You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser.
YDS’de En Çok Çıkan İngilizce Kelimeler
Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
- Accept Kabul etmek, razı olmak.
- Access Erişmek, ulaşmak.
- Accessible to Ulaşılabilir, erişilebilir.
- Addition İlave, ek.
- Accommodate Misafir, konuk ağırlamak (put up).
- Accompany Eşlik etmek, arkadaşlık etmek (Escort) Beraber bulunmak ya da bir arada gözükmek.
- Accomplish Başarmak (Achieve)
- Accumulate Birikmek, çoğaltmak / biriktirmek, yığmak.
- Accuracy Doğruluk, kesinlik.
- Abundance Bolluk, bereket.
- Accurately Doğru, hatasız, eksiksiz bir şekilde (precisely, correy).
- Accuse Birini bir şeyle suçlamak, itham etmek.
- Achieve Başarmak, yerine getirmek.
- Acknowledge as Kabul etmek, olarak tanımak / Mektup, mesaj vb aldığını gönderen kişiye bildirmek.
- Acquainted with Aşina olmak, haberdar olmak (familiar with).
- Abandon Birini terk etmek (leave) / Bir şeyden vazgeçmek (give up).
- Abbreviate Kısaltmak, özetlemek / matematikte sadeleştirmek.
- Abolish Toplumdaki tabuları yıkmak, sona erdirmek (do away with).
- Abstain from Alkol, ilaç vb sakınmak/ uzak durmak (avoid from)
- Abundant Bol, bereketli.
- Acquisition Edinim.
- Activity Faaliyet, aktivite / Activist Bir fikrin aktif destekçisi (supporter).
- Adapt Bir şeye uyarlamak, uydurmak (adjust).
- Addict Bağımlı, tiryaki / drug addict eroin bağımlısı.
- Addiction to Bağımlılık, tiryakilik.
- Additionally Ayrıca, bunun yanı sıra, buna ilaveten (furthermore, moreover).
- Adequately Yeterli bir şekilde (sufficiently).
- Adjust Uyarlamak (adapt) / alışmak (get used to).
- Adjustment Düzeltme, intibak, uyma
- Administer İdare etmek, yönetmek / (damardan ilaç vb vermek, sağlamak.
- Admire Hayran olmak.
- Admit Kabullenmek, itiraf etmek.
- Adopt Evlat edinmek (take up) / önlem, tedbir vb almak (adopt measure) / başkasına ait bir şeyi benimsemek (dil, din vb)
- Adore Çok sevmek, tapmak
- Adverse Zıt, kötü
- Advocate Savunmak (= defend) (2) desteklemek (= support)
- Affect Etkilemek (= influence)
- Aggravate Gittikçe kötüye gitmek, fenalaşmak (= deteriorate, worsen)
- Aggressive Saldırgan
- Aid Yardım etmek (help)
- Alien (to) Yabancı
- Alongside Yanında, bitişiğinde.
- Alter Değiştirmek (= change)
- Alteration Değişiklik
- Amazing Şaşırtıcı, hayran bırakıcı (= astonishing)
- Amend Değişiklik yapmak (kanunda düzenleme yapmak anlamındaki gibi)
- Amendment Değişiklik, (kanun vb) üzerinde değişiklik yapmak (= alteration)
- Amusing Eğlenceli, zevkli
- Announce Anons etmek, ilan etmek (= give out, declare)
- Anticipate Ummak, beklemek
- Apologize Özür dilemek (apologize to someone for something)
- Appalling Korkunç (= dreadful, horrendous)
- Appointment Atama, tayin / randevu (rendezvous)
- Appreciate Takdir etmek, değerini bilmek / anlamak, farkına varmak
- Approach Zaman/ mesafe bakımından birine/bir şeye yaklaşmak / (bankaya/yüksek bir mevkiye vb) müracaatta bulunmak, ricada bulunmak
- Appropriately Uygun olarak (suitably)
- Approve of Onaylamak, uygun bulmak, tasvip etmek
- Arrange Düzenlemek, ayarlamak (toplantı, randevu vb)
- Artefact İnsan eliyle yapılmış (sanat)
- Ascend Yukarı çıkmak, yükselmek, tırmanmak (go up / climb up)
- Ask for Ricada bulunmak, bir şey istemek
- Aspire Şiddetle arzu etmek, çok istemek (* I’ve always aspired to be a singer)
- Assemble Bir araya getirmek, toplamak (gather) / monte etmek
- Assess Değerlendirmek (evaluate).
- Assign Atamak, tayin etmek, görevlendirmek (appoint).
- Assist somebody in something Birine bir konuda yardım etmek.
- Associate Zihninde insanlar/eşyalar arasında) çağrışım yapmak.
- Assume Elinde delil olmadan bir şeyin doğru olduğunu düşünmek veya kabul etmek, farz etmek.
- Assure Birine teminat vermek, emin kılmak, garanti vermek.
- Astonishment Şaşırtmak, şaşırmak (amazement, bewilderment)
- Attach İliştirmek, eklemek (enclose)
- Attack Saldırmak, saldırı.
- Attain Elde etmek, erişmek (gain, obtain).
- Attainment Ulaşmak, erişmek.
- Attend İştirak etmek, katılmak.
- Attribute Bir sebebe/nedene dayandırmak (base on/upon).
- Auditorium Dinlenme/izleme salonu, seyircilerin oturduğu bölüm.
- Available Mevcut, var olan.
- Avert Olmasını önlemek / başka yöne çevirmek (trafik akışını vb),
- Avoidable Kaçınılabilir, engellenebilir.
- Award Ödül.
- Backward Geri kalmış̧, geriye doğru
- Badly in need of Bir şeye/birine çok muhtaç̧ olmak
- Barely Hemen hemen hiç, neredeyse hiç / güçlükle (hardly, scarcely)
- Bargain Pazarlık, anlaşma / pazarlık etmek / kelepir, ucuz eşya
- Barren Kurak, verimsiz (infertile, arid)
- Basic Temel (essential, fundamental)
- Bazaar Pazar (alışveriş yeri)
- Behave Davranmak
- Believe İnanmak
- Belongings Birinin kişisel eşyaları (possessions)
- Bitingly satirical Aşırı alaycı (insafsızca eleştirme)
- Bizarre Tuhaf
- Blanket Battaniye
- Blaze Ateş, (alev), yangın parlamak
- Bolt Fırlayıp kaçmak, tabanları yağlamak
- Branch Dal, branş
- Break off (Nişan, nikah vb) bozmak, ayrılmak
- Breed Hayvan için (doğurmak, yavrulamak), (hayvan yetiştirmek)
- Bribery Rüşvet, (offer bribes-rüşvet teklif etmek)