Tutku Kokan Yanlızlık

KaderKatibi

Dürüstlük insanın kartvizitidir, Matbaada basılmaz
Özel üye
Okumaya değer bir yazı.

Tutku Kokan Yanlızlık

Sevgili Yalnız,
Sana dair izler taşıyan kelimeler arasında senin adına rastlayamadım. Bu yüzden sana en yakışacak adı
kendim seçtim. Senin benliğinden izler taşıyan kelimeleri bir çocuğun ormanda kaybolmamak için ardında
bıraktığı ekmek kırıntılarını takip eder gibi iz sürdüğümde yalnızlığın senin bedenine ve aşka aç ruhuna
yakışabilecek en uygun ad olduğunu anladım. Senin için kimi zaman da bir sıfat olabilecek olan yalnızlık
kelimesi bütünüyle seni anlatıyor aslında. Her sabah tek başına yediğin ayçörekleri, evinin her odasına telefon koyuşundaki derin anlam, bu telefonun başında bir zavallı gibi bekleyerek geçirdiğin dakikalar, her akşam soğuk yatağına bir başına girişin yalnızlığını simgeleyen somut kanıtlar oluyor.
Bir çemberin merkezindesin sanki, etrafındaki ince halkayı seni yaralayan kadınların etlerinden birer birer sen oluşturuyorsun farkına varmadan. Ve kaçıp gitmek istediğin çocukluğundan beri sevemediğin yağmurlu gecelerde ne kadar uzaklaşmak istesen de her bir kaçışın bir et yığınına çarpıp hüsranla son buluyor. Duygularım senin duyguların kadar değişken olması halinde ne tepkiler vereceğimi, nasıl sendeleyeceğimi tahmin edemiyorum. Ancak gökyüzündeki bulutlar kadar değişken olan bu ruh halinin kendi
benliğime hiçte uygun olmayan bir kalıp olduğundan eminim. Gökyüzünden bahsetmişken, ben sana duygularımı anlatan bu eşsiz renklerden oluşan tabloyu zarif dokunuşlarla çizerken gökyüzünde emsalsiz bir dolunay salınmakta. Senin her sabah yemene rağmen bıkmadığın ayçörekleri kadar çok seviyorum bu ışık
tılsımı, cinayetlere olan tutkulu merakın kadar derinden arzuluyorum dolunayın hükmettiği geceleri. Işığıyla
banyo yapmak tüm kötülüklerden arındırıyor gibi beni.
Sen yüzünde doyumsuz aşklarının yerleştirdiği çizgileri taşıyan, olgun bir yaşa sahip olmana rağmen
çocukluğundan beri özlemini duyduğun sıcak bir aileye sahip olamayan, geçmişinin ve bugününün aşkı
arasında bocalayan yalnız adam; kendini, kendi benliğini yazdığın ve sonralarında unuttuğun satırlarda ne diye ararsın? Kadınların kendi iç dünyalarını tanımak için çeşitli hareketlerde bulunmalarını eleştirirken,
şimdilerde kendi mürekkebinden damlayan satır aralarında bir yapboz gibi kendi parçalarını tamamlamaya,
ruh halindeki kara delikleri anlamaya çabalıyorsun. Sana aşklarınla beraber gelen değişken duygularını,
doymak bilmeyen arzularını, bir cinayetin işlenişinde hissedilen duygunun nasıl bir şey olduğunu merak edip,
olay yerine kadar gidip kendini katil gibi düşünerek harcadığın zamanları benliğine öyle derinden işlemişsin
ki bu hislerin senden ayrılmasının mümkün değil. Öyle ki hayatta tadılacak en büyük zevklerin bir cinayeti işlerkenki, yazı yazarkenki, bir kadının zarif bedeniyle bütünleştiği o anlardaki hazlardan ibaret olduğunu düşünüyorsun. Bir kaç saatliğine ruhunu ve bedenini parayla satan, yırtıcı hayvan misali keskin koku alışlarıyla paranın kokusunu kilometrelerce uzaktan duyumsayan, senin tenin dışında başka bedenlerde milyon kez iz bırakmış benim kirli su birikintileri diye tabir edebileceğim kadınlarla bir sevgiliyi aldatmak uğruna
bile birlikte olabiliyorsun.
Hayatın tadını bu geçici ama tarif edemeyeceğin kadar çok zevk duyduğun anlarda arıyorsun. Belki de kendini bu anlık zevklere adadığın için yalnızsın. Çünkü yalnızlıkta birliktelikte sonsuza kadar devam edebilir. Sen hasretiyle yandığın sıcak bir birlikteliği değil de, anlık zevklerden oluşan yalnızlık serüvenlerini
