Mesnevi hakkında;
Herhangi bir eser yazma endişesinde olmayan Mevlâna, özellikle; Şems ve Selâhaddin-i Zerkûbun ardından kendisine halife seçtiği Hüsâmeddin Çelebinin ısrarlarına dayanamayarak Mesnevîyi söylemeye, Çelebi de yazmaya başlar. Mevlânanın ölümünden 45 yıl sonra onun ve ailesinin menkıbelerini yazmaya başlayan Ahmed Eflâkî (ö.1360), Mesnevînin yazılmaya başlanmasını Dergâhın Mesnevîhânı Sirâceddinin dilinden şöyle anlatır:
Hüsâmeddin Çelebi, bir gece Mevlânaya gelerek onunla baş başa kaldığı sırada baş koyup dedi ki Gazel divanı çoğaldı, bunların sırlarının nurları deniz ve karaların, Doğu ve Batının her tarafını kapladı. Allaha hamdolsun bütün söz söyleyenler, bu sözlerin yüceliği karşısında şaşakaldılar. Eğer Senâînin İlâhînâme (Hadîka) tarzında ve Mantıkut-tayrın vezninde bir kitap yazılsa bu, bütün insanlar arasında bir hatıra olarak kalır; âşıkların ve dertlilerin can yoldaşı olur. Bu son derece büyük bir merhamet ve inayet olacaktır. Bu kulunuz da ister ki değerli dostların yüzlerini sizin kutlu yüzünüze çevirip başka bir şey ile meşgul olmasınlar. Artık bundan sonrası Hüdâvendigâr (Mevlâna) ın lûtuf ve inayetine kalmıştır.
Bunun üzerine Mevlâna, hemen mübarek sarığının içinden küllî ve cüzî bütün sırları açıklayan bir cüz çıkartıp, Çelebi Hüsâmeddinin eline verdi. Bunda Mesnevînin başında bulunan on sekiz beyit yazılı idi.
Telif hakları kapsamında link kaldırılmıştır.
Herhangi bir eser yazma endişesinde olmayan Mevlâna, özellikle; Şems ve Selâhaddin-i Zerkûbun ardından kendisine halife seçtiği Hüsâmeddin Çelebinin ısrarlarına dayanamayarak Mesnevîyi söylemeye, Çelebi de yazmaya başlar. Mevlânanın ölümünden 45 yıl sonra onun ve ailesinin menkıbelerini yazmaya başlayan Ahmed Eflâkî (ö.1360), Mesnevînin yazılmaya başlanmasını Dergâhın Mesnevîhânı Sirâceddinin dilinden şöyle anlatır:
Hüsâmeddin Çelebi, bir gece Mevlânaya gelerek onunla baş başa kaldığı sırada baş koyup dedi ki Gazel divanı çoğaldı, bunların sırlarının nurları deniz ve karaların, Doğu ve Batının her tarafını kapladı. Allaha hamdolsun bütün söz söyleyenler, bu sözlerin yüceliği karşısında şaşakaldılar. Eğer Senâînin İlâhînâme (Hadîka) tarzında ve Mantıkut-tayrın vezninde bir kitap yazılsa bu, bütün insanlar arasında bir hatıra olarak kalır; âşıkların ve dertlilerin can yoldaşı olur. Bu son derece büyük bir merhamet ve inayet olacaktır. Bu kulunuz da ister ki değerli dostların yüzlerini sizin kutlu yüzünüze çevirip başka bir şey ile meşgul olmasınlar. Artık bundan sonrası Hüdâvendigâr (Mevlâna) ın lûtuf ve inayetine kalmıştır.
Bunun üzerine Mevlâna, hemen mübarek sarığının içinden küllî ve cüzî bütün sırları açıklayan bir cüz çıkartıp, Çelebi Hüsâmeddinin eline verdi. Bunda Mesnevînin başında bulunan on sekiz beyit yazılı idi.
Telif hakları kapsamında link kaldırılmıştır.