Henbert N. Casson- Aldığınız Görevleri Artırınız

dderya

kOkOşŞ
V.I.P
Henbert N. Casson'ın 'Hayatta İlerle ve İlerlet'' kitabından...


Aldığınız Görevleri Artırınız
İşe yeni başlayan birçok kişi o günün bitiminde se~ m vinçle evlerine dönerler ve soranlara “Çok şükür, JL gayet kolay bir iş! ” derler.

Bu söz, ilerlemek niyetinde olmayan ve başarısızlığa aday olan kimselerin söylediği, dünyadaki en tehlikeli sözlerden biridir.

Bu tür insanlar az çalışıp çok kazanmak isterler. Bu şekildeki düşünce, insanı başan yolundan alıkoyar. Dünyada bundan daha yanlış bir fikir de olamaz.

“Çok şükür, gayet kolay bir iş!” sözünü söyleyen gencin işle ilgili bütün felsefesi fakirliğinden dolayı bu külfeti omuzlarında yük gibi taşımasıdır. Eğer kendisine amcasından miras kalmış olsaydı bir işe el sürmez, işsiz güçsüz yaşardı.

Onun düşünemediği şey, işin hayatta en iyi bir dost okluğudur. Yine düşünemediği diğer bir nokta da, işsiz insanların hayatlarında değer kazanamamış olmalan ve parazit gibi yaşamalarıdır.

Dünyadaki en bahtsız kişi, yapılacak iş bulamayandır. Bu tür insanlar hayattan bıkarlar, bunalıma girerler ve çoğu zaman intihara teşebbüs ederler.

Zengin beler, bahtsızlıklarını daima hissettiklerinden bir yerde duramazlar, hep seyahat ederler.

I Meşhur bir söz vardır. “Hiçbir an, bir kelebeğe imrenmez; çünkü kelebeğin ömrü kısadır, hem bal da yapamaz.*

Gençlerin çoğu işsiz güçsüz, bir yerden bir yere uçan kelebeklere özenerek bakarlar. Bu hareketlerinin yanlışlığını daha sonrakin anlıyorlar.

Yaptığı işe nefret ederek başlayan kişi sadece tembelliği düşünerek tavşanlar gibi yaşar. Bütün kaygısı tembel tembel yaşamaktır. Bu çeşit kaygılar insana yarar getirmediği gibi birçok zarara sebebiyet verir. Kendi hallerini düzeltmezse, ayyaşlığa veya keyif verici zehirler kullanmaya başlar. Üzüntülerini unutmak için içer, beynini işlemekten alıkoymak için de zehir kullanır, hayatı çekilmez bir yük olarak görül.

İşiniz, sığınacağınız bir köşe, saklanacağınız bir delik değildir. İşinizde hiç kimse tarafından görülmeden uyku uyumaya çalışan gece bekçileri gibi hareket etmeyiniz. Bu, hayatınızı bir adım ilerlemeden geçirmenize sebep olur.

Böyle düşünen insanlar kenarda kalıp sorumluluk almak istemezler, öğrendikleri kolay işlerin kendileri içki yeterli olduğunu söylerler.

Örneğin, Mercedes fabrikalarında, zengin olma imkanla- n çok olmasına rağmen, bu tür insanlar tek işle yetinerek aynı işi tekrar eder dururlar; hatta ustabaşı bile olmaktan korkarlar. Bu korkaklık yetenekli insanlann, başarısız olmalarına sebep olur. Şu bir gerçektir ki hayatta kazanan insanlarını çoğu cesur insanlardır, korkak olanlar değil. İş hayatında, cesur olmak, yürümek, zirveyi yakalamak gerekir.

Dünyanın en zengin müesseselerinden birinin şahit» dan Uoyd, kazancını, başkalarının cesaretini satm alarak sağlamaktadır. Gemi sahipleri, gemilerini, küçük prim karşıhğnda, onlara sigorta ettirirler. 265yıl gibi sike içerisinde asla başarısız olmamış ve İngiltere Bankasına borcunu ödemede sağken okluğunu göstermiştir. Çoğu insan bunun faydasını düşünmekten uzaktır.

"Cesaret”, başarının başladığı tek kelimedir. Hangi işte olursanız ohın cesaretinizi elden bırakmayınız. Görevlerinizi artırmaya çahşıruz, korkak insanların tedbirli ve emniyetli ya- şadıklannı asla düşünmeyiniz; çünkü bu kişiler hayatın zevklerinden uzaktırlar. Güç işleri başaran kişilerin, kazandıkları dostluklardan mahrum kalırlar.

Bizim ilgilendiğimiz kişiler parazitler değil, enerji sahibi olup yeteneklerini geliştirmek isteyenlerdir.

Andrew Carnegie’nin 1600 kütüphane kurmasının nedeni, kendisine yardım için elinden geleni yaptığını görmedikçe, hiçbir gence yardım etmemesidir; çünkü o, okumak ve öğrenmek isteyenlere yardım etmeyi amaçlamıştı.

