Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Dini Konular
Genel Dini Konular
diyanet türkçe namaza ve ibadete neden karşı
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="deylemi" data-source="post: 699088" data-attributes="member: 114385"><p>Diğer taraftan, Kur'an-ı Kerim'in en önemli özelliklerinden biri de i'cazdır. Bir benzerinin ortaya konulması konusunda, Kur'an bütün insanlığa meydan okumuştur. Bu i'cazın sadece anlamda olduğu söylenemez. Aksine, "onun Allah katından indirildiğinde şüpheniz varsa, haydi bir benzerini ortaya koyun" anlamındaki tehaddi (meydan okuma) ayetlerinden (Bakara 2/23-24; Yunus, 10/37-38; Hud, 11/13; İsra, 17/88; Tur, 52/33-34) bu özelliğin daha çok lafızla ilgili olduğu anlaşılmaktadır. </p><p>Sevgili kardeşlerim bu ayet tamamen benzeri bir anlamda bir kitabın indirilemeyeceğine yöneliktir. Kuranın bir benzeri demek farklı lisanda bir kitap, meali anlamı içermemektedir. Yani kurana benzeyen kutsallık içeren aynı anlamları taşıyan kitap indiremezler denilmektedir. Yani mealine çevrilemez, tercüme edilemez farklı lisanda okunamaz anlamı çıkartılamaz. Burada yine diyanet aklınızı farklı bir yöne çekmek için düşünceyi başka bir şeye yönlendirerek çarpıtma kullanmış.</p><p></p><p>Ayrıca bir benzerini ortaya koymak için, insanlar ve cinler bir araya toplanıp birbirlerine destek olsalar bile bunu başaramayacaklarını ifade eden ayet-i kerime (İsra, 17/88) den de, Kur'an'ın bir benzerinin yapılamayacağı ve bu itibarla tercemesinin Kelamullah sayılamayacağı, o hükümde tutulamayacağı ve dolayısıyle namazda tercemesinin okunamayacağı açıkça anlaşılmaktadır. (Kuranın bir benzerinin getirilemeyecegini tercemeye ve meale bağlamak yanlıştır. Buradaki ifadeler böyle büyük anlamlar, yargılar, ve kutsal hükümler içeren yeni bir kitaptan bahsedilmektedir. Kimse Allah dilemedikçe böyle yeni bir kitap getiremez denilmektedir. Hem bu ayetin ne için indiğini bilmek gerekir. O dönemde edebiyatı güçlü bir adamın bende benzer ayetler yazabilir ve yazıyorum demesinin söylentisi üzerine inmiştir. Meal Kuran’nın benzeri değil kendisidir. Terceme kuran hükmünü taşıyorsa aynı hükümdedir. Ve namazda kuranın tercemesinin okunması kuranın arapça okunmasıyla aynı şeydir.)</p><p></p><p>Şüphesiz bir müslümanın en azından namazda okuduğu Kur'an-ı Kerim metinlerinin anlamlarını bilmesi ve namazda bunları anlayarak ve duyarak okuması son derece önemlidir ve bu zor da değildir. (Sevgili hocalarım bu zordur. İnsanlarımız sadece okunuşunu başaramıyorlarki anlamlarını öğrenebilsinler. Yani Arapçayı ana dilleri gibi bilmeleri gereklidir. Kurandan birkaç süreye bağlı kılmak da doğru değildir. Tüm kuranı anlamaları için Arapçayı ana dilleri gibi bilmek şarttır. Hem namazda peygamberimiz gibi dualar da ediliyor. Hadi arapça güncel duaları nasıl edebilecekler. Herkes arapçayı öğrenemez. Neden kolayı varken Türkçe karşılığı varken Türkçesini okumuyoruz ki. Peygamberimiz ve sahabesi bazen secdede bir saat kalırlarmış ve çok dua ederlermiş biz arapça nasıl dualar edebilelim. Cemmatten hangi yaşlı amca ve gençlerden kaç kişi arapçayı ana dili gibi öğrenecektir. Ancak manasını anlamak, onun hidayetinden faydalanmak ve Yüce Rabbimizin emir, yasak ve öğütlerinin neler olduğunu öğrenmek için Kur'an-ı Kerim'i terceme etmenin ve bu maksatla meal, terceme ve tefsirlerini okumanın hükmüne başka diyen bir diyanete inanamıyorum.Tercüme ve tefsiri kuran okumama sıfatı giydirmek çok yanlıştır. Sorarız onlara o zaman n edir kuran. Kuran Arapça lisanmıdır. Yoksa kitabın içeriği ve bize anlatılanlarmıdır. Yahu Arapça meal ile Türkçe meal aynı şeyi ifade ediyorsa bu kurandır. Neden kabul etmiyorlar bence başka nedenleri var. Yeryüzündeki her milletin kendi lisanında ibadet etmesi gerektiği, ayetler ve hadislerde açıkken başka çekincelerden dolayı bunu kabul etmiyorlar.