• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

İşletme Ekonomisi

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
TEMEL KAVRAMLAR

Üretim ve Üretim Faktörleri
İnsanın birincil ve ikincil ihtiyaçlarını karşılayabilecek çok sayıda mal ve hizmetler vardır. Bunlardan ancak çok küçük bir kısmı doğada veya çevrede hazır bir biçimde bulunur. İhtiyaçları giderebilen mal ve hizmetlerin hemen hemen tümü, insan emeği (işgücü) ve sermaye gibi faktörlerin doğal kaynaklara, (doğa, hammadde) uygulanması sonucu elde edilir. İşte doğal kaynaklara sermaye ve insan emeği uygulanması işlemine" üretim" adı verilir. Örneğin, ağaç bir doğal kaynaktır, tek başına veya olduğu gibi, çoğu durumlarda, insan ihtiyacını karşılamaz. Ancak insan emeği ağacı bazı makina ve yardımcı maddelerle işleyerek insan ihtiyacını gideren masa, dolap, kapı ve benzeri gibi mamuller biçimine dönüştürülebilir. Yine toprak bir doğal kaynaktır. Tek başına insanları doyuracak buğdayı veremez. Buğdayın elde edilmesi için toprak yanında insan emeğine, tohuma, çeşitli ilaçlara ve toprağı sürüp eken makinalara (sermayeye) ihtiyaç vardır.
Üretimde amaç, insan ihtiyaçlarının karşılanması veya tatmin edilmesidir. Bu nedenle, mal ve hizmetlerin üretilmesi dışında, depo¬lanması, taşınması ve satılması da, insan ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik olduğu için, üretim faaliyeti kapsamına girebilir. Bu açıdan üretim, "insan ihtiyaçlarını gideren mal ve hizmet1eri elde etmek amacıyla yapılan her türlü çaba veya faaliyet" olarak da tanımlanabilir.
Mal ve hizmetleri ortaya koymak, kısaca üretimde bulunabilmek için bir takım öğelerin bulunması ve bunların birleştirilmesi gerekir. Örneğin, buğdayı elde etmek için tarla, tarlayı sürmek için traktör, traktörü kullanmak için insan gibi öğeler gereklidir. işte bu öğelere "üretim faktörleri (öğeleri)" adı verilir. Üretim faktörleri, "üretim girdileri" veya kısaca "inputlar" olarak da adlandırılır.
Üretim eyleminde bulunabilmek için başlıca üretim faktörleri ne¬lerdir? Bu sorunun işletme ve, iktisat (ekonomi) bilimlerinde değişik biçimlerde yanıtlandığını görmekteyiz.

Ekonomi bilimine göre başlıca üretim faktörleri şunlardır:
Emek (işgücü-insan gücü), Sermaye, Doğa (tabiat-doğal kaynaklar), Girişimci (müteşebbis)
Son yıllardaki ekonomi literatürünün de yukarıdaki öğelere "teknoloji" faktörünün de eklendiği görülmektedir.
Öte yandan işletme bilimi literatürüne göre başlıca üretim faktörleri şunlardır:
Emek (işgücü), Sermaye, Girişimci (müteşebbis), Teknoloji (üretim yöntemi).

Emek: İnsanların veya iş görenlerin bir işte ortaya koydukları bedensel ve düşünsel (zihinsel) Çabalara emek veya işgücü adı verilir. Üretim faktörleri arasında en önemli olanı emek faktörüdür. Zira insan faktörü olmadan, diğer üretim faktörlerinin kendi başına üretimde bu¬lunmaları düşünülemez. Diğer üretim faktörlerini toplayan, bunları üretim sürecine sokan ve yönlendiren insanın kendisidir.

Doğa: Tabiat, toprak veya doğal kaynaklar adı verilen doğa, yeryüzünün altında ve üstünde bulunan tüm kaynakları kapsamaktadır. Örneğin, toprak, su, maden ve mineraller, petrol ve orman önemli sayılabilen doğal üretim faktörlerini oluştururlar.

