Ruhlar Alemi

KaderKatibi

Dürüstlük insanın kartvizitidir, Matbaada basılmaz
Özel üye

Osman Nuri Topbaş hocanın Ruhlar alemi ve yaratılışla ilgili yazısını okuyalım.​

Bu yazının ana içeriği

(Ruhların yaratılması, önce âleme, daha sonra da bedenlere gönderilmesi ve ardından yeniden dirilme esnasında tekrar bedenlere gönderilme devreleri)

  1. YOKLUK (ADEM) DEVRESİ:
Ezelde sâdece Cenâb-ı Hak vardı ve O’nun dışında hiçbir varlık yoktu. O dönemde rûhlar da tam bir yokluk içerisinde bulunuyordu. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulmaktadır:

هَلْ أَتَى عَلَى اْلإِنسَانِ حِينٌ مِنَ الدَّهْرِ لَمْ يَكُنْ شَيْئاً مَذْكُوراً​


“İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?” (el-İnsan, 1)



  1. RÛHLAR ÂLEMİNİN VAROLUŞ DEVRESİ (Elest Bezmi):
Allâh Teâlâ pek çok hikmete mebnî olarak cesetleri yaratmadan önce rûhları var etti. Hadîs-i şerîfte bu hakîkate şöyle temâs edilir:

“Rûhlar cesedlerinden ikibin yıl önce yaratılmıştır!” (Deylemî, Müsned, II, 187-188)

  1. BEDENLERE GÖNDERİLME DEVRESİ:
Bedenlerden hayli zaman önce yaratılan ve kendilerinden Allâh’ın rubûbiyetini tasdîk husûsunda ahd ü mîsâk alınan rûhlar, ezelde çizilen kader planına uygun olarak birer birer bedenlere gönderilmeye başlandı. Âyet-i kerîmede, ilk insan Hazret-i Âdem’e rûhun üflenmesinden şöyle bahsedilir:



وَنَفَخْتُ فِيهِ مِنْ رُوحِي​



“…Ona rûhumdan üfürdüğümde...” (el-Hicr, 29)

  1. BEDENDEN AYRILMA DEVRESİ:
Bu fânî hayatta kendisine biçilen ömrü tamamlayan rûhlar, geçici süre beraber bulundukları bedenlerden geldikleri gibi birer birer ayrılacaktır. Hiç kimsenin kurtulamadığı bu kaçınılmaz âkıbete ölüm denmektedir. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:



كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ​



“Her nefs ölümü tadacaktır!..” (Âl-i İmrân, 185)
  1. TEKRAR BEDENLERE DÖNDÜRÜLME DEVRESİ:
İslâm akâidine göre ölüm, bir yok oluş değil tıpkı anne rahmindeki bebeğin oradan irtibâtını keserek dünyaya doğması gibi, rûhun bu fânî âlemden kurtulup ebedî bir hayatın sabahına doğmasıdır. İnsanoğlu burada dünyadaki yaşadığı hayattan hesâba çekilecek, bunun neticesine göre sonsuz bir saâdete ulaşacak veya -Allâh muhafaza buyursun- nihâyetsiz bir azâba dûçâr kılınacaktır. Mevzuyla alâkalı yüzlerce âyetten ikisi şöyledir:

قُلْ يُحْيِيهَا الَّذِي أَنْشَأَهَا أَوَّلَ مَرَّةٍ وَهُوَ بِكُلِّ خَلْقٍ عَلِيمٌ​


“De ki: Onları ilk defa yaratmış olan (Allâh, yine aynı şekilde onları) diriltecektir. Çünkü O, yaratmanın her türlüsünü gâyet iyi bilendir.” (Yâsîn, 79)


Cenâb-ı Hak, Tekvîr Sûresi’nde şiddetli ve ibretli kıyâmet alâmetlerinin fârikalarından bahsederken yedinci âyette, rûhların yeniden beden kalıbına alınmasını şöyle bildirmektedir:

وَإِذَا النُّفُوسُ زُوِّجَتْ​


“Nefsler birleştirildiği (rûhlar bedenlerle bir araya getirildiği) zaman.”


Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Nebiler Silsilesi 1, Erkam Yayınları
 
Top