• Merhaba Ziyaretçi.
    "Minimalist Fotoğraflar" konulu fotoğraf oylaması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Oylamaya katımanızı bekliyoruz...

WATTPAD/ Güven Bana(Bitti Rüya)-İrem ERDOĞAN

İreeem42

Özel Üye
Özel üye
"Bir insanı aynı anda hem hayat verircesine çok sevip hem de ondan ölümüne nefret etmek, şayet mümkün müdür?

Ben, bu soruya hiç düşünmeksizin 'hayır' cevabını verirdim. Fakat hayat, yaşınız kaç olursa olsun size her zaman bir şeyler öğretiyor. Yaşım 28 ve ben bu sorunun cevabını en acı şekilde öğrendim."

----------

-12 Nisan 2011 Salı-

'Nisan ayının en güzel yanı, kuş cıvıltıları ile uyanmak kesinlikle!'

Gözlerini aralarken, aklından geçirdiği bu düşünce, ona hayat enerjisi veriyordu. En sevdiği mevsimdi ilkbahar. Hem yaz tatilinin hem de yeni yaşının habercisi idi çünkü.

'Reşit olmak için güzel bir gün.'

Heyecanlıydı. Çünkü 18. yaş günüydü bugün. 18. yaş her genç kız için dönüm noktası idi. Hayallere bir adım daha yaklaşmanın bir yolu, büyük sorumluluklar alıp yetişkin olmanın bir adımı idi 18.yaş. Çok özeldi. Her şeyiyle...

------------

Dört kardeşten üçüncü olanıydı Bade. Gökyüzü mavisi gözleri, kumral ve upuzun saçlarıyla harika bir kızdı. Fiziksel olarak annesine benzese de davranışları tıpkı babası gibiydi. Babasına gerçekten bağlıydı. Ona âşıktı. Hayatı boyunca babasına güvendiği kadar kimseye güvenmemişti.

Konuşmayı seven, hayat enerjisi her zaman fazlasıyla yüksek bir genç kız olmanın yanı sıra, çok sevecen ve deli doluydu.

Üzerini giyinip odasından çıktı. Evin sessiz oluşu pek hoşuna gitmese de evin içinde birilerini aradı. İlk baktığı yer, ağabeyi Ferman'ın odası oldu fakat Ferman odasında yoktu. Annesine bakmak için mutfağa gittiğinde annesini de bulamamıştı.

"Anne! Ferman! Neredesiniz?"

Ses gelmeyince evin diğer odalarına da bakmaya karar verdi. Banyo, misafir odası, hatta bahçeye bile baktı. Sonunda annesini aramaya karar verdi lakin telefonunu odasında unutmuştu. Tam odasına giderken anne ve babasının yatak odasına bakmadığını hatırladı ve odanın önünde durdu. İçeriden sesler geldiğini fark etti. Saat 9.30'du. Babası çoktan işe gitmiş olmalıydı ve gelen ses annesine ait değildi. Kapıya biraz daha yanaştı. Söylenenleri daha iyi duymak istiyordu.

"Seni seviyorum canım."

Ses babasına aitti. Babasının işe henüz gitmediğini anlayan Bade şaşırmıştı. Çünkü babası dakik bir insandı ve işe geç kalmaktan hiç haz etmezdi.

Tam odaya girecekken, kapı açıldı.

"Bade. Ne yapıyorsun sen burada?"

"Size bakmaya gelmiştim. Annem içeride mi?"

"Annen evde değil. Ben de seni onunla zannediyordum."

"Gördüğün gibi buradayım Sayın Aykut Kandemir. Hem sen az önce annemle konuşmuyor muydun?"

"Eee, şey... Evet, annenle konuşuyordum. Hah şimdi hatırladım. Annen, teyzene gitti. Beraber alışverişe mi ne gideceklermiş. Neyse tutma beni işe gideceğim."

"Sabahın 9.30'unda alışveriş mi?"

Babasının konuşmaları her zamankinden daha farklı ve endişeli gibiydi. Sanki bir şeyler saklıyordu da Badenin bunu öğreneceğinden korkmuştu.

'Bu evde tuhaf şeyler oluyor ya, hadi bakalım ne çıkacak altından."

