Dilimiz kimliğimizdir!

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Bütün anne babaların en büyük sevincidir çocuklarının konuşmaya başlaması. Henüz anne karnındayken başlayan dil serüveni, ilk meyvesini, bir-bir buçuk yaşındayken verir. O ana kadar, mimik ve belli belirsiz seslerle anlatılan, duygular, düşünceler, gereksinimler, çocuğun büyümesiyle daha da varsıllaşan bir dağarcıkla anlamlı hale gelir. Dil, çocuğun kendisini ifade edebilmesini sağlar, ona birey olma yolundaki ilk adımını attırır, onun düşünme, üretme ve yaratma gücünü geliştirir. Dünyaya geldiğinde, hiçbir şey bilmeyen çocuk, anadiliyle kimlik kazanır.
Doğuştan gelen dilyetimizi kullanarak, kendimizi var ederiz. Anne-babamız nasıl bir dil konuşuyorsa, bilinçaltımıza ilk önce onu işleriz ve üç dört yaşına kadar anadilimizi kazanırız. Bu temel ne kadar sağlam olursa, bize dil bilinci ve eğitimi ne kadar iyi verilirse, biz de kendimizi o kadar iyi ifade ederiz, dünyayı o kadar geniş algılarız. Bireylerin ifade tarzı, dilbilgisi, sözcük dağarcığı; toplumun düşünce ve düşünceyi ifade tarzının temelidir. Bir ulusun dili o ulusun bireylerini birbirine bağlayan temel unsurdur. O ulusun ortak belleğini oluşturan, ortak değerlerin temelidir. Dolayısıyla, dil önce bireylerin sonra ulusların kimliğini oluşturur.
Dünya değiştikçe, insanlar, uluslar geliştikçe diller de değişime uğrar ve gelişir. Dilimize gösterdiğimiz özen bizi de geliştirecektir ve kendimizi anlatamama ve karşıdaki insanları anlamamaya dayalı sorunlar en aza indirgenecektir. Dilimize karşı kayıtsızlığımız ve özensizliğimiz yüzünden ortaya çıkan iletişim bozuklukları; dilimizin kimliğimizi ve bizi oluşturan en temel unsur olduğunu anladığımız zaman yok olacaktır.
Atatürk'ün, 1932 yılında, Türk Dil Kurumu'nu kurumunu kurarken söylediği; "Ülkesini, yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır" cümlesi hâlâ geçerliliğini korumaktadır. Türk Dili hak ettiği yere ulaşmak için, bilinçli bireylere gereksinim duymaktadır.
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Her şey, bizi birbirimize kenetleyen en güçlü bağ olan Türkçe için!

Dilimize sahip çıkalım. Aramızda Türkilizce değil , Türkçe konuşalım.

Türkçemize sahip çıkalım. Atalarımız sadece toprak için kıymetli canlarından vazgeçmemişler. Bu ülkeyi vatan yapan ulvi değerlerden biri de dildir. Atalarımıza olan borcumuzu böylede ödeyebiliriz.

Bir yandan ilerlerken, bir yandan tökezliyoruz. Bilgisayar çağı ve internet kullanımı kısacası "chat dili" dediğimiz düşman, dilimizi mahvetmekte.

Forumdaki bütün arkadaşlarımdan bu konuda biraz daha duyarlı olmasını rica ediyorum. Gönül ister ki herkes Türkçe'yi bütün dilbilgisi kurallarına uyarak kullansın. Fakat daha önce aşmamız gereken, özellikle bu duyuru ile bahsetmek istediğim konu, kullanmamamız gerekirken kullandığımız ve dilimizden çıkarttığımız harfler.

"q, w, x, sh" bizim alfabemizin harfleri değildir ve bizim alfabemizdeki harflerin yerine asla ve asla geçemez.

"eidir, memleket nire, gidiom, güsel, eed, taam, annadım, bakcez vs." gibi kelimelerde aradan çıkartılan harfler küçük birer kayıp olarak gözükse bile, dilimiz için büyük bir kayıptır.


TÜRK HARFLERİNİN KABUL VE TATBİKİ HAKKINDA KANUN

Kanun Numurası : 1353
Kabul Tarihi : 1/11/1928
Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 3/11/1928 Sayı: 1030
Yayımlandığı Düstur : Tertip: 3 Cilt: 10 Sayfa: 3
...
Madde 4 : Halk tarafından vakı müracaatlardan eski Arap harfleriyle
yazılı olanlarının kabulü 1929 Haziranının birinci gününe kadar caizdir.
1928 senesi Kanunuevvelinin iptidasından itibaren Türkçe hususi veya resmi
levha, tabela, ilan, reklam ve sinema yazıları ile kezalik Türkçe hususi,
resmi bilcümle mevkut, gayrı mevkut gazete, risale ve mecmuaların Türk
harfleriyle basılması ve yazılması mecburidir.

YANİ;

Madde 4 : Halk tarafından yapılan başvurulardan eski Arap harfleriyle
yazılı olanlarının kabulü 1 Haziran 1929 gününe kadar geçerlidir. 1928
yılındaki kanunun başlangıcından itibaren Türkçe özel veya resmi levha,
tabela, ilan, reklam ve sinema yazıları ile aynı biçimde Türkçe özel,
resmi bütün süreli, süreli olmayan gazete, kitapçık, broşür ve yayınların
Türk harfleriyle basılması ve yazılması zorunludur..

"Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır."

Milli bilincin ayakta kalabilmesi ve uyanık bulunması için dil ve tarih uğrunda çalışmaya mecburuz.
Türk milletinin milli dili ve milli benliği bütün hayatında egemen ve esas kalacaktır. 1933
M.Kemal ATATÜRK
 
Top