k@LpSiz_K@fKéF
Forum Onuru
İşte Efsane Kareler
1) Feyyaz Uçar (Beşiktaş – Fenerbahçe, Mayıs 1995)
Feyyaz uçar Beşiktaş için her şeydi.
Türkiye’de son dönemde büyük takımlar arasındaki geçişler olağan bir hal alırken, ardında Lampard kadar az kırık kalp bırakan bir yıldıza rastlamak kolay olmuyor. Taraftarlar “düşman gemisine” geçen oyuncularına sempati beslemekte zorlanıyor. Fakat bunun bazı istisnaları da var. 1994 yazında Feyyaz Uçar Fenerbahçe’ye transfer olduğunda, İnönü tribünleri hala Metin-Ali-Feyyaz şarkılarıyla coşuyordu. İlk buluşmanın nasıl hissettireceğini kimse bilemiyordu. Önce Aralık ayında Kadıköy’de 7 numaralı sarı-lacivert formayla çıktı çocukluk aşkının karşısına Kibar Feyzo. Kariyeri boyunca en fazla golü Beşiktaş-Fenerbahçe maçlarında atmıştı ama bu işte bir terslik olduğu belliydi. Sezon içindeki iki karşılaşmada da ayakları bağlanmış gibiydi. Beşiktaş taraftarı bu tersliği kısa süre içinde Ertuğrul Sağlam ve İlhan Mansız’ın İnönü’ye dönüşlerinde de hissedecekti.
2) Jari Litmanen (Ajax – Liverpool, Temmuz 2001)
Litmanen'e huzur veren hep Amsterdam ArenA oldu
Bir Finlandiya Kupası finalinde takımınızın gelecekteki yıldızını bulmayı hayal edebilir misiniz? Ajax’ın bir döneme damga vurmuş gözlemci ekibinin bir üyesiyseniz, bu doğal sürecinizin bir parçası. Louis van Gaal’in Avrupa futbolunda büyük iz bırakmış takımının incecisi Jari Litmanen için de hikaye böyle başlamıştı. Kapıdan ilk adımını attığında 21, eski patronu Van Gaal’in peşinden Barcelona’ya transfer olduğunda 28 yaşındaydı. 2001 yazında bir özel turnuva için Amsterdam’ı ziyaret ettiğinde ise Liverpool forması giyiyordu ve işler bir süredir yolunda gitmiyordu. Yola çıktığı ve her şeyin başladığı yere duyduğu özlemi belki o değersiz hazırlık maçında fark etmişti. Bir sene sonra yeniden Ajax taraftarıyla buluşacak, sakatlıklara rağmen kısa bir ikinci bahar yaşayacaktı.
3) Stefan Effenberg (Bayern Münih – Wolfsburg, Kasım 2002)
Halef ile selef, Ballack ile Effenberg yan yana
Alman futbolunun yakın geçmişte yetiştirdiği en ihtilaflı karakterlerden biri hiç şüphesiz Stefan Effenberg. Bayern tarihinin en iyi onbirini seçen kulüp taraftarları o ihtişamlı isimler arasında ilk olarak Effe’yi işaret etse de ‘kulüp efsanesi’ statüsü de hakkındaki birçok şey gibi tartışmaya açık. 2001’de takım Effenberg önderliğinde yıllar sonra Şampiyonlar Ligi kupasına uzanmış, ancak henüz bu başarının dumanı tüterken Ottmar Hitzfeld yeni bir maestronun peşine düşmüştü: Bir başka Alman takımını sırtında Şampiyonlar Ligi finaline taşıyan Michael Ballack. Wolfsburg ile Münih’e dönüşünde ortaya çıkan yukarıdaki kare çok şey anlatıyor. Ama Effenberg işini şansa bırakanlardan değil, şimdilerde Hitzfeld’i eleştirmek için bulduğu hiçbir fırsatı sektirmeyerek bunu yeniden ispat ediyor.
4) Zinedine Zidane (Marsilya – Real Madrid, Eylül 2003)
Zinedine Zidane: Made in Marseille
Marsilya yapımı bir efsane Zizou. Çıktığı toprakların her zaman hatırladığı, Marsilyalı azılı futbol taraftarlarının hiçbir zaman adını unutmadığı Fransız yıldız, 2002-03 sezonunda Real Madrid formasıyla Marsilya karşısına çıkmıştı. Kuranın çekilişinden maçı başlatan ilk düdüğe kadar efsanesine saygıda kusur etmeyen Marsilya taraftarı Zidane'ı antrenmanlarda dahi takip etmiş, ünlü oyuncunun şehirdeki efsanevi konumunu cümle aleme göstermişti. Zizou, Marsilya sokaklarında duvarlara konu olmuştu.