----------

Odasına gidip telefonu eline aldı. Ferman'ın numarasını tuşladı ve aradı. Telefon bir süre çaldıktan sonra nihayet açılmıştı.

"Alo, Ferman neredesin?"

"Akşam için sü... Yani akşam İzmir'den arkadaşım gelecek onun için hazırlık yapıyorum."

"Senin İzmirli bir arkadaşın mı vardı? Ben neden bilmiyorum? En önemlisi de sabahın köründe ne hazırlığı yapıyorsun sen?"

"Ba, b-ra tee-fo..."

"Off sıkışınca hemen telefon çekmiyor numarası... Ama ben bunu yemiyorum artık. Zaten iyi de yapamıyorsun."

-Telefon yüzüne kapanır.-

'Kapattı. Kim bilir neler karıştırıyor. Ah tabi ya, kız arkadaş! Ferman'ın bir kız arkadaşı var! Neyse bir de annemi arayayım.'

Bade, ailesinin ona doğum günü için hazırlık yaptıklarından habersiz bir şekilde olanları anlamaya çalışırken ileride yaşayacağı hayal kırıklıklarının farkında değildi. Hiçbir şeyden habersizce, annesi ile konuştu.

"...Yani akşama kadar teyzemle olacaksınız, peki Rabia'yı neden yanında götürdün ki?"

"Siz Yağmurla müzeye gitmeyecek miydiniz? Sizinle beraber gelmesini istemeyeceğinizden evde yalnız kalmasın dedim, fena mı ettim canım."

"Gidecektik ama yarındı o."

"Ah, günleri karıştırıyorum hep. Eh o zaman sizde Sinemaya gidin. Böylece tüm gün evde yalnız olmazsın."

"Yani bilemedim şimdi. Belki ablama giderim. Arzu'yu da özlemiştim zaten."

"Ablan olmaz. Ablanın işi var."

"Ablamın ne işi var anne? Her zamanki gibi ev temizliği... Yardım ederim belki. Arzu'ya falan bakarım."

"Olmaz! Babası Arzuyu parka götürecekmiş. Hem bilmez misin ablanın temizlik yaparken tek olmak istediğini."

"İyi aman. Ne panik yaptın. Alt tarafın yardım etmek istedim. Hepiniz bir tuhafsınız bugün. Anlayamadım gitti. Yapacak bir şey yok Yağmurla konuşayım o zaman."

Enerjisinin düşüklüğünü, karnının gurultusu ile fark ettiği açlığına verdi. Sabah sabah evdekilerin birden bire yok oluşu, ona açlığını unutturmuştu. Yalnız başına kahvaltı yapmak istemiyordu. Bunu fırsat bilip Yağmur'u beraber kahvaltı yapmak için eve çağırdı.

-----------

Bade için doğum günü hazırlıkları devam etmekteydi. Doğum günü için Badenin ablası Sümeyye'nin evi süsleniyordu. Ferman pasta işini hallederken Sümeyye tarifi kendine ait ve Badenin çok sevdiği kurabiyelerden yapıyor; küçük Rabia ise annesi ve teyzesi ile evi süslüyordu. Akşam olmak üzereydi. Tüm hazırlıklar neredeyse bitmişti. Her şeyin kusursuz olduğunu anladığında Sümeyye, Badeyi aradı.

"Bademişko, annemler bende hadi sende çık gel."

Ablasının ona 'Bademişko' demesinden pek hoşlanmazdı.

"Benim adım 'Bademişko' değil abla. Ayrıca annem, teyzemlerde olacağını söylemişti bana."

"Hadi bu seferlik senin istediğin olsun. Teyzemle beraber bana geldiler oturmaya. Çabuk gel bak hava iyice kararmak üzere."

"Yağmurla beraberiz. O gidince Ferman beni alır."

"Olmaz. Yağmur da gelsin bize. Annesinden izin alırım ben."

Yağmura döndü. Yağmur, kafa işareti ile -sanki telefonda söylenenleri duymuş gibi- onayladı.

"Tamam. 15 dakikaya orada oluruz."

'Of, şu hazırlık aşaması ne kadar sıkıcı... Eşofmanlarımla mı gitsem acaba?'

Bade kendi kendine söylenirken, Yağmur onun yardımına yetişmişti.

