Esmaü'l Hüsna

GüLüCüKツ

Tatlım tatlım 👶🏻
V.I.P
Melik

Melik : Herşeyin hakimi, bütün kâinatın hükümdarı.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
"Hak melik olan Allah pek Yücedir, O'ndan başka İlah yoktur; Kerim olan Arş'ın Rabbidir."
Melik ismi, gerçek anlamda her yönüyle yalnız Allah içindir. Bu sıfat, Allah'ın diğer bütün kemâl sıfatlarının var olmasını zorunlu kılar.

Melik ya da malik olma, malik olunan şey üzerinde istenildiği biçimde tasarrufta bulunmayı gerektirir.

Bütün kainat Allah'ın mülküdür ve Allah mülkünde dilediği gibi tasarruf sahibidir.

İnsan yeryüzünde halife olduğu için, kendisine yeryüzü mülkü üzerinde izafi bir meliklik yetkisi tanınmıştır.

Herkesin belli bir tasarruf sahası vardır. Fakat bu tasarruf, hiç bir zaman mutlak değil, sınırlı ve Allah'ın tanıdığı alanda sadece bir emanettir.
Allah Teâlâ için insanların meliki denirken, O'nun insanlar üzerinde mutlak tasarruf sahibi olduğu anlatılmak istenir. Fakat şirk koşan insanlar, Allah'ın melikliğini yeryüzünde ve dolayısıyla insanlar üzerinde tasarruf sahibi olmak ve yeryüzündeki servetleri, yani mülkü diledikleri gibi kullanmak için gasbetmeğe çalışırlar.

Tenbih : Kulun mutlak melik olması hiç düşünelemez. Çünkü onun her şeyden müstağni olduğu söylenemez. Allah'tan başkasına ihtiyacı olmasa bile, mutlaka daima Allah'a muhtaçtır.

Kullardan gerçek Melik o kişidir ki; Allah'tan başka kimsesi olmaz. Allah'tan gayri her şeyden alakasını keser, bununla beraber asker ve halkının kendisine itaat ettiği boyun eğdiği ülkeye sahip olur. Nasıl mı? Şöyle: Çünkü onun öz ülkesi kalbi ve kalıbıdır. Askerleri ise, gazabı, şehveti, hava hevesidir. Halkı ise: dili, gözleri elleri ve sair azalarıdır. O, bütün bunlara hakim olup da kendisine boyun eğdirirse, işte kendi iç dünyasında sultanlık derecesine yükselmiş demektir. Bir de buna insanlara karşı olan ihtiyaçsızlığı hususu da eklenirse işte yeryüzünün sultanı olmuş demektir.

"Yâ Mâlik" (Ey Padişah) Bir kimse sabah namazından sonra bunu okumaya devam ederse o kimse dünyalık ve ahiretlik olarak riyasetten emin olur. Halkın gözünde hürmetli ve heybetli olur.

Hz.Hızır aleyhisselamdan nakledildiğine göre bir kimse bir hastanın hatırını sormaya gittiğinde şifa niyetine:

112 kere "Allahümme ente'l-melikü'l-hakku'llezi lâ ilâhe illâ ente yâ Allah ve Selâmü ya Kâfi"
3 kere de "Yâ Şifae'l Kulûb" dese o hastanın hastalığı Allah'ın izniyle sıhhate dönüşür.
 

GüLüCüKツ

Tatlım tatlım 👶🏻
V.I.P
Rahim

Rahim : Acıyıcı.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
"O Rahmân'dır ve Rahim'dir"
Rahman ve Rahim isimleri aynı kökten türetilmiştir. Her ikisi de mübalağa ifade eder.

