Kanla arınırdık Kanla Kirleniyoruz

Mavi Gül

ѕση_¢ıqℓıк
Özel üye
“Beşeri alçaklıklar karşısında feryatları
kanlar değil şuurlar koparır.
Kan konuşmaz...
Nazım Hikmet

Dünyanın en büyük şehit mezarlığı bizim ülkemizde.

On binlerce evladımızı gömdük Çanakkale’ye kefensiz, mezar taşsız.

Hiçbirine üzülmedik, ağlamadık.

Övündük, gurur duyduk sadece onlarla.

Bir kısmı daha üniversitedeydi, eğitimlerini bıraktılar yarıda ve ölüme koştular, sınıf sınıf, fakülte fakülte...

Üniversiteler mezun veremedi o dönem, çünkü öğrencileri kalmamıştı.

Futbol takımları, sahaya çıkıp asker selamı vermedi, asker selamını siperde verdiler ve öldüler.

Maçlar 11 kişiyle oynanamadı o yıl...

Televizyon daha icad olmamıştı, ölüm haberleri gitmezdi evlere, ölmeyen geri dönerdi, dönmeyenler ölmüş demekti.

Dünyada Çanakkale kadar kanla sulanmış bir toprak parçası yoktur.

Ama o kan kurtarmıştır vatanımızı.

Vatanımızdan önce insanımızı.

Yüzyılların boyun eğmişliğine, acizliğe, suskunluğa, çaresizliğe verilmiş bir yanıttır Çanakkale.

Dökülen kan, bir milleti temizlemiş, arındırmış, yeniden millet haline sokmuştur.

Dökülen kan bu anlamda toprağa kan akıtmak değil, geride kalanlara kan vermektir.

Onların verdikleri kanla kalanlar yaşadılar.

O nedenle bu kanın kıymetini bildiler.

Şehitlerden alınan o kanla bu millet arınıp ayağa kalkmış, Kurtuluş Savaşı’nı vermiştir.

....

Çanakkale’nin üzerinden neredeyse 100, Kurtuluş Savaşı’nın üzerindense 90 yıl geçmiş.

10 milyonluk nüfus 7’ye katlanmış, 70 milyon olmuş.

Telsiz direklerinin yerini internet, televizyon hatları, demiryollarının yerini hava alanları almış.

Artık haber anında alınıyor.

Önce bir haber geçiyor altyazıyla televizyonda, “Gabar Dağı’nda teröristlerle girilen bir çatışmada ....”

Sonra internette “flaş” haber olarak veriliyor.

Ertesi gün gazetelerde bir haber: “Şehitlerimiz....”

Sonra uçakla getirilen bir cenaze, camide toplanmış insanlar, haykıran insanlar, gözyaşlarını tutamayan komutanlar, ne olduğunu anlayamayan bebeler...

Acı.

Bir günlük acı.

Sonra askerimizi şehit eden teröristleri yakalama çabaları.

Büyütülen, genişleyen operasyon.

Kuşatılan dağ.

....

Tam 23 yıldır hep aynı gerçekle yaşıyoruz.

23 yılda şehit olan askerimiz 6 bini geçmiş.

6 bin şehit bizi kendimize getirememiş.

Hayat hep kaldığı yerden devam emiş.

Şehit haberleri ise hayatımıza verdiğimiz bir “acı arası” sadece.

Sorarsanız hepimiz çok üzülüyoruz.

...

Sonra Meclis kürsüsüne kadar çıkmış bir PKK’lı terörist utanmadan konuşuyor: Bu kan dursun, acılar dinsin.

Sonra o teröristin kumanda ettiği aydınlar her gün bir başka “barış” bildirisi hazırlıyor.

Sonra o teröristin partisinin belediye başkanı öldürülen terörist için ambulans gönderiyor.

Sonra o ambulansı gönderen belediye başkanı teröristin cenaze törenini düzenliyor.

Sonra o cenazede imam “şehitlerine” dua ettiriyor.

Sonra...

Sonra...

Bunları da iziliyoruz aynı televizyonlardan.

...

Sonra o teröristlerin aileleri toplanıyorlar bir kaç bin kişiyle, Türk Ordusu’nun aylardır “geçeceğiz, geçiyoruz, geçeriz” deyip de bir türlü geçemediği sınırı geçiyor, Türk Ordusu’nun “gireceğiz, giriyoruz, gireriz” deyip de giremediği Kandil Dağı’na giriyor.

Ve açıklıyor.

Evlatlarımızı vuramazsınız, biz onların canlı kalkanıyız.

...

Sonra yeni bir şehit, yeni bir cenaze, yasa gömülmüş feryat figan bir hane.

Sonra “kanları yerde kalmayacak” sözleri.

Sonra...

Sonrası yok; aslında hep aynı.

Kim öldürüyor evlatlarımızı aslında, teröristler mi biz mi!