</p><p></p><p>Namazda ve ibadet olarak Kur'an-ı Kerim asli lafızları ile okunur. Evet ilk anlaşılması ve her yönüyle ayetlerin değerlendirilmesi için asli lafızlarıyla okunur. Dinin özünü anlatmak için Din bilginlerinin Arapçaya bağımlı kalması şarttır ama tüm insanlardan bunu beklemek yanlıştır. Karşılıkları tam olarak öğrenildiğinde kendi lisanın ile okunur. Bir şeyin doğuşunda kullanılan dil önemlidir ama sürekli o dilde kalmak mecburiyeti yoktur. Yani tıp dili nasıl ingilizce ise kuran’ın doğuşundaki dil arapçadır. Bu lisanlarla önemli alanlarda çığır açıldığı için önemlidir. Ancak sürekli bu lisanlara bağlı kalmak ve insanlar için zorunlu kılmak yanlıştır. Tıbbi terimlerin karşılıkları bulunabildiği gibi, Arapça terimlerin de karşılığı bulunmaktadır. Zaman içinde kendi lisanlarımızda tam karşılıkları bulunmuştur. Yüce Rabbımızın bize olan öğüt, buyruk ve yasaklarını öğrenmek, onun irşadından yararlanmak maksadıyla ise, terceme, meal ve açıklamaları okunur. Bu maksatla Kur'an-ı Kerim'in terceme, meal ve açıklamalarını okumak ta çok sevaptır ve genel anlamı ile ibadettir. </p><p>Din İşleri Yüksek Kurulunun yazısı burada bitmiştir.</p><p>DEĞERLENDİRMELER: </p><p> İngiltere-Fransa –Rusya ittifakı Osmanlının yıkılışında etkili oldu. Anadolu insanını katletmeye gelmişlerdi. Gerçekten bir kurtuluş, hayatta kalma savaşı verildi. Anadolu halkını Kurandan, namazdan ve kültüründen koparmak için lisanını değiştirdiler. Türkçe, kılık kıyafet yasaları, eğitim sisteminin değiştirilmesi gibi köklü değişimler yaptılar. Amaç bu köklü milleti imanından koparmaktı. Şimdi Osmanlıcayı ve geçmişi isteyici değiliz. Ancak kendi lisanımızda ibadet etmek en temel ihtiyaçtır.</p><p> Bir dönem Türkçe ezan ve ibadet kullanıldı. Baktılar ki bu millet yine inanlı oluyor hemen Arapçaya döndüler ve bu durumu engellediler. İslam güçlenir korkusuyla Türkçe ibadet rafa kaldırıldı. Yeni yasaklar çok ciddi takipleri ve cezaları beraberinde getirdi.</p><p> Her peygamber kendi lisanında ibadet etmiştir. Peygamberimiz kendi lisanında Arapça olarak Allah ile konuşmuştur. Müslümanlar farklı milletlerden olsa da kendi lisanında ibadet etme sünnetini yerine getirmelidir. Yani kendi lisanında ibadet etmek sünnettir.</p><p> Arapça Allah’ın lisanı değil Muhammed’in lisanıdır. Daha önceki peygamberler ve kavimlerde kendi lisanlarında kitap okumuşlar ve namaz kılmışlardır. Aslında onların durumları günümüze örnek değilmidir. Yani biz Türkiye halkı olarak Türkçe namaz kılmamız hem doğru, hem gerekli hem de sünnet değilmidir. Olması gereken kendi lisanında ibadet etmektir. Onların kendi lisanlarında ibadet etmeleri emsal teşkil etmektedir. Bize örnektir.</p><p> Türkçe namaz ile Türkçe dua arasında hiçbir fark yoktur. </p><p> Namaz bir ibadet olarak Allah Teala’nın emrettiği şekilde ve İslam’da açıklandığı üzere yerine getirilmelidir. Türkçe namaz aksini teşkil etmez. Türkçe kılınan namaz için de aynı şartlar uygundur. </p><p> Ulemasının icması, yani din bilginlerinin kararı yanlıştır. Ayetler bozulur ve anlamları değiştirilir korkusuyla Arapça ibadet edilmesini istemeleri yeryüzündeki tüm insanların dini yaşamasını engellemektedir. Ne zaman kadar yasaklayacaklar, islam küreselleşti. Her milletten müslüman var. Lisan milliyetçiliği yapanlar büyük bir günaha düşmektedirler. </p><p> Kabirdeki tüm sorguları melekler Arapça mı yapacaktır. Tabi ki değil. Her insanı kendi lisanında sorgulayacaktır.</p><p> Kuran’ın tercümesi Kuran’dır. Türkçe tercümesi de, Arapça tercümesi de Kuran’dır.</p><p> Arapça bile Kuran’dan çok farklı bir lisan diyorlar. Evet günümüzde öyle olmuştur. Kuran, o dönemin Araplarının halk dilidir. Elbetteki yeryüzü gibi, insanlar gibi zaman içerisinde lisanlar da değişimlere uğramaktadır. Ama bu Arapçanın kutsal olduğu ve kendi lisanımızda ibadet edemeyiz anlamı çıkartılamaz.