Sözün Doğrusu: ''Deccal'ı Dekkal Diye Okumak Kibarlığı''

dderya

kOkOşŞ
V.I.P
Türkiye 21 Ekim'de bir büyük suikastle sarsıldı. Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, cehâletin, vahşetin, ihânetin kurduğu tuzakla can kuşunu uçurdu. Ebedî âleme göçtü. Bu suikastı ifâde edecek bir kelime lûgatlarımızda yoktur. Mümkün olsaydı da gafletin, cehâletin, vahşetin, ihânetin bin misli, milyon mislini ifâde eden yeni bir kelime bulabilseydik ve bu rezil suikastı işte o kelimeyle anlatmaya çalışsaydık. Çünkü bir karasinek kadar aklı olanlar, zamanla göreceklerdir ki bu suikastın, devletimize, illetimize, vatanımıza ve dînimize bir nokta kadar bile faydası olmayacak ama dağlar kadar zararları dokunacaktır.

Ahmet Taner Kışlalı'yı katledenler de kadar mel'un iseler, millî birliğimizin temeli olan dilimizi bozanlar da, dilimizi katledenler de aynı derecede lanetlidirler.

Türkçe, radyolarımızda, televizyonlarımızda, basınımızda her gün kıyısından köşesinden kırpılıp, koparılarak, çiğnenerek katlediliyor. Bu dil katliamının, Türkçe'mizi bir sömürge dili hâline getirmek isteyen bu köksüz zihniyetin, Ahmet Taner Kışlalı suikastından veya Marmara depreminden daha tehlikeli olduğunu kime anlatmalıyız?

Bir televizyon spikerimiz, merhum Ahmet Taner Kışlalı'nın en son yazısını okurken, o yazıda geçen DECCAL kelimesinin İngilizce olduğunu sanmış ve DECCAL'ı iki defa DEKKAL şeklinde okumuştu.

Üniversite tahsili yapmasına rağmen, Deccal kelimesini hiç duymayan, bilmeyen, görmeyen ve Deccal'ı İngiliz alfabesine göre okuyan bir Türk genci!

Bu, kendi kültürümüzden, kendi dilimizden, kendi medeniyetimizden yavaş yavaş kopuşumuzun neticesi. Kokakolanın Cocacola yazılıp, kokakola okunduğunu bilen üniversite okumuş spikerimiz, ömründe ilk defa gördüğü Deccal kelimesini de bir İngiliz ağzıyla "Dekkal" şeklinde telaffuz ediyor.

İnanıp inanmamakta herkes elbette serbesttir. İslâm'da da zaten zorlama yoktur. Ama, inanmak başka, bilmek başkadır. İnanmayanlar bile bilmelidirler ki: İslâm inancına göre Deccal, kıyâmet kopmasına yakın bir zamanda yeryüzüne gelecek ve İslâmiyet'i inkâr etmeye başlayacaktır. Doğruyu yanlış, yanlışı doğru göstermeye çalışacaktır. Deccal'ın cennet dediği cehennem gibi, cehennem dediği de cennet gibi olacaktır. Deccal, İslâm'a düşman kesilecektir. İşte bu inançtan ötürü bazı Müslümanlar, firavunları veya terörü, anarşiyi tutuşturan, körükleyen kişileri Deccal gibi görmektedirler.Deccal, aramıza ne zaman karışır? Bunu elbette bilemeyiz. Yalnız şunu söyleyebiliriz: Türkçemiz'in deccalları içimizdedirler.

Bugün Türkiye'de yayınlanan 100 dergiden yetmişinin ismi, tamamen Batı kaynaklı kelimelerdendir. Neden? Türkiye bir sömürge ülkesi midir?

Büyük şehirlerimizi saran bir hastalık, yavaş yavaş Anadolu'ya da yayılıyor. Büyük iş yerlerimizin ve mağazalarımızın isimleri, İngilizce'den Fransızca'dan, İtalyanca'dan alınan kelimelerle sırıtıp duruyor. Niçin?

Türkiye bir sömürge devleti midir? Birçok üniversitemizde eğitim dili niçin İngilizce? Türkiye bir sömürge devleti midir?

Çocuklarımıza Batı dillerinden biri, mümkünse birkaçı birden öğretilsin ama çocuklarımız önce Türkçemiz'i çok iyi bilmeli ve konuşmalıdırlar. Bugün Deccal'ı dekkal diye okuyanlar, yarın Kur'an-ı Kerim'den Koran ve sevgili peygamberimizden de Mohammed diye bahsedeceklerdir.

Millet eğer kültür birliğinden ibaretse, cumhuriyetimizin temeli kültürse ve kültürümüzün en önemli iki kaynağı dil ve din ise, her türlü cehâlete, bilgisizliğe, geriliğe ve dil deccallarına karşı çok dikkatli olmalıyız.


(Yavuz Bülent Bakiler Sözün Doğrusu I, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, İst.2002 )
 
Top