• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

6. Sınıf İnsanlarda Üreme Büyüme Ve Gelişme

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
İnsanlarda Üreme Büyüme Ve Gelişme
Dünyaya nasıl geldik, hiç düşündünüz mü? Canlılar annenin özel bir hücresiyle babanın özel hücresinin birleşmesi sonucunda oluşur. Birleşen hücreler annenin vücudunda gelişip büyür.

Doğum yalnızca insan türüne mi özgüdür? Daha önce doğum yapan bir hayvan gördünüz mü? Yavrularını doğuran hayvanlara örnek verebilir misiniz?

Canlıların soylarını sürdürebilmek için kendine benzer yeni bireyler oluşturmasına üreme denir.

İki farklı cinsiyetin oluşturduğu üreme hücrelerinin birleşmesiyle yeni canlının meydana gelmesine eşeyli üreme denir.

Erkek üreme hücresi olan sperm; baş, boyun ve kuyruk olmak üzere üç kımin yumurtaya doğru ilerlemesini sağlar. Hareket için de enerji gerekir. Spermin hareketi kuyrukla sağlanır. Buna göre, spermin kuyruk kısmında hangi organelin sayısı fazladır?

Dişi üreme hücresi olan yumurta, erkek üreme hücresi olan spermden daha büyüktür. Yumurtanın spermden büyük olmasının nedenini daha önce hiç düşündünüz mü? Neden yumurtanın kamçısı yok? O halde sperm mi yumurtayı bulur? Birleşme dişi vücudunda mı yoksa erkek vücudunda mı olur?

Eşeyli üremede üreme hücrelerini oluşturan özel bir bölünme ve döllenme görülür.

PECJx.gif


Canlının kendine benzer bireyler oluşturabilmesi için yumurta ve spermin döllenmesi gerekir. Bu olay annenin bedeninde gerçekleşir. Şimdi yumurta ve spermin üretildiği dişi ve erkek üreme sistemini inceleyelim.Dişi üreme sisteminde, karın boşluklarında yumurtalıklar bulunur. Yumurtalıklarda yumurta üretilir. Yumurta kanalı döl yatağı ile yumurtalık arasındaki bağlantıyı sağlar. Yumurtanın döllenmesiyle oluşan embriyo, döl yatağına tutunur ve gelişimini burada sürdürür. Döl yolu, döl yatağına kadar uzanır. Spermlerin döl yatağına iletilmesini sağlar. Yumurta oluşumu ergenlik döneminde başlar ve menopoz olarak adlandırılan 50’li yaşlarda sona erer. Erkek üreme sistemini inceleyecek olursak, ergin erkeklerin testislerinde spermler üretilir. Vücut sıcaklığı sperm üretimi için çok yüksek olduğundan testisler vücut dışındadır. Testislerde üretilen spermler, sperm kanalı ile penise iletilir. Erkek üreme sisteminde yardımcı bezler (prostat gibi) spermlerin pe-nis ile dışarı atılmasını sağlar. Sperm oluşu-mu ergenlikte başlar, ileri yaşlara kadar de-vam eder.

DwNp5.gif


Babanın üreme hücresi sperm, annenin üreme hücresi yumurta ile annenin yumurta kanalında birleşerek zigotu oluşturur. Bu olaya döllenme denir. Başka spermin yumurtaya girmemesi için yumurta etrafında bir zar oluşur. Bu durumda zigotta anne ve babadan gelen birer hücre çekirdeği birleşmiştir.

Zigot oluştuktan sonra hızlı şekilde bölünmeler geçirerek embriyoyu oluşturur. Bu arada annenin döl yatağı, embriyonun gelişimine uygun bir ortam hazır-lamak için bir takım değişimlere uğrar. Döl yatağının çeperleri kalınlaşır ve kan damarları bakımından zenginleşir. Bu sayede embriyonun içinde rahat ede-ceği yumuşak bir yatak oluşur. Embriyo döl yatağına tutunarak gelişimine devam eder ve fetusu oluşturur. Yandaki şekilde yumurtalıkta yumurtanın oluşumu, yu-murta ve spermin döllenmesi ve döllenmemiş yumur-tanın döl yatağına tutunmasını görüyorsunuz.