Sermaye: Sermaye sözcüğü halk dilinde, ekonomi ve. işletme bi¬limlerinde değişik anlamları ifade etmektedir
Halk dilinde sermaye, kişilerin tüm varlıklarını içine alan servet karşılığı olarak veya çoğu kez "para" anlamına gelmektedir.
Ekonomistler, sermaye tanımında para anlayışından uzak¬laşmışlar ve mal ile ilgili içerik kazandırmışlardır. Ekonomi biliminde sermaye "doğada serbest biçimde bulunmayan fakat insan tarafından üretilmiş üretim araçları" olarak tanımlanmaktadır. Örneğin, üretimde kullanılan her türlü makina, alet, donanım ve binalar gibi fiziki üretim araçları
İşletme biliminde sermaye ise, "işletmenin amacına ve üretim faaliyetlerine uygun olarak toplanmış maddi ve gayri maddi varlıkların tümü" biçiminde tanımlanmaktadır. Bu tanıma göre sermaye, işletmenin sahip olduğu tüm maddi ve gayri maddi varlıkları içine alır. Ekonomistler tarafından ayrı bir üretim faktörü olarak sınıflandırılan "doğa veya doğal kaynaklar", işletmecilere göre işletme varlıkları veya kısaca sermaye faktörü kapsamı içine alınmaktadır. Diğer bir deyişle, ekonomi bilimine göre bağımsız bir üretim faktörü olan doğa, işletme biliminde ancak sermayeyi oluşturan öğelerden biri durumun¬dadır.
Öte yandan muhasebe ve finansman disiplinlerine göre sermaye, işletme sahip yada ortaklarının işletmeye getirdikleri ve üzerinde biz¬zat hak sahibi oldukları öz kaynaklar olarak tanımlanır (1). Diğer bir deyişle burada sermaye, işletmeye ait varlıklar ile işletmeye gelen yabancı kaynaklar (borçlar) arasındaki farkı yani öz kaynakları ifade eder.
Sermayenin bir bölümünü. oluşturan "maddi varlıklar" genelde "maddi sermaye" olarak da tanımlanabilir. Maddi varlıkları oluşturan başlıca öğeler şunlardır: İşletmenin üzerinde kurulduğu arazi, işletmenin sahip olduğu doğal kaynaklar, binalar, ambarlar, depolar, yollar, atölye, laboratuvar, makina, aletler, donanımlar, taşıt araçları, hammaddeler, yardımcı maddeler, işletme malzemeleri,mamüller, yarı mamuller ve işletmenin sahip olduğu nakit veya para tutarı gibi.
Sermayenin diğer bölümünü oluşturan "gayri maddi varlıklar" ise, genellikle "maddi olmayan" veya "gayri maddi ser¬maye" olarak da düşünülebilir. Gayri maddi varlıklar ise, elle tutulup gözle görülmesi olanaklı olmayan teknik bilgi (know-how), lisans ve patent hakları, markalar (alameti farikalar) iştirakler ve imtiyazlar gibi öğelerden oluşur.

Teknoloji: Modern literatürde teknoloji sözcüğünün çok değişik biçimlerde tanımlandığı ve böylece üzerinde görüş birliği olan, bir tanıma rastlanılmadığı gözlemlenmektedir.
Ekonomistler teknolojiyi, "yeni bir malı üretme, bilinen malları geliştirme yöntemi" veya "mal, ve hizmetleri üretmek için uygulanan her türlü yöntemler'" biçiminde tanımlamaktadırlar.
İşletmeciler, teknoloji faktörünü daha geniş kapsamlı olarak ele almaktadırlar. Bunlara göre teknoloji, işletmenin sadece üretim işlevinde uygulanan bir yöntem veya kısaca üretim yöntemi değil, işletmenin tüm işlevlerinde karşılaşılan sorunların çözümüne yönelik, "tüm yöntemler" bütünüdür. Daha açık bir anlatımla, işletmeciler tek¬nolojiyi, "mal ve hizmetlerin tasarımı (planlanması), üretimi, geliştirilmesi' ve dağıtımı (pazarlanması) gibi işlevleri olanaklı kılan mühendislik ve yönetime ilişkin bilgilerin tümü" olarak tanımlamaktadırlar.