Rahim sıfatının tecellileri ise daha çok ahirette görülecek, Cenab-ı Hakk'ın oradaki ikram ve ihsanları müminler için olacaktır.
Kur'an-ı Kerim'in 115 ayetinde büyük çoğunluğu çok bağışlayıcı anlamına gelen "gafur" sıfatı ile birlikte olmak üzere "rahim" sıfatı kullanılmıştır. Bu da Cenab-ı Hakk'ın ne kadar bağışlayıcı ve merhametli olduğunu gösterir. Dört ayettede "erhamü'r-rahimin (merhametlilerin en merhametlisi)" tamlaması kullanılmıştır.
Tenbih : Kul gücü yettiği kadar muhtaç durumda olan kimselerin ihtiyacını karşılamalı, yanında ve memleketinde ihtiyacını karşılamadığı hiç bir fakir bırakmamalı. Muhtaçların ihtiyaçlarını ya para ile ya da nüfuzu ile veyahut hayra delâlet etmekle, daha olmazsa zengin ve söz sahibi olan kişilere başvurmak suretiyle karşılamalıdır. Bu saydıklarımızdan aciz olursa, o zaman ona hayırlı dualar yapmak suretiyle onun hüzün ve kederini paylaşmalıdır. [/B]
Her kimse bu ismi "Yâ Râhim" her farz namazdan sonra yüz kere okursa gaflet ve unutkanlıktan, gönül pekliğinden emin olur. Yine demişlerki, bir kimse sabah namazından sonra Rahim ismini yüz kere okursa bütün yaratılanlar o kimseye merhamet eder.
 

GüLüCüKツ

Tatlım tatlım 👶🏻
V.I.P
Rahman

Rahman : Yarattığı bütün canlılara nimet veren

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Senden önce gönderdiğimiz elçilerimize (ümmetlerine) sor! Rahmân'dan başka tapılacak tanrılar emretmiş miyiz? "

Rızıkları, ihtiyaçları ve her türlü iyilikleri ihsan husunda rahmetini mahlukatından hiç esirgemeyen anlamında olan Rahman, Rahim isminden daha geniş kapsamlı bir mana ifade eder.

Rahmân, Yüce Allah'ın hem ismi hem de sıfatıdır. Bu isim, Allah lafzına bağlı olarak zikredildiğinde sıfat anlamındadır.Ancak Kur'an'da bu şekilde değil, özel isim olarak kullanılmıştır. Bu isim sadece Allah'a has özel isimlerden olduğu için daha çok bir isme bağlı olarak değil; yalnız zikredilmesi hoş karşılanmıştır. Rahman'ın bu şekilde kullanılması O'nun Rahman sıfatına ters gelmez. Çünkü Allah ismi de uluhiyet sıfatına delalet ettiği halde hiç bir zaman başka sına ait bir sıfat olarak zikredilmemiştir.

Kur'an'ın ilk ayeti olan Besmeledeki Rahman ve Rahim sıfatları arasındaki fark, Allah teala, Dünyanın Rahmanı ve Ahiretin Rahimidir cümlesinde veciz bir şekilde dile getirilmektedir. Rahman vasfı gereği Cenab-ı Hakk, dünyada bütün canlılara, mümin-kafir ayırımı yapmaksızın bütün insanlara, şefkat ve merhametle davranmayı kendi nefsine farz kılmıştır.

Yüce Allah bir kudsi hadiste şöyle buyurur: "Rahmetim gadabımı geçmiştir."
Tenbih : Kul, önce Allah'ın gafil kullarına merhamet edip onları olanca güçleriyle onları Allah yoluna vaaz ve nasihat etmek suretiyle çevirmeye çalışmalıdırlar. Bu konuda şiddet yolundan ziyade yumuşaklık ve şefkat yollarını tercih etmelidir. Asilere de merhamet gözü ile bakmalı, eziyet ve zulüm nazarı ile bakmamalıdır.

Müminin başlıca gayesi, insanlardan ortaya çıkan her mâsiyet sanki kendi nefsinden ortaya çıkıyormuş gibi, o masiyeti onlardan bertaraf etmeye olanca gücüyle çalışmalı ve bu suretle onları Allah'ın gazabına uğramaktan kurtarmak olmalıdır.[/B]İhlasla "Yâ Rahman" diye bir müslüman bu isme devam etse, kalbi yumuşar, zalimlerden emin olur, maddi ve manevi nimetlere nâil olur.
 

