neden geri kaldik

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Ben baska bir konuya deyinmek istiyorum.Yani aylardir veya yillardir kafamda olusan bir soruya cevap ariyorum,beki sizinde kafanizda bu soru vardir onun icín birlikte tartismak isterimn sizinle.

Bugün dünyaya baktigimizda ,en gelisen ülkelere ,bilim adamlarina,düsünce yapisina .Aralarinda bir müslümani bulamiyoruz veya ,müslüman ülkeyi.
Acaba neden ?Bu soruyu kendime sordum ve bulgularima göre biz müslümanlar ,kafamizda olusan sorulari günahtir diye arastirmiyoruz veya korkuyoruz ,bu korku ve günahtir yaklasimi bizi ülke ve vatantas olarak geri birakiyor.belki bazilari cikacak ve diyeceklerkii,bizi geri birakan amerika avrupa ,ozaman size sorarim cinler, japonlar neden bu yasaklari asiyorda,biz tikaniyoruz veya bugüne kadar dünya capinda taninmis bir bilim adamimiz varmi.Arkadaslar bu dinden gelen birsey ,baskici bir Din düsünceyi yok eder ,ben bunu buldum ama sizin fikirlerinizede acigim,önemli olan birbirimizi kirmadan ,incitmeden tartismak.
 

merakettim

Homo Sapiens Sapiens
Özel üye
Bence Türkiye'nin geri kalmasının sebebi din değil.Öyle olsaydı hortumcular cirit atmazdı ülkemizde.Sadece gelişmek için gerekli olaylara din günahtır diye yaklaşıyo da sahtekarlık,fırsatcılık ve benzeri üçkağıtlara mı din sevap diyo?
 

ahbeabi

Uzman
Yeşim Ablacım Yaptığınız araştırma ve bulgulara göre;
Bugün dünyaya baktığımızda, en gelişen ülkelere, bilim adamlarına, düşünce yapısına. Aralarında bir Müslüman’ı veya Müslüman ülkeyi bulamadığımızı ve bunların başlıca nedenlerinin kendinize sorduğunuz bir soru ve elde ettiğiniz bulgulara göre biz Müslümanların kafamızda oluşan soruları araştırıp cevabını bulmanın günah olduğunun bu yüzden içimizde bir korkunun var olduğu kanaatine varmışsınız, bu korkunun ve günahtır yaklaşımının bizi, ülkemizi ve vatandaşlarımızı geri bıraktığını söylüyorsunuz. Ve belki bazılarının çıkıp bizi ilimde geri bırakan nedenlerin başında Amerika ve Avrupa’nın olduğunu ve biz hariç Çinler ve Japonların bu yasaklara uymayıp bu yasakları aştığını ve bizim tıkandığımızı, bugüne kadar dünya çapında tanınmış bir bilim adamımızın olmadığını ve en sonunda bu geri kalmamızın nedenini;"Arkadaşlar bu dinden gelen bir şey, baskıcı bir Din düşünceyi yok eder" diye bir buluşa imza atmışsınız.

Hâlbuki saydığınız sebeplerin tümü insanların tembelliği nedeni ile araştırma yapmak yerine bu tür bahaneler uydurarak çalışmak yerine yan gelip yatmak için öne sürdüğü sebeplerdir. Sizinde Bileceğiniz gibi bu bahanelerin hiç birinin İslam dinine ait olmadığı sadece bazı şahısların araştırma yapmamak için başvurduğu tembellik bahaneleridir. Benim Kafama takılan konu bu bahaneleri İslam Dininin En Temel Kaynaklarından olan Kur'an ve Hadis ışığına göz gezdirmeden "Arkadaşlar bu dinden gelen bir şey, baskıcı bir Din düşünceyi yok eder" deyip kestirip atıp ve bu bağlantıyı İslam’a kurabilmeniz şaşırttı. Oysaki şöyle bir araştırıp baktığımızda gerek Kur'an-ı Kerimde Olsun, Gerekse Hadis Şeriflerde Belirtildiği gibi İslam Dini İlim ve araştırmaya çok özen göstermiş ve bu tür çalışmaların yapılmasının günah olmayıp aksine daha çok sevap olduğu kanaati göz önünde açıkça belirtilmiştir.

İslam dini daha ilk nazil olmaya başlayan ayetler ile birlikte okumaya ve ilim öğrenmeye vurgu yapmaya başlamış ve ilme götürecek her tülü yolu açık tutmaya özen göstermiştir. Bununla da yetinilmemiş ilimden uzak kalmak ve cehalet de yerilmiştir. Nitekim Kur’an’ı Kerim’de “sakın cahillerden olma”( En’am 35) buyrularak bu konuya dikkat çekilmiştir.