İşletme
Ekonomik mal ve hizmetler, üretim faaliyeti sonucunda elde edi¬lirler. Çünkü, doğada, çok az sayıda veya miktarda mal veya hizmetler mevcut biçimiyle ve hiç bir emek harcamadan insan ihtiyaçlarını tat¬min eder. işte insanların ihtiyaç duyduğu ekonomik mal ve hizmetlerin üretimini üstlenen birimlere işletme adı verilir. İşletmeler mal ve hiz¬metlerin üretimi yanında, bunların tüketicilere ulaşması veya pazar¬lanması faaliyetini de yürütürler. O halde, işletmeler mal ve hizmetle¬rin üretimini ve/veya pazarlanmasını üstlenen birimler olarak düşünülmelidir.
Bir ülke ekonomisinin önemli bir bölümü, değişik alanlarda faali¬yetlerini sürdüren çok sayıda irili ufaklı binlerce hatta onbinlerce işletmeden oluşur. Nasıl ki bir ülke ekonomisini bir insana, bir canlıya benzetirsek, işletme de hücre veya hücreler grubudur, diyebiliriz. Bu işletmelerden bazılarının sadece mal üretiminde, bazılarının hizmet üretiminde ve bir kısmının da her ikisinin (mal ve hizmetler) üretiminde, faaliyet gösterdiklerini görürüz. Örneğin, ülkemizdeki Pi¬relli Lastik Fabrikası lastik, Ataş Rafinerisi petrol ürünleri ve Devlet Üretme Çiftlikleri tarımsal ürünlerin üretimini üstlenirken; İş Bankası ve Ziraat Bankası gibi işletmeler bankacılık hizmeti, bir turizm İşletmesi ulaşım ve dinlenme hizmeti: -Sosyal Sigortalar Kurumu sos¬yal güvenlik hizmetinin yerine getirilmesi faaliyetlerinde bulunurlar. Genellikle büyük işletmelerin çoğu, kendilerine bağlı pazarlama kuru¬luşları olduğu için hem mal üretimi hem de pazarlama hizmeti faaliyet¬lerini bir arada ürütürler.
Bu açıklamaların ışığı altında, işletme "ekonomik ürün veya hiz¬met üretmek ve/veya pazarlamak için faaliyette bulunan kuruluşlar" olarak tanımlanır. Genellikle işletmeler üretim faaliyetinde bulu¬nurken kar amacını güderler. Bu açıdan da işletme, "üretim faktörlerini bir araya getirerek, kar elde etmek amacıyla, üretim faa¬liyetinde bulunan ekonomik bir ünite" olarak tanımlanabilir.
Çeşitli eserlerde işletmenin farklı tanımları verilmekte ise de üzerinde görüş birliği olan en ortak tanım kanaatimizce şöyle ol¬malıdır: "İşletme, insan gereksinimlerini karşılamak ve kar elde etmek amacıyla ekonomik mal ve hizmetleri üretmek veya pazarlamak için faaliyette bulunan bir örgüttür."

Girişim (Teşebbüs)
Teşebbüs veya girişim sözcüğü genelde işletme kavramı ile aynı anlama gelmektedir. Bu nedenle, uygulamada teşebbüs ve işletme sözcükleri çoğu kez birbirinin yerine kullanılmaktadır.
Bazen işletme ile teşebbüs arasında bir ayırım yapıldığını ve teşebbüsün işletmeye göre daha geniş bir örgüt sayıldığını görmekteyiz. Bu yaklaşıma göre, işletme "teknik" bir birimdir. Fabri¬ka, atölye, büro ve mağaza gibi. Teşebbüs ise; hukuki, iktisadi ve mali bir birimdir, bir veya birden çok işletme kurup işleten bir örgüttür.
Örneğin, Sümerbank bir teşebbüs olup, kendisine bağlı iplik, yün, kumaş, basma, bez fabrikaları gibi birçok işletmeye sahiptir.
Kanımızca teşebbüs ile işletmeyi birbirinden ayrı varlık veya örgüt olarak görmek yapay (suni) bir ayırımdır. Bu nedenle de, kitabımızda bu iki sözcük aynı anlamda kullanılacaktır.