EMBRİYONUN YOLCULUĞU


Embriyo döl yatağında gelişir. Bu ortamda embriyo ile anne arasında besin alışverişini plasenta sağlar. Zigot, embriyoyu oluşturmak için bölünmeler geçirir. Zigot, bölünmeyle önce iki hücreli, daha sonra dört hücreli, sekiz hücreli olacak biçimde katlanarak hücre sayısını arttırır. Oluşan hücre yığını küreye benzer bir biçim alır. Daha sonra hücreler kenara çekilerek içi boş topu andıran bir şekil alır. Gelişmenin ileri evrelerine doğru bütün dokular bu tabakalardan oluşur.

oYzcT.jpg


Gebeliğin ilk haftalarında embriyonun çevresindeki koruyucu zardan döl yatağına doğru uzantılar oluşur. Bu uzantıların içinde kılcaldamarlar bulunur. Bu uzantılar ile bu bölgedeki döl yatağı duvarının dokularına, plasenta denir. Plasenta ve embriyo, göbek bağı ile birbirine bağlıdır. İnsanda embriyo nasıl korunur, beslenir, solunum yapar, büyür ve gelişir? Embriyo, gelişmesi sırasında gerekli olan bütün maddeleri plasenta aracılığı ile anneden alır. Artık maddeleri de plasenta yoluyla anneye verir. Anne karnında gelişmesini tamamlayan yavru, doğum yoluyla dünyaya gelir.

Bir bireyin canlılığının devamı için üreme gerekli midir? Bir canlı üreme olmadan da yaşamını sürdürebilir. Ancak üreme olmazsa dünyada türün devamı sağlanamaz. Bugün koruma altına alınmış bir çok canlı türü vardır. Bunlardan biri de pandalardır.

Zigotun arka arkaya bölünmeler geçirmesiyle oluşan embriyo, anne karnında plasenta aracılığıyla gelişmesini tamamlar. Embriyonun beslenmesi ve gelişmesi için plasenta oldukça elverişli bir yapıdadır. Plasenta, yavru doğana kadar anne ile embriyo arasında besin, oksijen ve artık madde aracılığı yapmakla taşımakla görevlidir.

Yeni doğmuş bir bebeğin göbeğindeki bağı gördünüz mü? Bu bağ bebekle anneyi bağlıyordu ve doğum sonrasında kesildi. Çünkü artık bebek besin ihtiyacını annesinin süt bezlerinden gelen sütü içerek karşılayacak.

Embriyonun anne karnında sağlıklı gelişmesi için anne adayının dikkat etmesi gereken etmenler şunlardır:

* Öncelikle anne kendi sağlığına dikkat etmelidir.

* Anne dengeli ve düzenli beslenmelidir.

* Annenin aldığı alkol ve uyarıcı maddeler de embriyonun gelişmesini olumsuz yönde etkiler. Alkol ve uyarıcı madde kullanan gebe annelerin bebeklerinde bedensel gerilik ve zeka gelişiminde anormallikler görülür.

* Anne, gebeliği süresince kesinlikle röntgen çektirmemelidir. Röntgen ışınları, embriyonun gelişmesini olumsuz etkileyerek sakat doğumlara neden olur. Özellikle de gebeliğin ilk aylarında çekilen röntgenin embriyoya olan olumsuz etkisi oldukça fazladır. Röntgen, X ışınlarıyla bebeğin kalıtım bilgisinde düzeltilemez anormalliklere neden olabilir. Oysa ultrason, gebelik boyunca bebeğin gelişimini görebilmek için kullanılabilir.

* Annenin sigara içmesi, karnındaki embriyoyu olumsuz etkiler. Sigara içen anne yeterince oksijen almadığından anne karnındaki bebek de (embriyo) oksijensiz kalır. Bunun sonucunda bebeğin beyin gelişiminde gerilikler olur.

* Annenin gebelik sırasında geçirdiği ateşli hastalıklar da bebeğin gelişimini olumsuz etkiler. Çünkü bebeğin bağışıklık sistemi gelişmediğinden savunmasızdır.

* Anne gebelik süresince doktor önerisi olmadan ilaç kullanmamalıdır.