Bizler İlim öğrenmeyi ve öğretmeyi ibadet kabul eden bir dinin mensuplarıyız. Bu nedenle ilim öğrenme konusunda bütün gayretimizi göstermek zorundayız. Bir Müslüman cahil olmaz. Zira İslam ile cehalet bir araya gelemez. Kur’an’da “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? (Zumer 9) buyruluyor. Ve yine “Allah içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltir” (Mücadele 11) buyruluyor. Bu ilahi mesajlar İslam’ın ilme olan bakışını açıkça ortaya koyuyor. Ve Bu konu Hakkında Hadisi Şeriflere Baktığımızda Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “İlim öğrenmek her Müslüman kadın ve erkek üzerine farzdır.” (İbn Mace, Sünen, “Fadlu’l Ulema” 224)

Ve ayrıca dönüp tarihe bir göz attığımızda;

Yüzyıllar önce Semerkant, Bağdat ve İstanbul'dan Latinceye veya Fransızcaya çevrilen kitaplar ve buluşlar ilk bulan âlimler göz ardı edilerek Avrupalı bilim adamları tarafından nasıl sahip çıkıldı?

Dekart, Galile, Kopemik, Newton, Lavoisier, Kepler, Wright Kardeşler, Toriçelli, Kristof Kolomb, Vasco de Gama...

İçimizde bunları tanımayanımız bilmeyenimiz var mı? Yok, İlkokuldan başlayarak tanımaya başladığımız bu yabancı bilim adamları tarih kitaplarına bakarsanız, birçok önemli buluşun "ilk" sahibi. Yüzyıllar önce Semerkant, Bağdat ve İstanbul'dan Latinceye veya Fransızcaya çevrilen birçok kitapları ilk bulan âlimler göz ardı edilerek Avrupalı bilim adamları tarafından sahip çıkıldı. Günümüzde batılı bilim adamları bunları yer yer itiraf etmektedirler.

Mesela "Newton'dan yerçekimini "ilk bulan" kişi diye bahsederiz. Oysa yerçekimini ilk keşfeden, bilim adamı, pek tanımadığımız bir müslüman: Razi'dir.

Şimdi gelin, Batı kaynaklı önyargıları bir kenara bırakalım ve bilimsel birçok buluşu "ilk" yapan İslam bilginlerini tanıyalım.

İlk kâğıt fabrikasını kuran âlim İbni Fazıl

Kızamık ve çiçek hastalığını keşfeden; âlim Razi

Mikrobu ilk tanımlayan âlim Akşemseddin

Cüzzamı bulan âlim... İbni Cessar

Vebanın bulaşıcı olduğunu bulan âlim İbni Hatip

Verem mikrobunu bulan âlim Kambur Vesîm

Retina tabakasını bulan âlim İbni • Rüşd

İlk göz ameliyatını yapan âlim Ammar

İlk kanser ameliyatını yapan âlim Ali bin Abbas

Küçük kan dolaşımını bulan âlim İbnünnefis

İlk Tabipler odası başkanı Ali bin Rıdvan

Sıfırı ilk kullanan âlim Harizmi

Trigonometriyi ilk bulan âlim Battani

Tanjant, kotanjant ve kosekantı ilk kullanan âlim Ebul Vefa

Trigonometri kitabını yazan âlim Nasiruddin Tusi

İlk trigonometrik dönüşüm formülünü bulan âlim İbni Yunus

Binom formülünü ilk bulan âlim Ömer Hayyam

İlk difransiyel kitabını yazan âlim. Sabit bin Kurra

Ondalık kesiri ilk bulan âlim Gıyaseddin Cemşid

İlk usturlabı yapan âlim Zerkali

Dünyanın döndüğünü keşfeden ilk âlim Biruni

Dünyanın çevresini ilk ölçen âlim Musa kardeşler

Güneşin yüzündeki lekeleri ilk bulan âlim Fergani

Yıldızların yer ve açıklıklarını ölçen ve ilk cetveli geliştiren âlim Cabir bin Eflah

İlk otomatik kontrol sistemleri tasarlayan âlim Ahmet bin Musa

Sibernetiği ilk kuran âlim. İsmail-El Gezeri

İlk optik temellerini koyan alim İbni Heysem

Sesin .fiziki açıklamasını ilk yapan alim Fârâbî

İlk torna tezgahını yapan alim İbni Karara

Kanatlarla uçan ilk alim Hazerfen Ahmed Çelebi

İlk uçağı yapan alim Ebu Firnas

Yer çekimini ilk bulan alim Razi

Sarkaçlı saati ilk yapan alim İbni Yunus

Maddelerin özgül ağırlığını ilk hesaplayan alim Hazini

Atomun parçalanabileceğini ilk bulan alim Cabir bin Hayyan

Gök kuşağını ilk açıklayan alim Kutbettin Şirazi

İlk kimya laboratuarını kuran alim. Cabir

Saf alkolü ilk elde eden âlim Razi

Fosforu ilk bulan âlim Beşir

Havan topunu ilk bulan âlim Fatih Sultan Mehmed

İlk kıta seyahatnamesini yazan âlim İbni Battuta

İlk dünya haritasını çizen âlim Mürsiyeli İbrahim

İlk ecza kitabını yazan âlim İbni Baytar

Akşemseddin: Pasteur ’dan 400 sene önce mikrobu bulmuştur

Ali Kuşçu: Büyük astronomi bilgini. İlk defa ayın şekillerini anlatan kitabı yazmıştır.

