Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Güncel
Felsefe / Psikoloji
Kaygı (anksiyete) Sözcüğünün Kökü/dilimizde Kaygı Kavramı
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="dderya" data-source="post: 852860" data-attributes="member: 112565"><p><em><strong><u><span style="font-size: 18px">DİLİMİZDE KAYGI KAVRAMI</span></u></strong></em></p><p><em><span style="font-size: 15px">ve kaygı kavramı ile ilgili atasözlerimiz ve deyimlerimiz</span></em></p><p></p><p>Dilimizde anksiyeteyi karşılayan kaygı ve bunaltı sözcükleri kullanılmaktadır.</p><p></p><p>Türkçe sözlükte kaygı, üzüntü, tasa karşılığı kullanılmıştır.</p><p></p><p>Ruhbilim sözlüğünde kaygının, güçlü bir istek ya da dürtünün amacına ulaşamayacak gibi görüldüğünde beliren tedirgin edici ruhsal bir durum olduğu belirtilmiştir.</p><p></p><p>Halk arasında ve bazı ruh hekimleri tarafından kaygı yerine bunaltı ve bungun sözcükleri kullanılır.</p><p></p><p>Bunaltı, bilinçdışı çatışmadan kaynaklanan, nesnesi tanınmayan, içten gelen tehlikelere karşı oluşan tepki olarak tanımlanmıştır. Bungun, kaygının insanın ruhsal yaşantısını bozan, insanda panik yaratan boyutlara erişmesi, başka bir deyişle insan için yıkıcı, zararlı nitelik kazanması demektir.</p><p></p><p>Ancak yabancı dillerde doğal, yapıcı ve yıkıcı nitelikteki kaygı (anksiyete) sözcüğü değişik nitelikleriyle tanımlandığına göre, görüş ve kavram birliği sağlamak için kaygı kavramının dilimizde ilk örneğini araştırdım. Beş yüz yıllık bir geçmişi olduğunu, ozanlar, şairler, romancılar, öykücüler, yazarlar tarafından kullanıldığını gördüm. Bu nedenle içi doldurulmuş bir kavram olarak kaygı sözcüğünü kullandım.</p><p></p><p>Türkçe’de kaygı sözcüğü ile ilk kez 15. yüzyılda II. Murat döneminde yaşayan Alevi Bektaşi edebiyatının kurucusu olan, Yunus Emre’ye benzer dizeler yazan Kaygusuz Abdal’da karşılaşılıyor. Asıl adı Gaybi olan “Kaygusuz” Abdal’ın hayatına ilişkin çok az bilgi vardır.</p><p></p><p>Şiirlerinde inancını, dünya görüşünü arı, duru bir Türkçe ile aktarmış, gerçek dışı tasarımları doğadan esinlenerek anlatmıştır:</p><p><em></em></p><p><em>Kelebek buğday ekmiş, Manisa ovasına </em></p><p><em>Sivrisinek delirmiş, ırgat olup biçmeye </em></p><p><em>Ergenin köprüsü susuzluktan bunalmış </em></p><p><em>Edirne minaresi eğilmiş su içmeye</em></p><p></p><p>“Saray” mahlası kullanan bir başka “Kaygusuz" Abdal daha vardır. Fatih Rıfkı A tay Çankaya kitabında 1020'li yıllarda Ankara’yı anlatırken, “Düşman Eskişehir üzerinden Ankara'ya yaklaşıyordu. Tehlike gittikçe büyüyordu, kavgtlı günler yaklaşıyordu,” diye yazarak kaygı sözcüğünü, yaklaşan bir tenime ve tehdit karşısında ortaya çıkan duygu durumunu anlatmak için kullanmıştır.</p><p></p><p>20. yüzyıl edebiyatında “kaygı" sözcüğünü ilk kullanan ve dizelerinde anlatanların başında Cahit Sıtkı Tarancı iki gelir. Kanımca Cahil Sıtkı Tarancı’nın "Otuz beş Yaş” şiirindeki dizeler, çağdaş Türk edebiyatında “kaygı” sözcüğünün en iyi anlatıldığı örneklerden biridir.</p><p></p><p><em></em></p><p><em>Zamanla nasıl değişiyor insan </em></p><p><em>Hangi resmime baksam ben değilim </em></p><p><em>Nerde o günler, o şevk, o heyecan?