• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Dış kuvvetler ( dış güçler ) ve etkileri

Suskun

V.I.P
V.I.P
DIŞ KUVVETLER ( DIŞ GÜÇLER ) VE ETKİLERİ


AKARSULAR
AKARSULARDA AŞINDIRMA
AKARSULARDA BİRİKTİRME

TOPRAKLAR

YERALTI SULARI KAYNAKLAR

DALGA - AKINTI - KIYI TİPLERİ

HEYELAN VE EROZYON

RÜZGAR VE BUZULLAR

KARSTİK AŞINDIRMA BİRİKTİRME

GÖLLER



AKARSULAR
AKARSULARDA AŞINDIRMA
AKARSULARDA BİRİKTİRME


Tanımı :
Yeryüzünde belirli bir yatak boyunca akan sulara akarsu adı verilmektedir. Yeryüzündeki sular sürekli bir dönüşüm halindedir. Akarsular da bu dönüşümün bir parçasıdır. Yağış halinde yeryüzüne inen sular, kar ve buzulların erimesi sonucu açığa çıkan sular akarsuları besleyen en önemli su kaynaklarından biridir. Akarsuların, küçüklerine dere denir. Büyüklerine ise çay, nehir denir.

Akarsu ile ilgili tanımlar:
Kaynak :
Akarsuyun ilk akışa geçtiği, sularının akmaya başladığı yere kaynak denir

Ağız : Akarsuyun sularını denize veya göle boşalttığı yere ağız denir.

Çığır : Akarsuyun kaynak ile ağız arasında kolları ile birlikte takip ettiği yola çığır denir. üç bölüme ayrılmaktadır. kaynak kısmına yakın yerlere yukarı çığır, ağız kısmına yakın yerlere aşağı çığır, ikisi arasında kalan yerlere ise orta çığır denir.

Havza : Bir akarsuyun kolları ile birlikte sularını toplamış olduğu tüm alana havza (akarsu ağı ) denir. Sularını denize ulaştırabilen akarsulara açık havza , ulaştıramayanlara ise kapalı havza adı verilir.

Su Bölümü Çizgisi : İki komşu akarsu havzasını birbirinden ayıran sınıra denir.

Debi : Bir akarsuyun her hangi bir yerindeki enine kesitinde bir saniyede geçen suyunm3 / sn cinsinden miktarına debi denir.

Rejim :
Bir akarsuyun , sularının mevsimlere göre göstermiş olduğu alçalma ve yükselme hareketlerine rejim adı verir. Akarsuyun sularında yıl boyunca çok fazla bir değişiklik görülmüyorsa düzenli , mevsimlere göre belirgin bir farklılık görülüyorsa düzensiz rejim adı verilir.

Akarsuyun Akış Hızı
Akarsuyun akma hızına akış hızı denilmektedir. Akarsu yatağının her bölümünde hız farklıdır. Çünkü hızına etki eden faktörler sürekli değişir . Akarsuyun akış hızını etkileyen belli başlı etkenler şunlardır :

1. Eğim
Akarsuyun eğim değeri ne kadar fazla olursa akış hızı o kadar artar. Örneğin Doğu Anadolu Bölgesinde yer alan akarsuların hızları fazladır.

2. Su Miktarı
Akarsudaki su miktarının artması akarsuyun akış hızının artmasına neden olmaktadır.

3. Yatağının Genişliği
Akarsuyun akmış olduğu yatağın genişlemesi suların daha geniş bir alana yayılmasına neden olduğu için akarsuyun akış hızında bir azalma görülür.

4. Akarsuyun taşıdığı yük miktarı
Akarsuyun taşıdığı yük miktarının artması akarsuyun akış hızının azalmasına neden olmaktadır.

5.Bitki Örtüsü

Akarsuyun çevresinde bulunan bitki örtüsü suyu kendi bünyesine çekeceği için akarsuyun akış hızını etkiler.

Akarsuyun Debisini Etkileyen Faktörler Bir akarsuyun her hangi bir yerindeki enine kesitinde bir saniyede geçen suyun m3/ sn cinsinden miktarına debi denir. Devlet su işleri genel müdürlüğü tarafından akarsularımızın belirli yerlerine kurulan istasyonlar yardımı ile akarsuların içerisindeki su miktarı ölçülmekte ve değişimler kaydedilmektedir.

Akarsuyun debisini etkileyen belli başlı etkenler şunlardır :
1. Yağış miktarı
2. Akarsuyun beslenme havzasının genişliği
3. Bitki örtüsü
4. Akış hızı
5. Beslenme kaynaklarının çeşitliliği
6. Sıcaklık koşulları
7. Akarsu yatağının geçirimliliği
Yıllık yağış miktarı yüksek olan yerlerde akarsuların debileri yüksektir. Örneğin Karadeniz bölgesinde akan akarsular, Dünyada da Amazon ve Kongo akarsuların debileri yüksektir.

AKARSU REJİMİ
Akarsular bir yıl boyunca hep aynı seviyede akmaz . Özellikle de iklimlerin etkisi ile seviyelerinde bir alçalma ve yükselme görülmektedir. Akarsuların yıl içindeki seviye Değişikliklerine akarsu rejimi adı verilmektedir.

Bir yerde akarsu rejimini etkileyen belli başlı etkenler şunlardır :

a) yağış rejimi
b) akarsuyun beslenme havzasının genişliği
c) yağış şekli ( kar veya yağmur )
d) sıcaklık rejimi
e) bitki örtüsü
f) barajlar

A) Düzenli Rejime Sahip Akarsular
Dört mevsim yağış alan bölgelerde akarsuların su seviyesinde mevsimlere göre çok fazla bir değişiklik meydana gelmez, böyle akan akarsulara düzenli rejime sahip akarsular denir. Ekvatoral iklim ve ılıman okyanusal iklimin görüldüğü bölgelerde akarsular düzenli bir rejime sahiptir. Ülkemizde ise en düzenli rejime sahip akarsular Karadeniz bölgesinde akmaktadır.

B) Düzensiz Rejime Sahip Akarsular

Yağışların mevsimlere göre dağılımının düzensiz olduğu yani bir mevsim yağış alan , diğer mevsimde ise kurak olan bölgelerde akarsuların taşımış oldukları su miktarı aylara göre değişmektedir. Yağmur yağışının fazla olduğu bölgelerde yağmurlarla birlikte akarsuların sularında bir atış görülür. Örneğin Akdeniz ikliminin görüldüğü bölgeler. Kar yağışının fazla olduğu bölgelerde ise karların yağdığı aylarda karların yağdığı dönemde akarsuyun suları azalır, karların erimeye başladığı ilkbahar aylarında akarsuların su seviyesi yükselir . Örneği Doğu Anadolu Bölgesi.

C) Karma Rejime Sahip Akarsular
Havzaları değişik iklim bölgelerine yayılmış büyük akarsuların rejimleri sularını toplamış olduğu iklim bölgelerine göre değişir. Değişik rejimlerin bir arada görüldüğü akarsu rejimidir.

Akarsular ,iklim koşullarına ve yağış rejimlerine göre dört ayrı gruba ayrılmaktadır.

1. Daimi akarsular :
Yıl içerisinde seviye değişikliği olmakla birlikte bütün yıl hiç durmadan akan akarsulardır.

2. Mevsimlik akarsular :
Yağışlı mevsimlerde yada karların erime dönemlerinde akışa geçen yağışlı devrenin sona ermesiyle kuruyan akarsulardır.

3. Geçici akarsular : Yağışla birlikte akışa geçen , yağışların sona ermesiyle akışı kesilen akarsulardır. Bu akarsular genellikle sel karakterlidir.

4. Alojen akarsular :
Yağışlı bölgelerden sularını topladıktan sonra kurak bir bölgeyi aşarak denize ulaşan akarsulardır. Örneğin Nil nehri.





AKARSULARDA AŞINDIRMA
AKARSULARDA AŞINDIRMA VE AŞINDIRMA ŞEKİLLERİ
Akarsular tüm dış kuvvetler gibi yeryüzünü şekillendirirken hem aşındırma hem de biriktirme yapmaktadır.

Akarsu Aşındırması Akarsuların yataklarını kazarak derinleştirmesine ve genişletmesine aşındırma denir. Akarsu aşındırmasını etkileyen belli başlı etkenler şunlardır ;

a) Yatak eğimi :
Bir akarsuyun akmış saha ne kadar eğimli olursa akarsu o kadar hızlı akmaya başlar ve bu durumda akarsuyun aşındırma gücünün artmasına neden olur.

b) Akış hızı ( Suyun Hızı ) :
Hızlı bir biçimde akan akarsuların aşındırma güçleri fazladır. Hızla akan akarsuların su molekülleri yatağına hızla çarpar , taşıdığı çakıl ve kumları yatağına hızla çarptırır böylece akarsu yatağı daha çabuk aşınmaya uğrar.

c) Su miktarı ( suyun debisi ) :
bir akarsuyun yatağındaki su kütlesinin artması aşındırma gücünün artmasına neden olmaktadır. Debisi artan akarsuyun taşıma gücü fazla olur.

d) Yatak direncinin azalması :
Katılaşım kayaları akarsu aşındırmasına karşı dirençlidir. Oysa tortul kayaların aşınmaya direnci azdır. Bu nedenle kil ve kalker karışımından oluşan marn, ayrıca lös tabakaları içerisinde akan sular yataklarını daha çabuk aşındırır.

Akarsuların yatağında meydana getirmiş olduğu aşındırma üç şekilde olmaktadır .

1. Derine aşındırma :
Bir akarsu yatağındaki pürüzleri aşındırarak derine doğru kazar. Derine kazma ağızdan kaynağa doğru gerçekleşir. Buna geriye aşındırma denir. Bir akarsuyun yatağında geriye doğru aşındırma durursa yatak profili iç bükey bir görünüm alır. Bu şekle denge profili adı verilir.

2. Boyuna aşındırma : Akarsular derine aşındırma yaparken kaynaklarını da geriye doğrı aşındırarak yataklarını boyuna uzatırlar.

