Şöyle bir geçmişe gitmek istedim, göçenleri yâd ettim…

MustafaCİLASUN

Özel Üye
Özel üye

Atimden ne beklerdim
Hangi işaret taşlarının izlerinde nefeslenirdim
Onca cefayı nasıl bestelerdim, sabır yokuşlarında yanarak bilenirdim
Dinmeyen bir umudun arifesinde tefekkür etmeyi en büyük bahtiyarlık olarak görürdüm


Kul, kanaat denizinde arınmalı
Her ırmağın suyuna dalmaktan sakınıp, durulmalı
Güneşin zeval bulduğu andan kaçınmalı, gecenin bir yarısında uyanmalı
Ruhunu ve aklını yaratan sahip için secdeye kapanmalı, mizan için yaşanmaya adanmalı


Ne dilencinin haline acı
Ne de viran olmuş hanlardan nükseden sızıya ol kadı
Bahtın bir kitabı vardır, ömür içinde nice belalar saklıdır, akıl kim için sırdır
Aklına teslim edilen iraden bahtını şerh eden irfandır, azim senin en müstesna azığındır


İlim, merakın şubesindendir
Akıl ve izan, vicdanınla muvazene içinde bulunmalıdır
Her esen fırtınadan korkmadan, tesirinde kalan acziyetler hatırlanmalıdır
Her kimin ihsana ihtiyacı varsa, hastane köşelerinde mecali kesilen ortadaysa koşmalıdır


Kendine yetmeyen can neyler
İçini kemiren vehimlerle aynanın karşısına geçer
Bin bir meramlarla suretlerin insicamında iniler, sessizce kahreder
Kalbin ve ruhun düştüğü durumu es geçer, güya aklı olan bir değer, hevaya rağbet eder


Mustafa CİLASUN
 
Top