</em></p><p><em>Bu güler yüzlü adam ben değilim </em></p><p><em>Yalandır kaygısız olduğum, yalan</em></p><p><em></em></p><p><em>Gökyüzünün başka rengi de varmış </em></p><p><em>Geç fark ettim taşın sert olduğunu </em></p><p><em>Su insanı boğar.; ateş yakarmış </em></p><p><em>Her doğan günün bir dert olduğunu </em></p><p><em>İnsan bu yaşa gelince anlarmış</em></p><p></p><p><em>Ayva sarı, nar kırmızı sonbahar </em></p><p><em>Her yıl biraz daha benimsediğim </em></p><p><em>Ne dönüp duruyor havada kuşlar? </em></p><p><em>Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim? </em></p><p><em>Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar</em></p><p></p><p></p><p>Atasözleri ve deyimler, kaygı ve korku kavramlarının toplumsal kültürde bulunduğunu kanıtlar. (Aşağıdaki alıntı, Ömer Asım Aksoy’un Atasözleri ve Deyimler kitabından yapılmıştır.)</p><p><strong></strong></p><p><strong>Atasözleri</strong></p><p></p><p>• Düğün olur iki kişiye, kaygısı düşer deli komşuya.</p><p></p><p>• Keçiye can kaygısı, kasaba yağ kaygısı.</p><p></p><p>• Al malın iyisini, çekme kaygısını.</p><p></p><p>• Azıcık aşım, kaygısız (ağrısız, kavgasız) başım.</p><p></p><p>• Adamın yere bakanından, suyun sessiz akanından kork.</p><p></p><p>• Bir yemem diyenden kork, bir oturmam diyenden.</p><p></p><p>• Kork Allah’tan korkmayandan.</p><p></p><p>• Kork aprilin besinden, öküzü ayırır eşinden.</p><p></p><p>• Borçtan korkan kapısını büyük açmaz (küçük açar).</p><p></p><p>• Serçeden korkan darı ekmez.</p><p></p><p>• İstemem diyenden korkmalı.</p><p></p><p>• Bir korkak bir orduyu bozar.</p><p></p><p>• Korkak bezirgân ne kâr eder ne ziyan.</p><p></p><p>• Korkulu rüya görmektense uyanık yatmak hayırlıdır.</p><p></p><p>• Korkunun ecele faydası yoktur.</p><p></p><p>• Islanmışın yağmurdan pervası (korkusu) olmaz.</p><p></p><p>• Dünyada tasasız baş bostan korkuluğunda bulunur.</p><p></p><p>• Adam adamdan korkmaz, utanır (hatır sayar).</p><p></p><p>• Ölmüş eşek (koyun) kurttan korkmaz.</p><p></p><p>• Tabancanın dolusu bir kişiyi korkutur, boşu kırk kişiyi.</p><p><strong></strong></p><p><strong>Deyimler</strong></p><p></p><p>• Can kaygısına düşmek</p><p></p><p>• Başından korkmak</p><p></p><p>• Gölgesinden korkmak</p><p></p><p>• Gözü korkmak, gözünü korkutmak</p><p></p><p>• Korktuğuna uğramak (korktuğu başına gelmek''</p><p></p><p>• Atın ürkeği, yiğidin korkağı Korku dağları bekler</p><p></p><p>• Can korkusu </p><p></p><p>• Bostan korkuluğu</p><p></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 18px"><em>kaynak: Özcan Köknel, Kaygıdan Korkuya</em></span></span></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="dderya, post: 852860, member: 112565"] [I][B][U][SIZE=5]DİLİMİZDE KAYGI KAVRAMI[/SIZE][/U][/B] [SIZE=4]ve kaygı kavramı ile ilgili atasözlerimiz ve deyimlerimiz[/SIZE][/I] Dilimizde anksiyeteyi karşılayan kaygı ve bunaltı sözcükleri kullanılmaktadır. Türkçe sözlükte kaygı, üzüntü, tasa karşılığı kullanılmıştır. Ruhbilim sözlüğünde kaygının, güçlü bir istek ya da dürtünün amacına ulaşamayacak gibi görüldüğünde beliren tedirgin edici ruhsal bir durum olduğu belirtilmiştir. Halk arasında ve bazı ruh hekimleri tarafından kaygı yerine bunaltı ve bungun sözcükleri kullanılır. Bunaltı, bilinçdışı çatışmadan kaynaklanan, nesnesi tanınmayan, içten gelen tehlikelere karşı oluşan tepki olarak tanımlanmıştır. Bungun, kaygının insanın ruhsal yaşantısını bozan, insanda panik yaratan boyutlara erişmesi, başka bir deyişle insan için yıkıcı, zararlı nitelik kazanması demektir. Ancak yabancı dillerde doğal, yapıcı ve yıkıcı nitelikteki kaygı (anksiyete) sözcüğü değişik nitelikleriyle tanımlandığına göre, görüş ve kavram birliği sağlamak için kaygı kavramının dilimizde ilk örneğini araştırdım. Beş yüz yıllık bir geçmişi olduğunu, ozanlar, şairler, romancılar, öykücüler, yazarlar tarafından kullanıldığını gördüm. Bu nedenle