GüLüCüKツ

Tatlım tatlım 👶🏻
V.I.P
Allah

Allah : O'nun zat ve özel ismidir. Diğer isimler fiilleri, sıfatları ve tecellileri ile ilgilidir.
Cenab-ı Hak buyuruyor:

"En güzel isimler Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua edin. Onun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın. Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır."

Kur'an'daki Esma'ül Hüsna'dan ilk inen isimdir. Çünkü ilk inen ayet besmeledir. Allah'ın doksan dokuz isminin en büyüğüdür..
Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor: "Resûlulah (s.a.v.) buyurdular ki: "Allah'ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları ezberlerse cennete girer. Allah tektir, teki sever."
Esmâ'ül Hüsna'nın bütün anlamını içinde toplar. Yüce Yaratıcı'nın diğer bütün isimlerini kapsar. Bu yüzden el-Esmau'l-hüsna olarak bilinen bütün isim ve sıfatlar bu ada yandırılır. Bu nedenle "Rahman, Rahim, Aziz, Gaffar, Kahir Allah'ın adlarındandır deriz. " Ama Allah, Rahman'ın adlarındandır" demeyiz.

Allah isimi Kur'an'da 2697 yerde geçmektedir.

Allah'ın güzel isimleri vardır. En güzel isimler O'nundur. Gerçi Allah zatında birdir ve zatının ismi Allah'dır. Fakat sayı olan bir gibi eşi ve benzeri bulunabilecek şekilde bir birlikle değil, eşi ve benzeri bulunmayan üstün bir birlikle birdir. Zatında yalnızca vahid değil, birdir: İlâhî hitapta yer alan "Biz, şehadet ettik, yarattık." gibi çoğul kiplerindeki azamet ve ihtişam, işte ilâhî sıfat ve isimlerin bir araya gelmesinden doğan azamet ve yüceliği dile getirir ki, Allah yüce ismi, bütün bu sıfat ve isimlerin hepsini içine alan bir yüce isimdir. Allah ismi, Allah'ın kendisi gibi, eşi ve benzeri olmayan bir isimdir. Sıfat ve isimlerin çokluğu, zatın çokluğunu gerektirmeyeceğinden o isim ve sıfatların her biri Allah'ın eşsiz özelliklerinden birine delalet eder. Âdem'e öğretilen de isimlerin en güzelleridir.En güzel isimler Allah'a mahsustur. Öyleyse ey müminler, O'na o isimlerle dua ediniz, O'nu onlarla çağırınız veya O'nu bu güzel isimlerle adlandırıp anınız. Ve O'nun isimlerinde yamukluk edenleri terk ediniz.

Bu isimle çağrılan bir başka varlık olmamıştır, olmayacaktır da.

Tenbih : Kul, Allah'a bütün kalbiyle bağlanmalıdır. Gözü O'ndan başkasını görmemeli, O'ndan başkasına iltifat eylememeli, O'ndan başka hiç kimseden bir dilekte bulunmamalı, O'ndan başkasından korkmamalıdır.
İhlasla "Yâ Allah" diye bir müslüman bu isme devam etse, duası kabul olunur. Şeytanın şerrinden emin olur. Mutluluğa erişir. Duası kabul olur. Rızkı genişler ve Allah'ın izniyle şifa bulur.
 

GüLüCüKツ

Tatlım tatlım 👶🏻
V.I.P
Rezzak

Rezzak : Rızık ihsan edici, tekrar tekrar, bol bol rızık veren.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
"Allah, diledigine hesapsiz rizik verir."
"Kendi rızkını taşıyamayan nice canlı vardır ki onu ve sizi Allah rızıklandırır..."

Beslenerek yaşamaları için bütün canlıların rızıklarını veren yalnız Allah Teala'dır. O'ndan başka rızık veren yoktur. Eğer Allah rızkı kulları için bolca yaysaydı, yeryüzünde taşkınlık yapar ve azarlardı. Allah kullarından dilediği kimsenin rızkını genişletir ve dilediğine de kısar. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilendir. Kulun, her istediğini talep etmede helal yollardan hareket ettikten sonra, Rabbine müracaat etmesi lazımdır.

