Psikopatiya Yunan sözü olup "psiche-beynin özel fonksiyonu; aklî, hissî, mânevî, idrak v.s. kabiliyetlerinin bütün tiplerini kapsayan anlayış, "patos" ise bozukluk (hastalık), ızdırap çekmek demektir. Psikopati denildiğinde kişiliğin anomalisi veya şahsiyetin patolojisi gözönünde tutulur.
Kişiliğin ve onun bozukluklarının bütün tiplerini öğrenmek eğilimi çok eski devirlerden beri mevcut olmuştur. Bu konu ile hekimlerin yanı sıra, filozofları, devlet yöneticileri v.b. de ilgilenmiştir. Daha önceki dönemlerde Yunanlılar çeşitli ruh hastalıklarına tutulma eğilimini, kilişiğin tiplemesi ile bağlantılandırmaya çalışmışlardır. Bu çerçevede Yunanlı hekimlerin ortaya koyması ile, bugüne kadar önemini pek yitirmeyen dört kişilik tipini (kolerik, sanguinik, flegmatik ve melankolik) tanımlamışlardır.
1808 yılında F. Ginel kişilik bozukluklarını tanımlamış ve onların ruhsal hastalık olmamasını tesbit etmiştir. S. Priçard psikopatilerin klinik araştırılmasının bilimsel temellerini ortaya koymuştur. O, 1835 yılında psikopatilerin tiplerini tanımlamış ve onları "mânevî havalanma" olarak isimlendirilmiştir. Sonraki yıllarda bazı alimler psikopatilerle ilgilenmiş ve onun birçok klinik özelliklerinin olduğunu göstermiştir. Nihayet, 1891 yılında V. Roh kişilik bozukluklarının bilinen bütün tiplerini bir yere toplayarak psikopatiler adı altında birleştirmiştir.
Psikopatilerin araştırılması alanında büyük hizmeti olan alimlerden biri de Alman psikiyatristi E. Kreşmer olmuştur. O, psikopatileri çeşitli tipli beden yapılanmasına göre ayırmaya çalışmıştır. Ona göre piknik beden yapısına sahip şahıslar affektif bozukluklar oluşturmaya eğilimlidir. Astenik beden yapısına sahip olanlar ise düşünce bozukluklarına daha çok maruz kalan şahıslardır ve şizoidler grubuna girerler. Kreşmerin kabullerinde bazı hataların olması bu tesbitlerin eleştirilmesine neden oldu.
Psikopatilerin tam olarak öğrenilmesi alanında büyük hizmetleri olan P. V. Gannuşkin 1933 yılında psikopatilerin genel sınıflandırılmasını oluşturdu. Çağdaş psikopati bilimi P. V. Gannuşkin'in oluşturduğu sınıflandırmayı temel alır. İlk defa o, psikopatilerin yaşam süreci boyunca değişebileceği fikrini ileri sürdü ve bu hastalığın psikodinamiğinin temellerini araştırdı. Halbuki, ona kadar bu problemle meşgul olan bilim adamları psikopatileri değişmez-stabil patolojik bir hal gibi kabul ediyorlardı.
P. V. Gannuşkin'in düşüncesine göre kişilik bozukluğu "Kişiliğin oluşturduğu gençlik yıllarından itibaren, sosyal çevreye adapte olamamak suretiyle ayrışan şahıslardır." Psikopati hem kişinin kendinin, hem de onu çevreleyen insanların sıkıntılarına neden olan kişiliğin disharmonisi- bozukluğudur. Kişilik bozukluklarının teşhisi P. V. Gannuşkin'in teklif ettiği üç temel belirtiye dayanır.
1. Karakter bozukluklarının bütün halinde olması,
2. Yaşam boyu devamlılık arzetmesi ve az değişmesi,
3. Sosyal adaptasyonun değişmesi.
Gündelik hayatımızda yapısal psikopatileri, yaşam sürecinin karmaşıklığı ve zorluğu ile bağlantılı olarak oluşan ve normal kişilerde gördüğümüz kişiliğin psikopatik gelişimi sendromunda ayırmak gerekir. Öyle ki, ismi belirtilen sendrom uygulanan tedavi tedbirleri sonucunda kısa bir süre içinde düzeltilebilir.
Kişilik bozuklukları ile sık ilgisi olan deviant davranış (devation= latincede normalden sapma, bozulma demektir) anlayışı esasen gençlik dönemine ait olan ve zaman zaman sosyal içerikli davranış bozuklukları ile ortaya çıkan patolojik duruma denir. Asıl kişilik bozukluğu ise "Deviant Davranış"ın devamlı olması ile karakterizedir.