Çocuğun Gelişimindeki Bazı Önemli Noktalar


YAŞYAPABİLDİKLERİ
1.5 aylıkGörme sınırları içerisindeki nesnelere dikkat eder, konuşulduğu zaman gülümser, karın üstü düz yatar ve oturur pozisyona doğru getirilirken başını geriye atar.
3 aylıkKendiliğinden gülümser, ses çıkarır, gözleri ile hareketli nesneleri izler, otururken başını dik tutar ve eline konulan nesneleri tutar.
6 aylıkDestekle oturabilir, omurgasını tutabilir, oyuncaklarla oynar.
9 aylıkKendi başına bir çok hareketi gerçekleştirir. Anne, baba kelimelerini söyler.
1 yaşındaYürümeye başlar, birkaç kelime konuşmaya ve bazı ufak tefek işleri becermeye başlar.
1.5 yaşındaDavranışlar ve hareketlerin gelişimi süratle ilerler, bir çok şeyi kendi yapmaya başlar, çevreye ilgisi artar, söyleyebildiği kelime sayısı artmaya başlar.
2 yaşTuvalet ihtiyacını söyler, 2-3 kelimeli cümleler kurabilir, bazı şeyleri kendi başına yapar.
3 yaşSürekli soru sorar, üç tekerlekli bisiklete biner, ona kadar sayar, konuşmasında çoğul kullanabilir.
4 yaşTuvalet ihtiyacını kendi giderir, sportif hareketlerde başarısı artar, şekil çizer ve renkleri öğrenmeye başlar.
5 yaşKendi başına giyinip soyunabilir, el becerileri çok artar. 4-5 haneli sayıları tekrarlayabilir.


Çocukluktan Ergenliğe Geçiş

Çocukluğunuzdan bu yana vücudunuzda bazı değişimler gözlüyor musunuz? Boy uzamasının en net gözlenebileceği yaş dönemleri hangileri? Kız ve erkekte bu yaş dönemlerinde farklar var mı?

İnsanın doğumundan sonra geçirdiği gelişme evrelerini bebeklik, çocukluk, ergenlik, erişkinlik ve yaşlılık olarak birbirinden ayırabiliriz.

Bebekler, sinir sisteminin gelişimi henüz tamamlanmadığından konuşamaz, ayakta duramaz. Çocukluktan ergenliğe geçişte belki de çok kısa sürede gerçekleşen değişimler gözlenir. Hormonların ve beslenmenin de etkinliği ile boy uzaması, üreme organlarının gelişimi, sesin değişmesi ve ruhsal bazı değişimler hızlı bir şekilde ortaya çıkabilir. Bu zamanlarda kendinizi yalnız hissettiğiniz oldu mu? Bu yalnızlığınızı giderecek neler yapıyorsunuz?

Ergenlik dönemini sağlıklı geçirmeniz son derece önemlidir. Arkadaş grubunuzda büyüme, gelişme ve ergenlik ile ilgili konuları konuşabilir ve sonuçlarını paylaşabilirsiniz.[/COLOR]
 

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
İnsanlarda Üreme Büyüme Ve Gelişme

Canlıları, cansız varlıklardan ayıran özelliklerden biri de üremedir. Üreme, kendisine benzer yeni varlıklar oluşturma, çoğalma demektir.

Canlıların arasında üreme şekli bakımından da birçok farklar vardır. Çiçekli bit-kiler tohum ile, kuşlar, sürüngenler, kurbağa ve balıklar yumurta ile ürer. Memeli canlılar ise çoğunlukla bölünerek ürer. Tek hücreli mikroskobik canlılar, başka bir canlı bireye gerek duymadan üreyebilir. Böyle üremeye, eşeysiz üreme denir.

Birçok canlı türünün üremesi için farklı cinsiyetten iki birey gereklidir. Erkek ve dişi olarak adlandırılan eşeyler yeni bir canlının oluşmasını birlikte sağlar. Bu tür üremeye eşeyli üreme denir. İnsanlar da eşeyli ürer. İnsanların üremesini sağ-layan üreme sistemi erkek ve dişi bireylerde birbirinden farklı yapıdadır. Çünkü üreme etkinliğinde farklı görevleri vardır.

İnsan yavrusu olan bebek, doğduğunda küçücüktür. Kendi kendine yaşaya-maz. Ana – babası tarafından bakılmaya, beslenmeye ve korunmaya ve ana sü-tüne muhtaçtır. Ana ve babası bu işleri genellikle severek yapar. Çocukları onlar için çok değerlidir. Kocaman adam ya da kız olduklarında bile onları sevmeye, el-lerinden geldiğince korumaya çalışırlar.

a) İnsanlarda Üremeyi Sağlayan Hücreler

JV7Xb5U.png
Milyarlarca hücreden oluşan insanlar yaşama tek bir hücre olarak başlar. Bu çok şaşırtıcı gelebilir ama gerçek. Vücudumuzdaki birbirinden farklı bunca hücreyi üreten o tek hücrenin çok özel bir hücre olması gerektiğini düşünmek garip olmaz. Bu hayranlık verici hücrenin oluşması için iki farklı cinsten birer hücre gerekir: Dişi üreme hücresi ve erkek üreme hücresi. Dişi üreme hücresine yumurta, erkek üreme hücresine sperm adı verilir

