Türkiye'nin üye olduğu uluslararası kuruluşlar ve tanıtımları

Suskun

V.I.P
V.I.P
SİYASİ

ZN1c3Ka.jpg


EKONOMİK

clgQhSu.gif


ASKERİ

9qcEEli.jpg


TEKNİK

M8urWpx.jpg


SPOR

j11WyGt.png
 
Düzenleyen yönetici:

Suskun

V.I.P
V.I.P
Türkiye'nin üye olduğu SİYASİ KURULUŞLAR

yVX7mP7.jpg




Avrupa Birliği :




Avrupa Birliği ya da kısaca AB, yirmi yedi üye ülkeden oluşan ve toprakları büyük ölçüde Avrupa kıtasında bulunan siyasi ve ekonomik bir örgütlenmedir. 1992 yılında, Avrupa Birliği Antlaşması olarak da bilinen Maastricht Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi sonucu, var olan Avrupa Ekonomik Topluluğu'na yeni görev ve sorumluluk alanları yüklenmesiyle kurulmuştur. Yaklaşık 500 milyonluk nüfusuyla Avrupa Birliği, dünyanın nominal gayrisafi yurtiçi hasılasının %30'luk bölümünü oluşturur. (16.8 trilyon ABD$)

Avrupa Birliği, tüm üye ülkeleri bağlayan standart yasalar aracılığıyla, insan, eşya, hizmet ve sermaye dolaşımı özgürlüklerini kapsayan bir ortak pazar (tek pazar) geliştirmiştir. Birlik içinde tarım, balıkçılık ve bölgesel kalkınma politikalarından oluşan ortak bir ticaret politikası izlenir. Birliğe üye ülkelerin on beşi, avro adıyla anılan ortak para birimini kullanmaya başlamıştır. Avrupa Birliği, üye ülkelerini Dünya Ticaret Örgütü'nde, G8 zirvelerinde ve Birleşmiş Milletler'de temsil ederek dış politikalarında da rol oynamaktadır. Birliğin yirmi yedi üyesinden yirmi biri NATO'nun da üyesidir. Schengen Antlaşması uyarınca birlik üyesi ülkeler arasında pasaport kontrolünün kaldırılmasının da arasında bulunduğu pek çok adlî konu ve içişileri düzenlemelerinde Avrupa Birliği'nin payı bulunur.

Avrupa Birliği, devletlerarası ve çokuluslu bir oluşumdur. Birlik içinde kimi konularda devletlerarası anlaşma ve fikir birliği gerekir. Ancak belirli durumlarda uluslarüstü yönetim organları, üyelerin anlaşması olmaksızın da karara varabilir. Avrupa Birliği'nin bu tip haklara sahip önemli yönetim birimleri Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği Konseyi, Liderler Zirvesi, Avrupa Adalet Divanı ve Avrupa Merkez Bankası'dır. Parlamentoyu, Avrupa Birliği vatandaşları beş yılda bir oylama yöntemiyle seçerler.

Avrupa Birliği'nin temelleri 1951 yılında, altı ülkenin katılımıyla oluşturulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu'na ve 1957 Roma Antlaşması'na dayanmaktadır. O dönemden bu yana, birlik yeni üyelerin katılımlarıyla boyut olarak büyümüş; var olan yetkilerine yeni görev ve sorumluluk alanları ekleyerek de gücünü arttırmıştır. Üye devletler Aralık 2007'de, birliğin bugüne dek yaptığı antlaşmalar ile yasal yapısını güncellemek ve iyileştirmek amacıyla Lizbon Antlaşması imzalanmıştır. Lizbon Antlaşması'nın onaylanma ve işleme girme sürecinin 2008 yılı içinde olması öngörülmüşse de İrlanda'da, antlaşmanın onaylanması için yapılan halkoylamasının ilk etapta olumsuz sonuçlanması kabul sürecini geciktirmiştir.


Birliğin geçmişi



II. Dünya Savaşı sonrası oluşan siyasi hava Batı Avrupa'da birlik ve beraberlik rüzgârları estirmeye başladı. Bu da pek çok kişi tarafından, Avrupa'ya büyük zararlar veren aşırı milliyetçilik düşüncelerinden bir kaçış yolu olarak görülüyordu. Bu düşüncelerle birlikte 1951 yılında, ilk başarıya ulaşan Avrupa-içi iş birliği olan, Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu önerisi geldi. Bu oluşumun temel amacı, başta Fransa ve Batı Almanya olmak üzere üyeleri arasında kömür ve çelik endüstrilerinin yönetimini bir araya getirmekti. Bunun yapılış nedeni, dönemin en önemli sanayi hammaddeleri olan kömür ve çelikten doğabilecek herhangi bir uyuşmazlığın önlenmesi ve buna bağlı olarak iki ülke arasındaki olası bir savaşın engellenmesidir. Bu iş birliğinin kurucuları yaptıklarını "Avrupa ittifakında ilk adım" olarak nitelediler. Topluluğun diğer kurucu üyeleri İtalya ve Benelüks ülkeleri: Belçika, Hollanda, Lüksemburg idi.





Avrupa Toplulukları


1957 yılında iki yeni topluluk daha oluşturuldu: gümrük birliği işlemlerini sağlayan Avrupa Ekonomik Topluluğu ve nükleer enerji çalışmaları yürütmek için kurulan Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (Euratom). 1967 yılına gelindiğinde imzalanan Brüksel Antlaşması ile var olan 3 topluluk Avrupa Toplulukları ya da daha yaygın biçimiyle Avrupa Topluluğu (AT) adıyla tek bir çatı altında toplandı.

1973 yılında Avrupa Toplulukları Danimarka, İrlanda ve Birleşik Krallık'ı da içine alarak genişleme yoluna gitti. Bu ülkelerde katılım öncesi yapılan görüşmeler sırasında Norveç ile de masaya oturuldu ancak ülkede düzenlenen halkoylaması sonucu katılım isteği reddedilince Norveç topluluğun dışında kaldı.

Avrupa Parlamentosu'nun üyeleri arasında ilk demokratik, doğrudan seçimler 1979 yılında gerçekleştirildi. Bunlar, Avrupalılara Avrupa Parlamentosu Milletvekilleri'ni seçmeleri konusunda olanak sağlayan ve ayrıca uluslararası düzeyde yapılan ilk seçimlerdi.

Yunanistan, İspanya ve Portekiz topluluğa 1980'li yıllarda katıldılar.1985'te imzalanan Schengen Antlaşması, üye devletlerin pek çoğu arasında sınırda pasaport kontrolü olmaksızın yolculuk edebilme olanağını sağladı. 1986'da Avrupa bayrağı kullanılmaya başlandı ve liderler Avrupa Tek Senedi'ni imzaladılar. Bununla birlikte topluluğun karar alma mekanizmasının genişlemesi, ticari işlemlerde engel ve formalitelerin azaltılması ve daha ileri bir Avrupa Politik İş Birliği kurumu oluşturulması sağlandı.


Avrupa Birliği



1990 yılında Demir Perde'nin yıkılması ile eski Doğu Almanya, birleşmiş yeni Almanya'nın bir parçası olarak topluluğa katıldı.[14] Doğu Avrupa'ya doğru gerçekleştirilen genişlemeyle birlikte, topluluğa katılmaya aday ülkelere uygulanmak amacıyla Kopenhag Kriterleri'nin kabul edilmesi üzerine görüş birliğine varıldı.

7 Şubat 1992 tarihinde Maastricht Antlaşması yürürlüğe sokuldu. Bu antlaşma ilk kez Avrupa Birliği terimini kullandı ve üç sütun adını verdiği uygulama alanlarını başlattı. Bugünkü Avrupa Topluluğu terimi, geçmişte Avrupa Topluluklarının görev alanına giren politika ve uluslarüstü işlemleri kapsayan birinci sütuna eş düşmektedir. İkinci ve üçüncü sütunlarsa birliğin dış politikası ile içişleri ile ilgili, daha çok devletlerarası düzeyde iş birliği sunar. Günlük konuşma dilinde Avrupa Birliği terimi, Avrupa Topluluğu için de kullanılmaktadır ve birliğin birinci sütununun bir ögesi olarak Avrupa Topluluğu adı, öngörüldüğü tarihte yürürlüğe girecek olan Lizbon Antlaşması ile birlikte kullanımdan kalkacaktır.