Kişiliğin aksentuasiyası ( ) nisbeten hafif bir patoloji olup, kişiliğin bazı özelliklerinin güçlenmesi, olumsuz etkenlerin etkisi altında zaman zaman kısa süreli şiddetlenmesi ile dikkati çeker. Kişiliğin aksentuasiyasını ( ) çoğu zaman kişilik bozukluklarından ayırmak zor olur. Bazı araştırmacılar, hatta bu patolojiler arasında hiçbir fark görmemektedir.
Genellikle, kişilik bozuklukları daima aynı derecede ortaya çıkan belirtilerle cereyan eden hastalık gibi kabul etmek doğru değildir. Duygulanımın hassaslığı ve zenginliği ile ayrışan bu tip insanları bazı durumlarda tam sağlam şahıslardan ayırmak mümkün olmamaktadır. Diagnostik bir hataya meydan vermemek için bazen yıllarca gözlem yapmak, şahsın hayatını öğrenerek her yönlü psikolojik analiz yapmak gerekir. Kişilik bozukluklarının gelişmesinin dinamiğinde "Pubertal Buhran" döneminin olmasına büyük önem verilmelidir. Öyle ki, aynı yaş dönemin de ortaya çıkan parlak psikopatik belirtiler doğru teşhis koymaya imkan verir. Olgun yaşa ulaşmış insanlarda, bu çerçevede daha ileri yaşlarda kişilik bozukluğu özellikleri tedricen yumuşar, hatta çevre ile tam bir adaptasyon durumu ile yer değiştirir. Bazen ise tersi yönde geriye gelişme göstererek bozukluk şiddetlenebilir.
Kişilik bozukluklarının dinamiğinde sosyal etkenlerin, aile içi ilişkilerin (iş yerini değiştirmek, hapislik, askere gitme, evlenmek, boşanmak v.s.) büyük rolü vardır. Bazı somatik hastalıkların, fizyolojik bozuklukların, alkolizmin ve narkomanilerin önemi, psikojen etkenlerin rolü de belirtilmelidir. Normal şahıslarda hiç bir patolojik duruma sebep olmayan ve kısa süre içinde kontrol altına alınabilen ruhsal travmalar, kişilik bozukluklarının şiddetlenmesine, şahsın uzun süre normal hayat faaliyetinin bozulmasına neden olur.
Kişilik bozukluklarının seyrinde zamanla birbiri ile yer değiştiren kompenzasyon ve dekompenzasyon aşamalarının olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Hayat şartları ve iş gücü iyi olan psikopatiyalar bazan uzun yıllar kompenzasyon aşamasında kalabilirler. Böyle olduğunda, o şahısların davranışında dikkati çeken bir belirti gözlenmemektedir. Onlar normal olarak çalışmakta ve aile kurabilmektedirler. Ancak bununla birlikte daha sık sık dekompenzasyon (hastalığın şiddetlenmesi) aşaması ile karşılaşmak mümkündür. Klinik mahiyetine göre dekompenzasyon aşaması spontan fazlar ve patolojik reaksiyonlar şeklinde olabilir. Hayat zorlukları kısa bir süre içinde kişilik bozukluklarının uyumu bozulur, şiddetlenmeye neden olur. Spontan fazlar ise dikkati çekecek herhangibir etki olmadan ortaya çıkabilir. Bir çok, kişilik bozukluğu olan şahıs bu tip fazlara ulaşmak için sanki gayret gösterirler. Bu fazların ve reaksiyonların ağırlığı, devam etme süresi çeşitli olur, bazen haftalar hatta aylarca sürebilir.
Sınıflandırılması
Şimdiye kadar kişilik bozukluklarının bütün uzmanları tarafından kabul edilen tam bir sınıflandırılması yoktur. 1915 yılında E. Krepelin'in yaptığı sınıflandırmaya göre kişilik bozuklukları yedi gruba,
1. İhtiyatlı olanlar, tedbirli davrananlar
2. Sabırsız ve tahammülsüz olanlar
3. İmpulsifler
4. Mübalagacı ve yalancılar (pseudologlar)
5. Dürtü bozukluğu (meyl) gösterenler
6. Acaipler
7. Sosyopatlar olarak bölünürler.
1920 yılında K. Şneyder ve E. Kreşmer ayrı ayrı kendi sınıflandırmalarını yapmışlardır.