Girişimci (Müteşebbis)
Üretim faktörlerinin ve bir grup insanın düzensiz bir araya getirilmesi ile bir işletme kurulamaz. Neyin üretileceğine, üretilen ürünlerin kimlere satılacağına, türlü işlerin kimler tarafından yapılacağına, gelirlerin ve giderlerin ne olacağına bir kişi veya bir grup kişi karar vermeli ve kaynakları etkin bir biçimde harekete getirmelidir. Bu işlevlerin yerine getirilmesi girişimci (işadamı) veya işletme yöneticisinin görevidir. Böylece girişimci (müteşebbis), kar sağlamak amacıyla işletmeyi kuran ve genellikle harekete geçiren kişidir. Başkalarının gereksinimini karşılayacak ürün ve hizmetlerin ortaya konulması için üretim faktörlerinin tedarikini ve bu faktörlerin üretim sürecine sokulmasını temin eden kişidir.
İşletmenin kurulması görevini üstlenmesi dışında, girişimcinin çalışma alanı çok geniştir. Girişimci işletmenin riskini üzerine alması dışında işletmenin her türlü teknik konularında bilgi sahibi olan, yeni mallar ortaya koyan, yeni üretim yöntemleri uygulama ve ürünlerin pazarlanması hususunda yeteneği olan kişidir. Bu açıklamaların ışığı altında girişimci, "işletmeyi kuran, mal veya hizmet üretimi ve/veya pazarlanması için üretim faktörlerini bir araya getirip birleştiren, kar amacı güden ve risklere katlanan kişidir". Girişimci işletmenin hem sa¬hibi hem de yöneticisi olabileceği gibi, yönetim görevini başkalarına devredebilir. Genellikle büyük işletmelerde girişimci ve yönetici kadrosu birbirinden ayrılmıştır.

Yönetici
Yönetici, "kar ve riski başkalarının olmak üzere, ürün veya hiz¬met üretimi için üretim faktörlerini bir araya getirip birleştiren ve işletmeyi çalıştırma sorumluluğu olan kişidir". Buradan anlaşılacağı gibi yöneticiyi girişimciden ayırt eden nitelik, yöneticinin işletme karına ortak olmaması ve muhtemel zararlara katlanmamasıdır. Yönetici işletmenin işlevlerini yürütmekle ve işletme sahibine karşı sorumludur. Yöneticiler işletmenin amacını saptar, daha sonra işletmeyi amaca doğru yöneltir. Amaca kolay, en iyi gidilecek yolları bulur, kararları verir, üretim faktörlerinin tedarikini ve düzenlenmesini yapar. İşletme faaliyetlerinin en etkin biçimde örgütlenmesini sağlar, insan öğesini örgütler, nezaret eder, işlerini çalışanlara benimsetir.
 

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
OPTİMUM (EN İYİ) KURULUŞ YERİ SEÇİMİNDE KULLANILAN YÖNTEMLER
Kuruluş yeri seçimi sorununu çözümlemeye yönelik sistematik çalışmaların ilk kez 1826 yılında Alman ekonomistlerinden J.H.Von Thunen tarafından başlatıldığı ve bu çalışmaların 1909 yılında Alfred VVeber tarafından yoğunlaştırıldığı ileri sürülmektedir(1).
İkinci Dünya savaşından sonra doğrusal programlama, girdi-çıktı analizleri ve daha sonra dinamik programlama gibi yöneylem teknik¬lerinin gelişmesiyle en uygun kuruluş yeri matematiksel yaklaşımlarla belirlenmeye başlamıştır. Matematiksel programlamayla kuruluş yeri¬ni belirlemede yardımcı olan bilim adamları arasında F.L. Hitchcook, W.J. Baumol, P. VVolfe, W. Isard, L. Moses, A. Kuehn, M.J. Hamburger Efroymson ve Ray gibilerini sayabiliriz.
Yukarıda sözü edilen bilim adamları, belli ölçütlere göre üretim birimlerinin en uygun veya optimum kuruluş yerlerini saptamaya yönelik çeşitli yöntemler geliştirmişlerdir. İkinci Dünya Savaşına ka¬dar kullanılan, bu yöntemler "Geleneksel Kuruluş Yeri Seçimi Yöntemleri" ve II. Dünya Savaşından sonra yöneylem tekniklerine da¬yanan yöntemler de "Çağdaş Kuruluş Yeri Seçimi Yöntemleri" diye iki grupta sınıflandırılır.