3. Enine aşındırma ( yana aşındırma ) : Akarsular yatak eğimlerinin azaldığı yerlerde menderesler (büklümler ) yaparak akar. Mendereslerde akarsular yatağın yanlarına hızla çarpınca yatak yanlara doğru aşınır. Bu olay akarsu yatağının yanlara doğru genişlemesine neden olmaktadır.

Dünyada çöl ve buzul bölgeleri dışında kalan yerlerde yeryüzünün şekillenmesinde en fazla etkili olan kuvvet akarsulardır. Akarsuların aşındırma sonucunda meydana getirmiş olduğu belli başlı yer şekilleri şunlardır

1. VADİ
Akarsuların kaynak kısmı ile ağız kısmı arasındaki inişli çıkışlı bir şekle sahip olan yatağına vadi adı verilmektedir. Vadiler akarsuyun yatak eğimine , akış hızına , ve kayaların direncine göre farklı şekiller almaktadır. Başlıca vadi şekilleri şunlardır;

a) Boğaz Vadi ( Yarma Vadi )

Akarsuların dik eğimli yamaçlarda derine kazması sonucunda oluşmaktadır.Vadi tabanı dardır ve akarsı tarafından işgal edilmiştir. Bu vadiler daha çok akarsuyun kaynak kısmına yakın alanlarda oluşmaktadır.Çünkü bu bölümde akarsuyun yatakları dik ve eğimlidir. Örnek; Karadeniz Bölgesinde Canik Dağlarını yaran Yeşilırmak vadisi, Küre Dağlarından geçen Kızılırmak vadisi , Marmara Bölgesinde Samanlı dağlarında yer alan Sakarya nehrinin geçtiği Geyve Boğazı Akdeniz Bölgesinde Bolkar dağlarını yaran Gülek Boğazı .

b) Kanyon Vadi
Kanyon vadi , tortul tabakaların yatay olarak uzandıkları arazilerde yada karstik bölgelerde oluşan vadilerdir. Vadi yamacını oluşturan tabakaların dirençlerinin farklı olması farklı seviyelerde aşınmalarına ve taraçaların oluşmasına neden olmuştur.Kanyon vadilerde dik ve taraçalı bir görünüm vardır. Dünyanın en büyük kanyonu ABD’de Colorado kanyonudur. Türkiye’de Akdenize dökülen Göksu , Manavgat ve Köprü çayları üzerinde dar ve uzun kanyonlar bulunmaktadır. Buralarda bulunan karstik arazi kanyon vadi oluşumunda önemli bir etken olmuştur.

c) Çentik Vadi
Aşınmaya karşı direnci fazla olan arazilerde derine doğru aşındırma neydana gelmektedir. Vadinin profili “ V “ şeklindedir. Derine doğru bir aşındırma söz konusudur. Aşınmanın devam etmesi sonucunda vadi zaman içerisinde boğaz vadi görünümünü alır. Akarsuların yukarı çığırlarında çentik vadiler görülmektedir.

d) Geniş Tabanlı Vadi
Akarsu yatağında eğimin azaldığı yerlerde derine aşındırma az olacağı için akarsu daha çok yana doğru aşındırma yapmaya başlar . Yana aşındırmanın etkisi ile vadi yamaçlar yatıklaşmaya başlar.

2. DEV KAZANI
Akarsuların çağlayanlar ( Şelale ) halinde aktığı yerlerde oluşur. Yüksekten düşen su düştüğü yerde kayanın direncini de bağlı olarak zamanla oyar ve buranın çukur bir görünüm almasına neden olur. Dev kazanları şelalelerin büyüklüğüne ve yüksekliğine bağlı olarak farklı derinliklerde oluşmaktadır.

3. MENDERES

Akarsuyun , yatağında eğimin azaldığı yerlerde hızı ve gücü de azalmaktadır. Akarsu salınımlar yaparak akmaya başlar . vadi yamacına çarpan sular tabanı genişletir ve büklümler yapmaya başlar .akarsuyun çarptığı yamaçta aşınma fazla iken diğer yamaçta aşınma azdır.

4. PLATO
Çeşitli yüksekliklerdeki düzlüklerin akarsu vadileri ile parçalanması ile platolar oluşur. Türkiye’deki platoların bir çoğu yatay tortul tabakların veya kalın lav örtülerinin vadilerle parçalanması sonucunda oluşmuştur.

5. PENEPLEN
Akarsu aşındırmasının son aşamalarında ortaya çıkmaktadır. Akarsu aşındırmasının zaman içerisinde ilerlemesi ile vadiler genişler , yamaçlar yatıklaşır. Su bölümüm çizgileri belirsiz hale gelir . Bu olayların sonucunda artık akarsuyun kaynak kısmı ile ağız kısmı arasındaki eğim ortadan kalkmıştır. Her yer düz bir görünüm halini almıştır. Peneplenin oluşumu diğer aşınım şekillerine göre daha uzun bir sürede meydana gelmektedir.

6. PERİ BACASI
Peri bacalarının oluşumunda sel sularının etkisi oldukça fazladır. Volkan tüflerinin yaygın olduğu sahalarda görülmektedir. Peri bacalarının oluştuğu sahaların özellikleri şunlardır ; bitki örtüsünden yoksun arazilerdir , volkanik sahalardır , kil,kum ve tüflerin iri blok halinde kayalarla karışık olarak bulunduğu arazilerdir.

Oluşumu : Volkan külleri deniz yada göllere dökülünce üst üstte birikip sertleşerek volkan tüfüne dönüşür . sel suları volkan tüflerini derine doğru kazar.iki sel yatağı arasında kalan ve aşınamayan kısım zamanla dik sütun haline dönüşürek peribacalarını oluşturur. Bazı peribacalarının üzerinde bir şapka görünümünü alan volkanik taşlarda bulunmaktadır. Nevşehir’deki Ürgüp ve Göreme çevresi peribacalarının en güzel örneklerinin barındırır. Ayrıca peribacaları ilginç yeryüzü şekilleri olduğu için turizm açısından da önemlidir.

7. KIRGIBAYIR ( BADLANS )

Volkanik sahalarda volkan tüfleri üzerinde oluşmaktadır. Sel sularının yararak oluşturduğu taşlı çakıllı yamaçtır. Tarıma ve hayvan otlatılmasına yaramayan bu yamaçlar İç Anadolu bölgesinde yaygındır.



AKARSULARDA BİRİKTİRME

AKARSULARDA BİRİKTİRME VE BİRİKTİRME ŞEKİLLERİ

Akarsu Biriktirmesi Akarsular akış hızları azaldıkça bünyelerinde taşımış oldukları materyalleri biriktirir. Akarsu önce ağır materyalleri biriktirir. Daha sonrada asılı materyalleri biriktirir.

Akarsu biriktirmesini etkileyen etmenler şunlardır :

a) Yatak eğimi :
Bir akarsuyun akmış sahada eğim değeri ne kadar az olursa akarsu biriktirmesi o kadar artar.

b) Akış hızı ( Suyun Hızı ) :
Yavaş ve sakin bir şekilde akan akarsuyun gücü az olacağı için biriktirme yapar.

c) Su miktarı ( suyun debisi ) :
Debisi azalmaya başlayan yani içerisindeki su miktarı azalmaya başlayan akarsuyun gücü azalır ve biriktirme yapmaya başlar. Akarsuların biriktirmesi yıl içine akım değişiklikleri ile ilgilidir. Biriktirmenin meydana geldiği yerlerde farklı boyutlarda materyallerin tabakalar şeklinde tortullaşmaları akarsuyun akım düzeni hakkında bilgi verir. Akımın yüksek olduğu dönemde akarsu iri materyalleri daha fazla tortullaştırırken , akım azaldıkça kil ve mil gibi daha küçük materyaller tortullaşır.

1. BİRİKİNTİ KONİSİ Dağdan inen sel suları aşındırdıkları çakıl ve kumları taşır. Dağ eteğinde eğim azalınca sel suyunun taşıma gücü azalır. Taşıdıklarını götüremeyen sel suları dağ eteğinde biriktirir. Yüksek dağların eteklerinde görülür. Birikim şekli koniye benzediği için birikinti konisi denir. Zamanla genişleyerek daha yayvan bir şekil alır ve bunlara birikinti yelpazesi denir.

2. DAĞ ETEĞİ OVASI Dağ yamacında oluşan birikinti koni ve yelpazelerinin birleşmesiyle oluşan hafif dalgalı düzlüklerdir. İtalya’da Alp Dağları ile Po ovası arasında Pied Mont ovası bu duruma güzel bir örnektir.

3. DAĞ İÇİ OVASI Dağ sıraları arasında kalan çukurluklara biriken alüvyon ovalardır.Dağ içlerinde eğimin azaldığı yerlerde ovaların genişleyerek birbirleriyle bağlanması sonucunda oluşmaktadır.

4. TABAN SEVİYESİ OVASI Akarsuların ağız kısımlarında özellikle de kıyılarda oluşan alçak düzlüklerdir.bu ovalar üzerinde akarsular menderesler çizerek akmaktadır. Bazı yerlerde delta ovaları ile birleşmişlerdir. Delta ovalarından farkı karaların üzerinde oluşmuştur.

5. TARAÇA ( SEKİ ) Vadi yamaçlarında meydana gelen basamak şeklideki düzlüklerdir. Vadi tabanını alüvyonlarla dolduran bir akarsuyun tekrar canlanarak yatağını derine aşındırmasıyla meydana gelir. Jeolojik zamanlar içerisinde bu olayın tekrar etmesiyle oluşur.

6. IRMAK ADASI ( KUM ADASI )
Akarsularda yatak eğiminin azaldığı yerlerde akarsu ortasında yada kenarlarında kum veya çakıl birikintileri oluşur. Bu birikmelere ırmak adası denir.

7. DELTA OVASI Akarsuyun ağız kısmında denize doğru çıkıntı yapan ovalardır. Diğer tüm şekillerden farkı deniz kıyısında oluşmaktadır. Akarsuyun karalardan aşındırdıkları materyalleri deniz kıyısında biriktirmesiyle oluşur.