1933 yılında P. V. Gannuşkin "Kişilik bozukluklarının kliniği, onların istatistiği, dinamiği ve sistematiği" isimli eserinde kişilik bozukluklarını aşağıdaki gruplara ayırmayı teklif etmiştir.
1. Sikloidler
2. Astenikler
3. Şizoidler
4. Paranoidler
5. Epileptoidler
6. Histerikler
7. Devamsız Psikopatiyalar
8. Antisosyal psikopatiyalar
9. Konstitusyonal Ahmaklar, serseriler
Şu anda kişilik disharmonisini 4 büyük gruba ayırmak kabul edilmiştir.
1. grupta düşünce dünyasına mahsus değişiklikler tesbit olunan kişilik bozukluklarına aittir. Onları birleştiren genel yön olayları doğru değerlendirebilme yeteneğinde olmamak veya onları objektif algılayamamaktır.
2. grupta affektif dünyaya mahsus bozuklukları olan kişilik bozukluklarıdır. Bu gruba dahil edilen şahısların başlıca özellikleri sık sık ambivalans affektif reaksiyonlar göstermeleridir.
3. grupta irade bozukluları olanlardır.
4. grupta mix tip kişilik bozuklukları vardır. Bu gruba dahil edilen kişilik bozuklukları polimorf belirtilerin değişkenliği esas sendromu belirlememize neden olur.
Gruplar Klinik Tipler
I. Düşünce bozuklukları olan 1. Astenik Tip kişilik bozuklukları 2. Psikastenik (anankastik) Tip
II. Affektif bozuklukları olan 3. Şizoid Tip kişilik bozuklukları 4. Paranoid (paranoyal) Tip
III. İrade bozuklukları olan 5. İhtiyatlı Tedbirli Tip kişilik bozuklukları 6. Affektif Tip
IV. Mikst tip kişilik 7. Histerik Tip bozuklukları 8. Devamsız Tip (tahammülsüz) 9. Mozaik TipŞimdiye kadar kişilik bozukluklarının bütün uzmanları tarafından kabul edilen tam bir sınıflandırılması yoktur. 1915 yılında E. Krepelin'in yaptığı sınıflandırmaya göre kişilik bozuklukları yedi gruba,
1. İhtiyatlı olanlar, tedbirli davrananlar
2. Sabırsız ve tahammülsüz olanlar
3. İmpulsifler
4. Mübalagacı ve yalancılar (pseudologlar)
5. Dürtü bozukluğu (meyl) gösterenler
6. Acaipler
7. Sosyopatlar olarak bölünürler.
1920 yılında K. Şneyder ve E. Kreşmer ayrı ayrı kendi sınıflandırmalarını yapmışlardır.
1933 yılında P. V. Gannuşkin "Kişilik bozukluklarının kliniği, onların istatistiği, dinamiği ve sistematiği" isimli eserinde kişilik bozukluklarını aşağıdaki gruplara ayırmayı teklif etmiştir.
1. Sikloidler
2. Astenikler
3. Şizoidler
4. Paranoidler
5. Epileptoidler
6. Histerikler
7. Devamsız Psikopatiyalar
8. Antisosyal psikopatiyalar
9. Konstitusyonal Ahmaklar, serseriler
Şu anda kişilik disharmonisini 4 büyük gruba ayırmak kabul edilmiştir.
1. grupta düşünce dünyasına mahsus değişiklikler tesbit olunan kişilik bozukluklarına aittir. Onları birleştiren genel yön olayları doğru değerlendirebilme yeteneğinde olmamak veya onları objektif algılayamamaktır.
2. grupta affektif dünyaya mahsus bozuklukları olan kişilik bozukluklarıdır. Bu gruba dahil edilen şahısların başlıca özellikleri sık sık ambivalans affektif reaksiyonlar göstermeleridir.
3. grupta irade bozukluları olanlardır.
4. grupta mix tip kişilik bozuklukları vardır. Bu gruba dahil edilen kişilik bozuklukları polimorf belirtilerin değişkenliği esas sendromu belirlememize neden olur.
