• Merhaba Ziyaretçi.
    "Minimalist Fotoğraflar" konulu fotoğraf oylaması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Oylamaya katılmanızı bekliyoruz...

ZeyNoO'dan Alıntılar...

  • Konuyu açan Konuyu açan ZeyNoO
  • Açılış tarihi Açılış tarihi

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
ZeyNoO'dan Alıntılar...
Beğendiğim, hoşuma giden alıntı yazılar bölümü...


Tüketmek için bunca acele ettiğiniz, takvim yapraklarına…
Onca hızla çevirdiğiniz akreplere yelkovanlara…
İçine gönüllü daldığınız o insafsız rutin çarkına
şöyle bir uzaktan baktığınızda ne hissediyorsunuz? “

Ne kadarı benim hayatım” diye soruyor musunuz?
Ne kadarını başkaları yaşamış benim yerime….
Ya da ben başkalarının ?..

“Aynadakinin ne kadarı ben’im, ne kadarı oynadıklarım?
Sevgiyi koydum kum saatinin dolu dizgin akıp giden kumlarının her bir zerresine….

Çünkü bir tek sevgi var elimizde ; bunca yıldan damıtılıp gelen..
Yine bir tek o kalacak , yaşanacak yıllarından geriye…
Bir tek sevgi olacak bunca telaştan artakalan ötesi yalan…


| Can Dündar |
 
Yılmaz Özdil'den güzel bir yazı...

Annaneniz öpülesi elleri parçalanırcasına, ovalaya ovalaya tarhana yaparken,
Siz, "Aman annane be, boş versene"deyip, marketten hazır çorba alıyordunuz ya...
Annane rahmetli oldu ve siz, o tarhananın tarifini
annaneden alıp, bir kenara yazmadınız ya...
İşte o nedenle, siz, genetiği değiştirilmiş organizma yemekten
kurtulamazsınız maalesef.
Ne verirlerse
Onu yiyeceksiniz.
Kız evlat yetiştiriyorsunuz, en iyi okullara gönderiyorsunuz.
Piyano çalıyor, İngilizce konuşuyor, Grammy alanları tek tek biliyor.
Bilmeli.
Ama alt tarafı limon, şeker ve su kullanıp, limonata
yapmasını bilmiyor!
Yoğurdu çırpıp, ayran yapamıyor, ayran...
İşte o nedenle, kızınız, genetiği değiştirilmiş meşrubat içmeye mahkum,
maalesef torunlarınız da.

Zahmet edip sütlaç yapmadığınız için, kek yapmaya üşendiğiniz için,
İçinde ne olduğunu bilmediğiniz gofretleri, mısır patlaklarını
kemiriyor sizin oğlan!
Hamur tutmayı, şöyle mis gibi ıspanaklı bi börek yapıp, çantasına
koymayı bilmediğiniz için, hamburger bağımlısı oldu.
Tahin-pekmezi " köylü işi "
vıcık vıcık yağ fışkıran kremaları
"modernite" sandığınız için,
Daha 10 yaşında çocuklarımız balona döndü, yuvarlana yuvarlana yürüyor, tıkanıyor,merdiven çıkamıyor.

Size zor geliyor ama, zor mu evde yoğurt yapmak?
İstanbul'un güneşi müsait değil, anlarım, zor mudur İzmir'de,
Antalya'da, Adana'da evde salça yapmak?
Şikayet edip duruyorsun, içine katkı maddesi konuyor, zorla
beyazlatılıyor diye...
İster tam buğday unundan, ister çavdardan, hakikaten zor mudur evde
ekmek yapmak?
Bütün ailen kabız...
Tonla para verip, abuk sabuk ambalajlı-meyveli saçmalıklardan medet
umacagına, niye öğrenmiyorsun kabak tatlısı yapmayı?

Güya, çoluğunu çocuğunu düşünüyorsun, taze taze yesinler diye, pazara gidiyorsun
Eğri büğrü biberlere, doğal olduğu için tuttuğunda ezilen domateslere ağız burun kıvırıyorsun, hormonlu, tornadan çıkmış gibilerini alıyorsun
Ne işe yaradı senin pazara gitmen?

Kocanız da, bu satırları okuyup, size akıl verecek şimdi...
Söyleyin ona, ukalalık etmesin, götürün aktara, hatmi çiçeğiyle
zencefili birbirinden ayırt etsin, ondan sonra konuşsun!

Enginar, börülce, radika, cibes pişirmekten haberin yok;
Gazetelerin tiraj almak için uydurduğu uzmanlarından
fıldır fıldır brokoli tarifleri öğreniyorsun...
Brüksel lahanası yiyerek mi AB'ye gireceğini sanıyorsun?

Çin'den bal getiriyorlar mesela...
Taaa Arjantin'den, Meksika'dan bal getiriyorlar.
Neymiş efendim, içinde genetiği değiştirilmiş organizma olabilirmiş falan...
İçinde tavuk ibiği, maymun kulağı olmadığına şükredin!
Ben iddia ediyorum;
Kaşla göz arasında frankeştayn ürünlere kapıları açan arkadaşlarla,
Amerikan çiftçilerinin avukatı profesörlerimiz, sırf karakovan balına
sahip çıksa, Şemdinli'de, Pervari'de terör bile azalır, terör bile...

Uzatmayayım.

Mutfak genetiğimizi kaybettik biz.
Elin adamı, mısırdan, soyadan, domatesten önce beynimizin DNA'sını değiştirdi!

Hurrraaa diye köyden kente göçerken, dışarda tıkınmayı şehirleşme
zannettik. Ambalajlı ürün tüketmeyi, zenginleşme zannettik.

Dolayısıyla, ya kafayı değiştirip, özümüze döneceğiz,
Ya da ne verirlerse onu yiyeceğiz.
 