içi doldurulmuş bir kavram olarak kaygı sözcüğünü kullandım. Türkçe’de kaygı sözcüğü ile ilk kez 15. yüzyılda II. Murat döneminde yaşayan Alevi Bektaşi edebiyatının kurucusu olan, Yunus Emre’ye benzer dizeler yazan Kaygusuz Abdal’da karşılaşılıyor. Asıl adı Gaybi olan “Kaygusuz” Abdal’ın hayatına ilişkin çok az bilgi vardır. Şiirlerinde inancını, dünya görüşünü arı, duru bir Türkçe ile aktarmış, gerçek dışı tasarımları doğadan esinlenerek anlatmıştır: [I] Kelebek buğday ekmiş, Manisa ovasına Sivrisinek delirmiş, ırgat olup biçmeye Ergenin köprüsü susuzluktan bunalmış Edirne minaresi eğilmiş su içmeye[/I] “Saray” mahlası kullanan bir başka “Kaygusuz" Abdal daha vardır. Fatih Rıfkı A tay Çankaya kitabında 1020'li yıllarda Ankara’yı anlatırken, “Düşman Eskişehir üzerinden Ankara'ya yaklaşıyordu. Tehlike gittikçe büyüyordu, kavgtlı günler yaklaşıyordu,” diye yazarak kaygı sözcüğünü, yaklaşan bir tenime ve tehdit karşısında ortaya çıkan duygu durumunu anlatmak için kullanmıştır. 20. yüzyıl edebiyatında “kaygı" sözcüğünü ilk kullanan ve dizelerinde anlatanların başında Cahit Sıtkı Tarancı iki gelir. Kanımca Cahil Sıtkı Tarancı’nın "Otuz beş Yaş” şiirindeki dizeler, çağdaş Türk edebiyatında “kaygı” sözcüğünün en iyi anlatıldığı örneklerden biridir. [I] Zamanla nasıl değişiyor insan Hangi resmime baksam ben değilim Nerde o günler, o şevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben değilim Yalandır kaygısız olduğum, yalan Gökyüzünün başka rengi de varmış Geç fark ettim taşın sert olduğunu Su insanı boğar.; ateş yakarmış Her doğan günün bir dert olduğunu İnsan bu yaşa gelince anlarmış[/I] [I]Ayva sarı, nar kırmızı sonbahar Her yıl biraz daha benimsediğim Ne dönüp duruyor havada kuşlar? Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim? Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar[/I] [I][/I] Atasözleri ve deyimler, kaygı ve korku kavramlarının toplumsal kültürde bulunduğunu kanıtlar. (Aşağıdaki alıntı, Ömer Asım Aksoy’un Atasözleri ve Deyimler kitabından yapılmıştır.) [B] Atasözleri[/B] • Düğün olur iki kişiye, kaygısı düşer deli komşuya. • Keçiye can kaygısı, kasaba yağ kaygısı. • Al malın iyisini, çekme kaygısını. • Azıcık aşım, kaygısız (ağrısız, kavgasız) başım. • Adamın yere bakanından, suyun sessiz akanından kork. • Bir yemem diyenden kork, bir oturmam diyenden. • Kork Allah’tan korkmayandan. • Kork aprilin besinden, öküzü ayırır eşinden. • Borçtan korkan kapısını büyük açmaz (küçük açar). • Serçeden korkan darı ekmez. • İstemem diyenden korkmalı. • Bir korkak bir orduyu bozar. • Korkak bezirgân ne kâr eder ne ziyan. • Korkulu rüya görmektense uyanık yatmak hayırlıdır. • Korkunun ecele faydası yoktur. • Islanmışın yağmurdan pervası (korkusu) olmaz. • Dünyada tasasız baş bostan korkuluğunda bulunur. • Adam adamdan korkmaz, utanır (hatır sayar). • Ölmüş eşek (koyun) kurttan korkmaz. • Tabancanın dolusu bir kişiyi korkutur, boşu kırk kişiyi. [B] Deyimler[/B] • Can kaygısına düşmek • Başından korkmak • Gölgesinden korkmak • Gözü korkmak, gözünü korkutmak • Korktuğuna uğramak (korktuğu başına gelmek'' • Atın ürkeği, yiğidin korkağı Korku dağları bekler • Can korkusu • Bostan korkuluğu [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=5][I]kaynak: Özcan Köknel, Kaygıdan Korkuya[/I][/SIZE][/FONT][/B] [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Ülkemizin kuzeyindeki deniz hangisidir? (bitişik yazınız)
Cevapla
Forumlar
Güncel
Felsefe / Psikoloji
Kaygı (anksiyete) Sözcüğünün Kökü/dilimizde Kaygı Kavramı
Top