Gruplar Klinik Tipler
I. Düşünce bozuklukları olan 1. Astenik Tip kişilik bozuklukları 2. Psikastenik (anankastik) Tip
II. Affektif bozuklukları olan 3. Şizoid Tip kişilik bozuklukları 4. Paranoid (paranoyal) Tip
III. İrade bozuklukları olan 5. İhtiyatlı Tedbirli Tip kişilik bozuklukları 6. Affektif Tip
IV. Mikst tip kişilik 7. Histerik Tip bozuklukları 8. Devamsız Tip (tahammülsüz) 9. Mozaik Tip
Kişiliğin ve onun bozukluklarının bütün tiplerini öğrenmek eğilimi çok eski devirlerden beri mevcut olmuştur. Bu konu ile hekimlerin yanı sıra, filozofları, devlet yöneticileri v.b. de ilgilenmiştir. Daha önceki dönemlerde Yunanlılar çeşitli ruh hastalıklarına tutulma eğilimini, kilişiğin tiplemesi ile bağlantılandırmaya çalışmışlardır. Bu çerçevede Yunanlı hekimlerin ortaya koyması ile, bugüne kadar önemini pek yitirmeyen dört kişilik tipini (kolerik, sanguinik, flegmatik ve melankolik) tanımlamışlardır.
1808 yılında F. Ginel kişilik bozukluklarını tanımlamış ve onların ruhsal hastalık olmamasını tesbit etmiştir. S. Priçard psikopatilerin klinik araştırılmasının bilimsel temellerini ortaya koymuştur. O, 1835 yılında psikopatilerin tiplerini tanımlamış ve onları "mânevî havalanma" olarak isimlendirilmiştir. Sonraki yıllarda bazı alimler psikopatilerle ilgilenmiş ve onun birçok klinik özelliklerinin olduğunu göstermiştir. Nihayet, 1891 yılında V. Roh kişilik bozukluklarının bilinen bütün tiplerini bir yere toplayarak psikopatiler adı altında birleştirmiştir.
Psikopatilerin araştırılması alanında büyük hizmeti olan alimlerden biri de Alman psikiyatristi E. Kreşmer olmuştur. O, psikopatileri çeşitli tipli beden yapılanmasına göre ayırmaya çalışmıştır. Ona göre piknik beden yapısına sahip şahıslar affektif bozukluklar oluşturmaya eğilimlidir. Astenik beden yapısına sahip olanlar ise düşünce bozukluklarına daha çok maruz kalan şahıslardır ve şizoidler grubuna girerler. Kreşmerin kabullerinde bazı hataların olması bu tesbitlerin eleştirilmesine neden oldu.
Psikopatilerin tam olarak öğrenilmesi alanında büyük hizmetleri olan P. V. Gannuşkin 1933 yılında psikopatilerin genel sınıflandırılmasını oluşturdu. Çağdaş psikopati bilimi P. V. Gannuşkin'in oluşturduğu sınıflandırmayı temel alır. İlk defa o, psikopatilerin yaşam süreci boyunca değişebileceği fikrini ileri sürdü ve bu hastalığın psikodinamiğinin temellerini araştırdı. Halbuki, ona kadar bu problemle meşgul olan bilim adamları psikopatileri değişmez-stabil patolojik bir hal gibi kabul ediyorlardı.
P. V. Gannuşkin'in düşüncesine göre kişilik bozukluğu "Kişiliğin oluşturduğu gençlik yıllarından itibaren, sosyal çevreye adapte olamamak suretiyle ayrışan şahıslardır." Psikopati hem kişinin kendinin, hem de onu çevreleyen insanların sıkıntılarına neden olan kişiliğin disharmonisi- bozukluğudur. Kişilik bozukluklarının teşhisi P. V. Gannuşkin'in teklif ettiği üç temel belirtiye dayanır.
1. Karakter bozukluklarının bütün halinde olması,
2. Yaşam boyu devamlılık arzetmesi ve az değişmesi,
3. Sosyal adaptasyonun değişmesi.
Gündelik hayatımızda yapısal psikopatileri, yaşam sürecinin karmaşıklığı ve zorluğu ile bağlantılı olarak oluşan ve normal kişilerde gördüğümüz kişiliğin psikopatik gelişimi sendromunda ayırmak gerekir. Öyle ki, ismi belirtilen sendrom uygulanan tedavi tedbirleri sonucunda kısa bir süre içinde düzeltilebilir.
Kişilik bozuklukları ile sık ilgisi olan deviant davranış (devation= latincede normalden sapma, bozulma demektir) anlayışı esasen gençlik dönemine ait olan ve zaman zaman sosyal içerikli davranış bozuklukları ile ortaya çıkan patolojik duruma denir. Asıl kişilik bozukluğu ise "Deviant Davranış"ın devamlı olması ile karakterizedir.