Birliğe 1995 yılında, Avusturya, İsveç ve Finlandiya katıldı. 1997 tarihli Amsterdam Antlaşması, Maastricht Antlaşması'nın demokrasi ve dış politika başlıklarında iyileştirmeler yapmak için imzalandı. Amsterdam Antlaşması'nı 2001 yılında Nice Antlaşması izledi ve bu da birliğin doğu yönlü genişlemesine yeni vizyonlar kazandırmak adına Roma ve Maastricht antlaşmalarının üzerinde düzenlemeler yaptı.

2002'de on iki üye ülke avro adlı ortak bir para birimini benimsedi. O günden bu yana, avro alanı denen avro kullanan ülkeler sayıca on beşi aştı. 2004 yılında Avrupa Birliği, çoğunluğu eski Doğu Bloku ülkelerinden olan on yeni aday ülkenin de birliğe resmen katılmalarıyla tarihindeki en büyük genişlemeyi gördü. Üç yıl sonra, Bulgaristan ve Romanya da birliğe girdi.

2004 yılında Roma'da, daha önceki tüm antlaşmaları tek bir belgede toplayacak Avrupa Birliği Anayasası hazırlanmasını öngören antlaşma imzalandı. Ancak bu anayasa taslağı, Fransa ve Hollanda'da düzenlenen halkoylamalarında alınan olumsuz sonuçlardan dolayı diğer ülkelerde uygulanmadı ve onay alma işlemi hiçbir zaman tamamlanmadı. Bu nedenle bunun yerine, 2007 yılında önceki antlaşmaları yeni bir anayasayla değiştirmektense koşullarını iyileştirmeyi öngören ve Reform Antlaşması olarak anılan Lizbon Antlaşması imzalandı. Üye ülkelerde yapılan halkoylamaları sonucu onaylanırsa, Ocak 2009'da yürürlüğe girmesi öngörülen antlaşma ilk olarak oylandığı İrlanda Cumhuriyeti'nde reddedilince, sürecin geleceğine ilişkin beklentiler belirsizleşti. 2 Ekim 2009 tarihinde yeniden gerçekleştirilen oylamada İrlanda halkının da olumlu görüş bildirmesiyle Lizbon Antlaşması tüm üye ülkelerce kabul görmüş oldu ve uygulama sürecine geçilmesinin önündeki tüm engeller kalkmış oldu. Anlaşma Cebelitarık ve Åland özel bölgelerinde de oylandıktan sonra bu bölgeler karşı görüş bildirseler de bu bölgelerin anlaşma hükümlerinin dışında kalması koşuluyla yürürlüğe girecektir.


Üye devletler


Avrupa Birliği yirmi yedi bağımsız devletten oluşur. Bunlar üye devletler olarak bilinen Almanya, Avusturya, Birleşik Krallık, Belçika, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Kıbrıs, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İtalya, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya, Slovenya ve Yunanistan'dır.


Birliğe katılmayı bekleyen üç adet aday ülke vardır bunlar: Hırvatistan, Makedonya Cumhuriyeti ve Türkiye'dir. Batı Balkan ülkeleri Arnavutluk, Bosna-Hersek, Karadağ ve Sırbistan ile İzlanda olası resmî adaylar olarak tanımlanmıştır. Son dönemde Kosova'ya da benzer bir statü verilmiştir.

Avrupa Birliği'ne katılabilmek için bir ülke, 1993 yılında Kopenhag Liderler Zirvesi'nde tanımlanan Kopenhag Kriterleri'ni tümüyle sağlamak durumundadır. Bu ölçütler, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına saygı gösteren istikrarlı bir demokrasi, birlik üyeleri ile rekabet edebilecek düzeyde sağlam temelli bir ekonomi ve Avrupa Birliği yasalarını da içeren üyelik koşullarının kabul edilmesini gerektirir. Bir aday ülkenin bu ölçütlere uyup uymadığının değerlendirilmesinin yapılması konseyin görev alanıdır. Birliğin günümüzde var olan yönergeleri, 1985 yılında Grönland'ın birlikten çekilmesiyle örneği yaşanmasına karşın, üye bir ülkenin birlikten nasıl ayrılabileceğini açıkça belirtmemektedir. Ancak bu konuya, onaylanmayı bekleyen Lizbon Antlaşması'nda değinilmiştir ve bu tasarı bir ülkenin birlikten çıkmak istemesi durumunda izlenecek işlemleri içerir.

Birliğe katılmamayı yeğleyen dört Avrupa ülkesi İsviçre, İzlanda, Lihtenştayn ve Norveç'ten Avrupa Birliği ile ilgili pek çok ekonomik ve yasal düzenlemeye ise kısmen de olsa katılım göstermiştir. Bu ülkelerden İzlanda, Lihtenştayn ve Norveç, Avrupa Ekonomik Alanı aracılığıyla ortak pazar düzenlemelerine katılmıştır. İsviçre de benzer iki-taraflı antlaşmalar aracılığıyla Avrupa Birliği ile ilişkiler kurmuştur. Avrupa'nın siyasal olarak tanınmış beş küçük devleti olan Andorra, Lihtenştayn, Monako, San Marino ve Vatikan ile yürütülen ilişkiler de avroyu ortak para birimi olarak kullanmaktan ve bazı diğer ekonomik iş birliği çalışmaları yapmaktan oluşur.


Yönetim



Avrupa Birliği'nin bugünkü yapısı birtakım antlaşmalar dizisi üzerine kuruludur. Bu antlaşmalar yeni eklentiler ve var olan şerhlerde iyileştirmeler yapılarak pek çok kez güncellenmiştir. Antlaşmalar, birliğin politik amaçlarını tanımlar ve yasal güçler ile amacına ulaşabilmek için kurumlar geliştirir. Yapılan antlaşmalar birliğe üye devletleri ve yurttaşlarını doğrudan etkiler ve bu da birlik lügatinde doğrudan etki terimiyle tanımlanır.Üye ülkeler, üyelik koşullarından biri olarak, ulusal mahkemelerinde Avrupa Birliği antlaşmaları ışığında Avrupa Birliği hukukuna göre hareket eder. Herhangi bir ülkede Avrupa Birliği hukukunda bulunan bir yasa var olan ulusal yasalarla çelişirse Avrupa Birliği yasalarının uygulanması beklenir. Avrupa Birliği tüzüğünü uygulayan kararlar ulusal mahkemelerce Avrupa Adalet Divanı uygulamaları olarak adlandırılır. Avrupa Birliği, başta Avrupa Birliği Konseyi, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu olmak üzere çeşitli kurumlarca yönetilir.

Çoğu zaman Avrupa Birliği, her birine sütun adı verilen görev alanlarına bölünmüş olarak tanımlanır. Avrupa Topluluğu yönergeleri birinci sütunu oluştururken, ikinci sütun ortak dışişleri ve güvenlik politikasını ele alır. Üçüncü sütunda ilk olarak adalet ve içişleri konuları ele alınmışsa da Amsterdam ve Nice antlaşmalarında yapılan değişiklik ve eklentilerle bu sütünun görev alanı günümüzde yalnızca güvenlik güçleri ve adalet alanında iş birliğini kapsar. Bu bağlamda, ikinci ve üçüncü sütunlar devletler arasındaki işlemler olarak tanımlanabilir çünkü Komisyon, Parlamento ve Adalet Divanı gibi uluslarüstü kurumlar bu işlemlerde ya hiç rol oynamazlar ya da konuya çok az dâhil olurlar. Avrupa Birliği'nin yürüttüğü etkinliklerin çoğu birinci sütun çatısı altında gerçekleştirilir. Bu etkinlikler çoğunlukla ekonomik merkezlidir ve uluslarüstü kurumlar bu sütunun konularında daha etkilidir.


Dış ilişkiler



Avrupa Birliği'nin dış ilişkileri büyük ölçüde Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikası'nın ışığında yürütülür. Uluslararası ticaret görüşmelerinde iş birliği esası ortak bir ticaret politikası çerçevesinde birliğin Kömür ve Çelik Topluluğu olarak temellerinin atıldığı 1957 yılında dayanır. Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikası'nın ise temelleri 1970 yılında oluşturulan Avrupa Politik İş Birliği kararlarında atılmıştır. Avrupa Politik İş Birliği oluşumu üye ülkeler arasında ortak dış politikalar geliştirilmesi için kurulmuş gayriresmî bir birim olmuştur. Avrupa Tek Senedi tarafından Avrupa Topluluğu'na sunulmuş ve hemen ardından Maastricht Antlaşması'nda adı Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikası olarak değiştirilmiştir.

