FLÖRT MUTLULUK YERİNE KORKU KAYNAĞI OLUYOR
Kaygı, korku yaratan etkenlerin başında kız-erkek arkadaşlığı, flört, kızlar için bakirelik ve başta erkek olmak üzere, her iki cins için de kendi kendine doyum (mastürbasyon) yer alır.
Bilindiği gibi flört, altında cinsel dürtü ve coşkunun bulunduğu bir tür kız-erkek ilişkisidir; gençlik çağı içinde gerekli ve sağlıklı bir ilişki türüdür. Ergenlik döneminde gencin karşı cinsten ilgi ve sevgi görmesi, beğenildiğini, desteklendiğini anlaması ona güven verir. Gençler arasında cinsel ilişki söz konusu olmadan, cinsel güdüye bağlı dürtülerin duygulu simgesel anlatımlarla biçim ve renk kazanması kişiliği olgunlaştırır ve yüceltin Gençlere mutluluk ve neşe kaynağı olur, ruh sağlığı açısından yarar sağlar.
Flörtün sınırı gencin değer yargılarıyla, içinde yaşadığı toplumun değer yargılarına bağlıdır. Bu konuda çoğu kez gencin değer yargılarıyla ailenin, çevrenin, toplumun değer yargılan arasında büyük çatışma ve çelişki vardır. Flört eden genç kızların çoğu aile ve çevre tarafından kimseyle evlenemeyeceği, evde kalacağı söylentileriyle, ahlakdışı davranmak, terbiyesizlik etmek, günah işlemek suçlamalarıyla korkutulur.
Ayrıca flörtün uzun sürmesi, aşka dönüşmesi ya da böyle yorumlanması, flört döneminin içindeki ilişkinin cinsel ilişkiye kadar varması, toplumumuzca özellikle kızlarda büyük korku yaratır. Bu ilişki son bulduğunda kız kendini “kullanılmış”, “yararlanılmış” ve “bıkılıp atılmış” olarak değerlendirin Toplumsal değerlerin etkisi altında kendisini suçlu ve günahkâr görür. Korkar, sıkıntı ve bunalıma düşer. Ülkemizde ailelerin ve gençlerin büyük çoğunluğu, flört döneminde tam bir cinsel ilişkiyi kabul etmediklerinden, bu değer yargısı etkisini sürdürdüğünden, bu dönemde yapılan cinsel ilişkilerin bir kızın bütün yaşamını olumsuz etkilemesi ve ona yaşam boyu pişmanlık vermesi sık rastlanan olaylar arasındadır.
özetle, toplumumuzda özellikle genç kızlar için flört, haz ve mutluluktan çok endişe, kaygı, korku yaratan bir ilişki biçimi olarak sürüp gider.
Özcan Köknel, Kaygıdan Korkuya
Kaygı, korku yaratan etkenlerin başında kız-erkek arkadaşlığı, flört, kızlar için bakirelik ve başta erkek olmak üzere, her iki cins için de kendi kendine doyum (mastürbasyon) yer alır.
Bilindiği gibi flört, altında cinsel dürtü ve coşkunun bulunduğu bir tür kız-erkek ilişkisidir; gençlik çağı içinde gerekli ve sağlıklı bir ilişki türüdür. Ergenlik döneminde gencin karşı cinsten ilgi ve sevgi görmesi, beğenildiğini, desteklendiğini anlaması ona güven verir. Gençler arasında cinsel ilişki söz konusu olmadan, cinsel güdüye bağlı dürtülerin duygulu simgesel anlatımlarla biçim ve renk kazanması kişiliği olgunlaştırır ve yüceltin Gençlere mutluluk ve neşe kaynağı olur, ruh sağlığı açısından yarar sağlar.
Flörtün sınırı gencin değer yargılarıyla, içinde yaşadığı toplumun değer yargılarına bağlıdır. Bu konuda çoğu kez gencin değer yargılarıyla ailenin, çevrenin, toplumun değer yargılan arasında büyük çatışma ve çelişki vardır. Flört eden genç kızların çoğu aile ve çevre tarafından kimseyle evlenemeyeceği, evde kalacağı söylentileriyle, ahlakdışı davranmak, terbiyesizlik etmek, günah işlemek suçlamalarıyla korkutulur.
Ayrıca flörtün uzun sürmesi, aşka dönüşmesi ya da böyle yorumlanması, flört döneminin içindeki ilişkinin cinsel ilişkiye kadar varması, toplumumuzca özellikle kızlarda büyük korku yaratır. Bu ilişki son bulduğunda kız kendini “kullanılmış”, “yararlanılmış” ve “bıkılıp atılmış” olarak değerlendirin Toplumsal değerlerin etkisi altında kendisini suçlu ve günahkâr görür. Korkar, sıkıntı ve bunalıma düşer. Ülkemizde ailelerin ve gençlerin büyük çoğunluğu, flört döneminde tam bir cinsel ilişkiyi kabul etmediklerinden, bu değer yargısı etkisini sürdürdüğünden, bu dönemde yapılan cinsel ilişkilerin bir kızın bütün yaşamını olumsuz etkilemesi ve ona yaşam boyu pişmanlık vermesi sık rastlanan olaylar arasındadır.
özetle, toplumumuzda özellikle genç kızlar için flört, haz ve mutluluktan çok endişe, kaygı, korku yaratan bir ilişki biçimi olarak sürüp gider.
Özcan Köknel, Kaygıdan Korkuya