Erkekler korumayı severler, ama yine de güçsüz, zavallı kadınlardan hoşlanmazlar.

Güçlü kadından ise çekinirler, ona yanaşamazlar.

Kadının hası bu dengeyi kurmayı bilir; gücünü erkeğin gözüne gözüne sokmaz.
Has kadına naz da yakışır, kapris de.

Öyle tatlı, öyle kıvamlı naz eder ki,
onun nazını erkek zevkle çeker.

Gerçek bir kadın şiir gibi olur,
mey gibi olur,
ömür gibi olur.

CAN YÜCEL
 
Eskiden oturduğun o mahalle var ya orayı özlersin.
Çocukluğunu özlersin.
Senden gidenleri özlersin.
Ölen yakınlarını özlersin.
‘Artık işime yaramaz’ deyip de çöpe attığın,
Ya da birisine verdiğin oyuncaklarını özlersin.
Geride bıraktığın insanları özlersin.
En kötüsü ne biliyor musun?
Özlediklerinin hiçbirisi geri gelmez.
Sadece “Özlersin”…

(Sunay Akın)
 
İzlediğim Dizinin sonunda çalan türkü...

Köroğlu - Mert Dayanır, Namert Kaçar..

Mert dayanır namert kaçar
Meydan gümbür gümbürdenir
Şahlar şahı divan açar
Divan gümbür gümbürdenir

Yiğit kendini öğende
Oklar menzilin döğende
Sespe kalkana değende
Kalkan gümbür gümbürdenir

Ok atılır kalasından
Hak saklasın belasından
Köroğlu'nun narasindan
Her yan gümbür gümbürdenir

 
Aslında, trip atmak dürüstlüktür.. ”Seni önemsiyorum” demektir. Sevmediğin birine trip atmazsın meselâ. Yani ona olan sevgini belli edersin içten içe.
Onun için üzülebildiğini ona göstermektir trip. ”Beni üzebilecek kadar değerlisin, hadi anla” demektir.
Çocukçadır belki ama kalptendir aynı zamanda. Trip atmak sevdiğini başka türlü söylemektir. Bi yerde vazgeçememektir.
Su-sa-ma-mak-tır trip.. Susup gitmek yerine, “Senden vazgeçemiyorum“u tercih etmektir.
Ve yalansızdır.
Hülâsa.. Onu aklından, kalbinden, anılarından, hafızasından atamayan insanların…
Atabildiği yegâne şeydir trip..
 
Asla sevmediğim birine seni seviyorum demedim,
Ya da asla birini severken karşılığını beklemedim.
Dostluğuma değer biçmedim sevgime ise hiçbir zaman sınır çizmedim.
Sevdiysem sonuna kadar gittim, bitirdiysem öldürse de hasreti geriye dönmedim.
Bazen çok kırıldım, bazen belki de kırdım.
Ama hata insana mahsustur dedim.
Affettim, af diledim.
Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben onları yinede affettim.
Onlar belki beni saflıkla yargıladılar.
Belki de içten içe sinsice güldüler.
Ama asıl unuttukları şuydu
Ben aldanmadım..
Aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlayamadılar.
Bir insan kaybının ne olduğu bilemedikleri için,
kaybetmek onlar için bir alışkanlık haline geldiği için.
Oysa ben hiç insan kaybetmedim.
Sadece zamanı geldiğinde vazgeçmeyi bildim o kadar.


Can Yücel
 
Allahım!
  • hırsın kabarmasından,
  • öfkenin sersemliğinden,
  • hasedin galebesinden,
  • sabrın zayıflığından,
  • kanaatin azlığından,
  • huyun kötülüğünden,
  • şehvetin azmasından,
  • bağnazlığın sultasından,
  • nefsin tutkusuna uymaktan,
  • hidayete karşı çıkmaktan,
  • gaflet uykusundan,
  • zorluklara düşmekten,
  • batılı hakka yeğlemekten,
  • günahlara ısrarla devam etmekten,
  • günahı küçümsemekten,
  • itaati büyük görmekten,
  • zenginlerin övünmesinden,
  • fakirleri hor görmekten,
  • elimizin altındakilere kötü davranmaktan,
  • bize iyilik yapanlara teşekkürü terketmekten,
  • zalime yardımcı olmaktan,
  • mazlumu yalnız bırakmaktan,
  • hakkımız olmayan bir şeyi istemekten,
  • İlmi konularda bilgisizce konuşmaktan
sana sığınıyoruz!
 
Kim kazandı? Odunlar mı, küller mi? Terziler mi, kumaşlar mı? Avcılar mı, kuşlar mı?

Kim kazandı? Gülleler mi, surlar mı? Salonlar mı, kırlar mı? Değnekler mi, körler mi?

Kim kazandı? Diriler mi, ölüler mi? Çobanlar mı, sürüler mi? Efendiler mi, köleler mi?

Kim kazandı?

Sevgili Dost,
Herkes kaybetti. Ölüm kazandı. Mezar taşlarına: “Huve’l-Bâki” kazındı.
 
”Ben yaşadıklarımın hiçbirini unutmam.
Ama evet ! yeri gelir susarım.
Canımı çok yakan şeyler olur ama yinede susarım, tükenirim.
Buna izin de veririm aslında..
Salaklığımdan mı? Hayır!
Ben kimseye ”GİT” de demem, diyemem.
O kişi vazgeçilmez olduğundan mı? Hayır.
Ona o kadar şeye rağmen, o kadar değer veririm ki, hergün yaptıklarına utansın diye.
Ama bir gün öyle bir giderim ki; Kaybedeceğim hiçbir şey olmaz!”


Sunay Akın
 
Geri
Top