Maastricht Antlaşması, Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikası'na hem Avrupa Birliği'nin kendi ilgi alanlarını hem de uluslararası topluluğun çıkarlarını gözetmesi amacını yükler. Bu amaç, uluslararası iş birliğini desteklemek, insan haklarına saygı duymak ve bunları geliştirmek, demokrasi ve hukukun üstünlüğünden ödün vermemek gibi ilkeleri kapsar.

Amsterdam Antlaşması'nda, Avrupa Birliği'nin dış politikalarını yürütülmesi için şu an Javier Solana tarafından yürütülen bir başkanlık görevi oluşturulmuştur. Bu yüksek temsilci, mevcut Avrupa Birliği Konseyi başkanlığı göreviyle birlikte, Avrupa Birliği adına dış politikalara ilişkin konularda demeç verebilir ve iki üye ülke arasında oluşabilecek herhangi bir belirsiz politik durumu açıklığa kavuşturabilir. Ortak dış politikanın kabul edilebilmesi ve belirli bir yönergenin izlenebilmesi için yirmi yedi üyenin de görüş birliğine varıp, onay vermesi gerekir. Ortak dış politika yönteminde, oybirliğine varma zorunluluğu, Irak Savaşı konusunun tartışıldığı görüşmelerde olduğu gibi zaman zaman anlaşmazlıklara neden olmaktadır.

Avrupa Birliği'nin uluslararası etkisi, dış politikasının yanı sıra genişleme süreci sayesinde de hissedilmektedir. Avrupa Birliği üyesi olmanın getirdiği görünürdeki yararlar, politik ya da ekonomik konularda Avrupa Birliği'ne katılım koşulu olan kriterleri yerine getirmek isteyen ülkeler için özendirici bir etmen olmaktadır. Bu koşullar ayrıca, Doğu Avrupa'nın eski komünist hükûmetlerinin etkilerinin kaldırılmasında önemli rol oynar. Birliğin dış ülkelerin içişlerinde böylesi bir etkiye sahip olunması "yumuşak güç" olarak tanımlanmaktadır.Finlandiya Başbakanı, Finlandiya'nın artık fiilen tarafız bir devlet olmayışının nedeninin Avrupa Birliği dış politikası olduğunu vurgulamıştır. Bu görüşün diğer birlik üyesi ülke başkanlarınca da paylaşılıp paylaşılmadığı bilinmemektedir.

Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikası başkanının yanı sıra, Avrupa Komisyonu da uluslararası düzeyde görüşmelere kendi temsilcisini gönderir. Birleşmiş Milletler içinde Avrupa Birliği yardım gibi konularda yaptığı büyük katkılardan dolayı büyük önem kazanmıştır. (Alt başlıklara bakınız) G8 zirvelerinde, Avrupa Birliği üyelik haklarına sahiptir ve toplantıları yönetmek, toplantlara ev sahipliği yapmak gibi görevlerin yanında, toplantılarda Avrupa Komisyonu başkanı ve dönem başkanı ülke temsilcisi tarafından da temsil edilir.Birliğin yirmi yedi üyesinin de temsil edildiği Dünya Ticaret Örgütü'nde, Avrupa Birliği de resmî olarak Avrupa Komisyonu'nun dışticaretten sorumlu üyesi tarafından temsil edilir.


Ekonomi Politikası



Kuruluşundan bu yana, Avrupa Birliği tüm üyeleri arasında ekonomik bir ortak pazar geliştirmiştir. 2009 yılı itibarıyla, avro alanı denen bölge içinde birliğin on altı üyesi avro adlı ortak para birimini kullanmaktadır. Tek bir ekonomi olarak düşünüldüğünde Avrupa Birliği, 16.8 trilyon dolarlık gayri safi yurtiçi hasılasıyla dünya toplamının %31'lik bölümünü oluşturur. Bu Avrupa Birliği'ni dünyanın nominal gayri safi yurtiçi hasıla sırasında birinci, GYSİH bazlı satın alım gücü paritesi sırası içinde de ikinci büyük ticaret bloku yapar. Avrupa Birliği ayrıca, dünyadaki en büyük ihracatçı oluşum ikinci en büyük ithalatçı, ve Hindistan ile Çin Halk Cumhuriyeti gibi ülkelerin en büyük ticaret ortağıdır. Gelirlerine göre ölçülen dünyanın en büyük 500 kurumundan 163'ünün genel merkezleri Avrupa Birliği sınırları içinde yer almaktadır. Mayıs 2007 itibarıyla Avrupa Birliği içinde işsizlik oranı %7 olarak ölçülürken yatırımlar gayri safi yurtiçi hasılanın %21.4'ü, enflasyon oranı %2.2 ve kamu kesimi açığı %-0.9 olarak belirlenmiştir

Bütçe



Avrupa Birliği'nın 2007 yılı kararlaştırılmış bütçesi 120.7 milyar avrodur ve 2007-2013 arası süreç için toplamda 864.3 milyar avro ayırmıştır. Bu miktar Avrupa Birliği'nin yirmi yedi ülkesinin toplam gayri safi millî hasılasının %1.1'i ila %1.05'ine eşit gelir. Bir karşılaştırma yapılacak olursa, Birleşik Krallık'ın 2004 yılı bütçesi 759 milyar avro olarak tahmin edilmiş ve Fransa'nın da 801 milyar avro harcayacağı öngörülmüştür. 1960 yılında Avrupa Birliği'nin önceli Avrupa Topluluğu'nun bütçesi gayri safi millî hasılanın sadece %0.03'ü kadardı.

En büyük ortak harcama ögesi bütçenin %45'lik bölümünün ayrılmış olduğu Ortak Tarım Politikası'dır. İkinci sırada %30 ile Avrupa Birliği'nin Bölgesel Kalkınma Politikası gelir. Bu harcamaları %8'lik pay ile dışişleri politikası gideleri, %6'lık pay ile yönetimsel giderler ve %5'lik pay ile araştırma giderleri izler.
 
Düzenleyen yönetici:

Suskun

V.I.P
V.I.P
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı


Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), "Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı" adı altında 1970'li yılların başında soğuk savaş koşullarındaki Avrupa’nın bölünmüşlüğüne son verilmesi, güvenlik ve istikrarın sağlanması ve katılan devletler arasinda bu amaca yönelik işbirliğinin geliştirilmesi düşüncesiyle kurulmuş teşkilattır.

AGİT’in görevi doğu ve batı arasında çok taraflı bir müzakere ve diyalog forumu olarak belirlenmiştir. 1975’den 1990’a kadar AGİT, yeni yükümlülüklerin ele alındığı ve uygulamaların gözden geçirildiği bir dizi konferans ve toplantılar şeklinde devam etmiştir. 1990 yılında yapılan Paris Zirvesi soğuk savaş sonrası dönemde ortaya çıkan tehlikeleri karşılamayı amaçlayan bir kurumsallaşmanın başlangıcını işaret etmiştir.

Avrupa’da güvenlik ve istikrar , 1950’lerin ortasından itibaren Doğu Bloku tarafindan ortaya atilan bir fikirdir. Almanya’nin bölünmüşlüğü ve Berlin sorunu soğuk savaş döneminde Avrupa’nın sınırlarını yasalaştırma girişimine neden olmuştur. Bu çerçevede 1955’lerde Varşova Paktı tarafından yapılan Avrupa güvenliği anlaşma önerisi Batılılar tarafından kabul edilmemiştir. Doğu Blokunun bu yöndeki önerileri 1970’lerin başında ABD ile SSCB arasında imzalanan SALT 1 Andlaşması ve Batı Almanya’nın, Polonya ve Çekoslovakya ile olan Doğu sınırlarını tanıması ve Doğu Almanya ile ilişkiye girmeyi kabul etmesi sonucu meydana gelen yumuşama ortamı ile değer kazanmaya başlamıştır. Bu koşullarda Batı Avrupa güvenliği konusunda görüşmelere girişmeyi kabul etmiştir. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı, 15 Ocak 1973 tarihinde Helsinki’de çalışmalarına başlamıştır. İki yılı aşkın bir süre devam eden konferans 1 Ağustos 1975’de Helsinki Nihai Senedi ’nin 33 Avrupa ülkesi ile ABD ve Kanada tarafından Devlet ve Hükümet Başkanları düzeyinde imzalanmasıyla sonuçlanmıştır.

