Behiç Erkin..

eFSaNe_KaRTaL

| çArŞı |
Özel üye
XtzsRAi.jpg


Behiç Erkin, Türk asker, TCDD'nin ilk Genel Müdürü, Bayındırlık Bakanı ve büyükelçi. Eskişehir doğumludur. Mustafa Kemal Atatürk'ün 1907 senesinden itibaren en yakınındaki arkadaşlarından biridir. Osmanlı'da ilk defa Demiryolları üzerine bir eser yazan kişidir. Mustafa Kemal Atatürk'ün özel mektuplar yazarak dertlerini paylaştığı, dünya üzerinde fikir danıştığı ender kişilerden biridir. Çanakkale Harbi'nin kazanılmasında büyük payı vardır, çünkü cepheye asker sevkiyatını düzenli yapmayı başaran komutandır. Bu sebepten dolayı Çanakkale'yi savunan Türk Kuvvetleri Komutanı Mareşal Liman von Sanders, Alman İmparatoru'na Behiç Bey'in Alman Devleti'nin en üstün mertebedeki nişanı olan "1. dereceden Demir Haç Madalyası" ile onurlandırılması teklif etmiş ve Alman İmparatoru tarafından kabul edilerek, 29 Mart 1918 günü Behiç Bey'e daha önce 2. dereceden verilen Demir Haç Madalyası'nın bu defa, 1.dereceden olanı verilmiştir.

1918 senesinde Azerbeycan'ın ilk düzenli ordusunu kurmakla görevlendirilmiş ve Gence'ye giderek Azerbeycan Jandarma Teşkilatını kurmuştur.

Kurtuluş Savaşı'nın en önemli kahramanlarından biridir.Türk Ordusu'na hareket kabiliyeti sağlayacak olan demiryollarının başındaki komutandır. Osmanlı'daki tek eseri yazarak ve 1903 senesinden başlayarak Demiryolu Hat Komiserliği ile İkmal Şube Müdür Yardımcılığı gibi tecrübelere sahip olmasından dolayı tüm cephelere asker, silah ve erzak sağlamakla görevlidir. Bu görev şahsen Mustafa Kemal Atatürk tarafından kendisine teklif edilmiştir. Mustafa Kemal yakın arkadaşı Behiç Bey'e teklifi yaparken bu görevin zaferdeki en önemli rollerden biri olduğu aşikardır:

"Ben cephelerde ne yapılacağını biliyorum, ama ordumuzun cephelere süratle nasıl sevk edileceğini bilmiyorum, bu şimendiferlerin işin ehli biri tarafından idare edilmesi ile mümkün olabilir,buna ancak siz muvaffak olabilirsiniz, siz şimendiferlerle cephelere askerleri sevkedin ki, ben de cephelerde muvaffak olabileyim" Behiç bey'in tek şartı vardır: Kimse işine karışmayacak. Mustafa Kemal bu şartı kabul eder.

Behiç Erkin'in Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasındaki en önemli payı olan komutanların başında gelmesini, kendisine Büyük Taaruz başladığı dakika Ankara'dan Nafıa Vekaleti'nden gelen telgraf en iyi şekilde açıklar:

"Taaruz şu dakika başlamıştır, her türlü muhaberatı kesin, bu dakikadan sonra ordumuzun Allah'tan sonra yegane muin-i zaferi* siz şimendifercilersiniz" (* zaferin en büyük yardımcısı)

Behiç Bey, Kurtuluş Savaşı'ndaki önemli rolü ve başarılarından dolayı hem "Takdirname" hem de "İstiklal Madalyası" ile onurlandırılır.

Erkin soyadı Behiç Bey'e Atatürk tarafından yazılı olarak verilir. Atatürk yakın arkadaşına neden bu soyadı uygun gördüğünü Erkin kelimesinin anlamında gizlidir:

"Her şart altında kendi doğru kararını verebilen, bağımsız kalmayı başarabilen"

Behiç Erkin, Kurtuluş Savaşı'nda demiryollarını işletmeyi başararak o güne kadar Osmanlı'da imtiyazlı yabancı şirketlerin hep işlettiği demiryollarını işletmeyi başarıp, tüm dünyanın "Türk'ler demiryollarını işletmeyi beceremez" tezini tarihe gömüp, üstüne üstlük yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nde demiryollarının yabancı şirketlere geri verilmesini engelleyerek, millileştimesini sağlayan kişidir. Yani Türkiye'de demiryollarının başında Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları yazmasını sağlayan kişidir. Türkiye Cumhuriyeti'nde demiryollarının kurucusudur. Bu yüzden bir çok kaynak kendisine "Demiryollarının Babası", "Türk Demiryolculuğunun Babası" diye hitap eder. 1920 temmuzundan başladığı Genel Müdürlük dönemi, Cumhuriyet döneminde de devam eder, 6 yıl Genel Müdürlük görevi Cumhuriyet'in ilk Bakanlarından biri olması sebebi ile biter.