1- Geleneksel Kuruluş Yeri Seçimi Yöntemleri
Optimum kuruluş yerini saptamaya yönelik geleneksel kuruluş yeri yöntemleri geliştirildikleri çağın gereği olarak, bir takım analitik geometri, grafik ve diferansiyel hesap tekniklerinden öteye gitmemek¬tedir. Bu yöntemlerden en önemlileri, Alfred VVeber (1904) tarafından ortaya atılan;
a.Kuruluş Yeri Üçgeni,
b.Eş Maliyet Eğrileri, yöntemleridir.
Kuruluş yeri üçgeni oldukça basit bir yaklaşımdır. Burada bir fabrikanın kurulabileceği 3 adet aday kuruluş yeri ve bir adet tüketim merkezi vardır. Cebirsel hesaplamalar sonucu aday kuruluş yerlerin¬den optimum olanı (optimum kuruluş yeri), tüketim merkezine ulaştırma maliyetleri en düşük olan yer olarak seçilmektedir.
Eş maliyet eğrileri yaklaşımında, ulaştırma maliyetleri yanında
enerji maliyeti, işçi ücretleri ve yöresel vergiler toplamından oluşan toplam maliyetleri minimum kılan aday kuruluş yeri optimum kuruluş yeri olarak belirlenmeye çalışılmıştır. Optimum kuruluş yerinin belirlenmesinde bir tüketim merkezi yanında hammadde tedarik noktaları da öz önüne alınmıştır. Eş maliyet eğrileri yaklaşımı daha sonra W. Isard ve M.L. Moses tarafından daha gerçekçi bir zemine oturtulmaya çalışılmıştır.
Geleneksel kuruluş yeri seçimi yöntemleri uygulamada pek çok yönden yetersiz kaldıkları için bunlar üzerinde ayrıntılı durmayı gerekli görmüyoruz. Zira bir yandan, problem modeline katılabilecek hammadde tedarik ve tüketim merkezi sayıları son derece kısıtlı kal-maktadır. Bu durum, geleneksel yöntemlerin gerçek problemlere uygu-lanabilmesini engeller. Öte yandan, modeller maliyetleri ele alma açısından da yetersizdir. Ulaştırma maliyetleri dışında üretim ve sv. maliyetler modellere dahil edilememektedir.

2- Çağdaş Kuruluş Yeri Seçimi Yöntemleri
1940'lardan itibaren yöneylem tekniklerinin gelişmesi ve özellikle 1950'lerden sonra bilgisayarların uygulamaya konulması ile geleneksel kuruluş yeri seçimi yöntemlerinden farklı olan yeni yöntemlerin ve modellerin geliştirilmesi olanaklı olmuştur. Çağdaş model ve yöntemlerin üstünlüğü iki noktada toplanabilir.
a. Kurulacak üretim birimlerine hammadde ve yardımcı madde temin edebilecek çok sayıda tedarik (kaynak) noktası, çok sayıda aday kuruluş yeri ve tüketim merkezini içeren gerçek problemlerin çözümünü olanaklı kılmaları,
b. Ulaştırma maliyetleri dışında üretim ve yatırım maliyetleri gibi çeşitli maliyet bileşenlerini, kârlılık ve diğer öğeleri modeller içine sokabilmeleridir.
Başlıca çağdaş kuruluş yeri seçimi model ve yöntemleri arasında şunları sayabiliriz:
1. Ulaştırma modeli (Transportation model)
2. Doğrusal programlama modeli (Lineer programming model)
3. Karma tam sayılı programlama modeli (Mixed - Integer Prog¬ramming)
4. Dinamik programlama modeli
5. Deneme ve Simulâsyon yöntemleri
6. Karşılaştırmalı Yöntemler
a. Aday kuruluş yerini etkileyen faktörlerin karşılaştırılması
b. Aday kuruluş yerleri maliyetlerinin karşılaştırılması
c. Aday kuruluş yerleri kârlılıklarının karşılaştırılması
Uygulanabilirlik açısından bunlar içinde en önemli olanları; başta doğrusal programlama yöntemine dayalı ulaştırma modeli, doğrusal programlama modeli ve özellikle karma-tamsayılı model olmak üzere en son sıraladığımız karşılaştırmalı yöntemlerdir. Uygulamada son yıllarda en yaygın kullanılanı "karma tamsayı programlama modeli" ve özellikle Land-Doing tarafından geliştirilen Dal ve Sınır Algoritması (Branch and Bound Algoritm)'dır(1). Doğrusal programlama ve bunun özel bir durumu olan "karma tamsayılı programlama"; işletmecilik bi¬liminde optimum kuruluş yeri seçimi sorunu yanında kapasite planla¬ması (işletme büyüklüğü ve kuruluş yeri), sermaye bütçelemesi, üretim planlaması, personel atamasında, optimum sipariş hacmi ve pazarlama kanallarının seçimi konularında son yıllarda uygulamaya başlanmıştır.
Karşılaştırmalı yöntemler dışında sıraladığımız diğer kuruluş yeri seçimi yöntemi ve modellerinin anlaşılması yüksek düzeyde matematik bilgisini ve bilgisayar programlamayı gerektirdiği için, biz bu¬rada sadece "karşılaştırmalı yöntemler" üzerinde duracağız.