Parazit olan kimselerin, mutluluğu sorumluluklarının dışında görmeleri baştan sona yanlış bir düşüncedir.

Gerçekte, mutluluğun birçok çeşidi vardır. Bir gece bekçisinin odasına çekilip kaçamak uyumasının mutluluğu ile dünyanın en süratli vapurunun kaptanının mutluluğu birbirinden farklıdır.

Dünyada hiç kimse 12 büyük mağazası ve 17 bin işçisi olan John Wanamaker derecesinde mutlu olamazdı. Sorumlulukların} sevmesinden dolayı hayatı kana kana yaşayan bu kişi 84 yaşında öldüğünde yüzünde tek bir kınştk yoktu.

Annelik büyük bir sorumluluk ister; fakat bu sorumluluğu anneler benimserler. Normal her kadın için hayattaki en büyük ceza, çocuksuz kalmaktır.

Tüm bunlardan, sorumluluğun, hayatta en yakın bir dost olduğunu anlıyoruz. İşimizi başardıkça neşemiz astar.

Zorunluluklar, bizi düşünmeye yönelerek, bize kuvvetimizi ve zekamızı üstün üt şekilde hissettirir. Pratik gücümüzü» insanlan yönetme yeteneğimizi geliştirir Bu. okumak değil,
yaparak kazanılır. Bu sayede İrade kuvvetimiz gelişerek karar vermemiz de kolaylaşır. Sonuçta kendine güvenen başarılı in- sanlardan oluruz.

İlerlememizin ve başkalarından daha fazla kazanmamızın sim, kendimize güvenerek sağlam kararlar almamızdır. Bu da bizim para problemimizi çözer. Zirveyi yakalayan, iş hayada* rında ilerleyen ve başarılı olan insanların büyük çoğunluğu hep bu şekilde yükselmişlerdir.

Dünyanın her yerinde çok sevilen ve saygı gören kimseler sorumluluklarını bilen ve ona göre hareket edenlerdir.

O halde bize düşen görev, sorumluluklarımızı artırarak onların hakkından gelmektir. Gözleri saatte, kulaklan istirahat zilinde olan işçilerden asla beraber olmayınız. İnsanlar başardıktan işe göre değerlendirilirler. İş, insanın ölçüsüdür.

Eibert Hubbard’ın “Garda’ya Mektup” adındaki kitabı milyonlar satmıştır.

Garda, Küba da ihtilalin lideri idi. Küba ormanlarının birine saklandığından hiç kimse onun nerede olduğunu bilmiyordu. Düşmanlan onun başının karşılığı olarak büyük bir ödül koymuşlardı.

Amerika’dan Garda’ya bir mektup götürülmesi gerekiyordu. Mektubu göndermek isteyen kişi, kendine güveni İle Un yapmış genç bir işçiyi çağırarak “Bu mektubu Garcia'ya götür.” demişti.

Genç adamhiçbir semi sormadan, Küba'ya gitmiş. Garda’yı bulmuş ve mektubu varmlşti.

Onun bu işi başarması kendisini »enginliğe ka*jftunk^u gibi onu dünyanın en kahraman ldfğ*rind«ı bel v*Pb Hubbard'da ona layık olduğu bir tin sağtotk

İş hayatında hüküm sürmesi gereken ruh, işte bu ruh; yani macera ve cesaret ruhudur. Eğer işinizde, bu ruhun tek bir kıvılcımını keşfederseniz, ondan alev yapınız. Bunun yolu ise, aldığınız görevleri artırmaktır.

Hep zor işlere talip olunuz; çünkü iliklerin en lezzetlisi, en sert kemikte bulunur. Bizzat kendiniz ilerlemek için uğraşınız; çünkü hiç kimse sizin adınıza bu konu ile uğraşmaz, çabalamaz ve yükselmenizi sağlamaz.

Her fırsat ve her imkan, yeni bir sorumluluk demektir. Her geçen gün, kaybolmuş fırsatlarla doludur. Fırsatları kaybetmeden, yakalayarak değerlendiriniz.

Yetişmiş olan kişilerin, hâlâ çocukluk dönemlerini sürdürmek için uğraşmaları ne acı bir gerçektir. Yetişkin olmalarına rağmen birinin ellerinden tutmasını, kendilerine yardım etmesini bekler. Bunun tıptaki karşılığı “duraklamış gelişimedir. In- sanlann akıl ve zekalan sekiz yaşındaki çocuğunki gibidir. Ya yardımla yaşarlar ya da dilencilik ederler; çünkü cesaretleri yoktur. Bunlara sosyetenin en üst tabakasında rastlamanız mümkün olacağı gibi en fakir sınıflar arasında da bulabilirsiniz. Bir ağaca tutanarak yükselen sarmaşıklar gibidirler. Hem sanldıkian ağacı hem de kendilerini yok ederler.
 
Top