Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Güncel
Genel
Hukuk Köşesi
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Kapsamında Kredi Kartı Borcunun Ödenmemesi
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="Mavi Gül" data-source="post: 205100" data-attributes="member: 24221"><p><strong><em>III. Hesap Özetine İtiraz Hakkı</em></strong></p><p><strong><em> Kart hamili, kural olarak, üye işyeri ile arasındaki bedel ilişkisinden (Valutaverhaeltnis) kaynaklanan bir def'i veya itiraz ileri sürerek kartı çıkaran kuruma ödeme yapmaktan kaçınamaz . Hamil, harcama belgesine attığı imza ile birlikte, kendisine bir edim sunulduğunu beyan etmektedir; buna karşın, daha sonra söz konusu edimin yerine getirilmediğinin ileri sürülmesi, bu beyana dayalı olarak ödeme yapan kurumu zor durumda bırakacaktır. Kötü ifadan kaynaklanan (satın alınan malın ayıplı çıkması gibi) def'i veya itirazların üye işyerine karşı ileri sürülmesi gerekir . Bu itiraz üzerine, üye işyeri, alacak belgesi adı verilen bir belge düzenleyerek harcama belgeleriyle birlikte kartı çıkaran kuruma ibraz edecektir. Kurum, bu alacak belgesinde yer alan tutarı kart hamilinin hesabına alacak olarak kaydeder ve daha sonraki harcama bedellerinin ödenmesinde dikkate alır.</em></strong></p><p><strong><em></em></strong></p><p><strong><em>Buna karşılık, kart hamili ile üye işyeri arasında geçerli bir bedel ilişkisinin olmadığı hallerde, bu konudaki def'i veya itirazların kartı çıkaran kuruma yöneltilebileceği şüphesizdir . Bu durum, özellikle, kredi kartının üçüncü bir kişi tarafından kullanıldığı, harcama belgesinin üye işyeri görevlileri tarafından sahte olarak düzenlendiği veya imzalar arasında bir benzerliğin bulunmadığı hallerde söz konusu olur. Bu tür durumlarda kartı çıkaran kuruma yöneltilmiş geçerli bir ödeme talimatı olmadığından, üye işyerine yapılan ödemenin riski kuruma ait olur ve bu ödenen tutarlar, kart hamiline kusur isnat edilebileceği haller dışında, yalnızca üye işyerinden talep edilebilir .</em></strong></p><p><strong><em></em></strong></p><p><strong><em> Bu noktada, hesap özetinde yazılı harcamaların gerçek olup olmadığını ispat yükünün kime düştüğünü belirlemek gerekir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18.12.1992 tarihli kararına konu oluşturan olayda, kart hamili, harcama tutarlarını ödememiş ve kendisinin borçlu olduğunu ispat için de bankanın harcama belgesini ibraz etmesi gerektiğini iddia etmiş, ancak, Yargıtay, bu durumda, harcama belgesini ibraz etmesi gereken tarafın kart hamili olduğunu ve harcama belgeleri ibraz edilmese bile bankanın kendi defter ve kayıtlarından istifade ederek borcun varlığını ve ödenmemiş olduğunu ispat edebileceğini şu ifadelerle açıklamıştır: “... Visa kartı üyelik sözleşmesi gereğince, kart hamili, itirazını harcama belgelerine dayandırmak zorundadır. Harcama belgeleri ibraz edilmezse, sözleşmenin 19. maddesine istinaden bankanın kayıtları esas alınır. Yapılan bilirkişi incelemesi sonucuna göre karar verilmesi yerindedir” . Yargıtay, bu hatalı görüşten daha sonradan dönmüş ve alacak iddiasında bulunan kredi kartı kurumunun alacağının varlığını ispatla yükümlü olduğunu hükme bağlamıştır. Gerçekten, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 27.11.2000 tarih ve E. 2000/5291 K. 2000/8085 sayılı kararında, “davalı taraf kendilerine gönderilen hesap bildirim cetvellerindeki bazı harcamaların taraflarından yapılmadığını davacı bankaya 15.9.1997, 17.12.1997 tarihli ihtarlar ve 14.7.1997 tarihli dilekçe ile bildirerek itiraz etmiştir. Yargılama aşamasında ise bu harcamalara ilişkin harcama belgelerindeki imzaların kendilerine ait olmadığını belirterek bu yönde araştırma yapılmasını talep etmişlerdir. Kredi sözleşmesinde, banka defter ve kayıtlarının kesin delil olacağı yönü kararlaştırılmış ise de defter kayıtlarının dayanağı belgelerle birlikte delil olma özelliği taşıyacağı gözetilip, bu yoldaki davalılar itirazları da dikkate alınarak bankaya harcama belgelerini (slipler) ibraz ettirilip üzerinde inceleme yaptırılması anılan belgelerdeki imzaların davalılara ait olmadığının anlaşılması