Kahraman Tazeoğlu'un Kitaplarindan Alıntılar

rosil

Üye
Ben hiç mutluluktan delirmedim ama delirmekten mutluyum. Herkes bana acıyor, asıl şizofrenin kendileri olduğunu bilmeden. Biliyorum çok çirkinim. Kentin içine girersem beni dışarı kusar. Oysa ben iç kanamalı bir hastayım ve kendime gölgesiz bir akşamüstü arıyorum.Sürgün yayınlarımdan vurgun yemek hoşuma gidiyor her gece ölü bir kıza mektuplar yazıyorum. Fırtına yüklü gemileri kanımda yüzdürüyorum. Artık adımı unutmaya başladım. Ne mutlu...
 

rosil

Üye
Siz hiç başkasını öldürerek intihar ettiniz mi?
Hemen yarın birini sevin; çok sevin.
Onu canınızın öbür tarafı yapın.
Mesela, sevdiğiniz geceye ağladığında
Karanlık üstünüze yapışacak olsun ıslak ıslak.
İki kişilik doyun acıktığınızda...
Ve bir zaman sonra içinizdeki "o",
Size acı vermeye başlasın ve ne zaman
Onu içinizden söküp atmak için
Bir hamle yapsanız, kendinizi parçalıyormuş gibi olun.
Daha sonra yenilin ve canınızın öbür yarısı olan
Bu varlığı, içinizde öldürmeye karar verin.
Şunu da sakın unutmayın,
Onu öldürmek kendinizi de öldürmeniz demektir.

İnsanın kendisini öldürmesine intihar diyorlar.
Ama siz bunu, onu öldürmek adına yapın ve
"Seni intihar ettim" diye haykırın...
O zaman hem katil, hem ceset, hem de şair olur,
"Seni içimden terk ediyorum" adlı bir kitap yazarsınız.

Seni İçimden Terk Ediyorum Açıklama/Kahraman Tazeoglu
 

rosil

Üye
../Son konuşmanızı geçirirsiniz aklınızdan… telefon kapanana kadar kullanılan sözcüklerden aklınızda en çok, “olmuyor”lu, “ikimiz içinde daha iyi olacak”lı ve “bitti”li olanlar kalır. Bir de kapatırken yanlışlıkla kurulan “görüşürüz” ifadesi. O an farkına varmasanız da aptalcadır işte. Kimse kimseyle görüşmeyecektir bir daha. Ölüm olsa; yok olan biri için ağlayacaktır gözler! Peki yok olmadan ölen biri için nasıl ağlanır?

baska/Kahraman Tazeoglu
 

rosil

Üye
Aşk; birlikte yapılan bir deneme uçuşuydu onlar için… kendi içinden defolup gitmek, bir başka iç’te yeniden yürümekti. Tekken bile yalnız olmamaktı… çekinmeden içilen bir ruh zehriydi… mağlubiyetin zaferiydi… gözün değil, beynin gördüğüydü… tüm güneşlerin senden batıp, sevdiceğinden doğmasıydı… her şeyle hiçbir şeyin bitmeyen dansıydı...… katiline, yar diye bakmaktı aşk…

Kahraman Tazeoğlu-Başka adlı kitabından
 

rosil

Üye
Herkes, giden sevgilinin ardından "Yanıldığım" derken, ben hep sana "yandığımsın" diye seslendim ŞEMS. Sen biliyorsun ki bu yüreği taşıyan, yaktığından çok yandı...

Kimya Hatun Sayfa: 56-57

Kahraman tazeoglu
 

rosil

Üye
Yağmurun sesini açmakla, iç kanamamdaki çığlığı bastıramazsın. Ben seni baharıma yaprak değil, yapraklarıma bahar bildim. Terimi gözyaşımla sildim. Ama şimdi her aşkın başı sanırken, yangında son kurtarılacak olarak buldum kendimi. Elini sol dikişten sızan kanıma ban. O zaman anlarsın sana nasıl kanadığımı. Sen ki nice nice yardan adamlar erittin. Nice aşkların alfabesini değiştirdin. Anlarsın gerçek seveni. Var gitme…

Kahraman Tazeoğlu'nun bAŞKa adlı kitabından...
 

rosil

Üye
Bir sayfa aç!
Kendini kendine sakla bu gece. Ama en çok bu gece...
Onu, onları ve beni unut!
Ama…
Unutma! seni, içimi çürütürcesine özlediğimi!
... Unutma! seni, içimi tazelercesine sevdiğimi...

Kahraman Tazeoğlu'nun SUSACAK VAR adlı romanından...
 

rosil

Üye
Tıpkı bir nefes gibisin. İçimde tuttuğum sürece benimsin. Bırakırsam gideceksin, bırakmazsam öldüreceksin.


Kahraman Tazeoğlu'nun KAYIP YÜZYILIN PRENSESİ adlı son kitabından...
 

rosil

Üye
Aramadığın yerlerde olmayı seçiyorum nedense.
Karşılaşma ihtimalimizin olmadığı... Olamayacağı...
İlk ışıktan sağa dönüyorum hep. Senden değil, seninle karşılaşmaktan korkuyorum.
Şekil değiştirmişiz biz. Ben giderken, sen gelirken ne varsa bilmediğim; karşılaştığımızda bir şamar gibi inecek yüzüme sanırım. O yüzden kaçıyorum karşılaşmalardan.
Korkmak değil bu. Korkudan korkmak benimkisi...
... Ve anladım ki ayrılığa değil ayrı kalmaya yeniliyor insan...

Kahraman Tazeoğlu'nun BENİ SUSARKEN BÖLME adlı kitabından...
 

rosil

Üye
Zaman geçtikçe kazınan, kazındıkça kapanan bir yaranın iki ucunda kanıyorduk ama kan kaybeden ve acil yaşlar döken hep ben oluyordum..
Sana gelmenin adıydı 'gitmek' ve ben her gelişimde, vardiyası vurgun hiçliğime gidiyordum kendimden..
Senin gemilerin yanaşacak rıhtım ararken maviliklere, ben seferler düzenliyordum seyyah gençliğin, rıhtımsız, limansız ve gemisiz esirliğine..
Oysa ben sana baharın aydınlığı kadar saklanmıştım ve sana yalansız yanışlarda susamıştım..

Kahraman Tazeoğlu'nun 'ARAZ' romanından...
 
Top