Helsinki Nihai Senedi Temel İlkeleri
Ana madde: Helsinki Nihai Senedi
35 imzacı devlet arasındaki ilişkilere rehberlik edecek 10 temel ilke ortaya konmuştur. Bunlar:

Egemen eşitlik ve egemenliğe saygı,
Kuvvet kullanmaktan veya kuvvet kullanma tehdidinden kaçınma,
Sınırların ihlal edilmezliği
Devletlerin toprak bütünlüğünün korunması
Anlaşmazlıkların barışçıl yollardan çözümü
İçişlerine karışmama
İnsan hakları ve temel özgürlüklere saygı
Halklarin eşit haklardan ve kendi kaderlerini tayin hakkından yararlanması
Devletler arasında işbirliği
Uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerin iyi niyetle yerine getirilmesi
AGİT’in temelini oluşturan Helsinki Nihai Senedi’nde; katılımcı devletlerin karşılıklı ilişkilerinde izleyecekleri temel ilkelerdir. Bunların başında devletlerin egemen eşitliği, sınırların dokunulmazlığı, içişlerine karışmama, toprak bütünlüğüne ve insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı yer almaktadır. İnsan hakları ve temel özgürlüklere saygının, güvenliğinde bir unsuru haline getirilmesi, Sovyetler Birliği’nin ve komunist sistemin çözülmesinde etkili bir araç olmuştur.

Helsinki Nihai Senedi 3 temel bölüme ayrılmıştır:

1. Avrupa güvenliği ile ilgili sorunlar
2. Çevre, teknoloji, bilim ve ekonomi alanlarında işbirliği
3. insan haklarının geliştirilmesi


Nihai Sened, siyasi diyaloğu sürdürmek, işbirliğini geliştirmek için yeni standart ve normlar koyacak AGİT andlaşmalarının uygulanmasını gözden geçirecek düzenli olarak izleme toplantıları düzenlenmesini de karara bağlamıştır. İzleme toplantıları Belgrad, Madrid ve Viyana'da yapılmıştır. Bu toplantılara katılan devletler, insan hakları ve devletler arasında güveni artırıcı önlemler konusunda yeni yükümlülükleri kabul etmişlerdir. Bu toplantılara ilave olarak demokratik kurumlar, insan hakları, sorunların barışçıl çözümü, çevre, medya, bilim, kültür ve ekonomik işbirliği gibi spesifik konularda uzmanlar toplantısı gerçekleştirilmiştir.

Helsinki toplantısından sonra AGİT diplomatik bir konferans olmaktan ileri gitmemiştir. Bu konferansı esnek tutabilmek için daimi bir yapılanmaya gidilmemiş, 1989-1990 yılarında devletler, AGİT organlarının oluşturulması gerektiği üzerinde anlaşmışlardır.

1970-1980 yılları arasında AGİT’in en büyük avantajı sorunlara kapsamlı yaklaşma yeteneği olmuştur. AGİT insan hakları ile genel güvenlik ve işbirliği arasindaki bağa önem vermiştir. Bu nedenle AGİT kendi vatandaşlarının temel özgürlüklerini sistematik olarak ihlal eden devleti uluslararası alanda güvenilemeyen ve hatta diğer ülkelerinin güvenliklerine potansiyel bir tehdit olarak değerlendirmiştir.

Nihai Sened “sosyalist” sistemi ortadan kaldırıcı sihirli bir formül taşımamaktadır. AGİT kompleks ve kapsamlı bir sürecin bir unsuru olarak görülmüştür. AGİT’in sağladığı gelişmeler değişen gerçekliğin bir sonucudur. AGİT Varşova Paktı ülkelerinde yaşanan demokratik değişikliklere moral desteği ve siyasi bir platform sağlamıştır. Nihai Senet, uluslararasi hukuk açısından bağlayıcı bir belge olarak görülmemekte, siyasi bağlayıcılığı bulunduğu ileri sürülmektedir. AGİT’in Nihai Senet’te ifadesini bulan, güvenlik, insani boyut ve ekonomik konulardan ilk ikisi büyük bir gelişme göstermiştir. AGİT’e taraf devletler arasinda itimadın geliştirilmesi ve askeri faaliyetlerde şeffallığın sağlanması ve böylece askeri çatışma tehlikesinin giderilmesi düşüncesiyle kabul edilen güven ve güvenlik artırıcı önlemler Nihai Senet’te yer almış ve bunlar daha sonra Avrupa Silahsızlanma Konferansı (1986) ve Güven ve Güvenlik Artırıcı önlemler müzakerelerinin temelini oluşturmuştur. Bu sürecin en önemli sonucu Avrupa’da Konvansiyonel Silahlı Kuvvetler Andlaşması’nın imzalanmasıdır.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da meydana gelen bloklaşmanın koşullarında başlatılan AGİT süreci, 1975 yılından soğuk savaş bitimine kadar Doğu-Batı ilişkilerinin en önemli forumu haline gelmiştir. AGİT süreci bu dönemde Doğu ile Batı arasında bir ölçüde sürtüşme ve çatışma forumu niteliğinde cereyan ederken, Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Doğu Avrupa’daki demokratikleşme hareketlerinin başladığı 1989’dan itibaren farklı bir niteliğe bürünmüştür. Bu tarihten sonra AGİT toplantılarında, çatışma ve sürtüşmelerin yerini önemli ölçüde işbirliği ve diyalog almıştır.

AGİT geleneksel bloklararası siyasetin geride kalmaya başlamasıyla ortaya çıkan geçiş dönemine uygun, geniş katılımlı, çok boyutlu ve tecrübe edilmiş bir sürece dayanan yeni bir düzenin kurulmasına yardımcı olabilecek bir forum olarak görülmüştür.







 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi​


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), uluslararası bir teşkilat olan Avrupa Konseyi'ne bağlı olarak kurulmuş uluslararası bir mahkemedir. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleriyle güvence altına alınmış olan temel hakların çiğnenmesi durumunda bireylerin, birey gruplarının, tüzel kişiliklerin ve diğer devletlerin, belirli usulî kurallar dahilinde başvurabileceği bir yargı merciidir. Avrupa Konseyi'ne üye olan ve aralarında Türkiye, Rusya, Sırbistan, Gürcistan ve Azerbaycan'ın da bulunduğu 47 Avrupa devleti, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yargı yetkisini tanımaktadır.

Avrupa Birliği'nin günümüzde Avrupa Konseyi'ne ait bayrağı kullanıyor olması çeşitli kafa karışıklıklarına yol açmakla birlikte, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Birliği'nin değil, hemen hemen tüm Avrupa devletlerinin üyesi olduğu ayrı bir uluslararası teşkilat olan Avrupa Konseyi'nin organıdır. Ancak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin içtihadı, Avrupa Birliği için de olmazsa olmaz asgari standartları oluşturmaktadır.

Yapısı

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin şu anki yapısı 1 Kasım 1998 yılında yürürlüğe giren AİHM İç Tüzüğünde ayrıntılarıyla belirtilmiştir. Buna göre AİHM;

1. Komite
2. Daire
3. Büyük Daire'den oluşur.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Avrupa Konseyi​

Avrupa Konseyi 1949 yılında Avrupa çapında insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü savunmak amacıyla Avrupa çapında kurulmuş hükümetler arası bir kuruluştur. Avrupa Birliği'nden farklı bir örgütlenmedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Avrupa Konseyi'ne bağlıdır. Avrupa Konseyi'ne Belarus, Kazakistan, Kosova ve Vatikan hariç tüm Avrupa ülkeleri üyedir. Oysa Avrupa Birliği sadece 27 üyeli bir birliktir. Avrupa Konseyi'nin Avrupa Birliği ile karıştırılmasının en önemli sebebi olan Avrupa bayrağı, esasında Avrupa Konseyi'ne aittir. Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi'nin izniyle aynı Avrupa bayrağını kullanmaktadır.

Kuruluş

5 Mayıs 1949’da 10 ülke - Belçika, Danimarka, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, İsveç ve İngiltere - merkezi Strasbourg olmak üzere Avrupa Konseyi’ni kuran antlaşmayı imzalamıştır. Şu an Avrupa Konseyi'nde 47 üye ülke bulunmaktadır. Türkiye, anlaşmayı 1949 yılında imzalamıştır. Konsey'in çalışma alanları insan hakları, medya, hukuki işbirliği, sosyal dayanışma, sağlık, eğitim, kültür, spor, gençlik, yerel demokrasiler, sınır ötesi işbirliği, çevre ve bölgesel planlamadır.