23 yıldır evlatlarımızın kanı hep akıyor da durduramıyorsak...

Ve sonra evlatlarımızın kanının nafakasını vermek için bir de televizyondan açık artırma bir bağış kampanyası düzenliyorsak...

Sonra da biz ne büyük milletiz, nasıl da birlik olduk diye böbürleniyorsak...

Cenazeler hep mahallemize geliyor da, bir gün olsun bunca alie toplanıp, çocuklarımızın vurulduğu dağa çıkıp, gelin bizi de vurun diyecek cesareti bulamıyorsak...

Hep ağlıyorsak ama ağlamanın aslında susmak demek olduğunu itiraf edemiyorsak...

Her gün şehit cenazesi kaldırmanın, bu cenazeleri kaldıranlara ne büyük bir onursuzluk yüklediğini, omzumuzda taşıdığımızın şehitlerimizin tabutu değil de bu onursuzluk olduğunu, o nedenle tabutun bu kadar ağır olduğunu duymuyorsak...

Şehitlerimizin akan kanı, bu vatanı da, onları da temizler ama biz geride kalanları, biz geride izleyenleri, biz geride susanları, biz geride bir şey yapamayanları sadece kirletir...

Çanakkale’de akan kanla arınan bir millet, şimdi Güneydoğu’da akan kanla kirleniyor...

Kirleniyoruz...

Kirleniyoruz...

Kirleniyoruz...

Alıntı
 

Sevgi.2

Aktif
Süper bir yazı.Çok güzel noktalara değinilmiş.
Özellikle" Sonra Meclis kürsüsüne kadar çıkmış bir PKK’lı terörist utanmadan konuşuyor: Bu kan dursun, acılar dinsin. " kısmı.Bir konuşmasında o meclisteki malum şahıs diyor ki "bir asker şehit olduğunda ben üzülürüm,ama bir Türk de bir gerilla şehit olduğunda üzülsün."
Açılım kampanyasını destekleyen TV kanalı da sadece cümlenin ilk kısmını yayınlıyor.Bizim saygın bir milletvekilimiz de diyor ki "bu yürekten gelen çağrıya nasıl duyarsız kalırız?"!!!!
İnsanın kanı donuyor.Peki şehit ailelerinin yakarışlarına nasıl duyarsız kalıyorlar.O evlatlar babalarının tabutunu okşarken,resimlerini öpüp babalarını son kez uğurlarken,ya da hiç daha babasını görememiş yavruların içlerinden yükselen pulsuz dilekçelere nasıl duyarsız kalıyorlar !!!! İlginç ve bir o kadar da dikkat çekici.
Evet keşke "Cenazeler hep mahallemize geliyor da, bir gün olsun bunca ailece toplanıp, çocuklarımızın vurulduğu dağa çıkıp, gelin bizi de vurun diyecek cesareti " bulabilsek.Ama bunun da bir şey değiştireceğini sanmıyorum çünkü adamlar kendi kanlarından olan bebeklere acımıyor,dağa çıkmış üç-beş aileye mi acır.zaten onlar acımasın da "bizim" dediğimiz milletvekillerimiz için bir şeyler ifade edecek mi??? Asılın tepkisi vekili uyandıracak mı?Yoksa "analarımız ağlamaya devam" mı???
 

Mavi Gül

ѕση_¢ıqℓıк
Özel üye
Tepkisiz kalındıkça daha neler derler neler yaparlar neler duyarız neler görürüz. Hep Türk halkı birdir derler ama bir yanlısa karsı bir olup toplandığı baş kaldırdığı bir olup bu yanlış dediğinide görmedim o ates sadece düştüğü yeri yakıyor. hepimiz evimizden ah vah çekiyoruz her şehit haberinde ama baska baskası yok.
 

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
Neler çektik şu vatanı vatan yapmak için. Neler çektik kardeşçe, barış ortamında yaşayalım diye. Yüzbinlerce şehit verdi atalarımız, çocuklarımız yarınlarına umutla baksın gül bahçelerinde büyüsün diye. Kahretsin neden bu kadar düşmanımız var neden her an içeride ve dışarıda bir açığımızı bir zaafımızı gözleyen gözler sürekli bizi izliyor bıkmadan usanmadan? Ve Atatürk nerden biliyodu ki durmu "Dahili ve harici bedhahların olacaktır" sözünü taa o zamanlar söylemişti. Ve neden yaşamadı 10 yıl daha???

Yazık yaa hakikaten yazık. Umudumu yitirmedim yitirmem de ama hala şehitlerin sonu gelmemesi kirli ilişkiler yüzünden verilen bunca şehide bunca dağlanan ana yüreğine yazık. Yazıklar olsun neden olanlara... Artık uyanmalıyız topyekün neyi bekliyoruz ben de bilmiyorum...
 
Top