Kuluna karşı çok şefkatli ve merhametli olan Allah, insanları içinde sayılamayacak kadar çok nimetle dolu olan topraklarda yaşatır. Öyle ki insan toprağı ekip biçmeden bile toprak yemyeşil ürünler ve başaklar verir. İçinden sarı, kırmızı, yeşil, turuncu meyve ve sebzeler çıkar. Masmavi denizlerin içi ise yine binlerce çeşit ve lezzette balıklarla doludur. Bütün bunların yanında Allah insanlara hem yerdeki hayvanların etini, hem de gökteki kuşun etini yedirir, hayvanların içinden tertemiz süt çıkarır, arılara bal yaptırır... Bütün bunları insanlara Allah bağışlamaktadır.

Tenbih:
Kul, Allah'tan başkasından rızık beklememeli, bu konuda O'ndan başkasına dayanıp güvenmemelidir. Her müslüman, Allah'tan başka rızık veren birmutlak Rezzâk'ın olmadığını bilmelidir. Eğer başkası, geçinmesi için rızık veriyor görünsede gerçekte o, kendisine verileni vermektedir. O halde sen de Allah'ın sana rızık olarak verdiklerinden başkalarına ver ki, Allah sana daha fazlasını versin.
Muhtaç olduğun halde, aşırı düşkünlük göstererek rızık arama. bil ki düşkünlükle rızık aranan sana takdir edilen rızkını kesinlikle artırmaz. Sana ancak takdir edilen rızık ulaşır, fazlası değil. O halde kendini küçük düşürerek rızık aramaktan vazgeç, onurunu ve izzeti nefsini koru.

Bir kimse sabah namazından önce evinin dört bir tarafına batıdan başlamak üzere "Yâ Rezzâkü" diye 200 kere okursa o eve fitne ve kötülük gelmez.
 

GüLüCüKツ

Tatlım tatlım 👶🏻
V.I.P
Vehhab

Vehhab : Karşılıksız veren, sonu gelmeyen bağışların sahibi.
Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Yoksa, güçlü ve üstün olan, karşılıksız bağışlayan Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır?"

Kullarına hiçbir karşılık gözetmeksizin tekrar tekrar ve çok çok bağışlarda bulunan.
Bu isim Allah hakkında, kapsamlı ve geniş bağışa; hiçbir karşılık beklemeksizin ve hiçbir amaç gütmeksiizin zorlanmadan daima vermek anlamına gelir. Oysa O'nun dışında bağışta bulunan herkesin dünyevi veya ührevi, er veya geç bir amacı ve çıkarı vardır. Bu yüzden mutlak hibe, yalnız Allah için geçerli olup, bu sıfatın O'ndan başkası için kullanılması doğru değildir. Zira hibeler dünyada ve ahirette hiçbir kesintiye uğramadan ve tükenmeden daima Allah'ın kullarına doğru akar. Allah'tan gelen hibeler, bu şekilde sonsuza dek artarak devam eder. Vehhâb ismii Allah'ın bütün fazlını, ihsanını, keremini, geniş mülkünü ve adaletini kapsar.

Her müslüman Yüce Allah'ın gerçek hibe ve bağış sahibi olduğunu bilmeli, O'nun mutlak Vehhâb olduğuna inanmalıdır. Bu üstün niteliği kazanmaya çalışmalı, insanlara ve diğer varlılara dünyevi veya uhrevi bir karşılık beklemeksizin hibe ve bağışlarda bulunmalıdır.
Müslümanın kendisine vacib olmayan, yalnız Allah'ın rızasını kazanmak için yaptığı hayırlar ve iyilikler hibe sayılır.
Allah'ın sana hibe ettiklerinden sen de başkalarına hibe et..Allah'ın geçici olarak sana emanet ettiği şeylerde sakın cimrilik etme. Zira O, sen verdikçe sana daha fazla vereceğini vaat etmiştir. Cimrilik edip vermeyenin malını da yıkıma uğratacağını bildirmiştir.

