Lost Geniş Açıdan Sawyer

kelebek

-ütopik-
V.I.P
Beyaz, "Ben de Lostçuyum" diyince Şebnem Ferah hemen sordu:
"Peki Jack'in babasının adı ne?"
"..."
Beyaz böylelikle Lost fanatikleri tarafından sonsuz ayıplandı.

E benim de ezberimde yok ki Jack'in babasının adı.
Bunca zamandır Lost izliyorum, kendimi fanatikten sayıyorum ve bilmiyorum.
Aslında Lost fanatikliğinin bir takım kriterleri var:
İnternette dolanan Lost seviye tesbit sınavlarına katılmak, yeni sezonu Dizimax'i beklemeden netten indirmek, indirilen videoyu televizyondan keyifle izleyebilmek için, Darty'ye Ogatech DVD oynatıcı sipariş etmek. (İnternetten indirilen videoları bi'bu sorunsuz oynatıyormuş); satır aralarını okumak, var olduğu iddia edilen, gizli mesajları takip etmek, sözlüklere dizi hakkında entryler döşemek, yahut da gidişatla ilgili yeni teoriler üretmek, Lost sezon partisi düzenleyip arkadaşlarla eyleşmek filan.

Ben Lost'u yalnız izlemeyi ve hakkında pek konuşmamayı tercih ediyorum.
Teorilere, acabalara kulak asmadan, yeni sezonun peşinden koşmadan, Dizimax önüme ne koyarsa onu izliyorum.
Dizinin bize sunduğu erkekler arasından seçimimi de yaptım:
"Jack mi, Sawyer mı? Dilersen Sayid de şurada duruyor."
Ben, Benjamin diyorum.
Hani şu psikolojik yarılma yaşamış olan arkadaş.
Değil tabii.
Her ne kadar sarışın, kumral erkekler tipim olmasada, tercihimi Sawyer'dan yana kullanalı uzun zaman oldu.

Cuma günü Sawyer'ın Beyaz Şov'a çıkacağını okuduğumda da televizyon karşısındaki yerimi erkenden aldım.
"Evden biri" çok beklersin gece on iki den önce çıkmaz, dediğinde saat on falandı.
Gerçekten saat on ikide programa katıldı Sawyer.
Beyaz Şov'da merdivenlerden inerken öğrendim gerçek adının Josh Holloway olduğunu.
Yapımcılar dizi, dizi gibi durmasın diyerek jenerik bile yapmazken;
Beyaz Şov'da koltukta oturan Sawyer, Lost'a dair gerçeklik duygumu altüst etti.

Yavaş yavaş izledim programı.
Sawyer'a, acele etmeden, "dane dane" baktım.
Güzellik böyle bir şey işte:
Sana hiçbir iyiliği dokunmasada çok iyiliğini gördüğünü sanabilirsin baktığında.
Bir de çok sattıran sadakat duygusu var tabii.
Josh'ın karısına duyduğu sadakatten bahsediyorum.
Hastasıymış karısının.
Artık burası kesinleşti, bir erkeği çekici kılan iki unsur var:
İlişkisi olması bir, ilişkisine sadık olması iki.
Ertesi gün internette Sawyer'ın eşinin fotoğraflarına baktım ve gözlerime inanamadım:
Belli bir yaştan sonra her insan suratından sorumludur. Tamam.
Ama bu çok erken. Çok.

Kadınlar Sawyer'a hayran Sawyer da karısına.
O zaman insan soruyor:
Tek başına kaşı gözü mü insanı çekici kılan?
Değil işte.
Bakıyorum fotoğrafa, kesinlikle değil.
Duruş da önemli.
Duruş önemli.
İçim ferahlıyor.

Duygu Yılmaz Okutan
 

kelebek

-ütopik-
V.I.P
Kadınlar Sawyer'a hayran Sawyer da karısına.
O zaman insan soruyor:
Tek başına kaşı gözü mü insanı çekici kılan?
Değil işte.
Bakıyorum fotoğrafa, kesinlikle değil.
Duruş da önemli.
Duruş önemli.
İçim ferahlıyor.

Ne de güzel anlatmış, kaş göz değil insanı çekici kılan da fotoğraflar insanı hayrete düşürüyor cidden. Of offf içim mi rahatlamalı acaba duruş önemli lafına :)
 
Top