halinde harcamaların yapıldığı üye işyerlerinin gerekli özeni göstermemeleri ve üzerine düşen edimleri gerektiği gibi yerine getirmemeleri ile bir kusur ve sorumluluklarının bulunup bulunmayacağı hususlarının karar yerinde tartışılarak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yetersiz inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir”. Bu kapsamda, kart hamilinin imzasını taşıdığı belgelenemeyen işlemlerden dolayı kart hamilinin sorumluluğuna gidilmesi de mümkün değildir. Yargıtay 19. HD. Tarih: 23.02.2000, E. 1999/7576 K. 2000/1284 sayılı kararına göre, “kredi kartı üyelik sözleşmesinin 18. maddesi uyarınca, uyuşmazlık halinde banka defter ve kayıtlarının kesin delil teşkil etmesi, ancak bu kayıtların dayanağı belgelerin varlığı halinde mümkündür. Olayda, davacı harcamalara itiraz etmiş, davalı banka ise kayıtlarında yazılı bir kısım harcamalarla "ilgili belgeleri (slipleri) ibraz edememiştir. Bu durumda mahkemece belge ile kanıtlanan harcamalar gözetilerek davalı bankanın alacağının belirlenip, davacının yaptığı ödemeler de gözetilerek uygun sonuç dairesinde bir karar vermek gerekirken, bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir” .</em></strong></p><p><strong><em></em></strong></p><p><strong><em> Öte yandan, kredi kartı kurumu tarafından gönderilen hesap özetlerine itiraz edilmemesi halinde, İİK.m.68b uyarınca kesinleşmiş hesap özetine dayalı takip yapılıp yapılamayacağı sorusuyla da karşılaşılabilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.03.2002 tarihli kararında da hükme bağlandığı gibi, İİK.'nun 68b maddesi gereğince, kredi sözleşmeleri ve bunlarla ilgili süresinde itiraz edilmemiş hesap özetleri ile krediyi kullandıran tarafından usulüne uygun düzenlenmiş diğer belge ve makbuzlar, bu kanunun 68. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen belgelerden sayılır . Hemen belirtelim ki, kredi kartı hamilinin bir aylık süre içinde hesap özetine itiraz etmesi veya bu itiraz süresi dolmadan icra takibine başlanması halinde, hesap özeti kesinleşmiş sayılamayacağından, icra takibine itiraz eden borçlunun itirazının kaldırılmasını talep etmek mümkün değildir .</em></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Mavi Gül, post: 205100, member: 24221"] [B][I]III. Hesap Özetine İtiraz Hakkı Kart hamili, kural olarak, üye işyeri ile arasındaki bedel ilişkisinden (Valutaverhaeltnis) kaynaklanan bir def'i veya itiraz ileri sürerek kartı çıkaran kuruma ödeme yapmaktan kaçınamaz . Hamil, harcama belgesine attığı imza ile birlikte, kendisine bir edim sunulduğunu beyan etmektedir; buna karşın, daha sonra söz konusu edimin yerine getirilmediğinin ileri sürülmesi, bu beyana dayalı olarak ödeme yapan kurumu zor durumda bırakacaktır. Kötü ifadan kaynaklanan (satın alınan malın ayıplı çıkması gibi) def'i veya itirazların üye işyerine karşı ileri sürülmesi gerekir . Bu itiraz üzerine, üye işyeri, alacak belgesi adı verilen bir belge düzenleyerek harcama belgeleriyle birlikte kartı çıkaran kuruma ibraz edecektir. Kurum, bu alacak belgesinde yer alan tutarı kart hamilinin hesabına alacak olarak kaydeder ve daha sonraki harcama bedellerinin ödenmesinde dikkate alır. Buna karşılık, kart hamili ile üye işyeri arasında geçerli bir bedel ilişkisinin olmadığı hallerde, bu konudaki def'i veya itirazların kartı çıkaran kuruma yöneltilebileceği şüphesizdir . Bu durum, özellikle, kredi kartının üçüncü bir kişi tarafından kullanıldığı, harcama belgesinin üye işyeri görevlileri tarafından sahte olarak düzenlendiği veya imzalar arasında bir benzerliğin bulunmadığı hallerde söz konusu olur. Bu tür durumlarda kartı çıkaran kuruma yöneltilmiş geçerli bir ödeme talimatı olmadığından, üye işyerine yapılan ödemenin riski kuruma ait olur ve bu ödenen tutarlar, kart hamiline kusur isnat edilebileceği haller dışında, yalnızca üye işyerinden talep edilebilir . Bu noktada, hesap özetinde yazılı harcamaların gerçek olup olmadığını ispat yükünün kime düştüğünü belirlemek gerekir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18.12.1992 tarihli kararına konu oluşturan olayda, kart hamili, harcama tutarlarını ödememiş