Eğer Allah sana, kişileri yüksek derecelere çıkaran önemli bilgiler ve ilimler vermişse sen de hiçbir karşılık beklemeksizin bu bilgi ve ilimleri, ihtiyaç duyanlara öğretmelisin. Ancak gizli sırlar ve bilgileri ehli olmayanlara vermemeye dikkat etmelisin.

Büyük zatlar, bir kimse dua ettiği zaman 7 kere "Yâ Vehhâb" dese o kimsenin duasını Allah teala kabul eder, demişlerdir. Bir şey isteyen, düşman elinde bağlı kalan, rızkında darlık olan, ticaretinde ve kazancında çokluk ve kârlıllık olmayan veya seyrü sülûkünde her hangi bir fethi olmayan kimse üç gece veya yedi gece boyunca gece yarısı abdest alıp ve iki rekat namaz kılıp başını açarak ellerini havaya kaldırarak Yâ Vehhâb" dedikten sonra ihtiyacını Cenab-ı Hakk'a arzetse Allahü teala onun ihtiyacını karşılar, sıkıntısını giderir.
 

GüLüCüKツ

Tatlım tatlım 👶🏻
V.I.P
Kahhâr

Kahhâr : İsyankarları kahreden, hiç bir şekilde mağlub edilemeyen, üstün gelinemeyen

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"O, kulları üzerinde kahredici olandır.O, hüküm ve hikmet sahibi olandır, haberdar olandır."
"...De ki: 'Allah, her şeyin yaratıcısıdır ve O, tektir, kahredici olandır.' "
Mülkün, üstünlüğün, güç ve kuvvetin tamamı tek ve kahhâr olan Allah'a aittir. O'nun dışındaki her şey, mağlub ve yeniktir. Zalim ve zorbaların belini kıran, isyankar ve haddi aşanların boyunlarını büken, dünyadaki emellerine kavuşmalarına mani olan Allah'tır. Varlıların dilek ve istekleri dahil O'nun dilemesi altındadır. Yüce Allah buyuruyor:

"Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Gerçekten Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir"
Müslüman, gücü yettiğince Allah düşmanlarını mağlup etmeye ve onlara üstünlük sağlamaya çalışmalıdır.

Allah'tan yüz çevirip başkasına dayanan mutlaka mağlup olacak, şeytanın elinde birer oyuncak olacaklardır.
Allah insanlardan nasıl sıkıntıyı giderme gücüne ve onların kalplerine ferahlık vermeye kadirse, onları büyük bir azapla kahretmeye de kadirdir. Kuran'da Allah'ın Kendi Katından gönderdiği azaplarla helak olmuş kavimlerden örnekler verilir. Bu insanlar hak dinden yüz çevirdikleri ve Allah'a baş kaldırdıkları için sabah vakti, hiç şuurunda değillerken, üzerlerinde dolaşan büyük bir felaketle yok edilmişlerdir. Allah inkar eden toplulukların üzerine evlerini yerinden söken kasırgalar göndermiş, üzerlerine balçıktan taşlar yağdırmıştır. Uyardığı insanların üzerine onların içinde oturdukları şehirleri yerle bir eden sağanaklar isabet ettirmiştir. Toprağın altını üstüne getiren depremleri üstlerine göndermiş, tek bir çığlıkla hepsini yerin dibine geçirmiştir. Açıkça görüldüğü gibi Allah'ın bir insanı kahretmesi hiçbir şeyle kıyaslanamaz.

Fakat bütün bu sayılanlar Allah'ın dünya hayatında insanlara tattırdığı acılardır. Ve onları yaptıklarından dolayı dünyada yaşarken kahretmesidir. Ama asıl olan, insanın cehennemde görülmemiş bir azapla kahredilmesidir. Allah'ın sonsuz rahmetine karşılık O'nun kadrini takdir edemeyen ve nankörlük eden insanlar ahirette cehennem azabıyla karşılaşacaklardır. Dünyada işledikleri suçların tam karşılığı ahirette kendilerine verilecektir.

