Mastichochoria’ nın ayrıcalıkları arasında, kilise çanlarının çalınmasına izin verildiği de belirtilmekteydi. Genoan’ ın hakimiyetinden Türk hakimiyetine kadar hırsızlara karşı cezalar konuşmuştu. Satıcı, alıcı komisyoncu veya damla sakızı kaçakçılarına karşı cezalar vardı. Damla sakının toplandığı dönemlerde, damla sakızını hırsızlardan korumak için, köylerin girişleri geceleri kapatılırdı. Sakız Adası’ nın 1822’ deki yıkımında Türkler önceleri damla sakızı yetiştirilen köylere saygı gösterdiler. Kanaris Türk Donanması’ nı yaktığında Türkler de misilleme olarak her şeyi yok ettiler. Damla sakızı uğruna damla sakızı yetiştirilen köyler için canlarını bağışlamaları emredilmesine rağmen bu köylerden binlerce esir İstanbul’ a ve Mısır’ a sürüldü ve oralarda köle pazarlarında satıldılar veya Müslümanlaştırıldılar. Bununla birlikte Aleksandria Antlaşmasından sonra ve İngiliz pazarlarında satılan kadınların memleketlerine geri dönmeleri için serbest bırakıldılar.
1853 yılında II. Mahmut döneminde adaya ayrıcalıkları geri verildi ve Türk Fermanında eyalet vergilerinden savaşta ve barışta muaftırlar.
Damla sakızı adayla Türk Sultanları arasındaki iletişimin bir parçasıydı. Valide Sultan’ ın infaz zamanlarında damla sakızı çiğnediği ve paşaların yüreğini Sakız Adası’ nın kölelerinin yararına yumuşattığı rivayet edilirdi.
Şu da belirtilmektedir ki bu zaman içerisinde, adayla nadide ürünü arasındaki bağ Chios ( Sakız Adası ) ve Mastic – Tree ( Damla Sakızı Ağacı ) sözcüklerinin özdeş kabul edilmesine neden olmuştur. Türkler tarafından her ikisi de ‘ Sakız ‘ ( Türkçe’ de damla sakızı anlamına gelmektedir ) olarak adlandırılmıştır.