• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Yırtık Kitaplar ve Kırık kalpler

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE

6.jpg

Demek buraya baktın. Ama burası "orası!" değil. Peki söyle o zaman.. Şu saatte orada olmak ister miydin?! Evet mi? Peki. Bunu sen istedin..! Şimdi birkaç adam düşün… Ya da neyse neyse! Düşünme! Bir ada hayâl et… Yok, yok! Unut, gitsin! Ne idüğü belirsiz, karmakarışık, Yok artık!" dedirtecek, en afallatıcı birkaç olay say... Dur, dur! Sayma! Dünyada en çok olmak istediğin yeri söyle... Boşver! "Orası" kesinlikle orası değil... Bir ada… Birkaç adam… Ve esrarengiz olayların envai çeşidi…Yok... Anlaşıldı! Sen bu kitabı okumadan şu saatte orada olup olmadığına asla karar veremeyeceksin! O zaman söyle... Şu saatte orada olmak ister misin?! Hem sen hiç son sayfası yırtık bir kitap okudun mu? Bu kitabın son sayfası neden yırtık? Okumadan asla anlayamayacaksın!

Kırdığın kalbin sahibine iyi bak. Bir gün mutlaka yolun ona düşecek.
Kırılan kalbin keskin parçaları öldürür her insanı.
İnsanın kalbinden daha büyük çöl insanın kalbinden daha derin göl var mı ki? Yangın da burada yağmur da.
Çok güçlüsün her şeyi içine atıyorsun dedi. Elimi sol yanıma götürerek burada neler oluyor bilmiyorsun dedim.
XF1E8GW.jpg

yolunu beklerken içtiğim sigaralar ve dün geceden arta kalan ne varsa masada. erken saatte uyandım. yatak odamın tavanı eğilirken üzerime bir saat daha uyudum. belki iki. havada ölü bir romantizm vardı ve bir ninni örttü üzerimi. anlaşılmamak acıktırıyordu insanı. iki gün önceden kalan pizzanın son dilimini ısıtacaktım. mikro dalga değmez dedi. ne kızgındır arka koltuğunda bayıldığım taksici şimdi. acaba son bardağım nerede kırıldı. karşılıksız sevmek makro bir dalgadır. onu anladım. oturdum biraz kitap okudum. şu hayatta ne öğrendiysem telefon beklerken öğrendim. onu anladım. bir kitap bitti. diğerine geçtim. sırtım ağrıyordu nedense. uzanmak istedim doğruldum. yastık değmez dedi. küçükken dinleyip unuttuğum masalları düşündüm uzun uzun. aklıma hiç biri gelmedi. son mesajlaşmalarımıza bakayım dedim. telefon ”değmez”. kötü bir gün geçiriyordum. buna alışığım. kötü bir gün geçirmek beni daha sivri bir insan yapacaktı. ne de olsa bizi öldürmeyen her şey bize sihirli güçler katacaktı. bir sigara daha yaktım. içki içmek için çok erkendi. yeniden doğmak için çok geç. başka bir şehirde yaşamak için doktor olmak için mesela. her şeyi bırakıp gitmek için çok geçti. tekrar çocuk olmaya karar vermek için, yeni yeni yerler keşfetmek için, bir daha sevmek için.. yarım şişe viski vardı tezgahın üzerinde. elim kesme bir cam bardağa yürüdü. bardak ”değmez” dedi. seni sevmek seni mutlu etmekti. seni sevmek, geceden kalan viskiyi gündüz gözüyle şişeden içmekti. teşhis edilemeyen bir hastalık gibi. genç yaşta başlayan bir bağımlılık. gösteriş olsun diye alınıp bir sayfası bile okunmayan kitaplar gibiydi sevilmek. seni sevmek adaletse tanrılar hüküm giymeliydi. ayakkabılarımı giyip çıktım evden. biz romantikler deniz kenarında yürümek insana iyi gelir zannederiz nedense. sahiller kandırılmışlar ve aldatılmışlarla doludur bu yüzden. şimdi bir denize atsam kendimi. boğulacağım şey önce kendi karanlığım olacaktır dedim içimden. bir resmini buldum iç cebimde. ve ellerim hep yara iziydi. bir banka oturdum. ölümü düşündüm. ölümün ilk işareti doğumu düşündüm. martıları izledim dans ederlerken. rüzgar ”değmez” dedi. sonra o biri geldi yanıma. gözleri aynı sen. merhaba dedi dudakları, gözleri aynı sen. şiirlerdeki kadar korkutucu değildi sonra hayat. seni son gördüğümde o bankta oturuyordum ben. sana en yakın olduğum şey yırtık ellerimde solgun bir resimdi. seni sevmek yapabilmek değil yapmasını sevmekti. seni sevmek , yokuş aşağı hızla giden patlak frenli bir arabanın içindeyken çalan şarkıyı sevmekti. banktaydık, oturuyorduk. o vardı ben vardım o aslında en çokta sendin ve bunu neden sonra anladım. gülümsedim öylesine. o sen de gülümsedi. sahil yeniden aşık olmak için elverişli bir yerdi. tam sevecektim seni her yerinden, hayat ”girme o topa”, ”değmez” dedi.
3.png

Ne çiçeğe fazla su ver. Ne insanlara fazla yüz ver. Çünkü bir çiçeği ne kadar fazla sularsan kurur.
5.jpg

En iyi beş yıkıcı ayrılık şarkısı”, “En iyi beş öfkeli ayrılık şarkısı”, “Hayata devam için en iyi beş ayrılık şarkısı” gibi listeler.

Belki de şarkılar haklıdır. Bazen yapmak istemediğimiz şeyler yapmak zorunda kalırdık, sırf önceden çizdiğimiz sınırların gerisinde; önceden verdiğimiz kararlara sadık kalabilmek için.
68.jpg


Son sayfalardan bir cümle..... Hepsi bir yana, 'son sayfası yırtık kitap
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
2.jpg

İnsanı insan yapan, yüzüne güzellik katan ve onu sevdiren tek şey kalbinin güzelliğidir. Yoksa hepimiz aynıyız, etten ve kemikten oluşmuş bedenleriz. Bizi birbirimizden ayıran tek şey kalplerimizin güzelliğidir...
 
Top