Bilinçlilik nedir?

BeReNN

Alyam?
Özel üye
Bilinçlilik denilen deneyimin ne olduğu gibi zorlu bir soruya bilinçliliğin ne olmadığını söyleyerek yanıt aramak daha kolay olacaktır.Bir kişi derin bir şekilde uyuduğu veya komada bulunduğu zaman bilinçli değildir.Hafif uykuda iken bilinci kapalı gibi görünse de bir annenin bebeğinin hafifçe mızıldanmasını duyup uyanması örneğinde olduğu gibi tamamen bilinçsiz değildir.Uyanıkken gözlerini kapadığı veya kulaklarına kulaklık taktığı zaman görsel ve iştisel bağlamda bilinçliliğini kaybeder.Diş hekimi anestezi ile ağzın bir bölümünü uyuşturduğunda kısmen duyumsal bilincini kaybecedektir.

Alzheimer hastalığı gibi beynin fonksiyonlarının yavaş yavaş yitirildiği bir hastalıkta bilinçlilikde giderek azalır. Çevrelerindeki her şeyden yavaş yavaş kopar ve kendi kimliklerinin bile farkında olamayacakları bilinçlilik düzeylerine gerilerler..

Bilinçliliğin ne olduğuna doğrudan yaklaşmak bir hayli zor.Zira sadece onu yaşayan kişinin deneyimleyebildiği öznel bir deneyimdir.Dil ile ifade edilmesi çok zordur.Bu hal bilinçliliğin fenomenolojik boyutuna işaret etmektedir.

Bilinçlilik olduğunu düşündüğümüz kimi durumları saymaya çalışalım

- Uykuda olmamak ve ya çevreye karşı farkındalığı kaybetmemek

- Psikotrop ilaçlar alındığında veya depresyon veya kaygı-endişe bozukluğu gibi mental hastalıklar esnasında kaybedilen hal

-.Yapmaya çalıştığımız şeye engel olan bir şey gibi dışsal bir uyarıcının farkında olmak.Yahut bir anı veya duygusal durum gibi içsel bir deneyimin farkında olmak.

- Otobiyografik anlamda bilinçli olmak,yani tarihsel bir tutarlılığa sahip aynı kişi olduğunun bilincinde olmak

- Davranışlarını inceleyebilmek ve niyet-motivasyonlarını saptayabilmek.

- Davranışlar hakkında etik yargılarda bulunabilmek ve özgür iradeye sahip olma hissini duymak

- İçinde duyduğun ,esasen beyinde gerçekleşen bilinçdışı süreçlerin çok küçük bir bölümünü oluşturan küçük iç ses

Ve bir de çocukluktan itibaren dikkatimizin diğer insanlara ve dünyaya yöneldiği moral bilinçden söz edebiliriz.
.

Bilinçlilik üzerine felsefi görüşler

İnsan bilincinin öznel yapısı çok eski tarihlerden beri felsefecileri her zaman ilgilendirmiştir. Nesnel dünya(madde dünyası) ile öznel bilinçlilik(akıl) arasındaki ilişki felsefe tarihi bıyunca sorgulanagelmiştir.Bu sorgulama sonucunda bazı felsefe gelenekleri şekillenmiş bulunuyor.

Bunlardan ele alınmaya değer dördünden bahsedelim:İdealism, dualisz, materyalizm ve gizemcilik

İdealizm,bizim bilinç deneyimimizden ayrı olarak hiçbir şeyin var olmadığını söyler.Madde dünyası bilinçliliğimizin oluşturduğu bir yanılsamadır.18. yy İngiliz Filozof George Berkeley'in başını çektiği bu akım akıl ve madde arasındaki problemi şu şekilde çözer:Akıl her şeydir ve madde hiçbir şey.Sağduyuya ve bilimsel anlayışa temel teşkil eden realizme tamamen ters düşen bu yaklaşıma Berkeley'in çağdaşlarından başlayarak bir çok eleştiri gelmiştir.Bununla birlikte Hegel,Schopenhauer,Husserl ve Bergson gibi felsefecilere de ilham vermiştir.

Dualizm ne aklı ne de maddi dünyanın gerçekliğini reddetmeyen ,bu iki dünyanında ayrı ayrı var olduğunu kabul eden felsefe geleneğidir.Dualizmin izah etmesi gereken şey aklın nasıl beden ile nasıl ilişki kurduğudur. René Descartes, bu bağlantının vücutta simetrik yapıda olmayan ve merkezi yerleşimli tek organel olarak gördüğü ,şimdilerde biyolojik saatimizin merkezini oluşturduğu anlaşılan pineal bez (epifiz) üzerinden kurulduğunu düşünüyordu.

Materyalizm antik çağlardan beri Democritus, Epicurus ve Lucretius gibi var olan tek şeyin madde olduğunu düşünen filozoflarca savunulmuştur. . İdealizme benzer yönü sadece tek bir töz (madde) olduğunu ileri süren monist bir felsefe olmasıdır.Materyalist görüşe göre biliçliliği oluşturan şey beyinde bulunan nöronlar arasındaki bir çeşit ilişkidir.Radikal bir materyaliste göre bilinçliliği oluşturan çeşitli zihinsel operasyonları tek tek açıklayabildiğimiz zaman bilinç hakkında söyleyebileceğimiz her şeyi söylemiş olacağız.

Gizemcilik ,öznel bilinçlilik halini izah eden bir çözüm bulunamayacağını ileri sürer.Bilinç bize bir gizem olarak görünmeye devam edecektir.Beynimizin sınırlı kapasitesi nasıl olup da nöral bir aktivitenin bilinç fenomenine yol açtığını çözemeyecektir. Bu hal anlık hafızamızda yüz kadar sayıyı tutamamız veya yedi boyutlu bir uzayı tahayyül edemememiz gibi kapaiste düzeyindeki bir yetersizlik olgusu ile anlaşılabilir.Elma kurdu içinde bulunduğu elmayı asla idrak edemeyecektir
 
Top