Hatırla...

Hatırla...
Mayısın dokuzuydu sana açıldığımda. Samandağ buram buram aşk kokuyordu
Çünkü arz-ı ihtizaz ettirebilecek kadar, büyük bir ret edilme korkusunu yüreğimde yaşayan ben;
Aşkımı ilan ediyordum sana, kumsalla ölürcesine sevişen hırçın dalgaların önünde

Sense...
Sonradan gelen fırtınanın habercisiymişsin gibi,
Dalıp dalıp gidiyordun, kumsalla ölürcesine sevişen o hırçın dalgalara, iyi hatırla

Kim bilir o an...
Hangi şahıs, hangi korku, hangi şart!
Bana olan bütün olumlu düşüncelerini kemirdi de,
yeryüzünde hiçbir varlığın sana sunmaya cesaret edemeyeceği bu kutsal aşkı ret ettin

Oysa çok şeyde istememiştim senden,
Bir yudum sevgi ve birazcık ta şefkat dilenmiştim
Bir türlü bana meyilli olmayan o yüreğinden
Ama sen yine en kolay olanı seçtin
Ve de gittin
Gittin ulan gittin...
Yalın ayak ,kumsaldan kaldırımlara doğru

Gittin..
Samandağ'ını yüreğime yıkarcasına.
Adına yazdığım şiirleri kursağıma tıkarcasına
Üzerime ayrılık denilen o kefeni giydirip
Çakmağını acımadan çakarcasına..
Ve ben; Kendimi ilk defa bu kadar yetim bu kadar öksüz
Ve bi o kadarda aciz hissettim Samandağ'ının buram buram aşk yerine
Buram buram acı kokan limanında

Gittin..
Ah bir bilsen neler öğretti bana yokluğun
bir bilebilsen...
 
Top