Allah onları cehennemin en dar yerine attığında, inkarcılara daha önce hiç karşılaşmadıkları bir acı tattırır; cehennem ateşiyle yanan derilerini yenileriyle değiştirir ve onların üzerine ateşten duvarlar örer. Öyle ki insanın dünyada çektiği acılar cehennemde karşılaştıklarının yanında çok hafif kalır. Nitekim Kuran'da cehenneme giren insanların Allah'ın kendilerini öldürmesi ve azaptan kurtarması için yalvardıkları haber verilir.

İhlasla "Yâ Kahhar" diye bir müslüman bu isme devam etse, düşmanlarına karşı galip gelir, şeytani ve nefsani duygulardan emin olur.
 

GüLüCüKツ

Tatlım tatlım 👶🏻
V.I.P
Gaffar

Gaffar : Günahları tekrar tekrar, çokça bağışlayan

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Hakikaten Allah çok bağışlayıcı ve mağfiret edicidir."
"Gerçekten ben, tevbe eden, inanan, salih amellerde bulunup sonra da doğru yola erişen kimseyi şüphesiz bağışlayıcıyım."
"De ki: "Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, merhametlidir." "

Günahları çok örten, mağfireti çok olan, kullarının günahlarını pek çok bağışlayan.

Gaffar, kulların günahlarını örtmede mübalağa edendir. Öyle ki, bu günahları ne dünyada ne de ahirette ortaya çıkarmaz.

Mümin, tövbe ve mağfiret ile ilgili olarak daima korku ile ümid arasında bulunmalıdır.

Müslüman, ne kadar ibadet ederse etsin, Allah'ın azabından güven içersinde olamaz; ne kadar günahkar olursa olsun Allah'ın mağfiretinden ve bağışlamasından ümidini kesemez. Bundan dolayıdırki; vitir namazının son rekatında okunması vacib olan kunut duaları sonunda "Ya Rabb; rahmetini umar, azabından korkarız" diye dua edilmektedir.
"Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin." Bu âyetin, Kur'ân'da en ümitli âyet olduğu söylenir. Bununla beraber dikkat edilmesi gerekir ki, bu ümit, günaha teşvik için değil, en günahkar kimseleri bile bir an önce tevbe edip Allah'a yönelmeye teşvik için olduğu hemen peşinden gelen iki âyetten açıkça anlaşılmaktadır.
Yüce Allah, bu dünyada güzellikleri ortaya çıkaran, çirkinlikleri ve günahları örten, ahirette ise bu çirkinlikleri cezalandırmaktan vazgeçip onları bağışlayandır.

Hz.Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.v) Rabbinden naklen buyururlar ki:

"Bir kul günah işledi ve:
"Ya Rabbi günahımı affet!" dedi.
Hak Teâla da:
"Kulum bir günah işledi; arkadan bildi ki günahları affeden veya günah sebebiyle cezalandıran bir Rabbi vardır.
"Sonra kul dönüp tekrar günah işler ve:
"Ey Rabbim günahımı affet!" der.
Allah Teâla Hazretleri de:
"Kulum bir günah işledi ve bildi ki, günahı affeden veya günah sebebiyle cezalandıran bir Rabbi vardır.
"Sonra kul dönüp tekrar günah işler ve:
"Ey Rabbim beni affeyle!" der.
Allah Teâla da:
"Kulum günah işledi ve bildi ki, günahı affeden veya günah sebebiyle muâhaze eden bir Rabbi olduğunu bildi. Dilediğini yap, ben seni affettim!" buyurdu."
 

GüLüCüKツ

Tatlım tatlım 👶🏻
V.I.P
Musavvir

Musavvir : Tasvir eden, herşeye şekil ve suret veren

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"O Allah ki, Yaratan'dır, kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur.
Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir."