tercih ediyorsun. Bunun uğruna sesine taptığın, tenine her daim aç olduğun tutkulu yalnızlığını paylaştığın yârini yok sayabiliyorsun. Senin nefes aldığın satırların arasına sızarak, yalnızlığını anlatacak birini bulamadığın için yalnız olamadığını, yalnızlığını anlatacak birini bulduğun anada yalnızlık kelimesinin efsanevi anlamının ölmüş bir insan bedeninin damarlarındaki kan gibi yavaş yavaş yok olacağını ve özünü yitireceğini kulağına fısıldamak isterdim. Sana yalnızlığı, seçtiğin tercihler sonunda kendi ruhuna bir asalak
misali yapıştırdığını anlatmak isterdim.
Ama şimdilik sadece seni izleyen üçüncü bir göz gibi seni gözlüyor ve
seni bu satırlara mahkûm ediyorum.
Sen, kendini aradığın kitabındaki karakterini kendi yöntemlerinle satırlara zincirliyorsun ve aynı zamanda sen; değişken duyguların, tutkuların ve arzuların yer aldığı sayfalardaki bir yalnıza hüküm giyiyorsun, ben de seni kendi tat ve hislerimle hiçbir zaman haberin olmayacağı bu kaşmir kadar yumuşak kumaşa kelepçeliyorum. Etrafını çevreleyen seni yaralayan kadınların etlerinden oluşturduğun duvarlarından sızıyor ve seni birbiri ardına gelen bu satırlara aktarıyorum. Ve kelimelerimi sana yönlendiriyor, kalemimi
sana doğru şaha kaldırıyor ve dörtnala koşuyorum bu tozlu topraklarda. Belki de unutmak için yazıyorum satırlarımı, senin gibi bir gün unutulabileceklerini bilmeden kırbaçlıyorum kelimelerimi. Senin yazı yazarken yazdığın şeyleri sonralarında unutuvermelerini, hayatta sahip olduğun en nadide parça olan kaleminden
damlayan saf mürekkebinin beyaz zeminle bütünleştiği anda, senin beyninin kıvrımlarında ve yüreğinin duvarları siyah olan odalarında yok oluveren tüm hislerini ve bu hislerini sırtlanmış emektar kelimelerinin sonsuzluğa nasıl uçtuklarını hayal ediyorum. Ben sana yazarken göklere kadar ulaşan beton yığınlarının ardından bir görünüp bir kaybolan dolunay, çehresinde muzur bir ifadeyle tebessüm ediyor bana. Seni hapsolduğun sarı sayfalardan çıkarıp benim hüküm sürdüğüm satırlara ölümsüzleştirişimi izliyor usulca.
Sen aşk enkazlarının altında nefes darlığı çeken yalnız adam, senin ruhunu tozlu raflara mahkum olmaktan kurtarmak ve yalnızlığını ruhundan arındırmak isterdim. Ancak kuru ekmek parçalarını hayat
yolunun aşk patikasında kaybolmamak için peşi sıra bırakan olgun bir bedenin altında saklanan sevgisini
göstermekten yoksun bir çocuk olarak takılmış bir plak gibi anlık zevklerde istikrarla yol almanı, ne kadar
bacak kasları kuvvetli dahi olsa değiştirmeye kalemimin gücü yetmez. Çünkü sen başka satırlara aitsin. Buram buram yalnızlık, aşk harabeleri, kan kokan doğu sokaklarının esintilerinin bulunduğu yalnızlıklar zincirisin.
Bu yüzden ben fırçamı temiz suya koyuyor ve kalemime şimdilik nefes aldırıyorum. Ve gökyüzünde endamını gururla sergileyen dolunayı koynuma alıp uyumak üzere bu satırlardan ayrılıyorum. Sana da tatminsiz ve
yalnız geceler diliyorum..

alıntı
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
sen; değişken duyguların, tutkuların ve arzuların yer aldığı sayfalardaki bir yalnıza hüküm giyiyorsun, ben de seni kendi tat ve hislerimle hiçbir zaman haberin olmayacağı bu kaşmir kadar yumuşak kumaşa kelepçeliyorum
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Yalnızlık ahir zaman işi değildir sevda her kişiye mert değildir aşk denilen illet herkeze aynı değildir bir yudum sevgiden mahrum kalanlar bir tadımlık tebessüme maruz kalandır...!
 
Top