İlgi Alanı

Kurum Avrupa Birliği ile herhangi bir organik bağı bulunmayan ayrı bir uluslararası teşkilattır. Ancak günümüzde Avrupa Birliği'nin Avrupa Konseyi'ne ait bayrağı kullanıyor olmasının yanı sıra, Avrupa Konseyi ile AB'nin yakın işbirliği söz konusudur. Birçok ülkede Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi'nin müşterek projeler gerçekleştirilmektedir. Avrupa Konseyi, AB Bakanlar Konseyi ile de karıştırılmamalıdır. Konsey'in bütçesi üye ülkelerin nüfus ve GSMH'sına göre hesaplanan katkılarından oluşmaktadır. 2002 yılı bütçesi yaklaşık olarak 169 milyon Avro'dur. Konsey'in resmî dilleri İngilizce ve Fransızca'dır. Konsey Genel Sekreterliği'ni 2009 yılında 5 yıllığına seçilen Thorbjorn Jagland yürütmektedir.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Birleşmiş Milletler

Birleşmiş Milletler (kısaca BM), 24 Ekim 1945'te kurulmuş dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslar arasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak için kurulan uluslararası bir örgüttür. Birleşmiş Milletler kendini "adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği uluslararasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş global bir kuruluş" olarak tanımlamaktadır. Uluslararası İlişkilerde, kuvvet kullanılmasını ilk olarak evrensel düzeyde yasaklayan ilk antlaşma BM Sözleşmesi'dir.

Örgütün, kurulduğu yıllarda 51 olan üye sayısı şu an itibariyle üyeliği kaldırılan Vatikan ve değiştirilen Çin Halk Cumhuriyeti son katılan üye Karadağ dahil 192'ye ulaşmıştır. Örgütün yönetimi New York'ta bulunan genel merkezinden yürütülür ve üye ülkelerle her yıl düzenli olarak yapılan toplantılar yine bu genel merkezde gerçekleştirilir.

Örgüt yapısal olarak idari bölümlere ayrılmıştır; Genel Kurul, Güvenlik Konseyi, Ekonomik ve Sosyal Konsey, Yönetim Konseyi, Genel Sekreterlik ve Uluslararası Adalet Divanı. Örgütün en göz önündeki merciisi Genel Sekreterdir.

Birleşmiş Milletler fikri ilk olarak, II. Dünya Savaşı'nın bitiminde savaşın galibi ülkeler tarafından, ülkeler arasındaki anlaşmazlığı ortadan kaldırarak ileride meydana gelebilecek ve kendi güvenliklerini tehdit edebilecek bir savaşın önüne geçebilmek amacıyla ortaya atılmıştır. Örgüt yapısının halen bu amacı koruduğunu BM Güvenlik Konseyi'nin varlığı ve çalışmalarıyla ortaya koymustur. Güvenlik Konseyi on beş ülkeden oluşmakta olup,bu üyelerden beşi daimi üye statüsündedir ve mutlak veto yetkisine sahiptir. Bu ülkeler ABD, Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti, Birleşik Krallık ve Fransa'dır. Güvenlik Konseyinin karar alabilmesi için 9/15 oranı gerekli olup, daimi üyelerden birisini aksi yönde oy kullanmaması gereklidir. BM içtihatlarına göre Güvenlik Konseyi karar alırken veto yetkisine sahip üyelerden biri veya birkaçının oylamaya katılmaması bu üyelerin kararı veto ettiği anlamına gelmemektedir. Ayrıca daimi üyelerin çekimser kalmaları da aynı sonucu vermektedir.

Kuruluşu

Birleşmiş milletler (United Nations) terimi ilk olarak Franklin D. Roosevelt tarafından II. Dünya Savaşı sırasında müttefik ülkeler için kullanılmıştır. İlk resmî kullanımı ise 1 Ocak 1942 yılında Birleşmiş Milletler'in beyannamesinde ve Atlantik Bildirisi ndedir. Bu tarihten sonra müttefik devletleri kendilerini "United Nations Fighting Forces" olarak adlandırmışlardır.

Birleşmiş Milletler fikri 1943 yılında Moskova, Tahran ve Kahire'de müttefiklerin toplantıları sırasında çıkmış olup Fransa, Çin, Birleşik Krallık, ABD, SSCB'nin temsilciliğiyle oluşmuştur.

Örgüt yapısı

Genel Kurul

Genel Kurul, üye devletlerden oluşur. Her üyenin Genel Kuruldaki temsilcileri 5 kişiden çok olamaz. Genel Kurul'un görevleri şunlardır:

Silahsızlanma ve silah denetimi konusunda önerilerde bulunmak.
Barış ve güvenliği etkileyecek görüşmeler yapmak, her konuda önerilerde bulunmak.
Ülkeler arasındaki iyi ilişkileri bozucu sorunların, barışcıl yollarla çözümü için önerilerde bulunmak

Güvenlik Konseyi

Siyasal alanda bir yürütme organıdır. Konseyin 5 daimi üyesi olan ABD, Çin, İngiltere, Fransa, Rusya'nın veto hakkı bulunmaktadır. 10 geçici üye ise iki yıllık bir süreç için seçilirler. Türkiye 2009 yılı itibariyle iki yıllığına seçilen geçici üyelerden biridir. Seçimlerinde coğrafi denge esas alınır. 15 üyesi olan bu kurulun görevleri şunlardır:

Birleşmiş Milletler'in amaç ve ilkelerine uygun biçimde barış ve güvenliği korumak.
Uluslararası bir anlaşmazlığa yol açabilecek her türlü çekişmeli durumu soruşturmak.
Uluslararasında çekişmeli konularda anlaşma koşullarını önermek.
Silahlanmayı denetleyecek planlar hazırlamak.
Barışa karşı bir tehlike veya saldırı olup olmadığını araştırarak, izlenecek yolu önermek.
Saldırganlara karşı askeri birlikler kurularak önlemler almak.

Güvenlik Konseyinin Karar Alma Süreci

Güvenlik Konseyinin karar alabilmesi için 9/15 oranı gerekli olup, daimi üyelerden birisi aksi yönde oy kullanmaması gereklidir. BM içtihatlarına göre Güvenlik Konseyi karar alırken veto yetkisine sahip üyelerden biri veya birkaçının oylamaya katılmaması bu üyelerin kararı veto ettiği anlamına gelmemektedir. Ayrıca daimi üyelerin çekimser kalmaları da aynı sonucu vermektedir.

Konseye bağlı başlıca kuruluşlar şunlardır

1. Ticaret ve Kalkınma Konferansı
2. Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF)
3. Mülteciler Yüksek Komiseri Ofisi (UNCHR)
4. Dünya Gıda Konseyi
5. Dünya Gıda Programı
6. Eğitim ve Araştırma Enstitüsü
7. Kalkınma Programı (UNDP)
8. Silahsızlanma Araştırmaları Enstitüsü
9. Sinaî Kalkınma Örgütü (UNIDO)
10. Çevre Sorunları Programı
11. Birleşmiş Milletler Üniversitesi
12. Birleşmiş Milletler Özel Fonu
13. Sosyal Kalkınma Araştırma Enstitüsü
14. Kadının İlerlemesi İçin Uluslararası Araştırma ve Eğitim Enstitüsü
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği

ASEAN (Association of Southeast Asian Nations) Güneydoğu Asya Uluslar Birliği; 8 Ağustos 1967'de Vietnam Savaşı'ndan kaynaklanan komünist genişlemeye karşı olarak Filipinler, Malezya, Tayland, Endonezya ve Singapur arasında kurulan uluslararası örgüt. 2005 yılında örgütün toplam gayri safi yurtiçi hasılası yaklaşık 884 milyar dolardır. Yılda %4'lük bir büyüme oranı yakalanmıştır. 2006'da GSYH 1,066 trilyona yükselmiştir.

ASEAN, 8 Ağustos 1967’de Bangkok’ta Filipinler, Malezya, Tayland, Endonezya ve Singapur’un kurduğu uluslararası bir örgüttür. 8 Ocak 1984’te Bruney Darussalam, 28 Temmuz 1995’te Vietnam, 23 Temmuz 1997’de Lao PDR ve Birmanya ve 30 Nisan 1999’da Kamboçya örgüte dahil olmuştur.


4,5 milyon kilometre kareye yayılan ASEAN bölgesinin toplam nüfusu 500 milyon civarındadır.

ASEAN örgütünün öncelikli hedefleri arasında bölge ülkelerinin ekonomik büyümesine ivme kazandırılması, toplumsal ve kültürel gelişim, bölgede barış ve istikrarın sağlanması yer almaktadır.