Bu hücreler üreme sisteminde oluşturulur. Dişi üreme sisteminde yumurta ve erkek üreme sisteminde spermler üretilir. Yumurta ve spermler yapı ve şekil bakımından oldukça farklıdır. Yukarıda yumurta ve sperm hücrelerinin fotoğraflarını görüyorsunuz. Yumurta ve spermin benzer yönü ise çekirdeklerindeki kalıtsal özellikleri taşıyan yapılardır. Her ikisinde de vücut hücrelerinin taşıdığı kalıtsal yapıların tam yarısı bulunur. Bu açıdan onlara iki yarım hücre gözüyle bakabiliriz. Yumurta ve sperm bir araya gelse bir tam hücre ortaya çıkar diye düşünüyorsanız haklısınız. Bu iki özel hücreyi oluşturan farklı özel sistemleri yani erkek ve dişi üreme sis-temlerini kısaca tanıyalım:
 
Son düzenleme:

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
b) İnsan Üreme Sistemleri

İnsan vücudundaki tüm sistemler birbirine benzer. Sindirim, dolaşım, sinir, iskelet sistemleri erkek ve kadında çok az farklıdır. Oysa üreme sistemi tümden farklı olmak zorundadır. Çünkü üremede erkek ile dişi bireylerin görevleri çok farklıdır.

Dişi üreme sisteminde yumurtalık, fallop tüpü, yumurta kanalı, rahim (uterus) ve vajina temel kısımları bulunur. Yumurtalık, yumurta hücrelerinin oluştuğu organdır. Olgunlaşan yumurta fallop tüpü ve yumurta kanalını izleyerek rahime ulaşır. Rahim bebeğin gebelik süresince yaklaşık dokuz ay boyunca gelişimini sürdürdüğü organdır.

Spermler, erkek üreme sisteminde testis adı verilen bir çift organda üretilir. Testisler, vücut dışına sarkan özel bir torba içinde yer alır. Testislere bağlı sperm kanalı, prostat adı verilen bir salgı bezinden geçerken idrar kanalıyla birleşir. Buradan, penise ulaşarak dışarıya açılır.

Erkek üreme sisteminde sürekli ve çok sayıda sperm üretilir. Bunlar, prostat bezinin salgıladığı bir sıvı içine alınır. Penis kanalıyla dişi üreme organına bırakı-lan spermler hareketli oldukları için yumurta hücresine doğru giderler.

Yumurta ve sperm hücrelerinin birleşerek çekirdeklerinin kaynaşmasına döllenme denir. Bu aşamadan sonra artık yumurta ya da spermden söz edilmez. Ortaya çıkan yeni hücre vücut hücreleri ile aynı miktarda kalıtsal malzeme taşı-yan bir hücredir. Bu özel hücre bebeğin ilk hücresidir ve döllenmiş yumurta (zi-got) adını alır.

Döllenmiş yumurta kısa bir süre sonra hızla bölünerek yeni hücreler oluştur-maya başlar. Bu ilk hücreler vücudumuzdaki dokuları oluşturacak kök hücrelerdir. Çeşitli aşamalardan geçerek insanın küçük bir taslağını oluştururlar. Bu tas-lak bebeğe embriyo adı verilir. Diğer eşeyli üreyen canlılar da embriyo evresini geçirirler. Embriyo başlangıçta çok farklı görünse de hızla gelişir. Doku, organ ve sistemler oluşur.

c) Embriyonun Gelişim Aşamaları

DSu9SQU.png
Döllenmiş yumurta, rahim bölgesine gelerek yu-muşak dokuya tutunur. Artık anne adayı gebedir. Zigot, ilk bölünmesinde birbirinin aynısı olan iki hücre oluşturur. Her hücre yeniden bölünerek kısa sü-rede bir hücre kümesi oluşturur. Birkaç evreden son-ra, artık embriyo şekillenmeye başlamıştır. İnsan embriyosu, ilk haftalarda pek de insan şeklinde değil-dir. Ama giderek daha fazla bebeğe benzer.
 