</p><p>İbadet lisanı Arapça değildir. Kuranın indirilişinde kullanıldığı lisan Arapçadır. Her millet kendi lisanında kitabı okumalı ve ibadetini yapmalıdır. </p><p> Namazlarda okunan sureler, tesbihler, tekbir ve diğer dualar ana dilinizde ibadet ettiğinizde değiştirilmiş olmuyor. Sadece meali yani aynı anlamı okunuyor. Her lisanda GÜNEŞİN bir anlamı olduğu gibi. </p><p> Lisan sadece iletişim aracıdır. Arapça da öyledir. Önemli olan ise anlam ve manadır. Anlamların bilinçli olarak kalbe işlemesi için anadilde kuran okumak ve namaz kılmak şarttır.</p><p> Tüm peygamberler gibi Musa, İsa ve Muhammet kendi lisanlarında namaz kılmışlar ve ibadet etmişlerdir. Kendi lisanımızda peygamberimizin öğrettiği gibi namaz kılmak şarttır.</p><p> Ayetlerin anlamlarını bilmeden namaz kılmak farklı lisanda konuşup da ne dediğini bilmeyen bir insanın haline benzemektedir. </p><p> Namazda kısa süreleri okuyun diye geçiştiren hocaları kınıyorum. Anlamını bilseydiniz dilersenin Nisa’dan dilerseniz Bakaradan uzun bir bölüm okuyabilirdiniz. Durumunuza yaşantınıza ve sıkıntılarına göre ayetler seçerek namazınızı kılabilirdiniz. Peygamberimiz bir saat seçdede bir konuda Allah’a dua etmiştir. Hadi Arapça dua edin bakalım edebilecekmisiniz. Dünyada müslümanlardan kaç tanesi Arapçayı kendi ana dili gibi öğrenebilir ki. Arapçayı ana dilin gibi bilirsen ancak namazda istediğin ayetleri ve istediğin duaları edebilirsin. </p><p> Arapça lisanın ilahiliği ve kutsallığı yoktur. Sadece peygamberimizin döneminin lisanıdır. Doğal olarak Ayetlerde Arapça olmuştur. Arapça doğan bir din her lisana yayılmalıdır. Neden dini dar bir kalıba sokuyorsunuz ve insanların bilerek inanarak ibadet etmesini engelliyorsunuz. Kendi lisanında ibadet etmek hocalara ne kaybettirir, inananlara ve tüm insanlığa ne kazandırır hiç düşündünüz mü.</p><p> Kuran tam olarak tercüme edilmiş. Evrenselliği kanıtlanmış. Bozulmamış. Bundan sonra Arapça ayetlerin tam karşılığı yok, farklı anlamlar türer, yanlış lafızlara neden olur gibi laflar tamamen hayal ürünü, mantıksız bir tepkidir. Kıraat Arapçanın okunuşuyla ilgili bir durumdur, makamında okuma Arapçanın sorunudur. Ayetler her lisanda anlamları dahilinde kendi makamında okunabilir. Bu Arapça’nın kıraatiyle aynı şeydir.</p><p> Türkçe namaz ile türkçe dua arasında hiçbir fark yoktur. Arapça namaz ile Türkçe namaz arasında da hiçbir fark yoktur. Farklı lisanlarda aynı şeyler yapılır. Namazın şartlarına kesinlikle uyulur.(Abdestsiz, Fatihasız, rükusuz, secdesiz namaz olmayacagı gibi) Peygamberimizin öğrettiği şekilde namaz kılınır. Bir İngiliz, bir Fransız, bir Rus kendi lisanında namaz kılabilmeli, dinin özünü anlamalı ve kendini Allaha tam ifade edebilmelidir.</p><p> Namazda öncelikli ve çoğunluk olarak kuran ayetlerini kendi lisanınızda okumayı daha çok tercih edin. Peygamberimizin yaptığı gibi güncel ve kişisel gelişiminizle ilgili dualar edin. </p><p> Peygamberimiz döneminde Arapça namaz kılınmıştır. Diyorlar. Kılınacak tabi. Onlar Arap’tı ve lisanları Arapçaydı. Peygamberimiz döneminde Arap yarımadası dışına dahi çıkılamamıştı. O bölgedeki toplumlar ve beldeler Arapça konuşuyordu. Peygamberimiz uzak bölgelerdeki liderleri dine davet ederken mektuplarındaki ayetleri ve duaları karşı tarafın lisanında yazdırtmıştır. Bu dönemin şartlarını ve islamın küreselleştiğini görseydi dini sadece bir lisana hapsetmezdi. O peygamber hidayetin önünü tıkamazdı.</p><p> Kur'ân-ı Kerim âlemlere rahmettir" ,"Bütün insanlara gönderilmiştir" İslamın evrenselliğini ve her kavmin ona sarılmasını engelleyemeyiz. Her lisanda Kuran okunmalı ve namaz kılınmalıdır.