Dünya üstünde yüz binlerce farklı türde canlı yaşar. Bu türlerin hepsi birbirlerinden tamamen farklı görünüşlere ve olağanüstü özelliklere sahiptir.
Mesela bir kelebeğin kanatlarındaki kusursuz simetriyi ele alalım. Her bir kanadın üstü türlü şekiller ve etkileyici renklerle bezenmiştir. Bu şekiller ve renkler ne kadar karışık olurlarsa olsunlar, kanatlardaki benzersiz simetri asla bozulmaz. Öyle ki bütün kelebekler, bir ressamın fırçasından çıkmış gibi, göz zevkine hitap eden bir güzellik oluştururlar. Bu güzellikte tecelli eden aklın bir kaynağı olduğu açıktır. Zira basitçe çizilmiş bir resmin dahi bir ressamı vardır ve resmin kendi başına ortaya çıkması mümkün değildir. O halde kimse, böylesine kusursuz yaratılmış ve bir sanat eseri kadar estetik olan böyle bir canlı için tesadüfen var olmuş diyemez. Bunların tümünü yaratan, tasarlayan, meydana getiren, bütün kainatın Rabbi olan Allah'tır.

İnsanı yaratan, bedeninin dışındaki ve içindeki tüm sistemleri son derece mükemmel bir şekilde tasarlayan Allah, bu kompleks yapıdaki her noktada üstün yaratmasını ve izzetini göstermektedir. Örneğin insan bedeninin çatısını oluşturan iskelet başlıbaşına bir mühendislik harikasıdır. Vücudun yapısal destek sistemidir ve beyin, kalp, akciğer gibi hayati organların korunmasını sağlar, iç organlara destek olur. İnsan vücuduna, hiçbir yapay makina tarafından taklit edilemeyen üstün bir hareket kabiliyeti verir. Dahası kemik dokusu çoğu kimsenin zannettiği gibi cansız değildir. Vücudun ihtiyacına göre kalsiyum, fosfat vb. mineralleri depo eder veya daha önceden depo ettiklerini vücuda verir. Bütün bunların yanı sıra kırmızı kan hücrelerinin üretimi de kemikler tarafından yapılır. Ve bu bahsedilen çok fonksiyonlu sistem, insan bedenindeki onlarca mükemmel sistemden yalnızca bir tanesidir.

İşte bunların hepsini eşsiz bir dizayn ile yaratmış olan ve hala yaratmaya devam eden Allah kudretinin tecellilerini bizlere sürekli göstermektedir.


Musavvir, bir şeyi dilediği zaman ona sadece: "ol" der, o da istediği şekil ve biçimde oluverir. "Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Dilediği bir surette seni tertip etti." Bu yüzden musavvir, yaratmak istediğini istediği şekil ve biçim üzere yaratandır.
Musavvir, organları birbiriyle uyumlu halde yaratan ve onlara dilediği biçimi veren anlamına da gelir. Allah, insanı en güzel bir şekilde yarattığını bize şöyle haber verir: "Doğrusu, Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık."

Çocuğu olmayan bir kadın, yedi gün oruç tutup iftar vaktinde "Yâ Musavvir, Ya Bari, Ya Hâlik" isimlerini su üzerine 21 kere okuyup üfürse ve o sudan iftar eylese Cenab-ı hak bu isimlerin hürmetine makbul bir çocuk ihsan eder."
 

GüLüCüKツ

Tatlım tatlım 👶🏻
V.I.P
Bâri

Bâri : Yaratan, kusursuzca var eden

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"O Allah ki, Yaratan'dır, kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur.
Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir."