Son düzenleme:

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
ç) Gebelik, Beslenme ve Sağlık

Anne adayı, her grup besinden dengeli bir şekilde almalıdır. Yani yapıcı, onarıcı, enerji verici ve düzenleyici besinlerden yeteri kadar yemelidir. Yapıcı onarıcı besinler proteinlerdir. En çok et, süt, yumurta gibi hayvansal besinlerle, baklagillerde bulunur. Proteinler büyümek için çok gerekli maddelerdir. Anne karnındaki embriyo ise çok hızlı büyümektedir.

Enerji verici besinler yağlar ve karbonhidratlardır. Nişasta ve şekerlere karbonhidrat denir. Bitkisel ve hayvansal yağlar, tahıllar, zeytin, bazı çerezler enerji verici yağ ve karbonhidratlar içerirler.

Düzenleyici besinler; su, mineraller ve vitaminlerdir. Anne adayının su gereksinimi çok fazladır. Çünkü kan dokusu çok artmıştır ve embriyonun için-de bulunduğu sıvının sürekli değişmesi gerekmektedir. Bu nedenle hamileler günde 2 litre su içmelidir.

Mineraller, su ve diğer besinler içinde bulunmaktadır. Ancak bunlardan demir ve kalsiyum hamilelikte daha çok alınmalıdır.

Kalsiyum minerali özellikle kemik ve diş yapısında yer alır. Bu minerali içeren besinler süt ve peynir, yoğurt gibi süt ürünleridir. Hamileler, günde en az bir bardak süt içmelidir.

Vitaminler, hastalıklara karşı direncimizi artıran düzenleyici besinlerdir. Taze meyve ve sebzelerde, karaciğer, balık gibi hayvansal ürünlerde, kuru yemişlerde bol bulunur.

Hamileler, bebeğin sağlıklı gelişmesi için, zararlı maddelerden uzak durmalı-dır. Sigara içmemeli ve içilen ortamlarda bulunmamalıdır. Hamililek süresince al-kol almamalıdır. Ayrıca aşırı miktarda çay, kahve, kolalı içecekler içmemelidir.

Anne adayları, belirli aralıklarla doktor kontrolünden geçmelidir. Bebeğin sağ-lıklı gelişimi ve annenin sağlığı sürekli denetim altında tutulmalıdır.

d) İnsanlarda Büyüme ve Gelişme

İnsanlar dünyaya geldiklerinde bebektir. Bütün doku, organ ve sistemleri ta-mamdır ama çok küçüktür. Bu küçük organizma bakıma ve korunmaya muhtaç-tır. Kemik ve kas yapısı, sinir sistemi henüz yürümesine, koşmasına izin verecek kadar gelişmemiştir. Sindirim sisteminin daha girişinde yer alması gereken dişler yoktur. Konuşup dertlerini anlatamazlar. Duyuları tam gelişmemiştir.

Bebekler ilk 6 ay boyunca yalnız ana sütüyle beslenmelidir. Böylece gerekli tüm besinleri alabilirler. Ayrıca, emerken anne sıcaklığını duyumsamaları ruhsal gelişimlerini de olumlu etkiler. Bebekler zaman içinde büyürler. Boy ve ağırlıkları artar. Büyüme ve gelişme yıllarca sürecek ve belirli bir yaştan sonra duracaktır. Artık boy uzamayacak ancak beslenmeye bağlı olarak kilo artışları görülebilecek-tir.

e) İnsan Yaşamının Dönemlerini Nasıl Adlandırıyoruz?

İnsan yaşamında farklı dönemler vardır. Doğumdan önce ana rahminde çok hızlı olan büyüme doğumdan sonra da sürer. Vücut bo-yu ve ağırlığı artarken kaslar gelişir, kemikler kalınlaşıp sertleşir. Birçok organımız işlevleri-ni daha da iyi yapacak şekilde gelişmesini sürdürür. İnsanlar belirli bir yaşa kadar büyüyüp gelişir. Sonra büyüme ve geliş-me durur. Artık yetişkin bir insan olarak çalışır, evlenir, çocuk sahibi olur, çocuk-larına bakarlar. Yavaş yavaş yıllar geçer ve vücut yıpranır. Saçlar beyazlaşır, cilt buruşur. Artık torunlarla oynanacak günler gelmiştir.

Bir insan yaşamı içinde bu değişimler görülür. Zaman içinde bu değişimlere bakarak insan yaşamını dönemlere ayırabiliriz.