2003 yılında ASEAN liderlerinin ASEAN’ın 3 bölümü kapsaması gerektiği kararı üzerine ASEAN Güvenlik Topluluğu, ASEAN Ekonomik Topluluğu ve ASEAN Toplum ve Kültür Topluluğu oluşturuldu.

ASEAN’ın en üst karar verme organı her yıl gerçekleştirilen ASEAN devlet başkanları zirvesidir. ASEAN ülkelerinin dışişleri bakanları da her yıl bir kez biraraya gelmektedir. Ayrıca tarım ve ormancılık, ticaret, enerji, çevre, finans, sağlık, yatırım, işgücü, hukuk, kırsal gelişim, yoksullukla mücadele, telekomünikasyon, uluslararası suç, ulaştırma, turizm gibi konularda ASEAN ülkelerinin bakanlarının biraraya geldiği toplantılar düzenlenmektedir.

Koordinasyonun sağlanması ve diplomatik ilişkilerde bulunulması amacıyla ASEAN örgütünün Pekin, Berlin, Brüksel, Canberra, Cenova, İslamabad, Londra, Moskova, Yeni Delhi, New York, Ottowa, Paris, Riyad, Seul, Tokyo, Washington ve Wellington’da temsilcilik ofisleri bulunmaktadır.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Interpol
Interpol, Uluslararası Polis Teşkilatı (ing. International Criminal Police Organization - Interpol), 1923 yılında uluslararası polis işbirliği sağlamak amacıyla kurulmuştur. Interpol, bir zamanlar sadece teşkilatın telgraf adresi olarak bilinirken, 1956 yılında resmi olarak teşkilatın yeni ismine dahil edilmiştir. Teşkilatın 1954 yılından önce tanınan adı "Uluslararası Polis Komisyonu"'dur.Tüm dünyanın ortak birimidir.

Interpol, Birleşmiş Milletler'den sonra, dünyanın ikinci büyük uluslararası örgütüdür; şu anda 184 üye ülkeye sahiptir. Teşkilat üye ülkelerin senelik katkılarıyla finanse edilmektedir, ve bu miktar senede toplam 30 milyon Euro'yu bulmaktadır ama Europol senede 50 milyon Euro almaktadır. Teşkilatın merkez bürosu Fransa'nın Lyon kentindedir. İnterpol'un şimdi ki başkanı Güney Afrika Cumhuriyeti polis şube müdürü Mr. Jackie Selebi'dir. Teşkilatın şu anda ki genel sekreteri ise eski Amerika Birleşik Devletleri hazinesinden Ronald K. Noble'dir ve bu mevkide bulunan ilk Avrupa'lı olmayan kişidir.

Interpol politik anlamda tarafsız bir rol oynamak zorunda kaldığı için, anayasası teşkilatın birkaç üye ülkeyi kapsamayan, politik, askeri, dini, veya ırk suçlarına karışmasını engeller. Çalışmalarının çoğu kamu güvenliği ve terörizm, organize suçlar, yasadışı madde üretimi ve madde kaçakçılığı, insan kaçakçılığı, sahte para üretimi, çocuk pornografisi, finansal ve teknolojik suçlar, ve yolsuzluk gibi alanlarda yoğunlaşır.

Ekim 2001 yılında, Interpol Genel Sekreterliği 54 ülkeyi temsil eden 384 personele iş vermiştir. Aynı ay İnterpol 9 ve 5 arası olan çalışma saatlerini 24 saate çevirmiştir, ve bu nedenle daha kolay ve verimli işler başarmaktadır.

2001 yılında, yaklaşık 1,400 kişi Interpol bilidirileri sonucuyla tespit edilmiş veya tutuklanmıştır.

Tarihçesi

Interpol 1923 yılında Avusturya'da Uluslararası Polis Komisyonu olarak kurulmuştur. Almanya Avusturya ile politik birleşme (Anschluss) deklare edince, teşkilat Nazi Almanya kontrolü altına girmiştir. Nazi rejimi müttefik kuvvetlere yenildiği tarihe kadar, İnterpol personeli ve çalışma yerleri Gestapo'nun bilgi toplama birimi olarak kullanılmıştır. II. Dünya Savaşı sonrası İngiltere, Fransa, Belçika ve İskandinav ülkelerinden askeri görevliler teşkilatı eski biçimine döndürmüşlerdir.

Amerika Birleşik Devletleri, belli bir izolasyon döneminden sonra, 1961 yılında İnterpol'a katılmıştır.

Yöntembilimi

Her üye ülkeye ait olan Ulusal Merkez Büro'ları (ing. National Central Bureau - NCB) o ülkede bulunan emniyet güvenlik personelleri tarafından hizmet vermektedir. Merkez büro İnterpol Genel Sekreterliği, bölgesel bürolar, ve, yurt dışı araştırmaları ve kaçak tutuklamak amacıyla yardım isteyen üye ülkeler için düzenlenmiş irtibat yeridir. Bu birçok emniyet teşkilatına sahip olan ülkeler için önemlidir çünkü merkez büro, diğer teşkilatları araya katmadan, herhangi bir üye ülkeyle irtibat etmenin en kolay yoludur.

Interpol henüz çözülmemiş suçlar, ve, suçu ispatlanmış ve ispatlanmamış suçluların bilgilerini içeren geniş kapsamlı veritabana sahiptir. Herhangi bir zamanda, bir üye ülke bu veritabanın belirli bölümlerine giriş hakkına sahiptir ve büyük bir suç işlendiği taktirde ülkenin emniyet güclerinin Interpol tarafından tutulan bilgilere göz atmalarına destek verilir. Bu düşüncenin altında yatan mantık ise genellikle uyuşturucu madde kaçıranlar ve benzeri suçlular arasında uluslararası bağlar mevcuttur ve bu tip suçların politik sınırları aşacağı muhtemel bir olasılıktır.

Üye ülkenin emniyet güçleri diğer üye ülkelere Interpol aracılığıyla mesaj göndererek irtibata geçebilirler.

Film ve diğer hayal ürünlerinde bulunan bilgilere rağmen, İnterpol memurları soruşturmalarını doğrudan doğruya üye ülkelerde yürütmezler.

Üye ülkeler

Afganistan, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Andorra, Angola, Antigua ve Barbuda, Arjantin, Arnavutluk, Aruba, Avustralya, Avusturya, Azerbaycan, Bahama, Bahreyn, Bangladeş, Barbados, Beyaz Rusya, Belçika, Belize, Benin, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık, Bolivya, Bosna-Hersek, Botsvana, Brezilya, Brunei, Bulgaristan, Burkina Faso, Burundi, Kap Verde, Cezayir, Cibuti, Komor, Çad, Çek Cumhuriyeti, Çin, Danimarka, Doğu Timor, Dominik, Dominik Cumhuriyeti, Ekvador, Ekvator Ginesi, El Salvador, Endonezya, Eritre, Ermenistan, Estonya, Etiyopya, Fas, Fiji, Fildişi Sahilleri, Filipinler, Finlandiya, Fransa, Gabon, Gambiya, Gana, Gine, Gine Bissau, Grenada, Guatemala, Guyana, Güney Afrika Cumhuriyeti, Gürcistan, Haiti, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, Hollanda Antilleri, Honduras, Hong Kong, Irak, İran, İrlanda, İspanya, İsrail, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Jamaika, Japonya, Kamboçya, Kamerun, Kanada, Katar, Kazakistan, Kenya, Kıbrıs, Kırgızistan, Kolombiya, Kongo Cumhuriyeti, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Kore, Kosta Rika, Kuveyt, Küba, Laos, Lesoto, Letonya, Liberya, Libya, Liechtenstein, Litvanya, Lübnan, Lüksemburg, Macaristan, Madagaskar, Makedonya, Malavi, Malezya, Maldivler, Mali, Malta, Marchall Adaları, Maritus, Meksika, Mısır, Moğolistan, Moldova, Monako, Moritanya, Mozambik, Myanmar, Namibya, Nauru, Nepal, Nijer, Nijerya, Nikaragua, Norveç, Orta Afrika Cumhuriyeti, Özbekistan, Pakistan, Panama, Papua Yeni Gine, Paraguay, Peru, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, Ruanda, Saint Kitts ve Nevis, Saint Lucia, Saint Vincent ve Granada, Sao Tome ve Principe, Senegal, Seyşel Adaları, Sırbistan Karadağ, Sierra Leone, Singapur, Slovakya, Slovenya, Somali, Sri Lanka, Sudan, Surinam, Suriye, Suudi Arabistan, Svaziland, Şili, Tanzanya, Tayland, Togo, Tonga, Trinidad ve Tobago, Tunus, Türkiye, Uganda, Ukrayna, Umman, Uruguay, Ürdün, Venezuela, Vietnam, Yemen, Yeni Zelanda, Yunanistan, Zambiya, Zimbabve
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
İslam Konferansı Örgütü

İslam Konferansı Örgütü ya da kısaca İKÖ (Arapça: منظمة المؤتمر الإسلامي, İngilizce: Organization of the Islamic Conference, Fransızca: Organisation de la Conférence Islamique), Eylül 1969 tarihinde Fas'ın başkenti Rabat'ta toplanıp, İslam ülkelerini çatısı altında toplamak üzere kurulan 57 üyeye sahip, Avrupa Konseyi veya Birleşmiş Milletler gibi uluslararası hukuk tüzel kişiliğini haiz bir uluslararası teşkilattır

Tarihçe



Church of God adlı tarikata bağlı Dennis Michael Rohan adında Avustralyalı bir Hristiyan'ın 21 Ağustos 1969 tarihinde Mescid-i Aksa’yı kundaklamayı denemesinden sonra İslam ülkeleri başkanları İslam Konferansı Teşkilatını kurdular.