Bir kıyıda delta oluşabilmesi için ;

a) birikmesin deniz içerisinde olması

b) kıta sahanlığının geniş olması

c) akarsuyun bol alüvyon taşıması

d) dalga ve akıntıların çok fazla etkili olmaması

e) gelgit olayının etkili olmaması gerekir.


Türkiye’de oluşan delta ovalarına örnek ; Kızılırmak nehrinin denize döküldüğü yerde Bafra Ovası , Yeşilırmak nehrinin denize döküldüğü yerde Çarşamba Ovası , Seyhan ve Ceyhan ırmaklarının denize döküldüğü yerde Çukurova deltası oluşmuştur. Mısır’da yer alan Nil Nehrinin denize döküldüğü yerde Nil deltası oluşmuştur. Bu delta üzerinde 15 milyon nüfusa sahip başkent Kahire şehri kurulmuştur. Her akarsuyun denize döküldüğü yerde delta oluşmaz.Eğer kıyıda gelgit ( Med cezir ) etkili ise kesinlikle delta oluşmaz , ancak haliç oluşur. Batı Avrupa kıyılarında akarsuların ağız kısımlarında gelgit etkisi ile haliçler oluşmuştur. Örnek Almanya’da Hamburg limanının yer aldığı çevrede haliç bulunmaktadır. Türkiye’de gelgit etkili olmadığı için haliç bulunmamaktadır.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
TOPRAKLAR
TAŞLARIN ÇÖZÜLMESİ – TOPRAK OLUŞUMU VE TOPRAK TİPLERİ

TAŞLARIN ÇÖZÜLMESİ


Dış kuvvetlerin etkisiyle meydana gelen aşınma ve birikme olayları taşların çözülerek parçalanmasına neden olmaktadır. Yer kabuğunu oluşturan taşların , suların eritmesi ve dış kuvvetler oluşan çatlamaların etkisi ile ufalanması ve dağılmasına çözülme denilmektedir. Taşların çözülmesi fiziksel ve kimyasal yolla üç şekilde gerçekleşir :

1. Fiziksel ( Mekanik ) çözülme

2. Kimyasal çözülme

3. Organik ( Biyolojik ) çözülme

1. Fiziksel (Mekanik) Çözülme


Taşların fiziksel etkiler sonucunda küçük parçalara ayrılmasına denir. Fiziksel çözülme, taşları oluşturan minerallerin kimyasal yapısında herhangi bir değişikliğe neden olmaz.

Fiziksel (Mekanik) çözülmeye neden olan olaylar şu şekilde sıralanabilir :

a) Sıcaklık farkı :
Gece ile gündüz, yaz mevsimi ile kış mevsimi arasındaki sıcaklık farklarının fazla olduğu yarı kurak ve kurak bölgelerde görülür. Gündüz, güneşlenme ve ısınmanın etkisiyle taşları oluşturan minerallerin etkisiyle taşları oluşturan minerallerin hacimleri genişler. Gece,sıcaklık farklarının fazla olduğu yarı kurak ve kurak bölgelerde görülür. Gündüz, güneşlenme ve ısınmanın etkisiyle taşları oluşturan minerallerin hacimleri genişler. Gece, sıcaklık düşünce minerallerin hacimleri yeniden küçülür. Bu hacim değişikliği taşların parçalanmasına neden olur. Bu tür çözülmeler Dünyada daha çok tropikal çöl ve karasal çöllerde görülmektedir. Ülkemizde ise Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu bölgelerinde yaygındır.

b) Taş boşluklarındaki suların donması : Sıcaklığın çok zaman donma noktasına yakın olduğu ve yağışın yeter derecede olduğu yüksek dağlık bölgeler ve yüksek enlemlerde görülen çözülme şeklidir. Yağışlardan sonra taşların delik, çatlak ve ince yarıklarına sular dolar. Sıcaklık donma noktasına kadar düşünce, taşın içine sızmış olan sular donar. Donan suyun hacmi genişlediği için basınç etkisiyle taşlar parçalanır ve çözülür.

c) Tuz çatlaması yolu ile fiziksel çözülme : Taşların tuzlu suları emmiş bulunduğu ve buharlaşmanın çok fazla olduğu çöl bölgelerinde görülür. Kurak bölgelerde buharlaşma ile kılcal taş çatlaklarından yeryüzüne yükselen tuzlu sular, yüzeye yaklaştıkça suyunu yitirir. Çatlakların kenarında tuz billurlaşma - sı olur. Gece nemli geçerse, suyunu yitiren tuz billurları yeniden su alır ve hacmi genişler. Basınç etkisiyle taşlar parçalanır ve çözülür.

Mekanik çözülmede taşların fiziksel yapıları etkili olmakla birlikte , iklim olayları daha fazla etkisini gösterir.

2. Kimyasal Çözülme

Sıcak ve nemli bölgelerde taşların eriyerek ufalanması sonucunda kimyasal çözünme oluşur. Kimyasal çözülmede sıcaklık etkilidir. Sıcaklığın fazla olduğu bölgelerde kimyasal çözülme hızlanır. Buna karşılık suyun ve nemin az olduğu çöl ve kutup sahalarında ise sıcaklık yetersiz olduğu için kimyasal çözülme azdır.Bu olay en çok Tropikal iklimin ( Ekvatoral iklim ) görüldüğü yerlerde ve Muson iklim bölgelerinde etkilidir.Türkiye’de ise başta Doğu Karadeniz kıyı şeridi olmak üzere yağışlı bölgelerde etkili olmaktadır.

3. Organik ( Biyolojik ) çözülme

Taş boşluklarına giren bitkiler zamanla kalınlaşarak taşı çatlatır ve taşın parçalara ayrılmasına neden olur. Bitki köklerinden çıkan bitki özsuyu taşın içerisinde kimyasal çözülmeyi kolaylaştırır. Çok az görülen bir çözülme şeklidir.

TOPRAK OLUŞUMU

Toprak, taşların ve organik maddelerin ayrışması ile oluşan, içinde belli oranda hava ve su bulunan, yerkabuğunun üstünü ince bir tabaka halinde saran örtüdür . Taşların fiziksel ve kimyasal yolarla çözülmesi toprak oluşumu için ilk şarttır.Ancak yeterli değildir. Toprağın içinde bulunan çeşitli organizmalar toprağın oluşumuna yardım eder. Toprağın üstündeki organik maddece zengin bölüme humus adı verilir. Toprak oluşumunu etkileyen etmenler :

a) İklim koşulları : Sıcaklık ve yağış koşullarının iklimlere göre farklı olması toprakların özelliklerinin her yerde farklı olmasına neden olmaktadır.

b) Ana kayanın özellikleri : Ana kayanın özellikleri çözülme yolu ile toprağa da geçmektedir. Örneğin, kayanın kalker olduğu arazilerde kireçli topraklar yaygındır.

c) Bitki örtüsü : Bitki örtüsünün zenginliği özellikle topraktaki organik çözünmeyi hızlandırır ve topraklara farklı özellikler kazandırır.

d) Eğim koşulları : Eğimi fazla olan yamaçlarda çöünen materyaller kolayca taşındığından toprak olşumu güçleşir. Bakı durumu da sıcaklık şartlarını etkilediğin-den yer şekillerinin farklı yamaçlarında farklı toprakların oluşmasına neden olmaktadır.

e) Oluşum Süresi ( Zaman ) : Taşların çözülmesi , organik maddelerin ve canlıların karışmasıyla toprak oluşumunun tamamlanması çok uzun yıllar almaktadır.



TOPRAK HORİZONLARI (KATMANLARI )

Yerkabuğu üstünde ince bir örtü halinde bulunan toprak, çeşitli katmanlardan oluşur. Bu katmanlara horizon adı verilir. Toprakların kalınlıkları ne olursa olsun yüzeyden derinlere doğru inildikçe farklı özelliklere sahip katmanlardan oluşur. Toprağın dört temel horizonu vardır.
dWtV1.jpg

Toprak katmanları( horizonları )


A Horizonu : Dış etkilerle iyice ayrışmış, organik maddeler bakımından zengin, en üstteki katmandır.Bu kat, bitki artıklarının toprağa karışması nedeniyle humusça zengindir. Tarımı yapılan ürünler bu katta yetiştirilir. A horizonunu oluşturan toprakların özellikleri iklime yer yüzü şekillerinin özelliklerine göre farklılık gösterir.

B Horizonu : Bu katta toprak oluşumu henüz tamamlan-mamıştır. Suyun etkisiyle A horizonundan yıkanan minerallerin biriktirdiği katmandır.

C Horizonu : İri parçalardan oluşan ve ana kayanın üzerinde bulunan katmandır. Bu katta toprak oluşumu devam etmektedir.

D Horizonu : Fiziksel ve kimyasal çözülmenin görülmediği, ana kayadan oluşan, en alt katmandır. Henüz toprak oluşmamıştır.

TOPRAK TİPLERİ

Topraklar yeryüzünün çeşitli bölgelerinde farklı özellikler gösterir. Bazıları mineraller bakımından, bazıları da humus bakımından zengindir.