</p><p> Allah’ın kelamını Arapça’ya endekleyemeyiz. Kuran ayetleri Allah’ın sözleri, cümleleri ve söyledikleridir. Kuran ayetlerinin anlamları Allah’ın kelamıdır. Arapça, Allah’ın lisanı da kelamı da olamaz. </p><p> Zaten vahiy kalbe gelen güçlü ve kesin bilgilerdir. Bilgiler ve duygular olarak kalbe gelmektedir. Yani tamamen manadır. Cebrail tarafından kalge getirilir. Bunu anlayan peygamberler bu güçlü manaları kendi lisanında yazıya dökmüşlerdir. Ve bunu kavmine yaymıştır.Anlaşılacagı üzere lisan sadece araçtır.</p><p> Allah her peygambere kendi lisanında öğretilerde bulunmuş kitabını yayınlatmıştır. Hatta Musa’nın lisanında konuşmuştur.</p><p> Kuran beşeri bir kelam değildir. Ama Arapça beşeri bir lisandır. Arapça Allah’ın lisanı değildir. Cennet dili çogunlukta Arapçadır. Aynı şu an dünya konuşma ve anlaşma dili ingilizce olduğu gibi. Ama dünyada çok çeşitli lisanlar vardır. Cennette de her milletten ve lisandan insanlar olacak. Cennette her lisan konuşulur. Ama konuşma ve anlaşma dili Arapçadır. Günümüzde küreselleşmiş lisan nasıl ingilizce ise cennette de küreselleşmiş lisan Arapçadır. Bir devrin dili olan Arapçanın yaygın olması ve inanan olarak Arap ların çokluğu yani ümmetin çokluğu ve en etkili din kültürünü ve felsefesini Kuran’ın vermesidir. Son peygamberin etkisiyle Kuran’ın egemenliğinden dolayı cennette Arapça konuşulacaktır. Bu söylediklerimizden Kuran’ı Arapça okuyalım anlamı çıkmaz. Tam tersi kendi lisanında okumak ve ibadet etmek Kuran egemenliğini destekler.</p><p> İbadet lisanı Arapçadır diyenler büyük bir günahın içine düştüler. Allah’a nasıl hesap verecekler bilemiyorum. Geri planında ya Arap milliyetçiliği ya da birtakım hocaların dini sahiplenmesi vardır. Herkesin dini bilmesi ve namaz kıldırması birilerinin işine gelmeyebilir. Özellikle de diyanetin sisteminde büyük bir devrim yaratacaksa. Din sadece diyanete ve görevli hocalara imamlara inmedi. Tüm insanlığa indi. Arap toplumlarında dini liderlerinin rantı büyüktür. Ülkemizde de az da olsa hiyerarşik bir rant vardır. Cemaat liderlerinin saltanatı, Tarikat şeyhlerinin gözde olması nedeniyle menfaatler çerçevesinde Arapça bilenler kendi lisanında ibadet etmeyi yasaklar. Birilerinin keyfi ve diyanet camiası için Türkçe ibadete karşı çıkmaktadırlar. Dinde birlik gerekçesinden başka bir gerekçe bulamayanlar kendi lisanımızda ibadet etmemizi engellemektedirler.Dinde birlik lisanda değil herkesin aynı kültüre ve imana sahip olmasından doğar.</p><p> Arapça bilenlerin kendi lisanında ibadet etmeye karşı çıkmalarının temel nedeni elde ettikleri kazanım ve ayrıcalıklardır. Kendi lisanında kuran okunması ve ibadet edilmesi Arapça bilmeyi etkisiz ve gereksiz kılmaktadır. Arapça bilenler boşuna mı Arapça öğrendik bu bizim mesleğimiz ve kazanımımız diye Türkçe ibadete şiddetle karşı çıkmaktadırlar. Böyle nedenlerden dolayı dinin tüm dünyaya yayılmasını, her şeyiyle öğrenilmesini ve halis ibadet yolunu engellemeleri büyük bir günahtır.</p><p> Bazıları da bilinçsizce korkuya düşüyorlar. İmam hatip Liseleri ve İlahiyat fakülteleri ziyan olacak diye Onca Kuran kursu var diye,Din sadece bu okullara gidenlere değil, bütün insanlarımıza geldi.Hepsi bu ayetlerden haberdar olmalılar. Onlar o okullarda Arapça yı öğrenmek için büyük zamanını harcıyorlar. Herkes kendi lisanında okudugu zaman insanların çoğu ayetlerden haberdar olacak böylece imam hatipliler ve ilahiyatçıların asıl görevleri olan insanları ve kendilerini ayetlerden haberdar etme çabası kökten hallolmuş olmuyor mu.. Allah her şeye bir kolaylık vermiştir. Onlar belki de kendi çıkarları doğrultusunda hareket ediyorlar.Allah ın dinine hizmet doğrultusunda hareket etselerdi onlar için daha güzel olur du. </p><p> "Allahü ekber" yerine "Tanrı uludur" kelimesini çok abesçe ortaya koyanlar, ‘Allah büyüktür.’ kelimesini kullanmadılar. Allahü ekber ile Tanrı büyüktür aynı anlamı taşıyorsa bunda hiçbir sakınca yoktur. Nisa’nın kadın, Bakaranın dişi deve, zilzalın zelzele deprem olduğunu herkes bilmelidir. </p><p> İnmemiştir Kuran bir musiki, güzel bir ses dinletisi olarak. Hele farklı bir lisanın okunuş güzelliği hiç değildir. Arapçayı bilmeyenlerin kuran ziyafeti, dinletiden öteye geçmemiştir.