BM'de daimi olarak temsil de edilir.

Pakistan’daki 2. toplantılarında İslam Kalkınma Bankası'nın kuruluş planı gündeme getirildi. Bunun ardından İKÖ maliye ve ekonomik işleri bakanları 1973 yılında katıldıkları Cidde toplantısında mali ve parasal bir müessesenin kuruluşunun önemini vurguladılar. Nihayet İslam Konferansı Teşkilatı'nın 20 Ekim 1975 tarihli zirve toplantısında İslam Kalkınma Bankası'nın kuruluş planı onaylandı. Bugün İslam aleminin tek çatı altında toplandığı tek kuruluş sıfatına sahiptir. Genel sektererlik görevini Ekmeleddin İhsanoğlu yapmaktadır.

Yapı ve organizasyon

İKÖ aşağıdaki sistemlerden oluşur.

İslamî Zirve


Siyaset yapan en yüksek organdır. Üye devletlerin Kralları, devlet başkanları ve hükümet yetkileleri katılır. Her üç yılda bir yapılır.


Dışişleri Bakanlığı İslami Konferansı

İslami Zirve'de alınan kararların işleyişini incelemek için her yıl toplanır. Dış İşleri Bakanları olur.

Daimi Sekreterya


Organizasyonun yönetici organıdır... İki organın kararlarının uygulanması ile görevlendirilmiştir ve Suudi Arabistan Cidde'de yer alır. Şu anki sekreter 1 Ocak 2005'den beri Türkiye'den Ekmeleddin İhsanoğlu'dur.

Komiteler

İslam Konferansı Teşkilatı’nın başlıca organları şunlardır;

1. Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (COMCEC-İSEDAK)
2. Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği Daimi Komitesi (COMSTECH)
3. Enformasyon ve Kültürel İşler Daimi Komitesi (COMIAC)
4. Daimi Mali Komite
5. Kudüs Komitesi
6. Ekonomik, Kültürel ve Sosyal Sorunlar İslami Komitesi
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Türkiye'nin üye olduğu Ekonomik kuruluşlar

YCwfa2Z.gif



Dünya Ticaret Örgütü


Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ, İngilizce: World Trade Organization, WTO), çok taraflı ticaret sisteminin yasal ve kurumsal organıdır. WTO, hükümetlerin iç ticaret yasalarını ve düzenlemelerini nasıl yapacakları hususunda yasal bir çerçeve ortaya koymaktadır ve toplu görüşmeler ve müzakereler yoluyla ülkeler arasında ticari ilişkilerin geliştirildiği bir platformdur.

Kuruluş ve Fonksiyonları


WTO, 1 Ocak 1995'te kurulmuştur. Uruguay Round'a taraf olan ülkeler 15 Aralık 1993'te görüşmeleri tamamlamış ve Fas'ın Marakeş kentinde Nisan 1994'te "Nihai Karar" bakanlar tarafından imzalanmıştır. 15 Nisan 1994'te ilan edilen Marakeş Deklerasyonu, Uruguay Round'u görüşmelerini onaylamış ve Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) altında gerçekleştirilen yedi görüşmenin "dünya ekonomisini güçlendirdiği ve daha fazla ticaret, yatırım, istihdam ve gelir artışı sağladığı"nı ilan etmiştir. WTO, Uruguay Round'u görüşmelerinin şekillendiği ve bir anlaşmadır ve GATT'ın devamıdır.

WTO, sadece üyelik açısından (1994 sonunda 128 üye) GATT'tan fazla değil, aynı zamanda, uygulandığı ticari faaliyetler ve ticaret politikalar açısından da daha geniş bir alanı kapsamaktadır. GATT, sadece mal ticaretini kapsarken, WTO mal, hizmetler ve fikri mülkiyet hakları olarak da bilinen "fikir ticareti"'ni de kapsamaktadır.

WTO'nun esas fonksiyonları; topyekün olarak WTO'yu oluşturan çok taraflı ticaret görüşmelerini yönetmek ve uygulamak, çok taraflı ticaret görüşmelerinde bir forum olarak görev yapmak, ticari anlaşmazlıklarına çözüm aramak, milli ticaret politikalarını denetlemek ve bu amaçlarla global ekonomik politika yapımında görevli uluslararası kuruluşlarla işbirliğine gitmektir.

WTO anlaşması, tarımdan, tekstile ve konfeksiyona, hizmetlerden fikri mülkiyet hakları kurallarına kadar, değişik alanlarda 29 ayrı metinden oluşmaktadır. Bunlara ilave olarak WTO üyelerine ilave sorumluluklar ve taahhütler yükleyen, ilave 25 deklerasyon, karar ve anlaşma da bulunmaktadır. WTO kuralları geleneksel olarak hassas sektörler olarak kabul edilen tarım malları ticareti ve tekstil ve konfeksiyon ürünlerini de kapsamaktadır. Tarım da kabul edilen kurallar piyasaya giriş şartlarını, yerli üretimi destekleme kurallarını, ihracat teşvik uygulamalarını ve gıda güvenliği, bitki ve hayvan sağlığı kurallarını içermektedir. Tekstil ve konfeksiyon'da yeni kurallar Çok Elyaflılar Anlaşması'ndan sonra 10 yıllık bir geçiş dönemi ile WTO kurallarına dahil olacaktır.

Hizmetler ticaretindeki ilk anlaşma; üyelerin kapsamı, milli uygulamalar ve piyasaya giriş konularındaki yükümlülüklerinden bahsetmekte ve hizmetler ticaretinin daha da liberalleştirilmesi hususunda genel bir çerçeve çizmektedir. Devam eden görüşmeler hali hazırda finansal hizmetlerde piyasaya giriş taahhütleri, temel iletişim sektörleri, deniz nakliyatı ve insanların sınırdan sınıra geçişi hakkındadır. Görüşmelerde diğer bir ilk de fikri mülkiyet haklarının ticaretle ilgili yönüdür (TRIPS). Bu anlaşma, sadece telif hakları, patent hakları gibi yeni fikri mülkiyet haklarını dile getirmekle kalmamakta, ayrıca coğrafi işaretler, endüstri dizaynı, ticaret markaları ve ticaret sırları ve know-how (süreç bilgisi) haklarını da koruma altına almaktadır. Mal ticaretinde WTO kuralları, anti-damping uygulamaları, teşvikler ve karşı uygulamalar, gümrük uygulamaları ve ithalat lisansı konularını da kapsamaktadır. Kurallar, şayet bu uygulamalar gündeme geldiğinde ne gibi kuralların tatbik edileceğini de açıklamaktadır.

Yukarıda değinilen anlaşmalarla pek çok basit ve temel ilkeler hep birlikte yeni çok taraflı ticaret sistemini meydana getirmektedir. GATT'ın ana kuralları, üyeler arasında ve ithalat ile yerli üretim arasında ayırım yapmayı yasaklamaktadır. Mesela Madde I " En Çok Kayırılan Ülke " (MFN) fıkrasında her hangi bir ülkenin bir ülkeye uyguladığı imtiyazın başka ülkelere uygulanandan daha az olamıyacağı belirtilmektedir. Ayırım yapmamanın bir diğer şekli de "ulusal muamele"'dir ve mallar bir piyasaya girdiğinde en az yurt içinde üretilen mallar kadar kayırılabileceği belirtilmektedir.