Topraklar oluştukları yerlere ve oluşumlarına göre iki ana bölümde toplanır :

1. Taşınmış Topraklar ( İnterzonal )

2. Yerli Topraklar ( Zonal )

1. Taşınmış Topraklar ( İnterzonal Topraklar )


Akarsuların, rüzgarların, buzulların etkisiyle yüksek yerlerden, kopartılıp, taşınan ve çukur alanlarda biriktirilen malzeme üzerinde oluşan topraklardır. Taşınmış topraklar çeşitli yerlerden getirilip, farklı özellikteki taşların ufalanmasından oluştukları için mineral bakımından zengindir. Bu nedenle çeşitli bitkilerin yetiştirilmesi için uygun, verimli topraklardır.

a) Alüvyal Topraklar : Akarsular tarafından taşınarak biriken topraklardır. Bu topraklarda tarımsal faaliyetler yoğundur. Özellikle akarsu boylarında ve akarsu biriktirmelerinin yaygın olduğu ovalarda görülmektedir.

b)Lös Topraklar : Kurak bölgelerde rüzgarlar tarafından taşınarak biriktirilen topraklardır. Mineralce zengin olan topraklardır.

c) Morenler : çeşitli materyallerin buzullar tarafından taşınarak buzulların eridikleri yerde biriktirilmesi oluşan topraklardır. Kalıcı kar sınırında ve kutup bölgelerinde rastlanır. Topraklar mineralce zengindir. Ancak başta sıcaklık olmak üzere tarıma etki eden şartlar uygun olmadığından tarım yapılamaz.

d) Kolivyal topraklar : Özellike dağ yamaçlarındaki yerli topraklara , taşınmış toprakların karışması ile oluşan topraklardır.

2. Yerli Topraklar ( Zonal Topraklar )

Dış güçlerin etkisiyle yerli kaya üzerinde sonucunda oluşan topraklardır. Özelliklerini belirleyen temel etkenler ana kayanın cinsi ve iklim koşullarıdır. Sadece üzerinde oluştuğu ana kayanın minerallerini içerdiğinden verimsizdirler, ancak iklim ve bitki örtüsünün etkisiyle toprağa karışan organik madde oranına göre verim artar. Yerli topraklar iki ana bölümde toplanır:

A) Nemli Bölge Toprakları

B) Kurak Bölge Toprakları

A) Nemli Bölge Toprakları


Yağış miktarının yeterli olduğu sahalarda görülmektedir. Bitki örtüsü gür olduğundan toprak humusça zengindir. Toprağın üst kısmından yağışlardan dolayı yıkanma fazladır ve üst kısma mineral ve tuz bileşikleri azdır.

a) Lateritler : Sıcak ve nemli bölge topraklarıdır. Yağış ve sıcaklığın fazla olması nedeniyle kimyasal çözülme ileri derecededir. Buna bağlı olarak toprak kalınlığı fazladır. Demir oksit ve alüminyum bakımından zengin olduğundan renkleri kızıla yakındır. Topraktaki organik maddeler, mikroorganizmalar tarafından parçalandığı için toprak yüzeyinde humus yoktur. Yıkanmanın fazla olması toprakta mineral madde oranının azalmasına yol açmıştır. Özellikle Ekvatoral iklim bölgesinde yaygındır.

b) Kahverengi Orman Toprakları : Yayvan yapraklı orman örtüsü altında oluşan, ılık ve nemli bölge topraklarıdır. Kalın bir humus tabakası bulunur.

c) Kırmızı Topraklar ( Terra Rosa toprakları ) :
Akdeniz ikliminin egemen olduğu bölgeler - de kızılçam ve maki örtüsü altında gelişen topraklardır. Demir oksitler bakımından zengin olduğu için, renkleri kırmızımsıdır. Kalkerler üzerinde oluşanlara terra rossa adı verilir.

d) Podzol Topraklar : Tayga adı verilen iğne yapraklı orman örtüsü altında oluşan, soğuk ve nemli bölge topraklarıdır. Toprağın aşırı yıkanması nedeniyle organik maddelerin çoğu taşınmıştır. Bu nedenle renkleri açıktır. Bu tip topraklar Sibirya, Kuzey Avrupa ve Kanada’ da yaygındır.

e) Tundra Toprakları : Tundra ikliminin görüldüğü bölge topraklarıdır. Yılın büyük bir bölümünde donmuş haldedir. Yaz aylarında sadece yüzeyde ince bir tabaka halinde çözülme görülür. Geniş bataklıklar oluşur. Bitki örtüsü çok cılız olduğundan humus tabakası yoktur. Verimsiz topraklardır.

B) Kurak Bölge Toprakları

Yarı nemli iklim bölgelerinde görülen topraklardır. Henüz gelişimlerini tamamlamamışlardır. Yıkanmanın azlığı ve toprak yüzeyinin özellikle step artıklarının birikmesi nedeniyle verimli topraklar haline gelmiştir. Ayrıca yağışların azlığı nedeniyle toprak katmanları tam oluşmamıştır.

a) Çernozyumler : Nemli iklimden kurak iklime geçişte ilk görülen topraklardır. Orta kuşağın yarı nemli alanlarında, uzun boylu çayır örtüsü altında oluşan bu topraklara kara topraklar da denir. Organik madde yönünden zengin olan bu topraklar üzerinde, yoğun olarak tarım yapılır. Yeryüzünün en verimli topraklarıdır.

b) Kestane ve Kahverengi Renkli Step Toprakları : Orta kuşak karaların iç kısımlarındaki step alanlarının topraklarıdır. Organik maddeler ince bir tabaka oluşturmaktadır. Tahıl tarımına elverişli topraklardır.

c) Çöl Toprakları : Çöllerde görülen, organik madde yönünden son derece fakir topraklardır. Kimyasal ve organik çözülmenin yetersiz olması nedeni ile toprak henüz olgunlaşmamıştır. Kireç ve tuzlar bakımından zengin topraklardır. Renkleri açıktır. Tarımsal değerleri bulunmaz.

TÜRKİYE’DE GÖRÜLEN TOPRAK TİPLERİ

Ilıman kuşakta yer alan Türkiye toprak tipleri açısından oldukça zengindir. Bunun en önemli nedeni ise toprak oluşumuna etki eden faktörlerin çeşitlilik göstermesidir. İklim ve bitki türlerinin her yerde farklı olması , çözülmeye uğrayan ana kayanın her yerde özelliğinin farklı olması toprak çeşitliliğinin fazla olmasına neden olmuştur.

a) Podzollar : İğne yapraklı orman örtüsü altında oluşan topraklardır. Toprağın aşırı yıkanması nedeniyle organik maddelerin çoğu taşınmıştır. Açık renkli topraklardır. Çay tarımına uygun topraklardır.

b) Kahverengi Orman Toprakları : Orman örtüsü altında oluşan topraklardır. Humus yönünden zengindirler.

c) Kırmızı Topraklar ( Terra Rosa ) : Kızılçam ve maki örtüsü altında oluşan topraklardır. Demir oksitler bakımından zengin olduğu için, renkleri kırmızımsıdır. Kalkerler üzerinde oluşanlara terra rossa adı verilir. Bu topraklar turunçgil tarımına en uygun topraklardır.

d) Kestane ve Kahverengi Renkli Step Toprakları : Yarı kurak iklim koşulları ve step bitki örtüsü altında oluşan topraklardır. Yüksek sıcaklık nedeniyle kızılımsı renktedirler. Zayıf bitki örtüsü nedeniyle organik maddeler ince bir örtü oluşturur. Tahıl tarımına uygun topraklardır.

e) Alüvyal Topraklar : Akarsu boylarında ve akarsuların denize ulaştığı yerlerde görülür. Çeşitli yerlerden taşınan, farklı özellikteki taşların ufalanması ile oluşan bu topraklar mineral yönünden zengin ve çok verimlidir.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
YERALTI SULARI ve KAYNAKLAR

Tanımı : Yağış olarak yeryüzüne düşen sularla, kar ve buz sularının bir bölümü yeraltına sızar. Çeşitli derinliklerde çeşitli şekillerde bulunan bu sulara yer altı suyu denir. Yeraltı sularının oluşabilmesi için gerekli olan en önemli olay yüzeysel suların yeraltına sızmasıdır.suların sızması her yerde aynı değildir. Yeraltı sularının miktarını ve beslenmesini etkileyen etkenler şunlardır ;

a) Yağış Miktarı: Yağış miktarının fazla olması yeraltı sularının miktarını olumlu yönde etkilemektedir. yağış artışına bağlı olarak yeraltı sularının miktarı artmaktadır.

b) Yüzeyin Eğimi : Eğimli yüzeylerde yüzeysel sular akış halinde olacağı için yeraltına sızmalarda azalmalar olur.

c) Doğal Bitki Örtüsü: Bitki örtüsünün gür olduğu yerlerde sular bitki kökleri tarafından tutulacağı için sularda bir azalma görülür.

d) Zeminin geçirimlilik özelliği: Zeminde geçirimli kayaçların yaygın olması yeraltına sızmayı kolaylaştıracağı için yeraltı sularının miktarında artma olmasına neden olur. Kum, kumtaşı , çakıl, konglomera ,,volkan tüfü gibi taşlar üzerindeki suları emerek bir alttaki tabakaya geçirirler. Suları kolay geçirebilen kayaçlardan oluşan tabakalara geçirimli tabakalar ismi verilir.Kiltaşı, miltaşı , şist ve kömür gibi gözenekleri küçük dokulu taşlar suyu bünyelerinden geçirmezler. Suyu bünyesine geçirmeyen taşlardan oluşan tabakalara geçirimsiz tabakalar adı verilir.

Yer altı sularının özellikleri ise o yerdeki tabaka yada kayaçların cinsine , suyun bulunduğu yerin derinliklerine ve arazinin jeolojik yapısına göre değişir.

Yeraltı suları, yeraltında depolanma yerine göre üç gruba ayrılır.

A) Taban Suları :
Geçirimli tabakalardan sızan suların altta geçirimsiz bir tabakada birikmesiyle oluşmaktadır. Taban suyunun seviyesi beslenme koşullarına ve geçirimli tabakaların kalınlığına göre değişir. Türkiye taban suyu bakımından oldukça zengindir.

B) Artezyen Suları : İki geçirimsiz tabaka arasında birikin sulardır. Çanak tabanında açılan bir kuyudan sular yeryüzüne fışkırarak çıkmaktadır. :Beslenme durumlarına göre fışkırmaya devam ederler.

C) Karstik sular : Karstik yörelerde kalın kalker tabakalar arasında biriken yeraltı sularıdır. suların depolandığı boşlukların birbirine bağlanmasıyla geniş bir yeraltı su şebekesi oluşmaktadır. Akdeniz bölgesinde bu tür yeraltı suları yaygındır.

