Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Edebiyat / Kültür / Sanat
Edebiyat / Kitap
Elif Şafak tüm makaleleri
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="dderya" data-source="post: 799139" data-attributes="member: 112565"><p></p><p><strong><span style="font-size: 15px">Sadece kötüler mi kötülük eder?</span></strong></p><p><span style="font-size: 15px">08 Mayıs 2009</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">MARDİN Bilge Köyü’nden gelen acı haberi defalarca düşündük şimdiye kadar.</span></p><p><span style="font-size: 15px">Televizyonlardan duyduk, gazetelerden okuduk, aramızda kimbilir kaç kez</span></p><p><span style="font-size: 15px">konuştuk. Öğrendiğimiz her yeni ayrıntıyı birbirimize aktardık. Bindiğimiz taksilerde şoförlerle, girdiğimiz dükkânlarda esnafla, sokakta-işyerinde tanıdık</span></p><p><span style="font-size: 15px">tanımadık onca insanla uzun uzun konuştuk.</span></p><p><span style="font-size: 15px">Gene de ne zaman bu bahis açılsa, ilk defa duyuyor gibi irkiliyoruz.</span></p><p><span style="font-size: 15px">Bir yanımız hâlâ direniyor. Anlamamakta ısrar ediyor. </span></p><p><span style="font-size: 15px">İçimizde sökemediğimiz bir şaşkınlık. Doğrusu şaşırmaktan tam olarak</span></p><p><span style="font-size: 15px">üzülmeye bile fırsat bulamadık!</span></p><p><span style="font-size: 15px">Böyle bir katliamın yaşanmış olmasının yarattığı hayret, yarattığı hüzne ağır basıyor şimdilik. Biz milletçe böyle bir habere alışmadık! Böyle korkunç bir töre duymadık!</span></p><p><span style="font-size: 15px">Kulak veriyorum söylenenlere, basında ve toplumda konuşulanlara.</span></p><p><span style="font-size: 15px">Katliamı gerçekleştirenlerin ne kadar “ilkel” ve “kötüötesi” insanlar oldukları</span></p><p><span style="font-size: 15px">söyleniyor. “Oralarda namus anlayışı farklıdır” deniyor. “İşte bu insanlar</span></p><p><span style="font-size: 15px">gelişmemişliğin ürünüdür...” gibi sözler sarf ediliyor. Habire her yerde “onlar”ın “biz”den ne kadar farklı olduklarının altı çiziliyor.</span></p><p><span style="font-size: 15px">Bense başka bir yerden bakmayı teklif ediyorum.</span></p><p><span style="font-size: 15px">Ufak sorular sorarak meseleye yaklaşıyorum:</span></p><p><span style="font-size: 15px">Ya bu katliamı gerçekleştiren insanlar sandığımız gibi bizden çok farklı değillerse! Peki ya sandığımız kadar “kötü” değillerse? Sahi ya “sıradan” insanlarsa? En az sizin kadar, benim kadar, bizim kadar iyi ya da kötü, bizim gibi işte, üç aşağı beş yukarı.</span></p><p><span style="font-size: 15px">Almanya’da Nazilerin yol açtığı yıkımın büyüklüğü ortaya çıktığında tüm dünya</span></p><p><span style="font-size: 15px">insanın insana edebileceği kötülük üzerine yakından düşünmek zorunda</span></p><p><span style="font-size: 15px">kalmıştı. O dönemde Nazi savaş suçlularının psikopat, cani ruhlu, doğuştan kötü kalpli insanlar olduklarına inanılıyordu.</span></p><p><span style="font-size: 15px">Bunlar zalim, gözü dönmüş, toplumdan kopmuş insanlar olmalıydılar. Yoksa bir insan nasıl olur da kadın, çocuk, yaşlı, sakat demeden gruplar halinde</span></p><p><span style="font-size: 15px">tanımadığı insanları ölüme yollayabilirdi ki?