Mehmet Akif Ersoy’un kızları Feride ve Suad
Mehmet Akif’ten kızı Suad Hanım’a…
“… Nasıl oruç tutuyor musun, yoksa güzel güzel yiyip içiyor musun? Tahir geçen sene bütün Ramazan’ı tuttu. Emin Mısır’a geleli beri Ramazanları tamamıyla oruçlu geçiriyor. Annen Allah nasip ederse Nisanda İstanbul’a gelmek istiyor. İnşallah bir mani zuhur etmez de hem altı ay kadar tebdil-i hava etmiş, hem kızlarını, torunlarını görmüş olur. Tabiî sen de bir ay olsun kendisinin yanında oturuşun değil mi?”
Mehmet Akif Ersoy’un oğlu Tahir bey
Kızı Suat Hanıma yazdığı mektuptan; bir bölüm… “
.. Tahir’in mektubundaki tasvir çok hoşuma gitti. Okur eğlenir, diye aynen istinsâh ederek validene de gönderdim. Evet, validen şimdi İstanbul’da validene gönderdim. Evet, validen şimdi İstanbul’da bulunuyor. Beş senedir gitmedi, hususiyle ablanın hem işleri, hem halleri pek perişan olduğu için her türlü fedakarlığı sineye çekerek yolladım…”
Mehmet Akif Ersoy’un Kahire'e çekilmiş ve arkasında “evvela Ferdâ Kadın’a, sonra babasına, daha sonra annesine (…) Şaban 347, Ferda Kadın’ın dedesi Miehmet Akif” yazılı bir fotoğraf…
Mehmet Akif Ersoy’un eşi İsmet Hanım ve çocukları…
Fotoğrafın arkasında, “Bu resmi bir kadın için çıkardım. Artık vücudum yerine geçer. İnşâallah gelecek hafta uzun bir mektup yollarım. Ağabeyimle yalnız kendi resmimi çıkardım. Annem, ablam, ben yolluyorum. Baki ellerinizden öperim” yazmaktadır…
Mehmet Akif ve oğulları
Mehmet Akif’tin kızı Suat Hanım’a yazdığı mektuptan: “Bu sefer sizi epeyce beklettim. Kardeşin sana bir şeyler yazmıştır diye o kadar telaş etmiyordum; halbuki o musibetin sana çoktan beri mektup yollamadığını işitince ihmalimden dolayı büyük bir azab-ı derun duymaya başladım. Alel acele karaladığım şu varak-pareyi alır almaz cevabını ver ki seni meraktan kurtardığımı bilerek ben de endişeden halas olayım”
Mehmet Akif Ersoy’un torunları Ferda ve Selma hanım
Ferda kadın! Ferda Kadın!
Ben görmeden sevdim seniSen galiba, gördün beni,
Pek ihtiyar, hoşlanmadın!
Ferda kadın! Ferda Kadın!
Ey yavrumun ilk yavrusu!
Pek tatlı şeysin doğrusu,
Lakin neden çirkin adın?
Yok yok, adın cidden güzel!
Dünyada her şeyden güzel;
Aydan güzel günden güzel!
Ay, gün nedir? Senden güzel;
Hatta derim: Benden güzel!
Zira, “yarın”, “dün”den güzel! Deden
Mehmed Akif
Mehmet Akif’ten damadı Ahmed bey’e
“Evladım Ahmet bey, Mektubunuz geldi, evce memnun olduk. Cenab-ı Hak afiyetinizi daim etsin,. Ferda Kadın hakkındaki malumatın, boğazdan düşmesiyle ukalalığı pek ileriye götürmesi cihetlerinden başkası çok hoşumuza gitti. Mamafih iştiha-yı kadimin Tuzovası’nda avdet edeceğine ukalalığını da Suad’ın mutlaka adam akıllı bir tedavisi ber-taraf eyleyeceğine emin bulunuyoruz. Allah onu sizlere, sizleri de onlara bağışlasın, âmin….”
Mehmet Akif’ten damadı Ahmed Bey’e
“Şarka azimet için hazırlanmak emri almışsınız. Rabbim hayırlı eylesin. Hamdolsun gençsiniz, dinçsiniz. Yurdun her tarafını dolaşmalı her tarafına hizmet etmelisiniz. Vatan bir külldür ki tecezzi kabul etmez; Şarkı, garbı, şimali, cenubu kamilen nazarımızda bir olmalıdır. Uzak, yakın, soğuk, sıcak dememeli, elimizden geldiği kadar, hatta bunun fevkinde olarak, fedakarane, çalışmalıyız, Başka türlü ne yaşamak, ne de memleketi yaşatmak imkanı yoktur. Allah mübarek yurdumuzu sizin gibi fedakar, vefakar evladına, sizin gibi fedakar, vefakar evladını da mübarek yurdumuza bağışlasın, âmin.
Mehmet Akif’ten kızı Suad Hanım’a yazdığı mektuptan
“Nasıl? Milas’ın sıcakları başladı mı? Ferda sıhhatçe iyi ya? Ahmet Bey’in resmi vazifesi dışındaki işleri yine devam ediyor mu? Keman çalıyor musun? Resim yapıyor musun? Milas'ın sıtması bol mu? Her halde Ferda Kadın’a kinin yutturmayı ihmal etmeyin, kendiniz de ara sıra yutun olmaz mı?”
Mehmed Akif’in kızı Suad Hanım’a yazdığı mektuptan:
“Bizler şimdiki halde hamdolsun iyiyiz: tahir ufak bir hastalık geçirdi. Lakin bugünlerde iyidir, mektebine gidip, geliyor. Anen de böyle giderse fena değil. Göğsünden çokluk şikayeti yok. İstanbul’dan geldiği zaman hali harap idi. Hamdolsun bugünlerde iyi… Kuzum evladım mektup yazın, uzun boylu bekletmeyin”