YaşlarDönemler
0-1Bebeklik
2-11Çocukluk
12-18Ergenlik
19-50Yetişkinlik
60 ve sonrasıYaşlılık

Dönemleri bebeklik, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve yaşlılık olarak sayabiliriz. Bu dönemlerin hangi yaşları kapsadığı kesin ol-masa da yaklaşık olarak yandaki tabloda gösterilen yaşlar sayıla-bilir.

Her dönemi diğerinden ayıran farklar vardır. Örneğin bebekler konuşamazlar, yürüyemezler, başlangıçta dişleri yoktur. Çocuklar, hareketli olur, oyuna doyamazlar. Büyüyüp gelişmeleri devam etmektedir. Ergenlerde hızlı bir değişim olur, ergenliğin sonunda büyüme durur. Cinsel olgunluğa ulaşırlar. Yetişkinlik, ana – baba olma zamanıdır. Çocuklarına bakmak, onları yetiştirmek için çalışırlar. Yaşlılık, bedensel gücün azaldığı bir dönemdir. Saçlar ağarır, cilt buruşur, duyu organları zayıflar.

Çocukluk döneminin son bölümünde büyüme yavaşlar. Boy ve ağırlık artışı daha az olur. Ergenlik döneminin ilk belirtilerinden biri de büyümenin hızlanma-sıdır. Bir erkek çocuk, çocukluk döneminde aynı yaştaki kız, arkadaşından genel-likle daha uzun ve daha ağır olabilir. Ancak 12-14 yaş arası hızla büyümeye baş-layan kız, boy ve ağırlık olarak erkek arkadaşını geçer. Bu erkekleri biraz üzse de geçici bir durumdur. Bir süre sonra erkek de hızla büyür, genellikle kız arka-daşlarını yakalar ve geçer. Bu duruma kızların pek üzüldüğünü sanmıyorum, çünkü o sırada başka konulara ilgi duyarlar. Bu durum bize ergenliğin kız ve er-keklerde aynı zamanda başlamadığını gösterir. Gerçekten ülkemizde ortalama olarak kızlar 10 - 12, erkekler 12 - 14 yaşlarında ergenlik çağına girerler.

Ergenlik döneminin başlangıcı ülkelerin bulunduğu coğraŞ koşullara göre de değişebilir. Daha sıcak bölgelerde daha erken başlar. Soğuk kuzey ülkelerinde ise ergenlik döneminin daha geç başladığı bilinmektedir.

Ergenlik ile ilgili tüm gelişmelerde yaş kesin bir gösterge olamaz. Kişiden ki-şiye her değişimin başladığı zaman değişir.

Ergenlik döneminde kız ve erkeklerde gerçekleşen değişiklikler
• Bedensel gelişim, boy ve ağırlık artışı hızlanır. Kol, bacak, el ve ayaklar vücudun geri kalan bölümlerinden daha hızlı büyür.
• Yüzde sivilceler görülür.
• Vücudun bacak, üreme organlarının çevresi, koltuk altı bölgelerinde kıllanma görülür.
• Ter bezlerinin çalışması artar ve buna bağlı olarak vücut kokusu belirginleşir.
• Ses değişir ve kalınlaşır.
• Üreme organları gelişir ve işlevlerini kazanır.

KızlardaErkeklerde
• Beden yapısında, omuzlar yuvarlaklaşır, göğüs ve
kalça bölgesinde yağ birikir, göğüs uçları gelişir.
• Adet kanaması başlar. Bu dönemler başlangıçta
düzensizdir. Zamanla düzelerek 28 günde bir
görülmeye başlar.
• Üreme sisteminde yumurta hücresi üretime
başlar.
• Beden yapısında kol ve bacak kasları gelişir,
göğüs kafesi ve omuzlar genişler.
• Diğer bölgelerdeki kıllanma ile birlikte yüzde bıyık
ve sakal çıkmaya başlar.
• Gırtlağın üst bölümündeki kıkırdak gelişir.
• Testisler sperm üretimine başlar.

ALIŞTIRMA
Aşağıdaki şemayı ve altındaki yorumları inceleyiniz. Şema konusundaki kendi yorumunuzu da altına ekleyiniz.
kjVHwNX.png
Ayşe: Şemayı çok güzel buldum. İnsanda üremeyi anlatıyor.
Efe: Şemada bazı yanlış yerleştirmeler var.
Asyanur: Embriyo ve zigot kutucukları yer değiştirmeli.
Bakican: Zeynep haklı. Ayrıca büyüme ve gelişme bebekten sonra değil, embriyodan sonra yazılmalıydı.
 
Top