KAYNAKLAR

Tanımı : yeraltı sularının kendiliğinden yeryüzüne çıktığı yerlere kaynak adı verilir. Yeraltı sularını insanlar tarafından yeryüzüne çıkarıldığı yerlere ise kuyu adı verilir.Kaynaklar yeraltı sularının bulunuş biçimine , yüzeye çıktığı yere ve yeraltı sularının sıcaklığına göre gruplandırılmaktadır.
A) Yamaç Kaynağı : Dağ ve vadi yamaçlarında ,üstteki geçirimli tabakaların son bulduğu noktalarda meydana gelen kaynaklardır. Özellikle yol yapmak amacıyla dağların yamaçlarının iş makineleri tarafından kesildiği yerlerde yaygındır

B) Vadi Kaynakları :
Yeraltı sularının akarsu vadileri boyunca yeryüzüne çıktığı yerlerdir.Genellikle sular akarsu vadisinin iki yakası boyunca çıkmaktadır.

C) Artezyen Kaynakları :
İnsanlar tarafından çanak tabanlarında açılan kuyulardan yeraltı sularının çıkarılmasıyla oluşur.

D) Tabaka Kaynakları : Yeraltı sularının biriktiği tabakaların kesintiye uğradığı dağ yamaçlarında oluşan sulardır.

E) Karstik Kaynaklar : Karstik sahalarda yeraltında biriken yeraltı sularıdır. Bu kaynakların en önemli özelliklerinden biri de karstlaşmanın etkisiyle suların bünyesinde bolca kireç bulunmasıdır.

NOT:
Yukarıda anlatılan tüm kaynak sularının suları soğuktur , beslendikleri ve depolandıkları alanlar yeryüzüne yakındır.

F) Fay Kaynakları :Yerkabuğundaki kırık hatları boyunca meydana gelen kaynaklardır. Fay oluşumu sırasında tabakalar yer değiştirerek geçirimli tabakaların önleri geçirimsiz tabakalarca kesilir.Böylece geçirimli tabaka içerisinde biriken sular kırık hatları boyunca yeryüzüne çıkar. Fay kaynaklarının suları yerin derinliklerinden geldiği için genellikle sıcaktır. Ancak su yüzeye yakın tabakalardan çıkıyorsa suları soğuktur. Fay kaynaklarında çıkan sıcak sulara kaplıca,ılıca,çermik ve içmece gibi isimlerde verilir. Türkiye kaplıca açısından çok zengin bir ülkedir.Fay kaynakları boyunca çıkan sulardan biri de maden sularıdır. Maden suları ,insanlara yararlı birçok minerali çözülmüş olarak taşıdıklarından sağlık açısından faydalıdır.

G) Gayzer Kaynaklar : Volkanik bölgelerde , yerin derinliklerindeki sıcak gazların etkisiyle yeryüzüne büyük bir basınçla su ve buhar halinde çıkan kaynaklardır. Gayzer kaynakları çok farklı amaçlara kullanılmaktadır. Kentlerin ısıtılmasında , fabrikaların su ihtiyaçlarının karşılanmasında ve seracılık faaliyetlerinde kullanılmaktadır.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
DALGA - AKINTI - KIYI TİPLERİ
DENİZLERDE HAREKET

Dalga :


Rüzgarların etkisi ile deniz veya göl yüzeylerinde oluşan salınım hareketlerine dalga adı verilir.Dalgaların boyu ve şiddeti rüzgarın hızına bağlı olarak değişir. Rüzgarın şiddeti arttıkça dalgaların boyları ve dalgaların aşındırma gücü artar. Rüzgarlar dışında denizlerde meydana gelen volkanizma ve deprem olayları da dalga oluşumuna neden olur. Bu dalgalara tsunami dalgaları adı verilir. Bu dalgaların boyları depremin şiddetine bağlı olarak değişir , kimi zaman çok yüksek boylu olan bu dalgalar bir çok kişinin hayatına mal olur.

Dalgalar dik ve yüksek kıyılarda aşındırma , alçak ve basık kıyılarda ise biriktirme yapmaktadır. Örneğin Karadeniz ve kıyılarında aşındırma şekilleri Ege kıyılarında ise biriktirme şekilleri daha yaygındır.

DALGA AŞINDIRMA ŞEKİLLERİ
w2Alm.jpg

FALEZ (YALIYAR ): Kıyının dik ve yüksek olduğu yerlerde dalgaların yamacın altını oyması ve üst kısmın çökmesi sonucunda oluşmaktadır. Aşındırma sonucunda içeriye doğru genişleyen oyuğun üst kısmında onu destekleyecek bir yer kalmaz ve ağırlığının etkisi ile çöker. Türkiye'de Karadeniz ve Akdeniz kıyılarında , özellikle Doğu ve Batı Karadeniz ile Antalya kıyılarında ayrıca Tekirdağ -İstanbul arasında yalıyarların en güzel örneklerine rastlanmaktadır.

DALGA BİRİKTİRME ŞEKİLLERİ

KUMSAL(plaj ): Dalgaların aşındırarak taşıdığı malzemeleri sığ kıyılarda biriktirmesiyle oluşan kum depolarıdır. Dalgalar deniz tabanlarından sürükledikleri kumulları deniz ile karanın birleşim çizgisinde biriktirmesi ile plajlar meydana gelmektedir.

DALGA ve AKINTILARIN BİRİKTİRME ŞEKİLLERİ

hLmm4.jpg

KIYI OKU (KIYI KORDONU )
Dalga ve akıntıların , kıyı boyunca sürükledikleri kumulları kıyıdan denize doğru biriktirmeleri ile oluşur. Kıyı kordonlarına Köyceğiz yakınlarında Dalyan kordonları , Çukurova deltasında bulunan kıyı kordonları örnek olarak gösterilebilir.

6cm7U.jpg

LAGÜN ( DENİZ KULAĞI ):

Dalga ve akıntıların birlikte oluşturduğu kıyı oklarının bir koy veya körfezin önünü kapatması sonucunda oluşan göllerdir. Bu göllerin bir çok yerde deniz ile bağlantısı kesilir. Bu göllere örnek olarak ; Marmara denizinde yer alan Küçük ve Büyük Çekmece gölü ile Terkos gölü verilebilir.


rDJeb.jpg

TOMBOLO (SAPLIADA) :

Kıyının açıklarında bulunan bir adanın kıyı okları ile karaya bağlanmasına tombolo adı verilir. Türkiye'den verilebilecek en güzel örnek Marmara Denizinin güneyinde yer alan Kapıdağ Yarımadasıdır.





GEL- GİT ( MED CEZİR )

Ay'ın ve Güneş'in Dünya üzerindeki çekim etkisi ile su kütlelerinin belirli periyodlarla kabarma ve çekilmelerine gelgit denir.Gelgit okyanus kıyılarında kenar denizlere ve iç denizlere göre daha fazladır. Ülkemiz iç denizlerle çevrili olduğu için gelgitin etkisi yok denecek kadar azdır. Gelgit özellikle yeniay ve dolunay dönemleri ile ekinoks tarihlerinde daha belirgindir. Güneş günü ile ay günü arasındaki 50 dakikalık zaman farkından dolayı her gün bir önceki güne göre 50 dk geç olmaktadır. Gelgitin etkili olduğu kıyılarda haliç adı verilen yer şekli oluşmaktadır. Bu kıyılarda akarsu birikim şekillerinden olan delta kesinlikle oluşmaz

AKINTILAR

Deniz yüzeyindeki suların , bulundukları yerlerden daha uzak alanlara taşınması ile akıntılar oluşmaktadır.

Akıntılara neden olan belli başlı nedenler şunlardır ;

1. Sürekli Rüzgarlar :
Alize,Batı ve Kutup rüzgarları yıl boyunca estikleri yönlerde okyanus sularının taşınmasına neden olmaktadır. Okyanus akıntıları ilk doğdukları bölgenin sıcaklık durumuna göre sıcak veya soğuk akıntı olarak adlandırılmaktadır.


9SZDv.jpg

Okyanus Akıntıları



Sıcak Su akıntıları :
Alçak enlemlerden yüksek enlemlere doğru olan akıntılar etkili oldukları kıyılarda sıcaklığın artmasına neden olmaktadır. Örnek ; Golf Stream , Kuroşiva , Brezilya , Mozambik akıntıları.

Soğuk Su akıntıları : Yüksek enlemlerden alçak enlemlere doğru olan akıntılar etkili oldukları kıyılarda sıcaklığın düşmesine neden olmaktadır. Örnek ; Labrador , Kanarya , Kaliforniya , Oyaşivo , Peru , Benguala , Atlantik akıntıları

2. Gelgit : Gelgit hareketinin etkisi alçalıp yükselen sular akıntılara neden olmaktadır.Batı Avrupa'da Hollanda ve Almanya'da görülmektedir.

3. Yoğunluk Farkı : Sıcaklıkları ve tuzluluk oranları farklı olan iki denizin birleştiği boğazlarda görülen akıntılardır. Sıcak ve tuzluluk oranı yüksek olan denizden diğer tarafa doğru alt akıntı , tersi yönde ise üst akıntı görülmektedir. Türkiye'de Akdeniz'den Ege - Marmara ve Karadenize doğru bu şekilde bir alt akıntı görülmektedir

4. Seviye Farkı : Boğazlarla birbirine bağlanan denizler arasında beslenme kaynaklarının farklılığı nedeniyle iki deniz arasında bir seviye farkı vardır. Seviyesi fazla olan denizden az olan denize doğru bir üst akıntı görülmektedir. Türkiye'de Karadeniz'den diğer denizlere doğru bir üst akıntı vardır.

5. Dalgalar : Kıyıya doğru gelerek kıyıda çatlayan dalgalar kıyıda suların dibe doğru dalmasına ya da kıyı boyunca akıntıya geçmesine neden olur. Kıyıların şekillenmesinde kıyı akıntılarının etkisi oldukça fazladır.