Yaşadığımız evren ile ilgili herşeyde bir denge ve ahenge rastlarız. Özellikle bilim alanında yeni gelişmeler kaydedilip bugüne kadar bilinmeyen pek çok detay ortaya çıktıkça, bu denge ve ahenk daha da netleşmektedir. Görünen odur ki, kainat üzerinde var olan her sistem üstün bir aklın tasarımıdır. Bu üstün aklın sahibi, herşeyi hayranlık uyandırıcı bir düzen içinde var etmiştir. Kainattaki her cisim, yeryüzünde yaşayan milyarlarca canlı müthiş bir ahenk içinde varlıklarını sürdürürler. Doğadaki düzen hiçbir şekilde bozulmaz ve milyonlarca yıldır son derece istikrarlı bir şekilde devam eder.
Yalnızca dünya üzerindeki yaşamı incelediğimizde bile hayranlık uyandırıcı pek çok detayla karşılaşırız. Etrafımız, farkında olduğumuz veya olmadığımız, sayısız yaratılış delili ile doludur. Örneğin, havadaki gazların karışımı tüm canlıların yaşamlarını sürdürebilmesi için en elverişli şekilde oranlanmıştır. İnsanlar ve hayvanlar yaşayabilmek için oksijen alır ve karbondioksit verirler. Ancak bu işlem sürekli devam ettiği halde havadaki oksijen miktarı azalıp, karbondioksit miktarı artarak mevcut dengeyi bozmaz. Çünkü bu noktada çok ince bir düzen var edilmiştir; insanların ve hayvanların tersine bitkiler, yaşamlarını sürdürürken karbondioksit alır ve oksijen verirler. Dolayısıyla insanların ve hayvanların tükettiği oksijen, bitkiler vasıtasıyla tekrar üretilir ve dünyadaki denge korunur.
Kuşkusuz bu örnek dünya üzerinde görebileceğimiz yaratılış delillerinden yalnızca bir tanesidir. Gerek mikro gerekse makro alem incelendiğinde bunun gibi sayısız örnekle karşılaşmak mümkündür. Eğer kainat ve dolayısıyla dünya üzerindeki canlılık varlığını sürdürebiliyorsa, bu, üstün akıl sahibi, herşeyin Yaratıcısı olan Rabbimiz'in 'herşeyi birbirine uygun olarak yaratması' ile mümkün olmaktadır.


Bâri'dir. Yani öyle temiz yaratıcı ki yarattıklarını temiz ve sağlam bir nizam üzere seçip düzenleyerek ve tamamlayarak birbirinden farklı özelliklerle yaratır. Râzi der ki: "Bâri ismi, yaratan ve icad eden gibi olmakla beraber cisimlerin yaratılması mânâsını ifade eder. Onun için halka "berriyye" denilir de, renk ve tad gibi başka bir cevherle meydana gelen hususlara denilmez." "Allah'ın yarattığı şeylerin şerrinden O'nun kelimelerinin hepsine sığınırım." gibi bazı dualarda zikredilen "halaka", "zeree" ve "beree" fiillerine nazaran "bâri" ismi yaratılışın tekâmül mertebelerindeki icadları ifade eder.

Bâri ismini bilmenin faydaları nelerdir?
Allah'ın yaratıcı olduğunu kabul etmek, O'nun aynı zamanda Bâri olduğunu da kabul etmektir. Allah'ın yaratıcı ve Bâri olduğunu kabul eden, kendisinini daima bir halden bir hale geçtiğini ve sonuçta bu varlığının mutlaka son bulacağına inanır. Bu inanç ona, Allah'a tam bir teslimiyetle teslim olmasını sağlar. Olayların gerçek yaratıcısının Allah olduğunu bilen kimse, meydana gelen olaylardan derinden etkilenmez, kalbini derin üzüntüler sarmaz, sırlarının bilinmesinden korkmaz. O'nun yasaklarından şiddetle kaçınır ve daima O'na sığınarak korunur.Bu ismi bilen, her şeyin Allah elinde olduğunu ve O'nun emriyle gerçekleştiini bilir. O'ndan başka yaratıcının olmadığını anlar. O'nun bütün emir ve yasaklarını samimiyetle uygular.

Çocuğu olmayan bir kadın, yedi gün oruç tutup iftar vaktinde "Yâ Musavvir, Ya Bari, Ya Hâlik" isimlerini su üzerine 21 kere okuyup üfürse ve o sudan iftar eylese Cenab-ı hak bu isimlerin hürmetine makbul bir çocuk ihsan eder."
 
Top