</span></p><p><span style="font-size: 15px">İşte bütün dünya Nazileri kötü kalpli insanlar olarak tanımlarken, o dönemde</span></p><p><span style="font-size: 15px">genç bir kadın filozof, bu meseleye bakışımızı tamamen değiştiren bir inceleme yayımladı.</span></p><p><span style="font-size: 15px">Kadının adı Hannah Arendt idi. Eserinin adı ise Kötülüğün Sıradanlığı!</span></p><p><span style="font-size: 15px">Hannah Arendt Nazilerin sandığımız gibi “sıradışı caniler” değil, aslında gayet sıradan insanlar olduklarını; hiçbir şeyi sorgulamadan, hep emirlere itaat ederek yaşadıklarını, kısacası vazifelerini yapan ortalama bireyler olduklarını ortaya koydu.</span></p><p><span style="font-size: 15px">Arendt’in kitabı o dönem kafaları epeyce karıştırdı. Zira Nazilerin cani olduklarına inanmak daha kolaydı. Ama eğer sıradan insanlarsa, yani sandığımız kadar farklı değillerse, belki de hepimizin kendi içimizdeki “potansiyel Nazi” ile yüzleşmesi gerek. Bu da zor. Çok zor!</span></p><p><span style="font-size: 15px">Sonra dünya unuttu bu meseleyi. Ta ki 11 Eylül saldırılarına kadar. En</span></p><p><span style="font-size: 15px">son, Mumbai’deki korkunç terör saldırılarından sonra Hannah Arendt’i yeniden</span></p><p><span style="font-size: 15px">hatırladık.</span></p><p><span style="font-size: 15px">Time dergisi Mumbai’de sivil ve masum insanların üzerine ateş açan teröristlerden sağ kalan tek kişinin hayat hikayesini yayımladı.</span></p><p><span style="font-size: 15px">O hikâyeye yakından baktığınızda gene aynı şey çıkıyor karşınıza.</span></p><p><span style="font-size: 15px">Gözünü kan bürümüş bir adam değil, aslında tam olarak ne yaptığını bilmeyen, büyüklerine yaranmaya çalışan, etrafına şuursuzca uyan, emirlere körü körüne itaat eden, günün birinde para kazanıp sınıf atlama hayalleri kuran ortalama bir genç adam görüyorsunuz.</span></p><p><span style="font-size: 15px">Mardin’de yaşananlara bir de buradan bakalım. Kendi akrabalarını çoluk çocuk kadın yaşlı demeden tarayan bu insanlar cani tabiatlı, doğuştan kötülüğe eğilimli sıradışı insanlar mı yoksa tam olarak ne yaptığını bilmeyen, şuursuz ama son tahlilde sıradan insanlar mı?</span></p><p><span style="font-size: 15px">Ne yazık ki esas zor olan “kötülüğün sıradanlığı”nı anlamak ve aşmak!</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="dderya, post: 799139, member: 112565"] [SIZE=4][/SIZE] [B][SIZE=4]Sadece kötüler mi kötülük eder?[/SIZE][/B] [SIZE=4]08 Mayıs 2009 MARDİN Bilge Köyü’nden gelen acı haberi defalarca düşündük şimdiye kadar. Televizyonlardan duyduk, gazetelerden okuduk, aramızda kimbilir kaç kez konuştuk. Öğrendiğimiz her yeni ayrıntıyı birbirimize aktardık. Bindiğimiz taksilerde şoförlerle, girdiğimiz dükkânlarda esnafla, sokakta-işyerinde tanıdık tanımadık onca insanla uzun uzun konuştuk. Gene de ne zaman bu bahis açılsa, ilk defa duyuyor gibi irkiliyoruz. Bir yanımız hâlâ direniyor. Anlamamakta ısrar ediyor. İçimizde sökemediğimiz bir şaşkınlık. Doğrusu şaşırmaktan tam olarak üzülmeye bile fırsat bulamadık! Böyle bir katliamın yaşanmış olmasının yarattığı hayret, yarattığı hüzne ağır basıyor şimdilik. Biz