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="deylemi, post: 699088, member: 114385"] Diğer taraftan, Kur'an-ı Kerim'in en önemli özelliklerinden biri de i'cazdır. Bir benzerinin ortaya konulması konusunda, Kur'an bütün insanlığa meydan okumuştur. Bu i'cazın sadece anlamda olduğu söylenemez. Aksine, "onun Allah katından indirildiğinde şüpheniz varsa, haydi bir benzerini ortaya koyun" anlamındaki tehaddi (meydan okuma) ayetlerinden (Bakara 2/23-24; Yunus, 10/37-38; Hud, 11/13; İsra, 17/88; Tur, 52/33-34) bu özelliğin daha çok lafızla ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Sevgili kardeşlerim bu ayet tamamen benzeri bir anlamda bir kitabın indirilemeyeceğine yöneliktir. Kuranın bir benzeri demek farklı lisanda bir kitap, meali anlamı içermemektedir. Yani kurana benzeyen kutsallık içeren aynı anlamları taşıyan kitap indiremezler denilmektedir. Yani mealine çevrilemez, tercüme edilemez farklı lisanda okunamaz anlamı çıkartılamaz. Burada yine diyanet aklınızı farklı bir yöne çekmek için düşünceyi başka bir şeye yönlendirerek çarpıtma kullanmış. Ayrıca bir benzerini ortaya koymak için, insanlar ve cinler bir araya toplanıp birbirlerine destek olsalar bile bunu başaramayacaklarını ifade eden ayet-i kerime (İsra, 17/88) den de, Kur'an'ın bir benzerinin yapılamayacağı ve bu itibarla tercemesinin Kelamullah sayılamayacağı, o hükümde tutulamayacağı ve dolayısıyle namazda tercemesinin okunamayacağı açıkça anlaşılmaktadır. (Kuranın bir benzerinin getirilemeyecegini tercemeye ve meale bağlamak yanlıştır. Buradaki ifadeler böyle büyük anlamlar, yargılar, ve kutsal hükümler içeren yeni bir kitaptan bahsedilmektedir. Kimse Allah dilemedikçe böyle yeni bir kitap getiremez denilmektedir. Hem bu ayetin ne için indiğini bilmek gerekir. O dönemde edebiyatı güçlü bir adamın bende benzer ayetler yazabilir ve yazıyorum demesinin söylentisi üzerine inmiştir. Meal Kuran’nın benzeri değil kendisidir. Terceme kuran hükmünü taşıyorsa aynı hükümdedir. Ve namazda kuranın tercemesinin okunması kuranın arapça okunmasıyla aynı şeydir.) Şüphesiz bir müslümanın en azından namazda okuduğu Kur'an-ı Kerim metinlerinin anlamlarını bilmesi ve namazda bunları anlayarak ve duyarak okuması son derece önemlidir ve bu zor da değildir. (Sevgili hocalarım bu zordur. İnsanlarımız sadece okunuşunu başaramıyorlarki anlamlarını öğrenebilsinler. Yani Arapçayı ana dilleri gibi bilmeleri gereklidir. Kurandan birkaç süreye bağlı kılmak da doğru değildir. Tüm kuranı anlamaları için Arapçayı ana dilleri gibi bilmek şarttır. Hem namazda peygamberimiz gibi dualar da ediliyor. Hadi arapça güncel duaları nasıl edebilecekler. Herkes arapçayı öğrenemez. Neden kolayı varken Türkçe karşılığı varken Türkçesini okumuyoruz ki. Peygamberimiz ve sahabesi bazen secdede bir saat kalırlarmış ve çok dua ederlermiş biz arapça nasıl dualar edebilelim. Cemmatten hangi yaşlı amca ve gençlerden kaç kişi arapçayı ana dili gibi öğrenecektir. Ancak manasını anlamak, onun hidayetinden faydalanmak ve Yüce Rabbimizin emir, yasak ve öğütlerinin neler olduğunu öğrenmek için Kur'an-ı Kerim'i terceme etmenin ve bu maksatla meal, terceme ve tefsirlerini okumanın hükmüne başka diyen bir diyanete inanamıyorum.Tercüme ve tefsiri kuran okumama sıfatı giydirmek çok yanlıştır. Sorarız onlara o zaman n edir kuran. Kuran Arapça lisanmıdır. Yoksa kitabın içeriği ve bize anlatılanlarmıdır. Yahu Arapça meal ile Türkçe meal aynı şeyi ifade ediyorsa bu kurandır. Neden kabul etmiyorlar bence başka nedenleri var. Yeryüzündeki her milletin kendi lisanında ibadet etmesi gerektiği, ayetler ve hadislerde açıkken başka çekincelerden dolayı bunu kabul etmiyorlar. Namazda ve ibadet olarak Kur'an-ı Kerim asli lafızları ile