Yüreğimde dinmeyen esintiler…

MustafaCİLASUN

Özel Üye
Özel üye
Bitti,
İçimi titreten,
Sürur zerk eden hicran gitti…


Bir inşirah sahnesiydi
Güneş ışınlarının sessizce içeriye girdiği gibi


Sabahın ilk saatlerinde,
Gülmeyen yüzlerde ısıtan ülfet timsaliydi


Neşe ve muhabbete
Ne kadar hasret kalınmışsa gönül,
Kahredercesine benimsiyordu


Derin bir yakınlık duyuyordu
Sanki ruhi tınıları aynı serencamdan nüksediyordu

Kelam etmek,
Bazen derinliğin kıyılarında gezinmek,
Gülebilmek iyi geliyordu


Sineme
Ömürlük bir hakikat sıcaklığını veriyordu,
Huzur ve muhabbet yaşanıyordu


Bir takım
Mahrem konular vardı
Her nasılsa çekinceler hala zindeliğini koruyordu


Sessizliğin gölgesinde ki izler
Bu gerçeği haykırıyordu, güven yetmiyordu


Yaşanmış
Ve iliklere kadar acısı saklanmış
Mazi sayfası, okunmaması gerekiyordu


Her ne şarta olursa olsun
Yaşanmışlık kalbe ve ruha acı vermişse,
Elem vaat etmişse, acıtıyordu


Artık
Yeni bir sayfa açmanın,
Kalan nefesi sürur sandalına bırakmanın


Yegâne sahiple
Baş başa kalmanın, deryanın ruhuma
Aşina gelen sedasıyla uyumak istiyordum


Göreceğim
Düşler artık rahat bıraksın
Huzuru temin için ne kadar varlığım varsa alsın


Kalbimde
Yeis adına hiçbir iz bırakmasın,
Kaygılar esaret yaşatmasın


Akıl ve izan
Tutuklu kalmasın, çile ve cefa
Zulme dönüşmesin, insan olduğun bilinsin


Kalbe düşen
Bir sevda, ruhu yormasın
Hissiyata yas tutturmasın, bütün zamanı almasın


Sevgi adına müştereklik
Ve saygı sadakatle marifet kazansın


Güven
Ve samimiyeti zedeleyen
Her şüphe taliplilerine ulaşsın, muhabbeti yıkmasın



Mustafa CİLASUN]
 

Top