1926-1928 yıllarında Nafıa Vekili (Bayındır Bakanı) olduğu dönemde bir çok ilke imza atarak Atatürk'ün önderliğindeki Türkiye Cumhuriyeti'nin sağlam temeller üzerinde oturtulmasına büyük katkıda bulunmuştur. Demiryollarının millileştirlmesi, demiryolları işletme lisanının 50 yıl sonra ilk defa Fransça'dan Türkçe'ye çevrilmesi, ilk kamu müzesini kurması, ilk özerklik kavramını Türkiye Cumhuriyeti'nde uygulayarak, Mühendis Mektebi'ne (İ.T.Ü.) özerklik vermesi, derslerini Türkçe'leştirmesi, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın fikir babalığını yaparak resmiyet kazandırıp kurulmasını sağlaması ve M.İ.T.'in kurucu kararnamesine Atatürk'le beraber imzasını koyması, Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk resmi yardımlaşma sandığını kurması gibi bir çok önemli ilkin altında Behiç Erkin'in imzası bulunmaktadır.

Atatürk "10. yıl marşı" yazıldığında tek bir mısraya müdahale ederek, silmiş (yurdun her bir tepesinde dumanlar tütüyor), yerine "demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan" yazmış ve Behiç Bey'e, "sizin emeğiniz bu şeklide daha iyi dile getiriliyor" demiştir.

Hayatının son döneminde Behiç Erkin kendisini tekrar bir savaşın içinde bulacaktır. 1939 senesinde Fransa'ya Türkiye'nin Paris Büyükelçisi olarak göreve başlar. Kendisini bu görevde yine bir savaş beklemektedir. Tarihte eşi ender görülen bir insanlık görevinin altına imza atacaktır bu defa.

Nazi işgali altındaki Fransa'da görev yaparken, tüm Yahudilere iş bıraktırırılıp, toplama kampına alındığı günlerde (hiçbir ülke büyükelçisinin yapmadığı şekilde) Fransa'daki Türk Yahudilerine bu işlemi kimsenin uygulayamayacağını dile getirip, 20.000'e yakın Türk ve Türk olmayan Yahudiye Türk pasaportu vererek hayatlarını kurtarmıştır.

Ayrıca pek çok Yahudi için, Bu ev/işyeri bir Türk'e aittir şeklinde belge hazırlatarak toplama kamplarına gitmekten kurtulmuş, gönderilenler ise bir süre sonra tek tek bu kamplardan geri alınmıştır. Yahudi asıllı Fransa eski Başbakanı Leon Blum bile Naziler tarafından toplama kampına atılan oğlu için Behiç Bey'e başvurmak zorunda kalacak ve Behiç Bey bir Fransa Başbakanı'na bile yardım eli uzatacaktır.

Behiç Bey insiyatif kullanıp, kendi hayatını tehlikeye atarak işbirlikçi Vichy Hükümeti ve Başkan'ı Laval ile Avrupa'daki bütün Yahudilere nihai çözüm diye tanımladığı, soykırım yapmak için gözü dönmüş Hitler'in, Nazi Almanyası'na karşı gelerek 20.000'e yakın yahudiyi soykırımdan kurtarmıştır.

6.000.000 yahudi soykırıma uğramak üzere bilmedikleri bir istikamette raylar üzerinde trenlerle Auschwitz'e doğru yol alırken, Behiç Erkin 20.000'e yakın yahudiyi aynı rayların ters istikametinde, hemde Almanya toprakları üzerinden yaşama, yani Türkiye'ye göndermeyi başardı.

Behiç Erkin'in insanlık adına Yahudilere yaptığı yardımların haberi Atlantik'in öbür yakasındaki Amerika'ya dahi ulaşmıştı: 17 Haziran 1943 tarihinde Washington Post gazetesinin başlıklarınından biri şöyleydi "Büyükelçi'nin suçlandığı aktivitelere kuvvetli Nazi engellemesi".

Behiç Erkin'in tarihte eşine ender rastlanacak bu insanlık dersi, torunu Emir Kıvırcık tarafından "Büyükelçi" isimli kitapta anlatılmıştır. Behiç Erkin'in hayatı "Belgesel" ve "sinema filmi" olarak da hazırlanmaktadır.
 
Top