okunur. Evet ilk anlaşılması ve her yönüyle ayetlerin değerlendirilmesi için asli lafızlarıyla okunur. Dinin özünü anlatmak için Din bilginlerinin Arapçaya bağımlı kalması şarttır ama tüm insanlardan bunu beklemek yanlıştır. Karşılıkları tam olarak öğrenildiğinde kendi lisanın ile okunur. Bir şeyin doğuşunda kullanılan dil önemlidir ama sürekli o dilde kalmak mecburiyeti yoktur. Yani tıp dili nasıl ingilizce ise kuran’ın doğuşundaki dil arapçadır. Bu lisanlarla önemli alanlarda çığır açıldığı için önemlidir. Ancak sürekli bu lisanlara bağlı kalmak ve insanlar için zorunlu kılmak yanlıştır. Tıbbi terimlerin karşılıkları bulunabildiği gibi, Arapça terimlerin de karşılığı bulunmaktadır. Zaman içinde kendi lisanlarımızda tam karşılıkları bulunmuştur. Yüce Rabbımızın bize olan öğüt, buyruk ve yasaklarını öğrenmek, onun irşadından yararlanmak maksadıyla ise, terceme, meal ve açıklamaları okunur. Bu maksatla Kur'an-ı Kerim'in terceme, meal ve açıklamalarını okumak ta çok sevaptır ve genel anlamı ile ibadettir. Din İşleri Yüksek Kurulunun yazısı burada bitmiştir. DEĞERLENDİRMELER: İngiltere-Fransa –Rusya ittifakı Osmanlının yıkılışında etkili oldu. Anadolu insanını katletmeye gelmişlerdi. Gerçekten bir kurtuluş, hayatta kalma savaşı verildi. Anadolu halkını Kurandan, namazdan ve kültüründen koparmak için lisanını değiştirdiler. Türkçe, kılık kıyafet yasaları, eğitim sisteminin değiştirilmesi gibi köklü değişimler yaptılar. Amaç bu köklü milleti imanından koparmaktı. Şimdi Osmanlıcayı ve geçmişi isteyici değiliz. Ancak kendi lisanımızda ibadet etmek en temel ihtiyaçtır. Bir dönem Türkçe ezan ve ibadet kullanıldı. Baktılar ki bu millet yine inanlı oluyor hemen Arapçaya döndüler ve bu durumu engellediler. İslam güçlenir korkusuyla Türkçe ibadet rafa kaldırıldı. Yeni yasaklar çok ciddi takipleri ve cezaları beraberinde getirdi. Her peygamber kendi lisanında ibadet etmiştir. Peygamberimiz kendi lisanında Arapça olarak Allah ile konuşmuştur. Müslümanlar farklı milletlerden olsa da kendi lisanında ibadet etme sünnetini yerine getirmelidir. Yani kendi lisanında ibadet etmek sünnettir. Arapça Allah’ın lisanı değil Muhammed’in lisanıdır. Daha önceki peygamberler ve kavimlerde kendi lisanlarında kitap okumuşlar ve namaz kılmışlardır. Aslında onların durumları günümüze örnek değilmidir. Yani biz Türkiye halkı olarak Türkçe namaz kılmamız hem doğru, hem gerekli hem de sünnet değilmidir. Olması gereken kendi lisanında ibadet etmektir. Onların kendi lisanlarında ibadet etmeleri emsal teşkil etmektedir. Bize örnektir. Türkçe namaz ile Türkçe dua arasında hiçbir fark yoktur. Namaz bir ibadet olarak Allah Teala’nın emrettiği şekilde ve İslam’da açıklandığı üzere yerine getirilmelidir. Türkçe namaz aksini teşkil etmez. Türkçe kılınan namaz için de aynı şartlar uygundur. Ulemasının icması, yani din bilginlerinin kararı yanlıştır. Ayetler bozulur ve anlamları değiştirilir korkusuyla Arapça ibadet edilmesini istemeleri yeryüzündeki tüm insanların dini yaşamasını engellemektedir. Ne zaman kadar yasaklayacaklar, islam küreselleşti. Her milletten müslüman var. Lisan milliyetçiliği yapanlar büyük bir günaha düşmektedirler. Kabirdeki tüm sorguları melekler Arapça mı yapacaktır. Tabi ki değil. Her insanı kendi lisanında sorgulayacaktır. Kuran’ın tercümesi Kuran’dır. Türkçe tercümesi de, Arapça tercümesi de Kuran’dır. Arapça bile Kuran’dan çok farklı bir lisan diyorlar. Evet günümüzde öyle olmuştur. Kuran, o dönemin Araplarının halk dilidir. Elbetteki yeryüzü gibi, insanlar gibi zaman içerisinde lisanlar da değişimlere uğramaktadır. Ama bu Arapçanın kutsal olduğu ve kendi lisanımızda ibadet edemeyiz anlamı çıkartılamaz. İbadet lisanı Arapça değildir. Kuranın indirilişinde kullanıldığı lisan Arapçadır. Her millet kendi lisanında kitabı okumalı ve ibadetini yapmalıdır. Namazlarda okunan