1) Feyyaz Uçar (Beşiktaş – Fenerbahçe, Mayıs 1995)
Feyyaz uçar Beşiktaş için her şeydi.
Türkiye’de son dönemde büyük takımlar arasındaki geçişler olağan bir hal alırken, ardında Lampard kadar az kırık kalp bırakan bir yıldıza rastlamak kolay olmuyor. Taraftarlar “düşman gemisine” geçen oyuncularına sempati beslemekte zorlanıyor. Fakat bunun bazı istisnaları da var. 1994 yazında Feyyaz Uçar Fenerbahçe’ye transfer olduğunda, İnönü tribünleri hala Metin-Ali-Feyyaz şarkılarıyla coşuyordu. İlk buluşmanın nasıl hissettireceğini kimse bilemiyordu. Önce Aralık ayında Kadıköy’de 7 numaralı sarı-lacivert formayla çıktı çocukluk aşkının karşısına Kibar Feyzo. Kariyeri boyunca en fazla golü Beşiktaş-Fenerbahçe maçlarında atmıştı ama bu işte bir terslik olduğu belliydi. Sezon içindeki iki karşılaşmada da ayakları bağlanmış gibiydi. Beşiktaş taraftarı bu tersliği kısa süre içinde Ertuğrul Sağlam ve İlhan Mansız’ın İnönü’ye dönüşlerinde de hissedecekti.
2) Jari Litmanen (Ajax – Liverpool, Temmuz 2001)
Litmanen'e huzur veren hep Amsterdam ArenA oldu
Bir Finlandiya Kupası finalinde takımınızın gelecekteki yıldızını bulmayı hayal edebilir misiniz? Ajax’ın bir döneme damga vurmuş gözlemci ekibinin bir üyesiyseniz, bu doğal sürecinizin bir parçası. Louis van Gaal’in Avrupa futbolunda büyük iz bırakmış takımının incecisi Jari Litmanen için de hikaye böyle başlamıştı. Kapıdan ilk adımını attığında 21, eski patronu Van Gaal’in peşinden Barcelona’ya transfer olduğunda 28 yaşındaydı. 2001 yazında bir özel turnuva için Amsterdam’ı ziyaret ettiğinde ise Liverpool forması giyiyordu ve işler bir süredir yolunda gitmiyordu. Yola çıktığı ve her şeyin başladığı yere duyduğu özlemi belki o değersiz hazırlık maçında fark etmişti. Bir sene sonra yeniden Ajax taraftarıyla buluşacak, sakatlıklara rağmen kısa bir ikinci bahar yaşayacaktı.
3) Stefan Effenberg (Bayern Münih – Wolfsburg, Kasım 2002)
Halef ile selef, Ballack ile Effenberg yan yana
Alman futbolunun yakın geçmişte yetiştirdiği en ihtilaflı karakterlerden biri hiç şüphesiz Stefan Effenberg. Bayern tarihinin en iyi onbirini seçen kulüp taraftarları o ihtişamlı isimler arasında ilk olarak Effe’yi işaret etse de ‘kulüp efsanesi’ statüsü de hakkındaki birçok şey gibi tartışmaya açık. 2001’de takım Effenberg önderliğinde yıllar sonra Şampiyonlar Ligi kupasına uzanmış, ancak henüz bu başarının dumanı tüterken Ottmar Hitzfeld yeni bir maestronun peşine düşmüştü: Bir başka Alman takımını sırtında Şampiyonlar Ligi finaline taşıyan Michael Ballack. Wolfsburg ile Münih’e dönüşünde ortaya çıkan yukarıdaki kare çok şey anlatıyor. Ama Effenberg işini şansa bırakanlardan değil, şimdilerde Hitzfeld’i eleştirmek için bulduğu hiçbir fırsatı sektirmeyerek bunu yeniden ispat ediyor.
4) Zinedine Zidane (Marsilya – Real Madrid, Eylül 2003)
Zinedine Zidane: Made in Marseille
Marsilya yapımı bir efsane Zizou. Çıktığı toprakların her zaman hatırladığı, Marsilyalı azılı futbol taraftarlarının hiçbir zaman adını unutmadığı Fransız yıldız, 2002-03 sezonunda Real Madrid formasıyla Marsilya karşısına çıkmıştı. Kuranın çekilişinden maçı başlatan ilk düdüğe kadar efsanesine saygıda kusur etmeyen Marsilya taraftarı Zidane'ı antrenmanlarda dahi takip etmiş, ünlü oyuncunun şehirdeki efsanevi konumunu cümle aleme göstermişti. Zizou, Marsilya sokaklarında duvarlara konu olmuştu.