Karşılaştırmalı Yöntemler
a. Faktörlerin Karşılaştırılması ve Ağırlık Yöntemi
Bir üretim biriminin kurulabileceği alternatif kuruluş yerlerinden veya farklı aday kuruluş yerlerinden hangisinin en uygun yada opti¬mum kuruluş yeri olacağını belirlemede yardımcı olan yöntemlerden birisi, aday kuruluş yerlerini etkileyen faktörlerin birbirleri ile karşılaştırılması esasına dayanır. Bu yöntem üç aşamada uygulanır:
1. Birinci aşamada, her bir aday kuruluş yerinin her faktörden aldıkları puan veya ağırlık belirlenir.
2. İkinci aşamada, aday kuruluş yerlerinin her faktörden aldıkları puanlar toplanır veya her bir aday kuruluş yerinin toplam faktör puanları hesaplanır.
3. Üçüncü aşamada, toplam puanlara göre en yüksek puana sahip olan aday kuruluş yeri en uygun veya optimum kuruluş yen olarak seçilir.
Böyle bir derecelendirme ve hesaplamanın yapılmasında, kuruluş yerini etkileyici faktörlerin puanlarının veya ağırlıklarının saptanması en önemli bir konudur. Puan verilmesindeki yanılgılar yanlış bir kuru¬luş yeri seçimine neden olur.
Bu yöntemin uygulanmasına örnek verebilmek için, bir işletmenin 3 aday kuruluş yerinden hangisini seçmesinin uygun olacağını belirt¬meye çalışalım. Tablo 16'da görüldüğü gibi aday kuruluş yerleri İzmir, İstanbul ve Ankara olsun ve kuruluş yerlerini etkileyen faktörlere et¬kinlik derecesine göre 0 - 20 arasında puanlar veya ağırlıklar verile-bilsin.
Tablo 16'da kurulması düşünülen işletmeyi etkileyen kuruluş yeri faktörleri, birinci sütunda önem derecesine göre 0 - 20 arasındaki değerlere göre puanlanmıştır. Sözü edilen faktörlerden pazar, taşıma, su ve enerji-yakıt durumlarının kuruluş yerini önemli derecede etkile¬dikleri; buna karşılık iklim koşulları ve işgücü durumunun fazla etkili olmadıkları görülmektedir. Her bir faktör için, İzmir, İstanbul ve An¬kara gibi üç aday kuruluş bölgesinin aldığı değerler veya puanlar ayrı ayrı belirlenmiştir.
Optimum kuruluş yerini saptamada sözü edilen "karşılaştırmalı yöntemlerden" en anlamlı olanı, kuşkusuz maliyetler yanında satış ge-lirlerini göz önünde bulunduran "kârlılıkların karşılaştırılması' yöntemidir. Ancak bu yöntemin uygulanabilirliği oldukça kısıtlıdır. Zira bu yöntem, birden fazla aday kuruluş yerlerine ilişkin maliyet ve satış gelirleri öğelerinin sağlıklı bir biçimde tahminlenmesini gerektirir. Daha önce belirttiğimiz gibi, maliyetlere oranla satış gelirlerinin önceden saptanması, özellikle piyasanın dengesiz olduğu ortamlarda, çok güç ve hatta olanaksız olmaktadır. Kuruluş yerini etkileyen faktörlerin karşılaştırılması yönteminin kaba bir yöntem olduğu gö7 önüne alınırsa, bu yöntemlerden uygulanma açısından en sağlıklı olanı "maliyetlerin karşılaştırılması" yöntemidir. Ancak, çok fazla sayıda aday kuruluş yeri söz konusu olduğunda, açıklamaya çalıştığımız bu son üç yöntemde yetersiz kalır. Bu durumda uygulanabilirlik açısından doğrusal programlama modeli ve özellikle bunun özel bir durumu olan karma tam sayılı modelin kullanılması kaçınılmaz olur.
 
Top