sureler, tesbihler, tekbir ve diğer dualar ana dilinizde ibadet ettiğinizde değiştirilmiş olmuyor. Sadece meali yani aynı anlamı okunuyor. Her lisanda GÜNEŞİN bir anlamı olduğu gibi. Lisan sadece iletişim aracıdır. Arapça da öyledir. Önemli olan ise anlam ve manadır. Anlamların bilinçli olarak kalbe işlemesi için anadilde kuran okumak ve namaz kılmak şarttır. Tüm peygamberler gibi Musa, İsa ve Muhammet kendi lisanlarında namaz kılmışlar ve ibadet etmişlerdir. Kendi lisanımızda peygamberimizin öğrettiği gibi namaz kılmak şarttır. Ayetlerin anlamlarını bilmeden namaz kılmak farklı lisanda konuşup da ne dediğini bilmeyen bir insanın haline benzemektedir. Namazda kısa süreleri okuyun diye geçiştiren hocaları kınıyorum. Anlamını bilseydiniz dilersenin Nisa’dan dilerseniz Bakaradan uzun bir bölüm okuyabilirdiniz. Durumunuza yaşantınıza ve sıkıntılarına göre ayetler seçerek namazınızı kılabilirdiniz. Peygamberimiz bir saat seçdede bir konuda Allah’a dua etmiştir. Hadi Arapça dua edin bakalım edebilecekmisiniz. Dünyada müslümanlardan kaç tanesi Arapçayı kendi ana dili gibi öğrenebilir ki. Arapçayı ana dilin gibi bilirsen ancak namazda istediğin ayetleri ve istediğin duaları edebilirsin. Arapça lisanın ilahiliği ve kutsallığı yoktur. Sadece peygamberimizin döneminin lisanıdır. Doğal olarak Ayetlerde Arapça olmuştur. Arapça doğan bir din her lisana yayılmalıdır. Neden dini dar bir kalıba sokuyorsunuz ve insanların bilerek inanarak ibadet etmesini engelliyorsunuz. Kendi lisanında ibadet etmek hocalara ne kaybettirir, inananlara ve tüm insanlığa ne kazandırır hiç düşündünüz mü. Kuran tam olarak tercüme edilmiş. Evrenselliği kanıtlanmış. Bozulmamış. Bundan sonra Arapça ayetlerin tam karşılığı yok, farklı anlamlar türer, yanlış lafızlara neden olur gibi laflar tamamen hayal ürünü, mantıksız bir tepkidir. Kıraat Arapçanın okunuşuyla ilgili bir durumdur, makamında okuma Arapçanın sorunudur. Ayetler her lisanda anlamları dahilinde kendi makamında okunabilir. Bu Arapça’nın kıraatiyle aynı şeydir. Türkçe namaz ile türkçe dua arasında hiçbir fark yoktur. Arapça namaz ile Türkçe namaz arasında da hiçbir fark yoktur. Farklı lisanlarda aynı şeyler yapılır. Namazın şartlarına kesinlikle uyulur.(Abdestsiz, Fatihasız, rükusuz, secdesiz namaz olmayacagı gibi) Peygamberimizin öğrettiği şekilde namaz kılınır. Bir İngiliz, bir Fransız, bir Rus kendi lisanında namaz kılabilmeli, dinin özünü anlamalı ve kendini Allaha tam ifade edebilmelidir. Namazda öncelikli ve çoğunluk olarak kuran ayetlerini kendi lisanınızda okumayı daha çok tercih edin. Peygamberimizin yaptığı gibi güncel ve kişisel gelişiminizle ilgili dualar edin. Peygamberimiz döneminde Arapça namaz kılınmıştır. Diyorlar. Kılınacak tabi. Onlar Arap’tı ve lisanları Arapçaydı. Peygamberimiz döneminde Arap yarımadası dışına dahi çıkılamamıştı. O bölgedeki toplumlar ve beldeler Arapça konuşuyordu. Peygamberimiz uzak bölgelerdeki liderleri dine davet ederken mektuplarındaki ayetleri ve duaları karşı tarafın lisanında yazdırtmıştır. Bu dönemin şartlarını ve islamın küreselleştiğini görseydi dini sadece bir lisana hapsetmezdi. O peygamber hidayetin önünü tıkamazdı. Kur'ân-ı Kerim âlemlere rahmettir" ,"Bütün insanlara gönderilmiştir" İslamın evrenselliğini ve her kavmin ona sarılmasını engelleyemeyiz. Her lisanda Kuran okunmalı ve namaz kılınmalıdır. Allah’ın kelamını Arapça’ya endekleyemeyiz. Kuran ayetleri Allah’ın sözleri, cümleleri ve söyledikleridir. Kuran ayetlerinin anlamları Allah’ın kelamıdır. Arapça, Allah’ın lisanı da kelamı da olamaz. Zaten vahiy kalbe gelen güçlü ve kesin bilgilerdir. Bilgiler ve duygular olarak kalbe gelmektedir. Yani tamamen manadır. Cebrail tarafından kalge getirilir. Bunu anlayan peygamberler bu güçlü manaları kendi lisanında yazıya dökmüşlerdir. Ve bunu kavmine yaymıştır.Anlaşılacagı üzere lisan