KIYI TİPLERİ

Kıyıların şekillenmesinde etkili olan belli başlı kuvvetler şunlardır : Dalgalar - Akıntılar - Gelgit - Akarsular - Buzullar - İç Kuvvetler - Dağların uzanış şekli


TIrtC.jpg

ENİNE KIYILAR :

Dağların kıyıya dik olarak uzandığı kıyılarda görülmektedir. Örnek : Türkiye'de Ege Denizi kıyıları. Enine kıyıların en önemli özellikleri şunlardır ;

a) Kıyıda girinti ve çıkıntı fazladır

b) kıyıda koy ve körfez sayısı fazladır

c) kıta sahanlığı geniştir .

d) kıyıya yakın irili ufaklı bir çok ada bulunmaktadır.

e) bir çok doğal liman bulunmaktadır.

BOYUNA KIYILAR :

Dağların kıyıya paralel uzandığı yerlerde görülmektedir. Örnek Türkiye'de Karadeniz ve Akdeniz kıyıları. Boyuna kıyıların en önemli özelikleri şunlardır ;

a) Kıyıda girinti ve çıkıntı azdır. Kıyı çizgisi düzdür.

b) Kıyıda koy ve körfez sayısı azdır

c) kıta sahanlığı dardır

d) Doğal liman oldukça azdır



1jfAH.jpg

RİA TİPİ KIYILAR :
Akarsu vadilerinin denizin yükselmesi yada karanın alçalması ile sular altında kalması sonucunda oluşmaktadır. Örnek Çanakkale ve İstanbul Boğazı ile Güneybatı Anadolu kıyıları ve İstanbul'da yer alan Haliç(Altınboynuz).

eYfQP.jpg

DALMAÇYA TİPİ KIYILAR :
Dağların kıyıya paralel olarak uzandığı yerlerde ,deniz suyunun dağlar arasındaki çukur alanlara dolması sonucunda oluşmaktadır. Kıyının hemen gerisinde kıyıya paralel olarak uzanan adalar yer almaktadır.Örnek Adriyatik denizi kıyılarında yer alan Dalmaçya kıyıları , Türkiye'den Akdeniz bölgesinde Teke yarımadasında bulunan Finike - Kaş kıyıları.

LİMANLI KIYILAR :
Alçak kıyılarda geniş vadilerin deniz suları altında kalmasıyla oluşur. Bu tip kıyılarda tombolo,kıyı oku , kıyı kordonu ve lagün gibi şekiller yaygındır.Örnek ; Marmara denizinin kuzey kıyılarında görülmektedir.


aVzO9.jpg

FİYORDLU KIYILAR:

Buzul aşındırması sonucunda oluşan U şekilli vadilerin buzul erimesi sonucunda sular altında kalmasıyla oluşur. Fiyordlar kara içlerine doğru sokulduklarından binlerce koy ve körfezi barındırmaktadır. Oldukça dik yamaçlı bir görünüme sahiptirler. Türkiye'de örneği yoktur. İskandinavya Yarımadasının Atlas okyanusu kıyılarında (Norveç , İsveç , Finlandiya ) yaygındır.

SKYER TİPİ KIYILAR :
Buzulların şekillendirdiği ve binlerce adadan oluşan kıyılardır. Adalar eski buzul aşındırmasıyla oluşmuş olan hörgüçkaya ve moren yığınlarından meydana gelmiştir. Norveç , Finlandiya , İsveç , İskoçya , İrlanda,Güney Şili ve Güney Alaska kıyılarında rastlanmaktadır. Türkiye'de örneğine rastlanmaz.

VOLKANİK KIYILAR:

Kıyının volkanik patlamalar sonucunda şekillenmesiyle oluşur. Havai ve Endonezya kıyılarında görülür. Türkiye'de örneği yoktur.

mVmzY.jpg

HALİÇLİ KIYILAR :
Gelgit olayının belirgin olduğu kıyılarda görülmektedir. Okyanusa kıyısı olan ülkelerde yaygındır. Türkiye'de örneği yoktur.

MERCANLI KIYILAR :
Tropikal bölgeler sıcak denizlerde sığ ortamlarda yaşayan mercanların boyları daha fazla uzayarak deniz yüzeyine çıkar .Bu olayın sonucunda mercanlar ölmeye başlar. Mercan kalıntılarının kıyıya tortullar oluşturarak kıyıyı şekillendirmesi sonucunda oluşur. Türkiye'de örneği yoktur.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
YER GÖÇMELERİ VE YER KAYMALARI ( HEYELAN )

56KHu.jpg


Tanımı: Yamaçlarda bulunan toprak , taş veya tabakaların bulundukları yerden kayarak yerçekiminin etkisiyle sürüklenmesine yer göçmesi veya heyelan adı verilir. Her yamaçta heyelan olmaz. Heyelanın olması için belli şartların olması gereklidir.

y1OVg.jpg
heyelanın oluşum şekli
5Gn1j.jpg



a) Kuvvetli eğim : Yamaçlarda eğim derecesinin artmasına bağlı olarak kayma kolaylaşacağıiçin eğim arttıkça heyelan ihtimali artmaktadır.

b) Yağış : Yağışlarla birlikte yeryüzüne inen sular , toprağın ağırlaşmasına neden olmaktadır. Ağırlaşan toprakta sular yamaç boyunca seller halinde akmaya başlar , bu durumda heyelan olma ihtimalini artırır. Yağış miktarının artması heyelanın artmasına neden olur.

c) Taş veya toprakların yapısı : Geçirimsiz toprakların yaygın olduğu sahalarda su yerin derinliklerine sızmadığı için heyelanı kolaylaştırıcı bir etki yapar. Özellikle Killi yapılar üzerindeki topraklarda heyelan olayı fazladır. Kil yağmurlarlarla birlikte şişmeye başlar ve yüzeyde su birikimine neden olur. Biriken suların yamaç aşağıya doğru sürüklenmesi sonucunda heyelan artar.

d) Bazı doğal afetler : Çok yaygın olmamakla birlikte deprem , fırtına ve sel gibi doğal afetlerde heyelana neden olmaktadır.

e) Yamaçlarda doğal dengenin bozulması : Doğal veya beşeri bir nedenle yamaçlardaki doğal dengenin bozulması heyelan neden olur.


TÜRKİYE'DE YER GÖÇMELERİ VE YER KAYMALARI

Türkiye'nin hemen her köşesinde az veya çok heyelana rastlanmaktadır. Ancak Türkiye'de heyelanın en fazla görüldüğü yer Karadeniz bölgesi, özellikle de Doğu Karadeniz Bölümüdür. Bu bölümde heyelanı kolaylaştıran etkenler ; Yağış miktarının fazla olması , yamaç eğiminin fazla olması, killi toprak yapısının yaygın olması.
MEVSİMHEYELAN ORANI (%)
İLKBAHAR %65
YAZ% 5
SONBAHAR % 5
KIŞ% 25

Türkiye'de heyelanların yarıdan fazlası ilkbahar mevsiminde görülür. Bu aylarda yağışlar ve kar erimeleri ile toprağa sızan sular heyelanı hızlandırır. Yandaki tablodan dikkat edilirse yağışların azaldığı mevsimlerde ( yaz ) heyelan azalmaktadır.

HEYELANDAN KORUNMA YOLLARI

Yüzeysel ve jeolojik araştırmalar yapıldıktan sonra o sahanın risk durumuna göre heyelanı hızlandıracak çalışmalardan kaçınılmalıdır. O saha yerleşime açılmamalıdır. Yamaçlarda doğal dengeyi bozucu çalışmalar yapılmamalıdır. Yol kenarlarına ve evlere yakın alanlara istinat duvarları örülmelidir. Heyelan ihtimali olan yamaçlarda yamacın doğal dengesini bozmayan drenejlarla toprağın ve geçirimli tabakaların bünyelerine daha fazla su alması önlenmeli ve sular başka yerlere doğru yönlendirilmelidir.


TOPRAK EROZYONU


Tanımı:Akarsu,rüzgar ve buzul gibi dış etkenlerin yeryüzünü aşındırmasına erozyon denir.

Toprak erozyonunu oluşturan etkenler ;

a) Eğim : Eğim değeri arttıkça erozyonun şiddeti artar. Özelikle doğal bitki örtüsünün de tahrip edildiği sahalarda eğimin etkisi ile erozyon daha hızlanır.


bd2Lw.jpg
erozyonun meydana geldiği saha

b) Bitki örtüsünden yoksunluk : Ormanların kesilmesi , yakılması, meraların aşırı otlatılması gibi olayların etkisi ile bir yerdeki bitki toplulukları zarar görür. Bu durumun sonucunda toprağı tutacak bir unsur kalmadığı için erozyon artar.
c) Yanlış arazi kullanımı : İnsanlar tarafından ormanların tahrip edilmesi , orman alanlarında çok sayıda hayvan otlatılması gibi nedenlerle arazideki ormanlık alanların azalması erozyonu hızlandırır.


d) Aşındırıcı güçlerin etkisi : Erozyona neden olan en öneli dış etkenler su ve rüzgardır. Su erozyonun etkili olduğu sahalarda yüzeye çarpan su damlacıkları yüzeye zarar verir ve toprakların aşınıp kopmasına neden olur. Rüzgarın etkili olduğu sahalarda ise gevşek materyaller rüzgarlar tarafından bulundukları yerlerden taşınarak başka sahalarda birikirler.