milletçe böyle bir habere alışmadık! Böyle korkunç bir töre duymadık! Kulak veriyorum söylenenlere, basında ve toplumda konuşulanlara. Katliamı gerçekleştirenlerin ne kadar “ilkel” ve “kötüötesi” insanlar oldukları söyleniyor. “Oralarda namus anlayışı farklıdır” deniyor. “İşte bu insanlar gelişmemişliğin ürünüdür...” gibi sözler sarf ediliyor. Habire her yerde “onlar”ın “biz”den ne kadar farklı olduklarının altı çiziliyor. Bense başka bir yerden bakmayı teklif ediyorum. Ufak sorular sorarak meseleye yaklaşıyorum: Ya bu katliamı gerçekleştiren insanlar sandığımız gibi bizden çok farklı değillerse! Peki ya sandığımız kadar “kötü” değillerse? Sahi ya “sıradan” insanlarsa? En az sizin kadar, benim kadar, bizim kadar iyi ya da kötü, bizim gibi işte, üç aşağı beş yukarı. Almanya’da Nazilerin yol açtığı yıkımın büyüklüğü ortaya çıktığında tüm dünya insanın insana edebileceği kötülük üzerine yakından düşünmek zorunda kalmıştı. O dönemde Nazi savaş suçlularının psikopat, cani ruhlu, doğuştan kötü kalpli insanlar olduklarına inanılıyordu. Bunlar zalim, gözü dönmüş, toplumdan kopmuş insanlar olmalıydılar. Yoksa bir insan nasıl olur da kadın, çocuk, yaşlı, sakat demeden gruplar halinde tanımadığı insanları ölüme yollayabilirdi ki? İşte bütün dünya Nazileri kötü kalpli insanlar olarak tanımlarken, o dönemde genç bir kadın filozof, bu meseleye bakışımızı tamamen değiştiren bir inceleme yayımladı. Kadının adı Hannah Arendt idi. Eserinin adı ise Kötülüğün Sıradanlığı! Hannah Arendt Nazilerin sandığımız gibi “sıradışı caniler” değil, aslında gayet sıradan insanlar olduklarını; hiçbir şeyi sorgulamadan, hep emirlere itaat ederek yaşadıklarını, kısacası vazifelerini yapan ortalama bireyler olduklarını ortaya koydu. Arendt’in kitabı o dönem kafaları epeyce karıştırdı. Zira Nazilerin cani olduklarına inanmak daha kolaydı. Ama eğer sıradan insanlarsa, yani sandığımız kadar farklı değillerse, belki de hepimizin kendi içimizdeki “potansiyel Nazi” ile yüzleşmesi gerek. Bu da zor. Çok zor! Sonra dünya unuttu bu meseleyi. Ta ki 11 Eylül saldırılarına kadar. En son, Mumbai’deki korkunç terör saldırılarından sonra Hannah Arendt’i yeniden hatırladık. Time dergisi Mumbai’de sivil ve masum insanların üzerine ateş açan teröristlerden sağ kalan tek kişinin hayat hikayesini yayımladı. O hikâyeye yakından baktığınızda gene aynı şey çıkıyor karşınıza. Gözünü kan bürümüş bir adam değil, aslında tam olarak ne yaptığını bilmeyen, büyüklerine yaranmaya çalışan, etrafına şuursuzca uyan, emirlere körü körüne itaat eden, günün birinde para kazanıp sınıf atlama hayalleri kuran ortalama bir genç adam görüyorsunuz. Mardin’de yaşananlara bir de buradan bakalım. Kendi akrabalarını çoluk çocuk kadın yaşlı demeden tarayan bu insanlar cani tabiatlı, doğuştan kötülüğe eğilimli sıradışı insanlar mı yoksa tam olarak ne yaptığını bilmeyen, şuursuz ama son tahlilde sıradan insanlar mı? Ne yazık ki esas zor olan “kötülüğün sıradanlığı”nı anlamak ve aşmak! [/SIZE] [SIZE=6][/SIZE] [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Ülkemizin kuzeyindeki deniz hangisidir? (bitişik yazınız)
Cevapla
Forumlar
Edebiyat / Kültür / Sanat
Edebiyat / Kitap
Elif Şafak tüm makaleleri
Top