sadece araçtır. Allah her peygambere kendi lisanında öğretilerde bulunmuş kitabını yayınlatmıştır. Hatta Musa’nın lisanında konuşmuştur. Kuran beşeri bir kelam değildir. Ama Arapça beşeri bir lisandır. Arapça Allah’ın lisanı değildir. Cennet dili çogunlukta Arapçadır. Aynı şu an dünya konuşma ve anlaşma dili ingilizce olduğu gibi. Ama dünyada çok çeşitli lisanlar vardır. Cennette de her milletten ve lisandan insanlar olacak. Cennette her lisan konuşulur. Ama konuşma ve anlaşma dili Arapçadır. Günümüzde küreselleşmiş lisan nasıl ingilizce ise cennette de küreselleşmiş lisan Arapçadır. Bir devrin dili olan Arapçanın yaygın olması ve inanan olarak Arap ların çokluğu yani ümmetin çokluğu ve en etkili din kültürünü ve felsefesini Kuran’ın vermesidir. Son peygamberin etkisiyle Kuran’ın egemenliğinden dolayı cennette Arapça konuşulacaktır. Bu söylediklerimizden Kuran’ı Arapça okuyalım anlamı çıkmaz. Tam tersi kendi lisanında okumak ve ibadet etmek Kuran egemenliğini destekler. İbadet lisanı Arapçadır diyenler büyük bir günahın içine düştüler. Allah’a nasıl hesap verecekler bilemiyorum. Geri planında ya Arap milliyetçiliği ya da birtakım hocaların dini sahiplenmesi vardır. Herkesin dini bilmesi ve namaz kıldırması birilerinin işine gelmeyebilir. Özellikle de diyanetin sisteminde büyük bir devrim yaratacaksa. Din sadece diyanete ve görevli hocalara imamlara inmedi. Tüm insanlığa indi. Arap toplumlarında dini liderlerinin rantı büyüktür. Ülkemizde de az da olsa hiyerarşik bir rant vardır. Cemaat liderlerinin saltanatı, Tarikat şeyhlerinin gözde olması nedeniyle menfaatler çerçevesinde Arapça bilenler kendi lisanında ibadet etmeyi yasaklar. Birilerinin keyfi ve diyanet camiası için Türkçe ibadete karşı çıkmaktadırlar. Dinde birlik gerekçesinden başka bir gerekçe bulamayanlar kendi lisanımızda ibadet etmemizi engellemektedirler.Dinde birlik lisanda değil herkesin aynı kültüre ve imana sahip olmasından doğar. Arapça bilenlerin kendi lisanında ibadet etmeye karşı çıkmalarının temel nedeni elde ettikleri kazanım ve ayrıcalıklardır. Kendi lisanında kuran okunması ve ibadet edilmesi Arapça bilmeyi etkisiz ve gereksiz kılmaktadır. Arapça bilenler boşuna mı Arapça öğrendik bu bizim mesleğimiz ve kazanımımız diye Türkçe ibadete şiddetle karşı çıkmaktadırlar. Böyle nedenlerden dolayı dinin tüm dünyaya yayılmasını, her şeyiyle öğrenilmesini ve halis ibadet yolunu engellemeleri büyük bir günahtır. Bazıları da bilinçsizce korkuya düşüyorlar. İmam hatip Liseleri ve İlahiyat fakülteleri ziyan olacak diye Onca Kuran kursu var diye,Din sadece bu okullara gidenlere değil, bütün insanlarımıza geldi.Hepsi bu ayetlerden haberdar olmalılar. Onlar o okullarda Arapça yı öğrenmek için büyük zamanını harcıyorlar. Herkes kendi lisanında okudugu zaman insanların çoğu ayetlerden haberdar olacak böylece imam hatipliler ve ilahiyatçıların asıl görevleri olan insanları ve kendilerini ayetlerden haberdar etme çabası kökten hallolmuş olmuyor mu.. Allah her şeye bir kolaylık vermiştir. Onlar belki de kendi çıkarları doğrultusunda hareket ediyorlar.Allah ın dinine hizmet doğrultusunda hareket etselerdi onlar için daha güzel olur du. "Allahü ekber" yerine "Tanrı uludur" kelimesini çok abesçe ortaya koyanlar, ‘Allah büyüktür.’ kelimesini kullanmadılar. Allahü ekber ile Tanrı büyüktür aynı anlamı taşıyorsa bunda hiçbir sakınca yoktur. Nisa’nın kadın, Bakaranın dişi deve, zilzalın zelzele deprem olduğunu herkes bilmelidir. İnmemiştir Kuran bir musiki, güzel bir ses dinletisi olarak. Hele farklı bir lisanın okunuş güzelliği hiç değildir. Arapçayı bilmeyenlerin kuran ziyafeti, dinletiden öteye geçmemiştir. [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Sarı kırmızı renkleri ile ünlü futbol takımımız?
Cevapla
Forumlar
Dini Konular
Genel Dini Konular
diyanet türkçe namaza ve ibadete neden karşı
Top