"Bugün bu kadar enerjinin düşük olmasının sebebi nedir? Sanki zorla yaşıyorsun hayatı. Kendine gel. Benim Bade'm bu değil. Anlat bakalım yolunda gitmeyen ne?"

Babasının sabahki tuhaf halleri, Badenin aklını kurcalayıp durdu tüm gün. Bu yüzden çok durgundu.

"Hiç. Sadece gece uykumu alamadım. Ayrıca bu hazırlanma aşamasını pek sevmiyorum. Her yere eşofmanla gitmeyi tercih ederdim. Kombin falan bana göre şeyler değil."

"Tek derdin bu ise ben senin yerine ben seçerim kıyafetlerini. Sende saçını ve makyajını yaparsın."

"Gerek yok Yağmur. Alt tarafı ablama gideceğim. Gerek yok kombine, saça başa... Eşofman iyisi, eşofman en iyisi!"

"Bade, ne olur bir gün şu sıradan kız olmaktan çıksan, ne olur bir kereliğine de olsa 'özel' olsan?"

"Sence ben 'özel' değil miyim?"

"Tatlım öyle demek istemediğimi biliyorsun. Sadece birazcık kendine özen göster. Bak dolabında ne kadar güzel kıyafetler var ama sen ısrarla eşofman giyiyorsun. Saçın hep atkuyruğu ve hiç makyaj yapmıyorsun."

Bade, arkadaşının ısrarlarına dayanamadı ve birazcık süslenmeden zarar gelmeyeceğini düşündü.

"Peki, öyleyse bir kerelik senin dediğin gibi olsun."

Yağmur, Bade için; siyah, omuzları açık fırfırlı bir bluz ve altına beyaz, diz hizasında küçük küçük delikli bir etek seçmişti. Yine siyah düz bir iskarpin ile kombini tamamladı.

Bade ise saçlarına dalgalı bir görünüm verdi ve hafif bir makyaj yaptı.

"Bunlar biraz fazla şık değil mi sence de? Sonuçta ablamın evine gidiyoruz. Partiye değil."

"Ee, olsun. Bence şık olmak için illa partiye gitmeye gerek yok. Evde otururken de şık olmalıyız."

"Yağmur saçmalama. Bunları giyemem."

"Ya, Bademim benim için giy lütfen. Ben bunları çok beğendim. Ne olur yani böyle giyinsen?"

"İyi hadi öyle olsun."

Bade hızlıca üzerini değiştirdi ve sürpriz partisi için yola koyuldular. Kısa bir süre içinde Sümeyye'nin evine vardılar.

Yağmur, Badeden gözlerini kapatmasını istedi. Bade, sonunda bu kadar şeyin sebebini anlamıştı lakin anlamamış gibi davrandı ve sorunsuz bir şekilde gözlerini kapattı.

Kalbi hızla çarpmaya başlamıştı. Hiç ummayacağı kadar güzel bir akşam onu bekliyordu. Tüm kalbiyle inanmıştı buna. Yüreğinde tuhaf bir huzursuzluk olsa bile aldırış etmedi. Güzel bir akşam geçireceği umudu ile içeriye girdi.

İçeriye girdiklerinde herkes -Badenin beklediği şekilde- "Sürpriz, iyi ki doğdun Bade." diye bağırmıştı

Bade, sabahki tuhaflıklara şimdi anlam verebiliyordu. Annesi ve kardeşleri bu yüzden evde değillerdi, babası bu yüzden işe gitmemişti, Yağmur bu yüzden kıyafet ve makyaj konusunda bu denli ısrar etmişti...

Bade bir süre şaşırmış gibi davranarak etrafındaki insanlara neşe saçtı. Ne var ki bir şeyin eksik olduğunu, içinde bir burukluk olduğunu sezdi.

"Babam nerede?"

Herkes Badenin şaşkın ve meraklı bir eda ile babasını aramasını izlemişti. Fark ettiğine göre Annesi Meryem, Ablası Sümeyye, Ağabeyi Ferman, Teyzesi Seher, Küçük Kardeşi Rabia, Yeğeni Arzu, En yakın arkadaşı Yağmur ve birkaç yakın arkadaşı dışında kimse yoktu. Babası Aykut, ortalarda gözükmüyordu.

Bade heyecanlı bir sesle seslendi:

"Baba!"



:)
 
Geri
Top