli Höyük ve Tilmen Höyük’te herhangi bir fark görülmemektedir. Diğer yandan oda mezarların o toplumdaki seçkin bir kesimin kullanımına tahsis edildiği açıktır. Ancak bu seçkin olmanın ne tür bir güce dayandığı hakkında bir bulguya sahip değiliz.​

Değerlendirme
Hayaz Höyük Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ’a ilişkin iki Radyokarbon tarihleme yöntemine göre hesaplama vardır. Bu tarihlere göre uyarlanmış radyoaktif yaş MÖ 7.520-6.650 olarak görünmektedir.
 
Top