WTO ve GATT arasındaki farklar

WTO, GATT'ın geleneksel olarak karar alırken kullandığı yöntem oylama değil, fakat fikir birliği (concensus) yöntemidir. Bu prosedür üyelere, bazen çok taraflı ticaret sisteminin yararına oluşan görüş birliğine katılınsa da, kendi çıkarlarını, iyi bir şekilde göz önüne alınması imkânını sağlamaktadır. Görüş birliğinin sağlanamadığı durumlarda WTO, oylama yöntemini kullanmaktadır. Bu gibi durumlarda her ülke bir oy kullanarak, karar oy çokluğuyla alınmaktadır.

WTO Anlaşması'nda kabul edilen dört değişik oylama yöntemi bulunmaktadır.

1. İlk olarak, WTO üyelerinin dörtte üçünün oyuyla herhangi birçok taraflı ticaret anlaşması oluşturulması kabul edilebilir.
2. İkinci olarak, Bakanlar Konferansı dörtte üç çoğunlukla uluslararası bir anlaşma tarafından herhangi bir üyeye yüklenen bir sorumluluğu kaldırabilmektedir.
3. Üçüncü olarak, uluslararası anlaşmaların hükümlerini iptal etme kararı ancak tüm üyelerce kabul edilmesi veya kararın niteliğine bağlı olarak üçte iki çoğunlukla alınabilmektedir. Fakat bu iptal kararları, sadece WTO üyeleri tarafından kabul edildikten sonra yürürlüğe girebilmektedir.
4. Son olarak, yeni bir üyenin alınması ancak Bakanlar Konferansı'nda üçte iki çoğunlukla kabul edildikten sonra gerçekleşebilmektedir.



WTO'da Anlaşmazlıkların Çözülmesi


Anlaşmazlıkların çözümü sistemi, WTO'nun uluslararası ticaret sistemine güvenlik ve öngörü sağlayan bir unsurdur ve bu sistem sayesinde WTO üyeleri, uluslararası ticaret kurallarının aleyhlerine ihlali durumunda kendileri bir girişimde bulunmamakta, fakat çok taraflı anlaşmazlıkların çözümü sisteminin bu durumu çözmesini istemektedirler.

İlke olarak imtiyazlar, verilen cezaya konu sektörle aynı olan sektöre verilmelidir. Şayet bu uygulanabilir değil veya etkin değilse, imtiyazlar anlaşmada yer alan farklı bir sektöre de verilebilir.

Her durumda WTO'nun Anlaşmazlıkların Çözümü Organı (DSB) kabul edilen tavsiyelerin ve kuralların uygulanmasını izlemekte ve her türlü anlaşmazlığa konu olan durum, tamamen ortadan kalkmadıkça gündeminde bulunmaya devam etmektedir

Üyeler


WTO'nun 153 üyesi bulunmaktadır. Son katılan üye 2008 yılında örgüte dahil olan Cape Verde 'dir Antigua ve Barbuda, Arjantin, Avustralya, Avusturya, Bahreyn, Bangladeş, Barbados, Belçika, Belize, Bolivya, Botsvana, Brezilya, Brunei, Burkina Faso, Burundi, Kanada, Orta Afrika Cumhuriyeti, Şili, Kolombiya, Kosta Rika, Fildişi Sahilleri, Küba, Kıbrıs, Kırgızistan, Çin Halk Cumhuriyeti, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Cibuti, Dominik, Dominik Cumhuriyeti, Mısır, El Salvador, Estonya, Finlandiya, Fransa, Gabon, Almanya, Gana, Yunanistan, Grenada, Guatemala, Gine, Yeni Gine, Guyana, Honduras, Hong Kong, Macaristan, İzlanda, Hindistan, Endonezya, İrlanda, İsrail, İtalya, Jamaika, Japonya, Kenya, Kore Cumhuriyeti, Kuveyt, Lesoto, Liechtenstein, Lüksemburg, Makau, Madagaskar, Malavi, Malezya, Maldivler, Mali, Malta, Moritanya, Mauritius, Meksika, Fas, Mozambik, Myanmar, Namibya, Hollanda, Hollanda Antilleri, Yeni Zelanda, Nikaragua, Nijerya, Norveç, Pakistan, Paraguay, Peru, Filipinler, Polonya, Portekiz, Romanya, Saint Lucia, St. Vincent ve Grenadinler, Senegal, Sierra Leone, Singapur, Slovakya, Slovenya, Güney Afrika, İspanya, Sri Lanka, Surinam, Swaziland, İsveç, İsviçre, Tanzanya, Tayland, Togo, Trinidad ve Tobago, Tunus, Türkiye, Uganda, İngiltere, ABD, Ukrayna, Uruguay, Venezuela, Zambiya ve Zimbabve


Yapı


WTO'nun en yetkili birimi, WTO'ya üye ülke temsilcilerinden oluşan, iki yılda en az bir kez toplanan ve çok taraflı ticaret görüşmeleri ile ilgili sorunlarda karar vermekle yetkili olan, Bakanlar Konferansı'dır.

WTO'nun günlük işlerini yürütmek üzere pek çok alt birim kurulmuştur. Bunlardan yine WTO üyelerinden oluşan Genel Konsey; Bakanlar Konferansına rapor vermekle sorumludur. Rutin işleri Bakanlar Konseyi adına yapan Genel Konsey, iki kısımdan oluşmaktadır. Bunlar; anlaşmazlık çözüm prosedürlerini idare eden, Anlaşmazlık Çözüm Organı (DSB) ve her bir WTO üyesinin ticaret politikalarını düzenli olarak değerlendiren, Ticaret Politikaları Değerlendirme Organı (TPRB)'dır.

Genel Konsey sorumluluklarını, üç ana organa devretmiştir. Bunlar; Mal Ticareti Konseyi, Hizmet Ticareti Konseyi, Ticaretle İlgili Fikri Mülkiyet Hakları Konseyi'dir. Mal Ticareti Konseyi; her ne kadar her anlaşma kendi özel denetleme organına sahipse de, mal ticaretine konu olan anlaşmaların takibi ve uygulanmasını denetlemektedir. Diğer iki Konsey de kendi sorumluluk alanlarına giren anlaşmaların takibi ve uygulamasını denetlemekle sorumludurlar ve gerekli durumlarda kendi alt birimlerini kurmakla yetkilidirler.

WTO Genel Konseyi, Anlaşmazlıkların Çözümü Organı (DSB) olarak toplanabilir ve Uruguay Round'u Nihai Senedi'nde yer alan herhangi bir anlaşmadan kaynaklanan, anlaşmazlıklarla ilgili olarak karar verir. Bu sebeble DSB, paneller kurmak, ceza vermek, verilen raporları yeniden görüşmek, karar ve tavsiyelerin uygulanmasının takibini yürütmek ve tavsiyelerin uygulanmaması durumunda, misilleme kararları vermekle yetkilidir.

WTO anlaşmazlıkları önleme mekanizması, anlaşmazlığa taraf olanların herbirine temyiz yoluna gitme imkânı tanımaktadır. Temyiz başvuruları DSB tarafından kurulan bir daimi Temyiz Organı tarafından cevaplandırılmaktadır. Bu Temyiz Organı WTO üyelerini temsil eden yedi kişiden oluşmaktadır ve dört yıl görevde kalmaktadır. Bu kişilerin, herhangi bir hükümete bağlı olmamaları, hukuk ve uluslararası ticaret alanında tanınan, bilgili kişiler olmaları gerekmektedir.

Cenevre'de bulunan WTO sekreterliği 450 personele sahiptir, bir Genel Müdür ve üç Genel Müdür Yardımcısı tarafından idare edilmektedir. Sekreterliğin gelişmekte olan ülkelere ve özellikle az gelişmiş ülkelere teknik yardım sağlamak gibi, özel bir sorumluluğu da bulunmaktadır. WTO ekonomistleri ve istatistikçileri, ticaret politikaları ve performansı hakkında araştırmalar yaparken; hukuk uzmanları, WTO kurallarının uygulanması ile ilgili ticaret anlaşmazlıklarının çözülmesi konularında çalışmaktadırlar. Sekreterliğin işlerinin pek çoğu yeni üyelerle anlaşmaların başlatılması ve üyelikle ilgili olarak hükümetlere tavsiyelerde bulunmakla ilgilidir.

WTO bütçesi 83 milyon USD'dır ve ülkelerin katkıları ticarette aldıkları paya göre belirlenmektedir. WTO bütçesinin bir kısmı Uluslararası Ticaret Merkezi (ITC)'ne gitmektedir.
 
Düzenleyen yönetici:
Top