Kişiliğin aksentuasiyası ( ) nisbeten hafif bir patoloji olup, kişiliğin bazı özelliklerinin güçlenmesi, olumsuz etkenlerin etkisi altında zaman zaman kısa süreli şiddetlenmesi ile dikkati çeker. Kişiliğin aksentuasiyasını ( ) çoğu zaman kişilik bozukluklarından ayırmak zor olur. Bazı araştırmacılar, hatta bu patolojiler arasında hiçbir fark görmemektedir.
Genellikle, kişilik bozuklukları daima aynı derecede ortaya çıkan belirtilerle cereyan eden hastalık gibi kabul etmek doğru değildir. Duygulanımın hassaslığı ve zenginliği ile ayrışan bu tip insanları bazı durumlarda tam sağlam şahıslardan ayırmak mümkün olmamaktadır. Diagnostik bir hataya meydan vermemek için bazen yıllarca gözlem yapmak, şahsın hayatını öğrenerek her yönlü psikolojik analiz yapmak gerekir. Kişilik bozukluklarının gelişmesinin dinamiğinde "Pubertal Buhran" döneminin olmasına büyük önem verilmelidir. Öyle ki, aynı yaş dönemin de ortaya çıkan parlak psikopatik belirtiler doğru teşhis koymaya imkan verir. Olgun yaşa ulaşmış insanlarda, bu çerçevede daha ileri yaşlarda kişilik bozukluğu özellikleri tedricen yumuşar, hatta çevre ile tam bir adaptasyon durumu ile yer değiştirir. Bazen ise tersi yönde geriye gelişme göstererek bozukluk şiddetlenebilir.
Kişilik bozukluklarının dinamiğinde sosyal etkenlerin, aile içi ilişkilerin (iş yerini değiştirmek, hapislik, askere gitme, evlenmek, boşanmak v.s.) büyük rolü vardır. Bazı somatik hastalıkların, fizyolojik bozuklukların, alkolizmin ve narkomanilerin önemi, psikojen etkenlerin rolü de belirtilmelidir. Normal şahıslarda hiç bir patolojik duruma sebep olmayan ve kısa süre içinde kontrol altına alınabilen ruhsal travmalar, kişilik bozukluklarının şiddetlenmesine, şahsın uzun süre normal hayat faaliyetinin bozulmasına neden olur.
Kişilik bozukluklarının seyrinde zamanla birbiri ile yer değiştiren kompenzasyon ve dekompenzasyon aşamalarının olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Hayat şartları ve iş gücü iyi olan psikopatiyalar bazan uzun yıllar kompenzasyon aşamasında kalabilirler. Böyle olduğunda, o şahısların davranışında dikkati çeken bir belirti gözlenmemektedir. Onlar normal olarak çalışmakta ve aile kurabilmektedirler. Ancak bununla birlikte daha sık sık dekompenzasyon (hastalığın şiddetlenmesi) aşaması ile karşılaşmak mümkündür. Klinik mahiyetine göre dekompenzasyon aşaması spontan fazlar ve patolojik reaksiyonlar şeklinde olabilir. Hayat zorlukları kısa bir süre içinde kişilik bozukluklarının uyumu bozulur, şiddetlenmeye neden olur. Spontan fazlar ise dikkati çekecek herhangibir etki olmadan ortaya çıkabilir. Bir çok, kişilik bozukluğu olan şahıs bu tip fazlara ulaşmak için sanki gayret gösterirler. Bu fazların ve reaksiyonların ağırlığı, devam etme süresi çeşitli olur, bazen haftalar hatta aylarca sürebilir.
Sınıflandırılması
Şimdiye kadar kişilik bozukluklarının bütün uzmanları tarafından kabul edilen tam bir sınıflandırılması yoktur. 1915 yılında E. Krepelin'in yaptığı sınıflandırmaya göre kişilik bozuklukları yedi gruba,
1. İhtiyatlı olanlar, tedbirli davrananlar
2. Sabırsız ve tahammülsüz olanlar
3. İmpulsifler
4. Mübalagacı ve yalancılar (pseudologlar)
5. Dürtü bozukluğu (meyl) gösterenler
6. Acaipler
7. Sosyopatlar olarak bölünürler.
1920 yılında K. Şneyder ve E. Kreşmer ayrı ayrı kendi sınıflandırmalarını yapmışlardır.
1933 yılında P. V. Gannuşkin "Kişilik bozukluklarının kliniği, onların istatistiği, dinamiği ve sistematiği" isimli eserinde kişilik bozukluklarını aşağıdaki gruplara ayırmayı teklif etmiştir.