Ebul-Vefa: Trigonometri’de tanjant,cotanjant,sekant,kosekant ’ı bulan büyük alimdir

Biruni: İlk defa dünyanın döndüğünü ispat etmiştir.

Ebu Kamil Şü’ca: Avrupaya matematiği öğretmiştir.

Ebu Ma’şer: Med-Cezir (Gel-Git) olayını ilk o bulmuştur.

Battani: Dünyanın en büyük kaşifidir. Trigonometrinin kaşifidir

Cabir Bin Hayyan: Atom bombası fikrinin babası ve kimya biliminin atası
büyük alim

Cezeri: 8 asır önce otomatik sistemin kurucusu ve bilgisayarın babasıdır

Demiri: Avrupalılardan 400 sene önce zooloji ansiklopedisini yazmıştır.

Fârâbî: Ses olayını ilk defa fiziki yönden açıklamıştır.Sesin fiziki izahını ilk defa o yapmıştır

Gıyasüddin Cemşid: Matematikte ondalık kesir sistemini ilk o bulmuştur.

İbn Cessar: Cüzzamın sebebini ve tedavisini 900 sene önce açıklamıştır

İbn Hatip: Vebanın bulaşıcı bir hastalık olduğunu ilmi yoldan açıklamıştır

İbn Firnas: Wright kardeşlerden bin sene önce ilk uçağı yapıp uçmayı gerçekleştirdi.

İbn Karaka: 900 sene önce harika bir torna tezgahı yapmıştır

İbni türk: Cebirin temelini atan bilginlerdendir.

İdrisi: Yedi asır önce bugünkü ne çok benzeyen dünya haritası çizmiştir

İbni Sina: Eserleri Avrupa üniversitesinde 600 sene ders kitabı olarak okutmuştur. Tıbbın babasıdır. AVRUPA ya göre adı AVICENNA’dır.

Kadızade Rumi: yaşadığı asrın en büyük matematik ve astronomi bilginidir. Fizik kurallarını astronomiye uyarlamıştır

Kambur Vesim: verem mikrobunu R.Koch’tan 150 sene önce keşfetmiştir

İbnünnefis: avrupalılardan üç asır önce küçük kan dolaşımını keşfetmiştir

Piri Reis: 400 sene önce bugünküne en yakın dünya haritasını çizmiştir.

Ömer hayyam: Cebiri oluşturandır. İlk defa o bulmuştur

Ve daha niceleri ve nice bilmediklerimiz.

Eğer bu şahıslar İslam ışığında kendilerini geliştirip bu mertebeye çıkmışlarsa hatayı dinde aramak yerine kendi içimizde aramanın tembelliğe kapılıp nereden nereye geldiğimizi oturup düşünmenin hepimizce daha doğru bir olay olacağı malumdur. Bu şahısların İslam’ ın yetiştirdiği ender bilim adamlarından olduğunu bilmiyorsak demek ki bu hata ne dinde, ne Amerika’da ne de bir başkasında tek suçlu ve hatalı varsa o da kendini tembelliğe kaptırıp bu tembelliğe bazı şeyleri alet eden bizlerdedir. ne yazık ki...) Selam ve Dua ile
 

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
Aslında söylenecek söz bırakmamışsın ahbeabi. Eline, yüreğine, beynine sağlık.

Bence olayın özü yüzyıllardır İslamiyet üzerinde oynanan oyunlara kendimizi alet ederek, araştırma ve kendimizi geliştirme adına birşey yapmadan (Her konuda ARGE) başkalarının söylediği kalıp cümlelerin arkasına gizlenerek olayı kabullenmemiz asıl sorunu teşkil ediyor. Bu, dini konularda olunca, olay kendini aşağılama boyutuna bile varabiliyor. (Dininden, milliyetinden utadırma olayı; yüzyıllardır müslümanlar üzerinde, özellikle Türkler üzerinde oynanan kapsamlı ve planlı bir empoze politikasıdır) Yukarıda yesim434'ün açtığı konuda üzülerek söylemeliyim ki bu empoze politikasından etkilenmişlik görülüyor.

Yoksa hep başkalarının bize yakıştırdığı etiketi taşımak, söylediklerini de doğru kabul etmek zorunda olan birer piyon olmaktan öte gidemeyiz. Öyle ki farkında olmadan yeryüzüne son din olarak gelmiş olan dinimizi bilmemekten kaynaklanan nedenlerle kötüler hale geliriz. ahbeabi'nin yazısını sonuna kadar okudum. Size tavsiyem sizin de özümseyerek düşünerek okumanızdır. Yoksa ne kültürümüzle, ne dinimizle, ne milliyetimizle övünen birer birey-toplum-millet olamayız. Kendisiyle gurur duymayanların, kendilerine güven duymayan toplumların ileri gitmesi mümkün müdür? Olayı biraz kişiselleştirdim ancak herşeye kendimizden başlamamız gerekir değil mi arkadaşlar. TEŞEKKÜRLER ahbeabi
 
Top