15 Temmuz Demokrasi Zaferi ve Şehitlerimiz - Programı

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
ÖĞRENCİ (KIZ):
15 Temmuz 2016 Cuma, Takvimde bir yaprak olarak mazide yerini almaya hazırlanmıştı. Ta ki…


ÖĞRENCİ (ERKEK):
…Ta ki
Bu topraklardan beslenmiş ama bu toprağa yabancı, yüreklerimize yabancı bir ses kulaklarımıza
değene kadar.
Önce kulaklara saldırdı bu ses.
Sonraruhumuza ve bedenimize…


ÖĞRENCİ (KIZ):
Görünüşü bizden, ruhu bize yabancı darbeci hainlerdi bunlar,
Malazgirt’ten bu yana devam eden davaya ihanet edenlerdi bunlar,
Aklını kiraya vermiş, vicdanını satmış hainlerdi bunlar,
Yurt dışındaki örgüt lideri FETÖ’ye kulluk eden haşhaşilerdi bunlar,
Bizim gül bahçemizde yetişen ayrık otlarıydı bunlar.
Bunlar,
Engerekler ve çıyanlardır,
Bunlar,
Aşımıza, ekmeğimize
Göz koyanlardır,
Tanı bunları,
Tanı da büyü... (Ahmet Arif)


ÖĞRENCİ (ERKEK):
Ayın 15’i Cuma,
Hafta sonu hayalleri kurulmuş, ailece vakit geçirmek için planlar yapılmıştı, derken
Demir paletler yürümeye başladı sokaklarda.
Milletin silahı millete doğrultulmuştu.
Milletin özgürlüğüne darbe yapmak istediler.
Geleceğimizi çalmak istediler.
Merhametin yüreğinin attığı bu topraklara kast ettiler.
Milletin iradesinin aynası olan meclisimize bombalar düşmeye başladı.
Çelik kanatların korkunç sesleri, topların ve tüfeklerin şimşek gibi patlamalarıyla etrafa korku salmaya çalıştılar.


ÖĞRENCİ (KIZ):
Unuttukları bir şey vardı.
Milleti unuttular,
Bu toprakların nasıl kahramanlar yetiştirdiğini unuttular.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabe ’sindeki “Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin!” öğüdüne sadık kaldığımızı unuttular.

Allahın seçtiği kurtulmuş millet!
Güneşten başını göklere yükselt!
Avlanır, kim sana atarsa kement,
Ezel kuşatılmaz, çevrilmez ebet. (Necip Fazıl KISAKÜREK)
Bu toprakları ve bu toprakları besleyen değerleri anlamazlardı.
1071 Malazgirt’ten beri nakış nakış işlenen Anadolu ruhunu bilmeyen karanlık ellerin maşalarıydılar.
Her taraftan haberler geliyordu, fidanlar düşmeye başlamıştı memleketimin toprağına.
Asımın nesli bir haber, tek bir ses bekliyordu yurdunu çiğnetmemek için.


ÖĞRENCİ (ERKEK):
Ve beklenen açıklama gelmişti Cumhurbaşkanımızdan, Başkomutanımızdan:
“Ülkemizin birliği, beraberliği bütünlüğüne yönelik bu harekete karşı inanıyorum ki milletçe vereceğimiz güzel bir cevapla bunlar gerekli olan cezayı alacaklardır. Milletimizi, illerimizin meydanlarına davet ediyorum, hava limanlarına davet ediyorum. Milletçe meydanlarda, hava limanlarında toplanalım. Halkın gücünün üstünde bir güç yoktur.


ÖĞRENCİ (KIZ):
Bizi biz yapan destanlarımız vardı, hikâyelerimiz vardı, bir de sonradan öğrendiğim selalar vardı.
Oysa sadece Cuma namazı öncesinde ve cenazede okunur sanırdım. Birlik selaları kapladı geceyi.
Minarelerden ruhumuza bir ses fısıldandı “ Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.”


ÖĞRENCİ (ERKEK):
İstiklali ve istikbali için ayağa kalkmıştı artık Asım’ın nesli.

Asım'ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şüheda gövdesi, bir baksana dağlar, taşlar...
O rükû olmasa, dünyada eğilmez başlar. (Mehmet Akif ERSOY)


ÖĞRENCİ (KIZ):
Meydanlara akın başlamıştı hiçbir engel tutamıyordu onları.
Atatürk’ün “Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!” sözünü bir kez daha hatırladılar ve hatırlattılar.
Canla başla şehadete koşuyorlardı.
Mermileri göğüslerinde söndürmeye koşuyorlardı.
Özgürlüğümüz için, topraklarımıza namahrem eli değdirmemek için koşuyorlardı.
Malazgirt’ten beri gazadan gazaya koşan bir neslin çocuklarıydılar.
“Biz sizi Allah için mücadele edin ve şehit olun diye yetiştirdik.
Gidin ve Başkomutan eve dönün demedikçe dönmeyin” diyordu analar oğullarına.