1. Sikloidler
2. Astenikler
3. Şizoidler
4. Paranoidler
5. Epileptoidler
6. Histerikler
7. Devamsız Psikopatiyalar
8. Antisosyal psikopatiyalar
9. Konstitusyonal Ahmaklar, serseriler
Şu anda kişilik disharmonisini 4 büyük gruba ayırmak kabul edilmiştir.
1. grupta düşünce dünyasına mahsus değişiklikler tesbit olunan kişilik bozukluklarına aittir. Onları birleştiren genel yön olayları doğru değerlendirebilme yeteneğinde olmamak veya onları objektif algılayamamaktır.
2. grupta affektif dünyaya mahsus bozuklukları olan kişilik bozukluklarıdır. Bu gruba dahil edilen şahısların başlıca özellikleri sık sık ambivalans affektif reaksiyonlar göstermeleridir.
3. grupta irade bozukluları olanlardır.
4. grupta mix tip kişilik bozuklukları vardır. Bu gruba dahil edilen kişilik bozuklukları polimorf belirtilerin değişkenliği esas sendromu belirlememize neden olur.
Gruplar Klinik Tipler
I. Düşünce bozuklukları olan 1. Astenik Tip kişilik bozuklukları 2. Psikastenik (anankastik) Tip
II. Affektif bozuklukları olan 3. Şizoid Tip kişilik bozuklukları 4. Paranoid (paranoyal) Tip
III. İrade bozuklukları olan 5. İhtiyatlı Tedbirli Tip kişilik bozuklukları 6. Affektif Tip
IV. Mikst tip kişilik 7. Histerik Tip bozuklukları 8. Devamsız Tip (tahammülsüz) 9. Mozaik TipŞimdiye kadar kişilik bozukluklarının bütün uzmanları tarafından kabul edilen tam bir sınıflandırılması yoktur. 1915 yılında E. Krepelin'in yaptığı sınıflandırmaya göre kişilik bozuklukları yedi gruba,
1. İhtiyatlı olanlar, tedbirli davrananlar
2. Sabırsız ve tahammülsüz olanlar
3. İmpulsifler
4. Mübalagacı ve yalancılar (pseudologlar)
5. Dürtü bozukluğu (meyl) gösterenler
6. Acaipler
7. Sosyopatlar olarak bölünürler.
1920 yılında K. Şneyder ve E. Kreşmer ayrı ayrı kendi sınıflandırmalarını yapmışlardır.
1933 yılında P. V. Gannuşkin "Kişilik bozukluklarının kliniği, onların istatistiği, dinamiği ve sistematiği" isimli eserinde kişilik bozukluklarını aşağıdaki gruplara ayırmayı teklif etmiştir.
1. Sikloidler
2. Astenikler
3. Şizoidler
4. Paranoidler
5. Epileptoidler
6. Histerikler
7. Devamsız Psikopatiyalar
8. Antisosyal psikopatiyalar
9. Konstitusyonal Ahmaklar, serseriler
Şu anda kişilik disharmonisini 4 büyük gruba ayırmak kabul edilmiştir.
1. grupta düşünce dünyasına mahsus değişiklikler tesbit olunan kişilik bozukluklarına aittir. Onları birleştiren genel yön olayları doğru değerlendirebilme yeteneğinde olmamak veya onları objektif algılayamamaktır.
2. grupta affektif dünyaya mahsus bozuklukları olan kişilik bozukluklarıdır. Bu gruba dahil edilen şahısların başlıca özellikleri sık sık ambivalans affektif reaksiyonlar göstermeleridir.
3. grupta irade bozukluları olanlardır.
4. grupta mix tip kişilik bozuklukları vardır. Bu gruba dahil edilen kişilik bozuklukları polimorf belirtilerin değişkenliği esas sendromu belirlememize neden olur.
Gruplar Klinik Tipler
I. Düşünce bozuklukları olan 1. Astenik Tip kişilik bozuklukları 2. Psikastenik (anankastik) Tip
II. Affektif bozuklukları olan 3. Şizoid Tip kişilik bozuklukları 4. Paranoid (paranoyal) Tip
III. İrade bozuklukları olan 5. İhtiyatlı Tedbirli Tip kişilik bozuklukları 6. Affektif Tip
IV. Mikst tip kişilik 7. Histerik Tip bozuklukları 8. Devamsız Tip (tahammülsüz) 9. Mozaik Tip