TOPRAĞIN KORUNMASI VE EROZYONU ÖNLEME YOLLARI

sJ5wl.jpg
rüzgar çitleri


a) Mevcut durum korunmalıdır
b) Ormanlık alanların oranı artırılmalı , ağaç dikme çalışmalarına hız verilmelidir.
c) Her türlü iletişim yöntemini kullanarak ormanların önemi anlatılmalı, çevre bilinci aşılanmalıdır
d) Eğimin fazla olduğu alanlarda teraslara yapılmalıdır
e) Aşırı hayvan otlatılması engellenmelidir
f) Tarım alanlarında nöbetleşe ekim yaygınlaştırmalıdır
g) Nadas alanları azaltılmalıdır
h) Eğimli arazilerde arazinin sürümü eğime dik olarak yapılmalıdır
ı) Rüzgara karşı çitler yapılmalıdır

TÜRKİYE'DE TOPRAK EROZYONU

Türkiye'de toprak yapısı ve jeolojik özelikleri bakımından bir çok yeri erozyona uygun bir yapıya sahiptir. Karadeniz bölgesi hariç hemen tüm bölgelerimizde erozyon olayı görülmektedir. Özelikle de iç bölgelerimizde erozyonun şiddeti bitki örtüsünün azlığı ve eğimin fazla olmasından dolayı artmaktadır.
Türkiye'de erozyonu arttıran en önemli etkenler : yüksek ve engebeli alanların oranının fazla olması , ormanlık alanların kıyı bölgelerinde yoğunlaşması , kurak mevsimin uzun sürmesi , toprağın kuru olduğu zamanlarda sağanak yağışların etkisi ile toprakta erozyonun artması .
İç Anadolu Bölgesi başta olmak üzere güneydoğu Anadolu bölgesinin step sahaları ile Doğu Anadolu bölgesinin dağlık ve engebeli bölümlerinde erozyonun şiddeti fazladır.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
RÜZGARLAR
Rüzgar dünyanın her yerinde etkili olan bir dış kuvvettir. Ancak her yerde yeryüzünün şekillenmesinde etkili olmaz . Rüzgarların bir dış kuvvet olarak etkili olduğu sahaların özellikleri şunlardır :
a) bitki örtüsünden yoksun alanlar olması
b) yarı kurak alanlar olması
c) toprağın kuru ve gevşek unsurlardan oluşması
d) rüzgarların hızının fazla olması

RÜZGAR AŞINDIRMASI
Rüzgarlar taşıdıkları malzemeleri havalandırdıktan sonra başka bir yerde yeryüzü şekillerine çarparak aşındırma çarparak onlara yeni bir görünüme kavuşturur.

A) Çöl Çakılları : Rüzgar aşındırmasının sürekli olduğu yerlerde , aşınmanın ilerlemesine bağlı olarak toprak yüzeyi tamamen aşınır ve alt tabakada bulunan çakılların ortaya çıkmasıyla oluşur.

dJTFq.jpg
B) Kovuklar ( Tafoni ) :

Blok halinde uzanan kayalar üzerinde çözünme ile parçalanarak gevşemiş kısımların rüzgarlar tarafından sökülerek kayadan uzaklaştırılması ile oluşur. Kayalar üzerinde çeşitli büyüklüklerde boşluklar oluşur.

C) Yardanglar :

0j2Py.jpg

Yer yüzeyi farklı dirence sahip tabakalara çarpan rüzgarlar aşınması kolay olan tabakaları aşındırması ile oluşan oluklardır.

D) Mantar kaya ( Şeytan Masası ) :

smJAa.jpg
uf2cS.jpg

Rüzgarların taşıdıkları materyallerin kayaların alt bölümlerini çarparak aşındırması ile oluşur.Üst kısmı daha az aşınan kayalar mantar görünümünü alır.

E) Şahit kayalar :


mWqUH.jpg


Farklı dirençlere sahip olan tabakaların üst üste tortullar oluşturduğu yerlerde kolay aşınabilen malzemenin ortamdan uzaklaşması ve geriye kalan malzemelerin oluşturduğu harabe görünümlü şekillerdir.

F) Çöl kaldırımı : Rüzgarların küçük boyuttaki malzemeleri taşıyarak bulundukları yerden uzaklaştırması sonucu geriye kalan iri çakıl,taş veya bloklardır.

RÜZGAR BİRİKTİRMESİ
9wIua.jpg

Çöl sahası
Zf2qE.jpg

Kumul alanı

A) Lös : Rüzgarların biriktirmesi sonucu oluşmuş olan topraklardır. Çok ince bir tabaka halinde uzanmaktadırlar.

B) Kum yığınları :Rüzgarlar tarafından bir süre taşınan kumların rüzgar hızının azaldığı yerlerde veya bir setin gerisinde birikmeyle oluşan kum tepeleridir.

C) Barkanlar :

FqwBJ.jpg

barkan oluşumu


Rüzgarların taşıdıkları kumları hilal şeklinde biriktirmesi barkanlar oluşmaktadır Rüzgarların hızına göre sürekli yer değiştirmektedirler.

B U Z U L L A R

LaOMz.jpg

Buzul sahası


Buzullar kalıca kar bölgelerinde uzun yıllar boyunca biriken karların ağırlaşarak sıkışması ile oluşur. kar yığınları arasındaki boşluklar ve karlar buzul kütleleri haline gelir.
Kalıcı kar :

Euxb2.jpg

düşük sıcaklıkların yaşandığı kutup bölgelerinde veya yüksek yerlerde yağışlar daima kar şeklindedir.Bu karlar sıcaklık hep düşük olması nedeniyle erimez ve sürekli olarak birikir. Hiç erimeden kalan bu karlara kalıcı kar veya Toktoğan kar denir. Kalıcı karların en son sarktığı sınıra kalıcı kar sınırı denir. Kalıcı karların sınırı enleme ve yüksekliğe göre değişir. Enlem etkisi ile ekvatordan kutuplara doğru bu sınır değişir. Ekvatora yakın alanlarda sıcaklığın yüksek olmasından kalıcı kar sınırı deniz seviyesinden oldukça yüksektir.

BUZUL ÇEŞİTLERİ


A) Sirk Buzulu : Dağ doruklarında ve yamaçlarında çevreleri kapalı küçük çukurluklarda yeni oluşmaya başlayan buzullardır. Türkiye'de oldukça yaygındır.

B) Takke Buzulu : Dağların sadece doruk kısımlarında külah şeklinde yer alan buzullardır. Bu buzullar yaz mevsiminde havanın açık olması nedeniyle daha belirgin bir şekilde gözükür. Türkiye'de Ağrı Dağı'nın zirvesine yakın alanlarda takke buzulları görülmektedir.

C) Vadi Buzulları : Dağ zirveleri ve dağ yamaçlarındaki sirk buzullarının taşarak eğim doğrultusunda akışa geçmesi ile oluşan buzullardır.

D) Örtü Buzulu :
NLPhG.jpg


aysberg
BQJGR.jpg


bankiz


Buzulların kazancının fazla kaybının çok az olduğu kutup bölgelerinde oluşan buzullardır. Karalar üzerinde tek parçadan oluşan kalın bir örtü oluşturur. karalardan koparak deniz içerisinde yüzmeye başlayan buzullara aysberg adı verilir. Deniz yüzeylerinin donmasıyla oluşan buzullara ise bankiz adı verilir.

BUZUL AŞINDIRMASI

Kalınlığı günden güne artan buzullar ağırlaşarak sıkışır , yerçekimi ve eğimin etkisi ile bir hamur gibi hareket etmeye başlar . Buzullar hareket ettikleri zeminleri törpüleyerek, cilalayarak ve parçalara kopararak aşındırır.

A) Sirkler : kolay aşınabilen yüzeylerin aşındırılması ile oluşan çanak şeklindeki yeryüzü şekilleridir. dağ doruklarına yakın yamaçlarda bulunur.

B) Buzul Vadileri :
T9hB9.jpg


Sirklerden taşan buzulların eğim yönünde hareket ederken sürekli tabanlarını aşındırması ve enine profilinin "U" şeklini almasıyla oluşur. Bu vadilere tekne vadi adı da verilir.

C) Cilalı Yüzeyler :
Buzulların üzerinden geçtikleri kayaçları sürekli törpüleyerek pürüzleri ortadan kaldırması ve zamanla bu yüzeyin camı andıran parlak bir görünüme kavuşmasıdır.


D) Hörgüç kayalar :
1a8ze.jpg


Pürüzleri aşındırılmış küçük tümsek şeklindeki tepeciklerdir. Buzulların eriyerek geriye çekildiği buzul bölgelerinde yaygındır.

BUZUL BİRİKTİRMESİ


Buzullar üzerinde hareket ettikleri yüzeylerden irili ufaklı parçalar kopararak bünyesine alır.

A) Moren Setleri :
9ShtH.jpg


Buzul dillerinin erime noktalarında morenlerin üst üste birikmesiyle oluşan setlerdir.

B) Sander Düzlükleri :
Buzulların taşıdıkları materyalleri , buzulların erime noktasından itibaren buzullardan beslenen akarsular taşımaya devam eder. Taşınan materyallerin eğimin azaldığı yerlerde biriktirmesi ile sander ovaları oluşur.


C) Drumlin : Buzulların sarkarak tekrar geriye çekildiği sahalarda dip morenlerinin kümeler halinde balina sırtına benzer şekillerde birikmesi ile oluşur.
 
Düzenleyen yönetici:

Suskun

V.I.P
V.I.P
YERALTI SULARININ , AŞINDIRMA ve BİRİKTİRME ŞEKİLLERİ Yeraltı suları kalker ( kireçtaşı ), jips ( alçıtaşı ) , Kayatuzu, dolamit ve tebeşir gibi karstik maddelerin yoğun olduğu sahalarda aşındırma ve biriktirme faaliyetlerine neden olurlar. Kolay çözünebilen bu kayaçların içerisinde oluşan boşluklarda depolanan sulara ise karstik sular denir.

Ülkemizde karstik şekillerin en yaygın olarak bulunduğu yer Akdeniz Bölgesidir. Ayrıca Çankırı, Sivas, Erzincan gibi yerlerde de karstik şekillere rastlanmaktadır.
Yeraltı suları karstik bölgeleri iki aşamada şekillendirir.

