23 Nisan Bayramı nasıl kondu, neden kaldırıldı?

KıRMıZı

TeK BaşıNa CUMHURİYET
V.I.P



23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 1921’den beri kutlanıyor.
Geçen 87 yıl içinde sadece 2 yıl, 23 Nisan, “Ulusal Egemenlik Bayramı” olarak kutlanmadı; resmi tatil yapılmadı.
Hatırlamayanlar, “Buna kim cüret edebilir ki?” diyecektir. Hemen hatırlatalım:
Kararı alan, 12 Eylül askeri yönetimiydi.
Kapattıkları Meclis’in egemenliğini kutlamak tuhaf olacağından 17 Mart 1981 tarihli yasayla, 23 Nisan’ı sadece “Çocuk Bayramı” olarak ve resmi tatil olmadan anmayı kararlaştırmışlardı.
Aynı yasa, “27 Mayıs Anayasa ve Hürriyet Bayramı” ile “1 Mayıs Bahar Bayramı”nı da kaldırmıştı.
O dönem karara karşı çıkan iki ismi hatırlıyorum:
Bülent Ecevit, Arayış’ı inadına “Atatürk ve TBMM” kapağıyla çıkarmıştı.
İlk Meclis’ten Hıfzı Veldet Velidedeoğlu ise ulusal egemenliğin hiçe sayıldığını yazmıştı.
Sanıyorum o yazı üzerinedir ki, 1983’te Danışma Meclisi’nde 23 Nisan’ın yeniden resmi bayram ve tatil ilan edilmesi istendi. Konsey de kararını değiştirmek zorunda kaldı.
* * *
23 Nisan’ın bayram oluşunu da hatırlatalım.
Hıfzı Veldet, “İlk Meclis” kitabında (Çağdaş Yayınları, 1990) bunu ayrıntısıyla anlatır.
23 Nisan 1921, BMM’nin açılışının 1. yıldönümüdür. O gün İçel Mebusu Şevki Bey ile Manisa Mebusu Refik Şevket Bey, 23 Nisan’ın, eski tabirle “ayad-ı milliyeden”, yani milli bayram ilan edilmesini isteyen bir öneri verirler.
Öneri görüşmeye açılır. Konya Mebusu Vehbi Bey itiraz eder:
“Efendiler! Rica ederim, böyle bir kanuna ne ihtiyaç vardır? Nümayiş yapmakla bayram olmaz. Ulusumuz İzmir’e o mübarek bayrağımızı diktiğimiz gün, yüreğinde gerçek bir bayram yaşatır.”
Tabii tartışma çıkar. Kırşehir Mebusu Yahya Galip, itiraz sahibi Vehbi Bey’e, “Hoca efendi hazretleri! Bugünü gökteki melekler bile yüceltiyor, siz neden yüceltmek istemiyorsunuz?” der.
Salon karışır.
Yahya Galip iyice yüklenir:
“Ne vakit böyle bir milli bayram olur, memleketin sevinçli anları olur, bunun içine hemen ‘ahlakı İslamiye’ sokarlar. Her gün, her fırsattan yararlanarak temcit pilavı gibi bunu söylemekten ne çıkar, ben anlamıyorum.”
Mahmut Celal, onu destekler:
“Rica ederim bu, bütün Müslümanlar için büyük bir gün değil midir?”
Trabzon Mebusu Ali Şükrü, konuyu isim vermeden Mustafa Kemal’e getirir:
“Efendiler! Meclis’in kendi kendine ‘Burada toplandığım günü bayram yapıyorum, siz de bayram yapın’ demesi uygun değildir. (..) İşi bütün ulus yaptığı halde bu başarı doğrudan doğruya bize mi aittir? Mesela bir ordunun başarısı bir kumandana mı ait olacaktır?”
Son sözü, teklif sahibi Refik Şevket söyler:
“Koca bir tarihi canlandırma şerefini üzerine alan Meclisimiz bugünü elbette kutsallaştıracak ve bunu torunlarına yadigâr bırakacaktır. Bugünü ‘ayadı milliye’den sayan teklifimin oybirliğiyle kabulünü rica ediyorum.”
Tunalı Hilmi, “’Milli bayram’ diyelim” diyerek Türkçeleştirir.
Teklif kabul edilir ve kabul edilen kanun gereği 23 Nisan resmi tatil olduğundan oturum kapanır.
O günden beri -2 yıl eksiğiyle- 23 Nisan, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’dır.
Kutlu olsun!

-Can Dündar-
 

düşünceli

Katılımcı
23 nisan "çocuk Bayramı" günü bir köy okulumuzun davetlisi olarak kutlamalarını izlemeye gittim. Sözde bayram programlarını izlemeye Kaymakam ve ilçe milli eğitim müdürünün de geleceği için saat 11:00 gibi başlatacaklardı. Saat tam 12:25 te şahsı muhteremlerin katılımıyla 1 saat 25 dakika gecikmeyle başlanabildi.
Şimdi soruyorum. Bu çocuk bayramı mı protokol bayramı mı ?
 
Top