ÖĞRENCİ (ERKEK):
Çanakkale’deki atalarının ruhuyla koştular, geri dönmeyi düşünmediler.
241 can
Soğuk bir gecenin ayazında düşen çiğ damlaları gibi düştü toprağa.
Özgürlüğümüz için, demokrasimiz için, geleceğimiz için, bizim için
Vatan edilmiş topraklar için…

Ezanımdan alışıp tekbire,
Buldunuz mutluluk, imanımla...
Vatan ettim sizi ey topraklar
Beş vakit damgalayıp alnımla. (Arif Nihat ASYA)


ÖĞRENCİ (KIZ):
Her biri ayrı bir destan yazdı, her biri ayrı bir destandı.
Tankların, tüfeklerin, uçakların karşısına çelikten imanlarıyla çıktılar.
Çünkü iman varsa, imkân da vardı.


ÖĞRENCİ (ERKEK):
Bir direnişin destanı yazıldı o gece.
Onlar bizim için direndiler, geleceğimiz için, onurumuz için.


ÖĞRENCİ (KIZ):
15 Temmuz gecesi yaşananları Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı Paşa şöyle anlattı:
"Başçavuş Ömer Halisdemir'i aradım, Ömer benim koruma astsubayımdır. Ömer'e, "Sana, vatanımız ve milletimiz adına tarihi bir görev veriyorum. Darbeci hainlerin liderini karargâha girmeden durdur! Bunun sonunda şehadet var. Biliyorsun seninle 20 yıllık beraberliğimiz var.
Hakkını helal et" dedim.
Başçavuş Ömer Halisdemir, sonu şehadete varan emir üzerine vakur bir sesle Zekai Paşa'ya hitaben, "Baş üstüne komutanım, hakkım helal olsun. Siz de helal edin" dedi.
Bu sırada darbecilerin lideri helikopter pistinden karargâha yürüyordu. 10 kişilik koruma ekibi etrafındaydı. Tam karargâh binasının girişinde Özel Kuvvetler Koruma Astsubayı Başçavuş Ömer Halisdemir tarafından durduruldu. "Karargâha giremezsiniz. Zekai Paşa'nın emri" demeye kalmadan, kendisini etkisiz hale getirmeye çalışan hainlere rağmen, tabancasını çekti, darbeci hainlerin liderini vurdu. Halisdemir ise oracıkta vatan toprağına düştü.


ÖĞRENCİ (ERKEK):
Levent'teki evinde kalkışmayı öğrenen 50 yaşındaki Şerife Boz'un, mahalleliyi Taksim'e kamyonla götürmesi, darbenin simgeleşen fotoğraflarından oldu.
Yanına 61 yaşındaki komşusu Sema Tutar'ı da alarak yollara koyulan kahraman ev kadını Boz, kullandığı kamyonla vatanı savunmak isteyenleri darbecilerle mücadeleye taşıdı.


ÖĞRENCİ (KIZ):
Bir destan yazıldı o gece.
Uçaklar insanlara bomba atmasın diye tarlasındaki ekinleri yakan sonra da devletin verdiği yardımı kabul etmeyen koca yürekli amca,
Türkiyegenelindeki polislerin verdikleri yemek siparişlerinin ardından ücret ödeme taleplerini "Ücretini 15-16 Temmuz tarihinde canlarınızla, fazla mesailerinizle ödediniz, afiyet olsun" yazılı fişlerle reddeden esnaflar,
Deprem Sigortası yaptığı kişinin polis olduğunu öğrendikten sonra faturaya "Bu ülkenin sigortası tarafınızdan yapılmıştır. Ayrıca deprem sigortasına gerek yoktur" yazılı kaşe basan firma yetkilisi, Bir olmayı, diri olmayı, hep birlikte nasıl Türkiye olunacağını bizlere gösterdiler.


ÖĞRENCİ (ERKEK):
O gece boğaz köprüsünde, Ankara’da ve ülkemizin bütün illerinde meydanları dolduran milletimiz vatanına bir kez daha sahip çıkmıştır,
Mazlumların coğrafyasını ezdirmemiştir,
Vatanın ne demek olduğunu,
Vatanın kimin olduğunu bir kere daha cihana haykırmıştır.
 
Geri
Top