ve kendisinin borçlu olduğunu ispat için de bankanın harcama belgesini ibraz etmesi gerektiğini iddia etmiş, ancak, Yargıtay, bu durumda, harcama belgesini ibraz etmesi gereken tarafın kart hamili olduğunu ve harcama belgeleri ibraz edilmese bile bankanın kendi defter ve kayıtlarından istifade ederek borcun varlığını ve ödenmemiş olduğunu ispat edebileceğini şu ifadelerle açıklamıştır: “... Visa kartı üyelik sözleşmesi gereğince, kart hamili, itirazını harcama belgelerine dayandırmak zorundadır. Harcama belgeleri ibraz edilmezse, sözleşmenin 19. maddesine istinaden bankanın kayıtları esas alınır. Yapılan bilirkişi incelemesi sonucuna göre karar verilmesi yerindedir” . Yargıtay, bu hatalı görüşten daha sonradan dönmüş ve alacak iddiasında bulunan kredi kartı kurumunun alacağının varlığını ispatla yükümlü olduğunu hükme bağlamıştır. Gerçekten, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 27.11.2000 tarih ve E. 2000/5291 K. 2000/8085 sayılı kararında, “davalı taraf kendilerine gönderilen hesap bildirim cetvellerindeki bazı harcamaların taraflarından yapılmadığını davacı bankaya 15.9.1997, 17.12.1997 tarihli ihtarlar ve 14.7.1997 tarihli dilekçe ile bildirerek itiraz etmiştir. Yargılama aşamasında ise bu harcamalara ilişkin harcama belgelerindeki imzaların kendilerine ait olmadığını belirterek bu yönde araştırma yapılmasını talep etmişlerdir. Kredi sözleşmesinde, banka defter ve kayıtlarının kesin delil olacağı yönü kararlaştırılmış ise de defter kayıtlarının dayanağı belgelerle birlikte delil olma özelliği taşıyacağı gözetilip, bu yoldaki davalılar itirazları da dikkate alınarak bankaya harcama belgelerini (slipler) ibraz ettirilip üzerinde inceleme yaptırılması anılan belgelerdeki imzaların davalılara ait olmadığının anlaşılması halinde harcamaların yapıldığı üye işyerlerinin gerekli özeni göstermemeleri ve üzerine düşen edimleri gerektiği gibi yerine getirmemeleri ile bir kusur ve sorumluluklarının bulunup bulunmayacağı hususlarının karar yerinde tartışılarak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yetersiz inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir”. Bu kapsamda, kart hamilinin imzasını taşıdığı belgelenemeyen işlemlerden dolayı kart hamilinin sorumluluğuna gidilmesi de mümkün değildir. Yargıtay 19. HD. Tarih: 23.02.2000, E. 1999/7576 K. 2000/1284 sayılı kararına göre, “kredi kartı üyelik sözleşmesinin 18. maddesi uyarınca, uyuşmazlık halinde banka defter ve kayıtlarının kesin delil teşkil etmesi, ancak bu kayıtların dayanağı belgelerin varlığı halinde mümkündür. Olayda, davacı harcamalara itiraz etmiş, davalı banka ise kayıtlarında yazılı bir kısım harcamalarla "ilgili belgeleri (slipleri) ibraz edememiştir. Bu durumda mahkemece belge ile kanıtlanan harcamalar gözetilerek davalı bankanın alacağının belirlenip, davacının yaptığı ödemeler de gözetilerek uygun sonuç dairesinde bir karar vermek gerekirken, bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir” . Öte yandan, kredi kartı kurumu tarafından gönderilen hesap özetlerine itiraz edilmemesi halinde, İİK.m.68b uyarınca kesinleşmiş hesap özetine dayalı takip yapılıp yapılamayacağı sorusuyla da karşılaşılabilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.03.2002 tarihli kararında da hükme bağlandığı gibi, İİK.'nun 68b maddesi gereğince, kredi sözleşmeleri ve bunlarla ilgili süresinde itiraz edilmemiş hesap özetleri ile krediyi kullandıran tarafından usulüne uygun düzenlenmiş diğer belge ve makbuzlar, bu kanunun 68. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen belgelerden sayılır . Hemen belirtelim ki, kredi kartı hamilinin bir aylık süre içinde hesap özetine itiraz etmesi veya bu itiraz süresi dolmadan icra takibine başlanması halinde, hesap özeti kesinleşmiş sayılamayacağından, icra takibine itiraz eden borçlunun itirazının kaldırılmasını talep etmek mümkün değildir .[/I][/B] [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Turizmin başkenti olarak bilinen güneydeki ilimiz?
Cevapla
Forumlar
Güncel
Genel
Hukuk Köşesi
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Kapsamında Kredi Kartı Borcunun Ödenmemesi
Top