I. AŞINDIRMA ŞEKİLLERİ


Karstik maddelerin su içerisinde çözünmesiyle meydana gelir. Suyun sıcaklığının artması ve su içerisinde çözünmüş halde bulunan CO2 fazla olması kimyasal çözünmeyi artırır.
A) Lapya :

YeoJ2.jpg
Lapya
m4tur.jpg
lapya

Çıplak karstik sahalarda kalker yüzeyler üzerinde görülen pürüzlerdir. Arazinin eğimi doğrultusunda uzanırlar , derinlikleri 1 - 2 cm' yi bulmaktadır. Ancak çözünmenin çok şiddetli olduğu kalker yüzeylerde 30 - 40 cm derinliğinde çatlak ve oluklar bulunmaktadır. Lapya en küçük karstik şekillerdir.

B) Dolin :


eIwDU.jpg
Dolin
TYBrW.jpg
Dolin Uvala
Karst topografyasının en karakteristik ve aynı zamanda en yaygın şeklidir. derinlikleri 1m ile 200 m arasında değişmektedir. Yatay yönde genişlikleri de fazladır.

C) Uvala : Birbirine komşu olan dolinlerin zamanla birbirlerinden ayıran yamaçların ortadan kalkması ve birleşmeleri ile uvalalar meydana gelir.


D) Polye : Dolin ve uvalaların genişleyerek bir ova görünümünü almasıyla oluşmaktadır. Bazı polyelerin tabanları yağışlı dönemlerde taban suyun yükselmesiyle göl halini almaktadır.Kestel , Elmalı , Gölhisar ve Acıpayam ovaları birer polyedir.


E) Kuru , Kör ve Çıkmaz Vadiler : Kuru vadiler kısa zaman su geçiren ,ölü vadiler ise hiç bir zaman su geçirmeyen vadilerdir. Her tarafı yüksekliklerle çevrili olan vadilere kör vadi , bir tarafı açık olan vadilere ise çıkmaz vadi denir.

F) Düden : Karstik bölgelerde yüzey sularının yeraltına battığı yada tekrar su üstüne çıktığı yerlerdir. Su yutan yada su çıkan isimleri de verilir.

G) Obruk :

WzrqO.jpg
obruk ağzı
f3fDy.jpg
obruk sahası
Baca veya kuyu benzeri şekillerdir. Değişik şekillerde oluşmuşlardır. En çok rastlanan şekli yer altında oluşan karstik mağaraların tavanların zaman içerisinde çekmesiyle oluşanıdır.

H) Mağara :
Karstik bölgelerde yeraltında oluşmuş geniş oyuklardır. Mağaraların zaman içerisinde büyüyüp birleşmesi ile galeriler oluşur. Burdur'da İnsuyu Mağarası , Antalya'da Karain , Alanya'da Damlataş , Akseki'de Altınbeşik , Tokat'ta Ballıca Mağaraları önemli karstik mağaralardır. Bu gibi yerlerde ilginç yeryüzü şekilleri oluştuğu için turistik açıdan da önemlidir.


II. BİRİKTİRME ŞEKİLLERİ

A) Travertenler :
tCe19.jpg
traverten
NDtqO.jpg
tareverten

Karstik suların yer yüzüne çıktıkları yerlerde , su içerisindeki karstik maddelerin dağ yamaçlarında çökelmesi ile oluşan ilginç şekillerdir. Travertenler arazinin şekline göre görünüme kavuşmaktadırlar. Denizli Pamukkale'de yer alan Travertenler en güzel örnektir. Buranın dışında Bursa , Antalya Göksu Vadisi ve Van çevresinde travertenler yer almaktadır.

B) Sarkıt , Dikit ve Sütunlar :
70JcE.jpg
damlataş
vMcPl.jpg

Mağaraların tavanlarından sızan suların içerisindeki karstik maddelerin tavandan aşağıya doğru tortullaşması ile sarkıtlar, mağara tabanlarında tortullaşması ile dikitler oluşur. Zamanla sarktı ve dikitlerin gelişerek birleşmesiyle sütunlar meydana gelir.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
GÖLLER ve OLUŞUMLARI

Tanımı :
Karalar üzerinde çanak ve çukur alanlarda birikmiş olan durgun su kütlelerine göl denir. Kara içlerinde yer su alanlar ne kadar büyük olursa olsun , denizlerle bağlantıları yoksa göl adını alı.

Göller , kapalı havza ve açık havza oluşturan göller olmak üzere iki bölüme ayrılır. Kapalı Havza oluşturan göllerin , dışarıya akıntısı yoktur. bu göllerin suları tuzlu, acı veya sodalıdır. Kimi göller ise fazla sularını gideğen yada su yalağı adı verilen bir akarsu ile dışarıya boşaltır. Dışarıya akıntısı olan göllerin suları tatlıdır. Ayrıca bir gölün suyundaki tuzluluk oranı yağış ve buharlaşma koşullarına göre de değişir.

Göllerde su seviyesi sürekli değişmektedir. Mevsimler arasında gölü besleyen kaynakların sularında görülen değişimler göllerin su seviyesini değiştirir. Örneğin; İç Anadolu Bölgesinde yer alan Tuz gölünde yaz aylarında yağışın olmamasından dolayı gölün büyük bir kısmında sular çekilmektedir.

Göllerin yeryüzündeki dağılışı düzensizdir. Bazı bölgelerde birden fazla göl birbirine çok yakın olacak şekilde oluşurlar. Dünyada en fazla göl İskandinavya yarımadasında bulunan Finlandiya'da bulunmaktadır. Ülkemizde ise Güney Marmara , Antalya bölümünün kuzeyi ve Van gölü çevresi göllerin sıklaştığı yerlerdir.

GÖLLERİN OLUŞUMLARI VE ÇEŞİTLERİ

I. DOĞAL GÖLLER

A) Çanak Gölleri

a) Tektonik Göller :
Dağ oluşum hareketleri kırılarak çöken çanakların sular tarafından doldurulmasıyla oluşan göllerdir. Derinlikleri diğer göllere göre fazladır.

Örnek : Afrika'da doğusunda yer alan , Çad,Tanganika , Rudolf, Victoria , Edward ve Nyasa gölleri , Akabe körfezinin kuzeyinde yer alan Lût Gölü , Asya'da yer alan Baykal ve Aral Gölleri

Türkiye'den ; Tuz gölü , Akşehir ,Eber Acıgöl , Burdur, Hazar , İznik , Sapanca, Ulubat ve Kuş Gölü (Manyas ).

b) Volkanik Göller : Volkanik faaliyetlerle oluşmuş çanaklarda suların birikmesi oluşmuş bulunan göllerdir. Göl , yanardağın zirvesindeki baca ağzında oluşmuşsa krater gölü , yanardağ konisinin patlaması ile uçması sonucu oluşan geniş çukurlarda ise kaldera gölü , patlama çanaklarında oluşmuşsa maar gölü adı verilir.

XT8RI.jpg
Meke tuzlası
H5LDr.jpg
Maar Gölü

J7RNN.jpg


Krater Gölü

Örnek :
Nemrut Kaldera gölü , Karapınar yakınlarındaki Acı göl ve Meke Tuzlası maar gölleri, Isparta yakınlarında Gölcük Krater gölü.

c) Karstik Göller : Karstik bölgelerde karstlaşma sonucu obruk , polye gibi çanaklarda suların birikmesi ile oluşan göllerdir.

p8odb.png

obruk gölü

Örnek : Elmalı polyesindeki Karagöl , Korkuteli'nin batısındaki Söğüt gölü , Bucak yakınlarındaki Kestel gölü , Obruk platosunda Kızören, Meyil , Çırakdeniz , İmraş ve Ereğli yakınlarındaki Akgöl.

d) Buzul Gölleri : Buzul aşındırması ile oluşan çanaklarda suların birikmesi ile oluşan göllerdir. Bu göllere sirk gölleri adı da verilir.

zxJ3x.png

buzul gölü

Örnek : İskandinavya yarımadası ve Kanada'daki göllerin önemli bir bölümü ile ABD ve Kanada arasındaki büyük göller bu şekilde oluşmuştur.

Türkiye'de buzul gölleri 4.jeolojik zamanın ikinci yarısında oluşmuştur.Kaçkar , Mescit , Esence , Aladağlar , Bingöl , Buzul , Tendürek'te buzul göllerine rastlanır.

B) Set Gölleri

Akarsu vadilerinin doğal bir setle kapanması sonucu oluşan göllerdir. Seti oluşturan faktör göle adını verir.

a) Alüvyal Set Gölü : Akarsuların taşımış olduğu alüvyalların bir akarsu vadisinin önünü kapaması sonucu oluşur .

Örnek : Ankara'da yer alan Mogan , Eymir , Adapazarı yakınlarında yer alan Sülük gölü, Ege bölgesinde yer alan Köyceğiz ve Çamiçi ( Bafa ) gölü.

b) Heyelan Set Gölü : Heyelanlar sonucunda vadi önlerinin kapanması ile oluşur.

Örnek : Sera ( Trabzon ) ve Tortum ( Erzurum ) , Abant ve Yedigöller ( Bolu ).

c) Lav Set Gölü(Volkanik Set Gölü ) : Volkanizma sırasında çıkan lavların vadi önlerini kapaması sonucu oluşan göllerdir.

Örnek : Erçek gölü, Van gölü , Nemrut gölü .

d) Moren Set gölü : buzul aşındırması sonucunda açığa çıkan moren yığınlarının setler şeklinde birikmesiyle vadi gerisinde oluşan göllerdir.

Örnek : İskandinavya yarımadasındaki göllerin büyük bir kısmı bu şekilde oluşmuştur. Türkiye'de örneği yoktur.

e) Kıyı set gölü ( Lagün ) Deniz kıyılarında koy veya körfez önlerinin kıyı okları kıyı kordonları yardımı ile kapanması sonucunda oluşan göllerdir.

Örnek : Büyük ve Küçük Çekmece gölleri , Ölüdeniz.

II. YAPAY GÖLLER

Elektrik enerjisi elde, sulama ve içme suyu temin etmek yada su baskınlarını önlemek amacı ile vadi önlerinin insanlar tarafından çeşitli setlerle kapanması sonucu oluşan suni göllerdir.

Örnek : Atatürk , Keban , Karakaya , Hirfanlı , Hasan Polatkan ...
 
Top